Gönderen Konu: Ayasofya  (Okunma sayısı 5051 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı @ksibey

  • Recep KILIÇ
  • Onursal
  • Uzman
  • *
  • İleti: 1.746
  • Karizma Puanı: 1106
  • Recep KILIÇ/OMÜ Resim-İş Öğrt.Grafik Tas. ASD'03
Ayasofya
« : 08 Nisan 2009, 21:07:45 »


Tarih Boyunca Yaşanan Depremler Sonrası Ayasofya Onarımları

İmparator Justinianus tarafından 532-537 yılları arasında Miletos’lu Mimar İsodoros ile Aydınlı (Tralles) Matematikçi Antemios’a yaptırtılan “Kutsal Bilgelik” anlamındaki Ayasofya İstanbul’daki en eski anıtlar arasında yer alır. Kütlevi yapısı ve muhteşem büyüklükteki orta ve iki yan kubbeleri ile her zaman dikkatleri üzerine çeken yapı, yangın geçirmiş,depremlerde hasar görmüş, kısmen yıkılmış ve çökmüştür. Özellikle ortadaki ana kubbe bu afetlerden etkilenmiş ve dört kez büyük onarım geçirmiştir
Ayasofya yapıldıktan hemen sonra, 542’den 557’ye kadar bir seri depremin etkisini hissetmiştir. Ancak, 553 yılındaki depremde ciddi bir sarsıntı geçirmiştir. Doğu kemerinin zarar gördüğü bu sarsıntıdan üç yıl sonra yaşanan bir başka depremle aynı kemer çatlayarak taşıyıcı gücü zayıflamıştır. 557’deki depremin etkisi ise bir yıl sonra kendini göstermiştir. Procopius 7 Mayıs 558’de yapının doğu yöndeki büyük kemeri ile aynı yöndeki yarı kubbesi ve anakubbesinin büyük bölümünün yıkıldığını işaret eder
Yıkılan kubbe ilk mimarlardan İsidoros’un yeğeni ve Ayasofya’nın yapımında da çalışmış genç İsidoros’a yaptırılmıştır Genç İsidoros kubbeyi onarırken ağırlığını hafifletmek amacıyla kubbe kasnağına 41 adet pencere açmış ve eskisine göre 6,25 metre daha yükselterek günümüzdeki kubbeyi yerden 56.60 m yüksekliğe çıkartmıştır. Ancak, bu onarım sonrasında kubbenin yuvarlaklığı bozulmuştur. Kubbe kuzey- güney yönde 31.87 m. doğu- batı yönde 30.86 m ile hafif elips görünüme kavuşmuştur. Ayasofya’nın bu ilk onarımı orijinal inşaatın üçte ikisinin elden geçmesiyle son bulur. 24 Aralık 563’de restorasyon sona ererek yapı ibadete açılır.
Ayasofya, 8 Ocak 869 tarihinde yaşanan bir depremle yeniden yıkılma tehlikesi geçirir. İmparator I. Basileos ( 867-886) yapının ikinci büyük onarımını yaptırır. Batı yöndeki dört büyük payandanın bu onarımda yapıldığı sanılmaktadır
986 yılındaki deprem, batı kemeri ile ana kubbenin üçte birinin yeniden yıkılmasına ve duvarların çatlamasına neden olur. İmparator II. Basileos ( 976-1025) Tridat adlı mimara yapıyı onartır. Altı yıl süren onarım sonunda Ayasofya yeniden açılır.

1203’de haçlıların eline geçen kent, yarım asırdan fazla bir zaman içinde oldukça yağmalanmış ve bu yağmadan Ayasofya’da nasibini almıştır. İstanbul’u haçlıların elinden yeniden alan Ortodoks Paleologos sülalesinden (1261-1453) İmparator Mikail VIII (1259-1282)Ayasofya’nın onarımı Mimar Ruçhas’a yaptırmıştır. Batı cephedeki payandalar bu onarımda yapılır.
İmparator II. Andronikos zamanında ise (1282-1328) kubbenin kuzey ve güney duvarlarına binen ağırlığı karşılamak amacıyla yeniden piramidal payanda duvarlarına ihtiyaç duyulmuştur. Bu onarımlar 1317’de tamamlanmış ancak, 13 yıl sonra kubbenin bir bölümü ile doğu yönde bazı çöküntüler meydana gelmiş, kilisenin ambonu ve ikonastasis duvarı yıkılmıştır. Harabe haline gelen Ayasofya terk edilmiş, dini törenler Blaherna’daki Theotodos kilisesinde yapılmaya başlanmıştır.1354 yılında çıkarılan yeni bir vergi ile Mimar G. Prella’ya onartılan Ayasofya, Bizans dönemindeki son onarımını yaşar.
1453 yılında İstanbul’un Türkler tarafından fethi sonrasında Fatih Sultan Mehmet Ayasofya’nın harap halinden oldukça etkilenmiş ve yapı camiye çevrildikten sonra kurduğu bir vakıfla Ayasofya’nın günümüze gelmesini sağlayacak gelirlere kavuşmasını istemiştir. Ayasofya vakfına bağlı olarak Ayasofya çevresinde 1400 evin kirası ile İstanbul dışında taşradan 2300 dükkanın gelirleri bu vakfa aktarılmaktadır Ayasofya tamirleri ile ilgili olarak Başbakanlık Arşiv Genel Müdürlüğünde, Divân-ı Hümâyun’a ait defterlerde her türlü bilgiler bulunmaktadır
Osmanlı devrinde İstanbul’un maruz kaldığı depremlerin en şiddetlisi 1509 depremidir Osmanlı kaynaklarına göre kesin tarihi tartışmalı olan ancak Topkapı Sarayı Müzesi Kitaplığında kayıtlı anonimlerde depremin 915 senesinin 6 cemaziyülevvel gecesi (22 Agustos 1509) olduğu yazılıdır Bu deprem sonrasında Ayasofya’nın Osmanlılar tarafından yapılan sıvaları dökülmüştür. Osmanlı devrinde Ayasofya, Muslaheddin, Sinan-ı Atik, Ali, Ayas, Hayrettin ve Koca Sinan gibi mimarlar tarafından zaman zaman onarılmıştır. Sultan II. Selim’in (1566-1574) saltanat yıllarının sonlarına doğru merkezi kubbenin tazyiki karşısında duvarlar dışa doğru açılmaya başlamış ve bunun sonucu olarak yapı yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Tarihçi Selanikli Mustafa Efendi yapının bir buçuk zirâ kadar yana meylettiğini kaydetmektedir. Böylece Sultan’ın emri ile Mimar Sinan Ayasofya’nın kuzeyine dayanak olmak üzere iki paye inşa etmiş, kuzey-batı ve güneybatıya da aynı zamanda payanda görevi yapacak iki minareyi ilave etmiştir. Bu önemli tamirden sonra Sultan Ahmet III (1703-1730) Ayasofya’yı yeniden onartmıştır.
1766 Depremi sonrası Sultan II. Mahmut yapıyı yeni baştan onartmıştır. 1806 ve 1841 depremlerinde çok fazla bir hasara uğramasa da zaman içinde yıpranan Ayasofya’nın Osmanlı dönemindeki en büyük onarımı Mimar Gaspare Fossati’nin ekibiyle 1847-49 yılları arasında gerçekleşir. 1894 depremi sonrasında çok önemli hasar gören Ayasofya’da kurulan vakıfta uluslar arası bilimsel bir heyet görev almıştır. Ancak, Osmanlı İmparatorluğunun içinde bulunduğu zor ekonomik koşullar, çöküş dönemi sıkıntıları ile bu çalışmalar proje aşamasında kalır.
Bizans döneminde, içindeki payandaları ile bütünleştirilen, destek duvarları ile sağlamlaştırılan Ayasofya, Osmanlı döneminde gerekli takviyelerle büyük bir sorun yaşamadan, çöküp yıkılmadan, ancak gerekli bakım ve onarımlarla ve en önemlisi kullanılarak yüzlerce yıl içinde günümüze kadar gelebilmiştir Cumhuriyetin ilanından sonra Ayasofya onarımları, yapının Müze olmasının ardından 1935 yılında tekrar başlamış ve aralıkla devam etmektedir.

KAYNAKLAR
1. EMERSON, W. and L.R. VAN NICE, 1951. “ Hagia Sophia:The construction of the second dome and its later repairs” Archaeology, vol. 4, pp.162-171.
2. 8 BARKAN, Ö. L. ve E. H. AYVERDI., 1970. Istanbul Vakıfları Tahrir Defteri (953-M.1546 Tarihli), İstanbul,s.4. ve CANATAN, Mehmet., 2004. İstanbul’un 550. Fetih yılı için İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri (1009-M.1600 tarihli), İstanbul.
3. ERDOĞAN, M. 1965. “Osmanlı Mimarisi, Tarihinin Otantik Yazma Kaynakları” Vakıflar Dergisi, VI, İstanbul.,s.111-136. 1
4. CEZAR, M., 1963. Osmanlı Devrinde İstanbul Yapılarında Tahribat Yapan Yangınlar ve Tabii Afetler, İstanbul, s.58.
5. Cild-I evvel Tarih-I Ấl-I Osman, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Revan Kitaplığı No: 1099, 1100 ve 1101.

Şengül G. AYDINGÜN, Yar. Doç Dr. Kocaeli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Böl [ALINTI]
@ksibey

auzbek

  • Ziyaretçi
Ynt: Ayasofya
« Yanıtla #1 : 19 Ağustos 2009, 18:33:57 »
bugünkü hesap yöntemleri ve malzemelerle gerçekten daha iyisini yapamayacağımız bir eser. betonarme gibi bir avantajları yokken kemer gibi akılcı bir kesit kullanabilmeyi akıl edebilmişler... gerçekten muhteşem, paylaşım için teşekkürler...