Gönderen Konu: 16. ve 17. yy. Klasik Devir Türk Halı Sanatı . (Uşak Halıları)  (Okunma sayısı 11446 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ...:::£sra:::...

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.764
  • Karizma Puanı: 2742

16. ve 17. yy. Klasik Devir Türk Halı Sanatı . (Uşak Halıları)

Selçuklu halılarından sonra, Türk Halı sanatının ikinci parlak devri XVI. yüzyılda Uşak ve çevresinde yapılan halılarla başlar. Türk halıları içinde en büyük ve tanınmış grup olan Uşak halıları, Avrupalı ressamların tablolarında sık sık tasvir edilip, XVIII. yüzyıl sonuna kadar çok tutulduğu halde, envanter kayıtlarında Uşak adı geçmez ve bunlar Türk halıları diye bilinir. Yerli kaynaklarda ise bu halılar, 17. yüzyıldan beri tanınmaktadır. Evliya Çelebi (1633'te), İstanbul loncasında 111 halı tüccarı ile, İzmir, Selanik, Kahire, İsfahan, Uşak ve Kavala menşeli halıların satıldığı 40 dükkandan bahseder. 1674'te İstanbul Yeni Valide Camii envanterinde bir Uşak halısının adı geçer (Evliya Çelebi). 1726'da Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesi Uşak halıları ile kaplanmıştır. 1763'te açılan Laleli Camii için Uşak'a halı ısmarlanmıştır. Ahmet Refik, hicri 12. yüzyılda İstanbul hayati (İstanbul, 1930) s. 201, vesika 244'te Uşak ile birlikte, Uşak çevresinden de söz etmekte ve örneklerin İstanbul''dan tedarik edildiğini belirtmektedir.





Holbein halıları adı ile tanınan grubun ilk iki tipi, bunlara menşe olarak kabul edilir. Fakat bunlarda geometrik motifler yerine, tamamen bitki motifleri ve yine bitki motiflerinden meydana gelen madalyonlar hâkim olmuştur.

İki esas grup olarak madalyonlu ve yıldızlı Uşak halıları alışılmış isimlerdir. Bunlardan hangisinin daha önce olduğu belli değildir. Yıldızlı Uşak grubunu daha önce kabul edenler varsa da, gerçek çıkış tarihini belirlemek bugünkü bilgilerle imkânsızdır. Tablolardaki tasvirlerine bakarak 16. yüzyılın ilk yarısına mal edilebilir. Türk halılarında madalyon şekli de ilk defa bu yüzyılda kullanılmaya başlamıştır.

Madalyon şeması İran'da minyatürlü yazmaların tezhipli sayfalarından, yani kitap süs'leme sanatından halı sanatına geçerek 16. yüzyıl Tebriz halılarında önemli bir rol oynamıştır.

1514'de Tebriz'in Türkler tarafından fethinden sonra madalyon şeması fikir olarak Türk halılarına da girmiştir. Uşak halılarındaki çok çeşitli zengin madalyon tipleri Türk ustaların hâkimiyet ve yaratma gücünü belli eder. Bu ustalar kitap sanatını halıya aktarmaktan çekinmişlerdir.





Tebriz, Keşan ve İsfahan halılarında esas örnek olarak halının ortası iri bir madalyonla, köşeler çeyrek madalyonlarla belirtilerek, madalyonların içi ve halının zemini minyatür sanatına göre bitki süslemeleri, insan ve hayvan figürlü kompozisyonlarla doldurulmuştur. Böylece minyatür sanatının, aynı nakkaşlar tarafından çizilen halı örnekleri kartonları ile tekstil tekniğine uygulanması yüzünden İran halısının gelişmesi tıkanmıştır.

Buna karşılık XVI. ve XVIII. yüzyıl Uşak halılarında yeni örnekler tekstil sanat ve tekniğine uygun olarak değerlendirilmiş, tabii olarak devamlı gelişmesi sağlanmıştır.


Madalyonlu Uşak Halıları

Madalyonlu Uşak halıları daha önemli bir grup olarak XVIII. yüzyıl içinde de gelişmiş, 10metreye kadar uzun olanları yapılmıştır. Orta eksende yuvarlak, yanlarda sivri dilimli madalyonların sıralanmasından ibaret ve sonsuzluğa işaret eden kompozisyon, İran halılarının sınırları belli ve kapalı kompozisyonundan Kırklıdır.

Sonsuz örnek halinde sıralanmış madalyonlardan kesilmiş bu kompozisyon düzeninde, ancak madalyonlar bazen oval, bazen yuvarlak olarak değişmiş, sıralanışta zeminin boyutları farklı da olsa bir değişme olmamıştır, Bol sayıda kalmış olup, 18. yüzyıl ortalarına kadar devam eden madalyonlu uşakların en iyi cinsleri, sarı çiçeklerle doldurulmuş lacivert zemin üzerine koyu kırmızı ve mavi madalyonlulardır. Kırmızı zeminliler daha zengin'dir ve madalyonları hep lacivert olur. Umumiyetle yünden yapılmış, bazen pamuk kullanılmıştır. Kırmızı, lacivert ve parlak sarı hâkim renkler olup, ikinci derecede yeşil, mavi renkler, konturlarda siyah kullanılmış, üç asıl, iki yardımcı renkle zengin şahane dekorlar meydana gelmiştir.





XVI. yüzyıl başlarından itibaren süratle gerek klasik şeklini almış olan madalyonlu Uşak halıları, hemen Avrupa'ya da ihraç edilmiştir. VIII. Henri' nin, Kraliçe Elizabeth zamanında 1570'te kopya edilen bir aile resminde, ayakları altına serilmiş bir madalyonlu Uşak halısı tasvir edilmiştir. 16. yüzyıl Hollanda enteriör resimlerinde masaya serilmiş madalyonlu Uşak halılarının çok titiz resmedilmiş tasvirleri vardır. Vermeer' in Buckingham sarayında ve Dresden galerisindeki, Terborchun Londra National Gallery' deki tabloları bunlar arasındadır. Polonyalı Wiesiolowski ailesi arması ile madalyonlu Uşak halısı (Berlin Müzesinde) ve Krakovi' de Wavel' de bulunan halı, madalyonlu uşakların sipariş üzerine yapıldığı'nı gösterir.

17. yüzyılda madalyonlu halıların değişik tipleri de ortaya çıkmıştır. Bunlardan biri sekiz dilimli madalyonların değişik eksenlerle sıra'lanmasından meydana gelen sonsuz örnek prensibini kuvvetle belirtmektedir. Bunun daha eski bir örneği son harpte Berlin Müzesin' de yanmış fakat bu arada birçok başka örnek'leri bulunmuştur.

18. yüzyıl son yarısında Avrupa resminde madalyonlu Uşak halılarının çok değişik örnekleri hâlâ tasvir ediliyordu. Bunlardan İsviçreli ressam Liotard (1702-1789) "Conventry Kontesi Portresi"nde yerde serili olarak koyu mavi zemin üzerine açık kahverengi madalyonun altında, üstünde lotus yanlarda birer palmetlerle orijinali bilinmeyen bir madalyonlu Uşak halısı resmetmiştir.





Burada madalyon zemin genişliğine yakın bir ölçüye varmış, bordürle arasında çok az mesafe kalmıştır.

İstanbul TİEM' de ve Konya Mevlana Müzesi'nde parça halinde ve tam olarak birçok madalyonlu Uşak halılarının şahane ve çok değişik örnekleri vardır. Son yıllarda Kuveyt Emiri' nin yeni kurduğu modern bir müze olan Kuwait National Museum'da çok iyi durumda (3,25 m.x7,23 m.) şahane bir madalyonlu Uşak halısı bulunmaktadır. Aynı müzede bir araya dikilmiş parçalar halinde küçük örnekli, 1. tip Holbein halısı (1.4 m x 2.87 m) ile bir de yıldızlı Uşak halısı vardır.


Yıldızlı Uşak Halıları

Yıldızlı Uşak halıları sayıca daha küçük bir ip olup, sekiz kollu yıldızlarla küçük baklava biçimindeki madalyonların kaydırılmış eksenler üzerinde alternatif sıralanmasını gösterir. Bunlar orta boy halılardır, dört metreden uzun olanları pek azdır. Zaman bakımından da 17. yüzyıl sonundan ileri geçmez. Daima kırmızı zemin üzerine sekiz köşeli yıldız madalyonlar ve küçük baklavalar koyu mavi ekleri meydana getirir. Bunlarda halının ortası belirtilmez ve madalyonların sonsuz örneğe bağlandığı açıkça bellidir. Bazen zemin, mavi madalyonlar kırmızı renkte olabilir. Madalyonların içi sarı ve kırmızı palmet ve çifte Rumilerle dolgunlaşmış, zemin köşeli dallar ve çok renkli çiçeklerle bezenmiştir. Bunların başlangıç tarihleri daha belirlidir. Bordürlerinin ortasındaki kartuşlar içinde Montague ailesinin armasını taşıyan yıldızlı Uşak grubundan üç halının ikisi tarihlidir. Duke of Buccleuch koleksiyonunda bulunan bu halılardan üç yıldız, iki baklava veya üç baklava iki yıldız olarak beşer madalyon halinde alternatif sıralanmış örnekle büyük halı 1584 tarihli, 3 madalyon sırası ile daha küçük olanı 1585 tarihlidir. Tarihler dar kenarda, halı üzerine dikilmiştir. Üçüncü halı tarihsizdir. 1914'ten beri İngilizlere mal edilen bu halılar, sonraları Kühnel ve Erdmann gibi otoritelerce Türk halısı olarak kabul edilmiştir. Dr. May Beattie ise, son araştırmasında teknik ve malzeme bakımından inceleyerek bunların İngiltere veya Antwerpen' de yapılmış olabileceği'ni ileri sürmüştür. Sağlam bir dayanağı olmayan bu iddia, sonraki tarihlerde Türk halılarından kopya edilerek İngiliz halıları yapılmış olmasına bağlanır. Fakat 16. yüzyılda İngiltere'de halı yapıldığını gösteren belge yoktur. Bunların sipariş üzerine ve kontrol altında Uşak veya çevresindeki tezgâhlarda, gönderilen keten iplikler ve örneklere göre özel olarak hazırlandıklarını kabul etmek gerekir. Ayrıca büyük halının zeminindeki Romen harfleri, bunları okuyamayan kimselerce ters olarak konulmuştur. Kühnel de Avrupa'nın teşvik ve istekleri ile hatta bir dereceye kadar direkt kontrolü altında İzmir ve civarında halı imalat merkezleri kurulduğunu belirtir. Bu halılar konulacakları yere uygun ölçüde hazırlanırdı, armalı olanlar da bunların sipariş olduğunu gösterir.





Daha önce bir geleneği daha sonra da bir devamı olmadan yıldızlı Uşak halılarının en şahane örneklerinin İngiltere'de yapılmış sonra bu tezgâhların birdenbire tatil edilmiş olduğu'nu düşünmek güçtür.

Yıldızlı Uşakların ilk klasik tasviri Paris Bordone'nin Venedik'te Accademia di Belle Arti' deki 1533 tarihli bir tablosunda, daha yüzyılın ilk yarısında görülür. Burada "Balıkçının aziz Markus' un yüzüğünü Doc' a getirmesi" tablosunda Doc' a tahtı altında serili şahane bir yıldızlı Uşak tasvir edilmiştir. İngiltere'de 17. yüzyıldan önce böyle tasvirler görülmez.

Yıldızlı Uşaklar 17. yüzyılı geçmediği halde, kısa zamanda gelişmesini tamamlamış, bir bozulma olmamıştır. 16. yüzyıldan ancak 20-25 kadar yıldızlı Uşak kalmıştır. Boyları 4 metreyi geçmez. İstanbul Türk ve İslam Eser'leri Müzesi'nde ortada tam, altta üstte birer yarım yıldız madalyonla yalnız orta eksenden ibaret kalmış geç devirden küçük bir örnek dikkati çeker. İstanbul, Sultanahmet Camii, Hünkâr Kasrındaki Vakıflar Halı Müzesi'nde 17. yüzyıldan kalma bu çeşit halılarda, diğer enteresan örnekler vardır. Bunlar arasında çok eskimiş bir yıldızlı Uşak mavi zemin ve kırmızı yıldız madalyonu ile değişik bir görünüştedir.





Donald King 'e göre; Yıldızlı Uşak halıları örneği ile Erdebil halısı gibi çiçek dekorlu zemini arabesk dolgulu madalyonları ve ovalleri ile İran halı desenleri arasında açık bir bağlantı vardır. Her ne kadar 1539 tarihli Erdebil halısı ilk yıldızlı Uşak halılarından biraz daha sonra ise de bunların İran etkisi altında tasarlandığına şüphe yoktur. Bu etki belki barışçı yol'lardan olabilir. Fakat büyük ihtimalle İran'ın önemi halı merkezi Tebriz'i de içine alan, kısmının 1514 ve 1533'ten sonraki Osmanlı hâkimiyeti ile gelmiştir.

Erdebil halısı ile yıldızlı Uşak halıları arasında gerek tarih gerekse motiflerin özellikleri bakımından açık bir bağlantı kurmak kolay değilse de yine Tebriz'de bulunan Gök Mescid 'in çini süslemeleri daha yakın bir kaynak gibi görünmektedir. Burada Timur devrinden sonra Türkmen sülalesi hâkimiyeti olmuştur. Karakoyunlu Türkmenleri hükümdarı Muzaferiddin Cihanşah (1436- I467) Tebriz'de 870 (1465)'de yaptırdığı bu Gök Mescit'in çini süslemelerinde bir baklavanın dört ucundan çıkan palmetlerle tekrarlayan bir motif çiniden çok halıya uygun özelliğe sahiptir. Bunun ince detaylı dolguları da halı desenlerini andırır. Yıldızlı Uşakların böyle bir kaynaktan etkilenmiş olması daha akla yakın gelmektedir. Genel tablo olarak da yıldızlı Uşakları andırmaktadır. Karakoyunlu Türkmenlerinin Tebriz'de Gök Mescit çini desenleri 16. yüzyılda ortaya çıkan yıldızlı Uşak halıların örneklerinin geliştirilmesine kaynak olmuştur denilebilir. Türkmenlerin halı sanatıyla yakın ilgisi bilinmektedir. Diğer taraftan Yıldızlı Uşak halılarıyla aynı devirden kalan bir mimari süsleme arasında açık bir benzerlik olduğunu gösteren diğer bir örnek de vardır.





Edirne, Selimiye camiinin yeni tamamlanan restorasyon çalışmalarında pencerelerin tavanı temizlenince sıvaların altından, devrinden kalma (1575) siyah renkte kalemisi desenler meydana çıkarılmıştır. Bunlar yıldızlı Uşak halılarının örnekleriyle yakın benzerlik gösteriyorlar. Karakoyunlu Türkmenlerinden başlayarak Türk Sanatı'nın çeşitli alanlarında geliştirilen bu motifler kullanıldıkları yere ve maddeye göre bu eserler üzerinde değişik uygulama şekilleriyle orijinal bir süsleme zenginliği yaratmışlardır

ALINTIDIR

BURDANN
« Son Düzenleme: 14 Şubat 2010, 13:15:39 Gönderen: ...:::£sra:::... »
çok çalışmak zamanı

Çevrimdışı ...:::£sra:::...

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.764
  • Karizma Puanı: 2742

Uşak Halılarının Değişik Tipleri

17. yüzyılda aynı madalyonların kaydırılmış eksenler üzerinde farklı ve ters sıralanması ile bir grup halı meydana gelmiştir. Halının ortası belirtilmediğinden, bunlarda sonsuzluk daha belirlidir. Bu grubun evvelce Berlin Müzesinde bulunan en eski ve güzel örneği son harp'te kaybolmuştur. Fakat bazı benzerleri İstanbul Türk İslam Eserleri Müzesi'nde olmak üzere bugün 10-25 kadarı tespit edilmişti





Yıldızlı Uşak'ların varyantları olan çeşitli halılar diğer bir grubu meydana getirir. Bunlarda sekiz köşeli yıldızların iri palmetler halindeki haçvari dört köşesi kesilerek sadeleştirilmiş, kalan diyagonal köşeler düğümlü geçmelerle birleştirilerek baklavalar adeta bir çerçeve içine alınmıştır. Londra Victoria and Albert Museum ve New York Metropolitan Museum' da Dunlardan çok güzel iki örnek vardır. Yıldızların yerini kartuş şekillerinin aldığı diğer örnek-er bunlardan geliştirilmiştir.

Türk İslam Eserleri Müzesi'nde küçük boy'da kırmızı zeminli halıda küçük orta madalyon dört köşesinden birer iri palmet çıkan kare bir çerçeveye alınmıştır, altta ve üstte yarım baklavalar Uşak için karakteristiktir. Parçalanmış yıldız madalyon ve belirli geometrik hatlarla bu halı 18. yüzyıla tarihlenebilir.

Karakteristik Çin bulutlu Uşak bordürleri ile çiçekli ve baklava şemalı diğer bir grup halı, 17. yüzyıla Uşak bölgesine mal edilir. En karakteristik örneği evvelce Berlin Müzesi'nde iken savaş sırasında yanmıştır. Daha geç bir örneği Hamburg Kunstgewerbe Müzesi'ndedir.

Çin bulutlarından meydana gelen zemin kompozisyonu ile, 17. yüzyıldan nadir iki Uşak halısı İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde başka benzerleri bilinmeyen iki önemli örnektir. 15. yüzyıldan başlayarak Osmanlı sanatında ortaya çıkan Çin bulutu motifi, özellikle Uşak halılarında çok görülür. Çin bulutu motifinin zemin örneği olarak kullanıldığı 17. yüzyıldan bir Uşak halısı Türk ve İslam Eserleri Müzesinde (İbrahim Paşa Sarayı) bulunmaktadır. Çok nadir bir örnek olan bu halıda kırmızı zemin üzerine kıvrak konturlu açık ve koyu mavi Çin bulutları sekiz uçlu yıldız etrafında bir baklava şeması meydana getiriyorlar. İnce dalgalı sarı saplar, boydan boya baklavaları kavrayarak sümbülü andıran sarı çiçeklerle büyük baklava şeması halinde ahenkli sonsuz örneğe katılıyor.





Aynı müzede diğer nadir bir halı, devetüyü (buff) zemin üzerine çeşitli renkte bulut motif'lerinin Holbein şemasına yakın bir sıralamasını gösterir. Burada kırmızı, beyaz, koyu mavi, yeşil baklava ve sekizgenler, bir sırada baklava, bir sırada sekizgenler halinde zemin örneğini meydana getiriyor. Gül rozeti çevreleyen yeşil, beyaz, kırmızı bulut motifleri stilize ejder figürünü andırıyor. Kıvrık dallar üzerine karşılıklı Rûmi'ler ve karakteristik Uşak bordürü ile bu halı, birçok bakımdan Türkmen menşeine bağlanır ve 1700'lere tarihlenebilir.

Uşak halılarının değişik tipleri arasında birbiri üzerine bindirilmiş kırmızı, mavi ve beyaz dairelerden örnekle 17. yüzyıldan alışılmamış bir parça vardır. Orta ve batı Anadolu sınır bölgesinde Türkmen ve Yörük halılarını andırıyor. Çifte Rûmiler kıvrık dallı bordur Uşak tipidir. Beyaz zemin örneği ile iki parça Berlin İslam Sanatı Müzesi ile İsviçre'de bir koleksiyonda görülür. Kırmızı zeminde mavi palmetler beyaz, sarı renkte kıvrımlı Rûmiler den bir örnek gösteren diğer halı yarım parça halinde kalmıştır. Kartuşlu kufiden gelişen dış bordürüyle Holbein tipi halıların devamı, iç bordürde ise karakteristik Kafkas özelliği taşıyan bu halı 18. yüzyıl başına tarihlendirilebilir. Yine 18. yüzyıldan diğer bir kırmızı zeminli halı, araları koyu mavi küçük palmet dolgulu sarı renkte iki yandan kancalı şematik ağaç motiflerinin sıralanmasıyla baklava şeması oluşturan çok değişik örneklidir. Ağaçlarda çok ince stilize hayvan mücadelesi sahneleri şematik olarak dolgulanmıştır. 18. yüzyıl sonuna tarihlenen bu halı da yürük halılarına bağlanabilir.





Dikdörtgen düz koyu mavi zeminli değişik Uşak halısının 19. yüzyıldan bir benzeri Washington'da özel koleksiyonda bulunmaktadır. 1979'da Smithsonian Institution sergisinde Walter Denny tarafından güneydoğu Kafkas halısı olarak yayınlanan bu halı (247x107 cm.) Uşak halısı ile yakın bağlantılı olup yalnız bordürü değişiktir. (Washington Anonymous collection) 16. yüzyıl Uşak halısı ile sıkı bağlantı açıkça kendini göstermektedir.

Baklava şemasında tertiplenmiş çiçeklerle kırmızı zeminli diğer bir Uşak halısı 17. yüzyıl sonundandır.

Geç devirdeki bu gelişmeler yanında 16. yüzyıldan kalan küçük boyda iki halı Uşak bölgesinin zengin çeşitlerine katılan diğer örnek'lerdir. Bunlardan birincisi dikdörtgen biçiminde düz koyu mavi bir zemin olarak sade fakat orijinal bir örnekle başka benzeri görülmeyen bir halıdır. Sarı zemine kırmızı olarak geometriğe kaçan kıvrık dallar ve sümbülü andıran stilize çiçeklerle bordur de çok değişik bir örnektir. Çiçekli ve yapraklı dış bordürden pek az bir bölüm kalmıştır.

ikinci halı çift nişli bir Uşak tipinde olup ortasında kırmızı zemine mavi renkte iri oval bir madalyon vardır. Bir tarafı salbekli, içi Rûmi palmet dolguludur. Pembe zemin üzerine köşe dolguları da stilize çiçeklerle süslüdür. İri çiçekler ve bulut motifleriyle bordur siyah zeminlidir.


Beyaz Zeminli Uşak Halıları

Beyaz veya ona yakın açık krem zemin rengi ile karakteristik iki grup halı Çin bulutlu, palmetli bordürleri, teknikleri ve birçok özellikleri ile Uşak çevresine bağlanır. Başlangıcı 16. ve 17. yüzyıla giden bu halılar, Kuşlu ve Çintemanili adları ile tanınır. Esas motifi meydana getiren şekillerin ilk bakışta kuşu andırması yüzünden Kuşlu denilen halılarda, gerçekte birbiri ile karşılaşan iki yaprak arasında zeminin çeşitli renginden meydana gelen aldatıcı bir görünüş vardır. Bunlarda Uşak halılarına zıt geometrik bir düzen görülüyor. Fakat motifler tamamıyla bitki kaynaklı olup, rozetler ve çiçekler arasındadır.





Kuşlu denen bu halıların İstanbul ve Konya müzelerinde çok güzel örnekleri olduğu gibi, bunlar dünya müzelerine ve özel koleksiyonlara da bol sayıda dağılmıştır.

Avrupa tablolarına göre bu halıların başlangıcı 16. yüzyılın ilk yarısına kadar uzanmakta ve 17. yüzyıl ortalarına kadar devam etmektedir. Münih kral sarayının Peter Candid tarafından 1587'de yapılan tavan resminde böyle bir kompozisyon vardır. Bundan daha önceki tarihlerde örnekleri açıkça belirtilmemekle beraber, beyaz zeminli halılara, envanterlerde 1571 -1572 Arşidük Ferdinand, 1578'de İmparator Maximilian II ve 1545-1568'de Fransa kraliçesi Elisabeth (Philippe ll.'nin eşi)'in terekelerinde rastlanır. Leningrad Hermitage Galerisi'nde, Alessandro Varotari'nin 1625 yıllarındaki tablolarında, çok doğru, kuşlu halı tasvirleri vardır. Madrid'de Lazaro koleksiyonun'da masa üzerinde serili kuşlu halı tasviri ile Clouet okuluna mal edilen resim, tarihsiz olmakla beraber belki eski orijinalin bir kopyası'dır. Zırh ve miğfer biçimine göre 1560-1570 arasına tarihlendirilebilir. Bu durumda Kuşlu halıların 16. yüzyılın ilk yarısında başlayıp 17. yüzyıl ortalarına kadar uzandığını göstermek kabil olmaktadır. Tam ortasında Lemberg Baş piskoposu (1614-1633 arasında) Jan Andrzej Prochnicki arması ile bir Kuşlu halı Stockholm Lundgren özel koleksiyonunda bulunmaktadır. Bunların 4 metreyi aşan büyüklükte olanları yapılmıştır. Transilvania Schaessburg Kili-sesi'nde de 1640 tarihli bir Kuşlu halı bulunmaktadır.

Beyaz zeminli halıların daha küçük bir grubunda çintemani adı verilen, aslında 3 pars benekli ve 2 kaplan çizgili örnek, mavi, kırmızı, sarı renklerle bütün zeminde tekrarlanmaktadır. Osmanlı hükümdarlarının 16. ve 17. yüzyıllarda aynı motifli kumaşlardan kaftanları vardır. Bir kısmı büyük ölçüde yapılan bu halı'larda İstanbul ve Konya müzelerinde ilgi çeki'ci örnekler olduğu gibi, Floransa'da Museo Bardini, New York Metropolitan Museum, Philadelphia Müzesi'nde ve çeşitli özel koleksiyonlarda da örnekleri bulunmaktadır. Aynı örnekte, fakat kırmızı zemin üzerine sarı kap'lan çizgisi ve lacivert pars benekleri ile çok geniş bordürlü büyük bir halı İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde bulunmaktadır. Bu halı 16. yüzyıl sonlarından kalmadır. Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde bu motifin değişik şeklini gösteren 18. yüzyıldan uzun bir Uşak halısı ise, kahverengi bir zemin üzerine mavi kancalı kırmızı ve sarı dolgulu tek kaplan çizgisi ile, ortası sarı kırmızı üç beyaz pars beneğinden ibaret bir örnek gösteriyor. Kaplan çizgisi alttan üstten çıkan dörder kolla adeta bir böceği andırıyor. Geniş bordur sarı zemin üzerine mavi renkte kalın köşeli kıvrık daldan çıkan stilize lale, karanfil, nar ve sümbüllerle uzun kenarın birer ucunda çok stilize ikişer küçük hayvan figürü göstermektedir. Zeminde kullanılan tabii kahverengi yün zamanla aşınmıştır.





Aynı müzeden küçük boyda diğer bir beyaz zeminli halı, 1. tip Holbein halılarından gelişen bir örnek gösteriyor. Karelere bölünmüş zeminden her karenin ortasına kırmızı birer rozet çiçeği yerleştirilmiş, köşelerdeki koyu mavi çeyrek baklavaların dördü bir bütün baklava meydana getirmiştir. Motifler ince kollarla birbirine bağlanmıştır, iri Çin bulutları ve örgü motiflerle karakteristik bordur, Çin bulutları arasına zemindeki rozet çiçekleri yerleştirilerek zenginleştirilmiştir.

Bu halı 17. yüzyıl sonlarına tarihlendirilebilir.





Vakıflar Halı Müzesi'nde koyu mavi zemin üzerine kırmızı olarak üç pars beneği ve çift kaplan çizgisi ile post motifli halı bunların 19. yüzyılda da devamını gösterir. Yalnız burada post örneği zeminin ortasına yerleştirilen ve ahengi bozan bir madalyonla karıştırılmıştır. Geometriğe kaçan bordur şekli de geç devre işaret etmektedir.

16. yüzyıldan 18. yüzyıl sonuna kadar Anadolu halılarının ikinci parlak devrini meydana getiren Uşak halıları, 18. yüzyıl sonunda bozulmaya ve gerilemeye başlamıştır. Bununla beraber, bazı tiplerin çok bozulmuş örnekleri zamanımıza kadar yaşamıştır.

çok çalışmak zamanı