Gönderen Konu: Fustat'ta Bulunan Selçuklu Halıları  (Okunma sayısı 6767 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ...:::£sra:::...

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.764
  • Karizma Puanı: 2742
Fustat'ta Bulunan Selçuklu Halıları
« : 21 Şubat 2010, 14:05:42 »

Fustat'ta Bulunan Selçuklu Halıları


1935-36 yıllarında Fustat' ta 13, 14 ve 15. yüzyıllardan parçalar halinde 100'den fazla Anadolu halısı meydana çıkarılmış ve bunlar çoğu İsveç olmak üzere çeşitli dünya müze ve koleksiyonlarına dağılmıştır. Anadolu'dan Mısır'a ihraç edilen bu halılardan ancak pek azı C. J. Lamm tarafından yayınlanmıştır.

Bunlardan çoğu Lamm tarafından İsveç'e götürülmüş olup halen Stockholm Milli Müzesi'nde, birkaçı Lamm' ın özel koleksiyonunda bulunmaktadır. Önemli bir kısmı Atina Benaki Müzesi'ne mal edilmiştir. Benaki Müzesinde bulunanlardan hiçbirisi tanıtılmamış ve yayınlanmamış olup, Berlin, Kahire ve New York Metropolitan müzelerinde diğer Fustat parçaları vardır. Bunlar da henüz yayınlanmamıştır. Fustat halılarının düğümleri Konya halılarından daha sık ve ince, boyları da küçüktür.

İsveç müzelerinde saklanan koleksiyondan 29 parçanın resimleri ve desenleri Lamm tarafından yayınlanmıştır. Bunlar hep 13., 14., 15. yüzyıllarda Anadolu'dan ithal edilmiş halı'lardan kalmıştır. Bunlardan yedi parça Konya Selçuklu halıları grubuna girmekte ve Selçuklu halı örneklerini daha da zenginleştirmektedir. Aynı zamanda bu parçalar Anadolu Selçuklu halılarının 14. yüzyıla kadar uzandığını da göstermiştir. Argaçlar sarıya yakın mat beyaz veya kahverengi, arıçlar ise yine kırmızı yündendir.




Böylece Selçuklu halıları sekizi Konya'da, üçü Beyşehir' de, yedisi Fustat' ta ele geçirilmiş olarak 18 adedi bulmaktadır. Bunlardan üçü çok yıpranmış halde, fakat bütün olarak; on beşi sadece parçalar halinde zamanımıza kadar gelebilmiştir. Bu 18 halıdan yalnız ikisi (istanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi, envanter no: 692 ve 693'te) birbirinin eşi olup, geri kalanlar hep değişik örnek veya renk göstermektedir. Bu halde 17 halı ile 17 çeşit örnek karşısında bulunuyoruz demektir. Bu kadar az sayıda kalmış halılarda bu derece zengin ve değişik örneklerin bulunması inanılmaz bir yaratma kuvvetine işaret eder.

On üçüncü yüzyıl Selçuklu halılarından kalan bu 18 adet parçanın incelemesine göre bunlar genellikle geometrik, bazen de kuvvet'le stilize edilmiş (üsluplanmış) bitki motiflerin' den bir örnek, bordürlerde ise kufi yazıdan geliştirilmiş bir kompozisyon göstermektedir. Tekrarlanan motiflerin sıralanması ile geometrik örnekler göze çarpar. Bitki unsurları belirsiz şekilde aksediyor, figür ise hiç  yoktur, veya tanınmayacak kadar değişikliğe uğramıştır.


Fustat' ta bu parça halıların meydana çıkmasında Beyşehir halılarını keşfeden Riefstahl' in rolü olmuştur.

Riefstahl, Kahire'de antika pazarında bir dükkândan ucuza satın aldığı birkaç eski halı parçasının, Fustat (Eski Kahire) 'ta yapılan kazılarda sık sık ele geçenlerden bir kısım olduğunu satıcıdan sorarak öğrendi. Fakat kendi'si, Fustat harabelerinden geldiği söylenen bu parçaların Kahire'nin güney ve doğusunda çöp yığınları arasından toplandığını tahmin ediyor. Daha sonra sık sık pazarda böyle parçalar ortaya çıktı. Fiyatlar da süratle arttı. Böylece 1935-36 yıllarında ele geçen 100'den faz'la halı parçasının çoğu yayınlanmamıştır. 13., 14. ve 15. yüzyıllardan kalan bu parçalarda geometrik örnekler hakimdir. Avrupa ressamları'nın tablolarındaki halı tasvirlerinde de geometrik örnekli olanlar görülmekle beraber, hayvan halılarına nispetle bunlar nadirdir. Fustat parçalarında ise, az sayıda hayvan halıları' nın örnekleri karışık kompozisyonlu figürler olup, tablolarda tek tük rastlanır veya hiç görülmez.

Bunlardan 29'unu yayınlayan İsveçli Lamm da, parçaların Fustat' ta mezarlardan çok çöplüklerden toplandığı kanaatini ileri Sürmüştür. İsveç müzelerinde bulunan ve sert bir yünle yapılan bu Gördes düğümlü halılardan yedi parça Selçuklu halıları arasına girer ve yeni örnekleriyle bunları zenginleştirir.

Lamm Tarafından Yayınlanan Parçaların Değişik Örnekleri:

1) Küçük bir zemin parçası 0.14 x 0.16,5 m. açık üzerine koyu kırmızı kancalar arasına yerleştirilmiş açık mavi baklavalar alternatif eksen üzerinde sıralanmıştır, içleri U ve V' ye benzer motiflerle dolguludur. (Stockholm Nationalmuseum)

2) Bir halının zemin parçasında 0.26 x 0.17 m. kırmızı üzerine koyu mavi çok köşeli bir yıldız motifinden bir kısım bellidir, içinde sekizgen sarı bir yıldız ve dikdörtgen şekillerle kırmızı baklava dolgular vardır. Zemine koyu kırmızı üç parçalı geometrik palmetler sıralanmıştır. (Stockholm Nationalmuseum)



3) Yün halı parça 0.31,5 x 0.18 m. Bordur ve zeminden küçük bir parça açık kırmızı üzerine örnekler bir önceki halı gibi koyu kırmızı geometrik üçlü palmetler gösteriyor. Bordur koyu mavi üzerine koyu zeytuni yeşil iri kufi' den bir parçadır, iç sıra açık yeşil düz bir şerit olup, aradaki orta bordürde kırmızı mavi dolgulu üçlü dörtlü goncalar alternatif olarak bir aşağı bir yukarı yönde sıralanmıştır. (Stockholm Nationalmuseum)


4) İri kûfili bordürden bir parça 0.40 x 0.14,5 m. olup, kırmızı zeminde kahverengi konturlu krem rengi harflerden meydana gelmiştir. Harfleri birleştiren yatık dikdörtgenlerin tepesinde birer hilal vardır. Dar bordür kırmızı yeşil dolgulu zigzaglardır. (Stockholm National museum)

5) 33 x 9,5 cm. küçük bir parça olup, açık kahve zemine kırmızı mavi dolgulu bir rozet ve şematik koyu açık mavi bir çiçek bir aşağı bir yukarı alternatif olarak sıralanmıştır. 14. yüzyıla girer. (Stockholm Nationalmuseum)

6) Zemin parçasıdır, (0.27,5 x 0.10,5 m.) açık kahve üstüne koyu mavi sekizgen yıldız'lardan bir örnektir, dört yandan sivri ok başları uzanmış, konturlar kahverengi, içleri kırmızı yeşil dolguludur. XIV. yüzyıl (Stockholm Nationalmuseum)

7) Çok yıpranmış 0.31 x 0.25,5 m. zemin ve bordürden küçük bir parçadır. Açık kahverengi üzerine açık ve koyu kırmızı mavi yeşil köşeli yıldız üçgenler bordürde uçları iki tarafa uzanan kanat harflerle kufi motifi olan bu halı, diğerlerinden farklı, uzun ve yumuşak bir yündendir. XIV. yüzyıl (Göteburg Röhss Museum)

Bazı Fustat parçalarında kufi kitabeler H. 202 (817-818) tarihini, yani Tolunlular'dan az önceki Abbasi devrini gösterir ki, bunlar da tek argaç üzerine düğüm tekniği ile Türk halı geleneğine bağlanır. Aynı düğüm tekniği daha sonra 14. 15. yüzyıl İspanyol halılarında da kullanılmıştır.

Stockholm National Museum'da bulunan Fustat parçası, sekizgenlerin kaydırma eksen'de sıralanmasını gösteren Konya halısına benzemekle beraber, burada sekizgenler altıgenlerle yukarıdan aşağı birbiriyle bağlantılı ve dolguları da değişiktir. Bordur ise, Beyşehir Holbein halısını andırır.

Ettinghausen'ın Kahire'de satın aldığı ve şimdi New York Metropolitan Müzesi'nde bulunan Konya (Fustat) halı parçası da (13. yüzyıl sonu, 14. yüzyıl başı) 31 x 22,5 cm. dir. Renkler Konya halıları için karakteristik olan kırmızı, koyu mavi ve koyu yeşildir. Kırmızı zemin üzerine koyu mavi altıgenler, simetrik mavi yeşil motiflerle (kancalar), sekizgenler, köşelerinden çıkan kancalarla zenginleştirilmiş, alt ve üst kenarından, kalın ve uzun çift saplı bir çiçek vardır. Altıgen çerçeve yanlara doğru bağlantılıdır. Bu, Konya halılarından farklı bir örnektir. Köşelerden çıkan kancalar, iki Konya halısı ile yakın üslup benzerliği gösterir. Her ikisi genellikle Yuan Sülalesine (1279-1368) bağlanan ipek kumaşlarda da (mask) bulunan kendine mahsus Çin bulut şekillerinin köşeli çevrelerini gösterir. Ortaçağda bunların Çinli prototipleri Yukarı Mısır'da kazılarda Memluk Sultanı Muhammed Nasr bin Kalavun (1309-1340) kitabeli ipeklerle birlikte ele geçen ipek parçalarla tetkik edilmiştir. Bu Çin damask örneklerinin veya aynı yerde ele geçen Çin ipeklerinin aynı bulut motifinin mi, yoksa oval uzantılı, lotus çiçeğinin mi bu parçadaki örneğin kaynağı olduğu kesinlikle söylenemez.


New York Metropolitan Müzesi'nde Fustat' tan gelme Konya Selçuklu halı parçası: Argaç yünü, kirli beyaz ve 2 iplikten bükümlü, Arış yünü soluk kırmızı, her düğüm sırasından sonra 3, bazen 2 defa düğümler Gördes 8 x 9.5(76 pr sq. in.)

Fustat'ta bulunan parçalardan Atina'da Benaki Müzesi'ne mal edilen önemli bir grup bugüne kadar incelenip yayınlanmadığı için, bunlar hakkında bilgi edinilememektedir. Berlin İslam Müzesi'nde bulunanlar Dr. Johanna Zick-Nissen tarafından özel olarak incelenmiş fakat yayınlanmamıştır. Kahire islam Sanatı Müzesi'nde bulunanlar da, özel olarak onun tarafından incelenmiştir. Bunların bir listesini bana göndermek lütfün da bulunan Dr. Johan'na Zick'e minnettarım. New York Metropoli'tan Müzesi'nde bulunan ve genel olarak Mısır'dan geldiği bildirilen parçalar hakkında kısa katalog bilgisi vardır. Islamic Department'den Carolyn Kane 1977'de Ettinghausen adına bunların bir listesini göndermişti. Bunun için kendisine teşekkür borçluyum. Bütün bu halılar 13.-15. yüzyıllarda Anadolu'dan ithal edilmiş halılardan kalan parçalar olup, eskiyip yıpranınca atılmış ve çöplüklerde Kahire'nin rutubetsiz ve yağışsız kurak ikliminde günü'müze kadar kalmıştır. Bunlar Anadolu Selçuklu halılarının 14. yüzyıla kadar uzandığını göstermektedir. Düğümleri Konya halılarından daha sık ve ince, boyları da çok daha küçüktür. Argaçlar sarıya yakın mat beyaz veya kahverengi, arışlar ise yine kırmızı yündendir.  İleri derecede üsluplanmış bitki motifleri'nin geometrik şekillere uydurulması ile Selçuklu halılarının unutulmaz örnekleri meydana getirilmiştir.

BURDANN ALINTIDIRRR
çok çalışmak zamanı

Çevrimdışı ...:::£sra:::...

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.764
  • Karizma Puanı: 2742
Fustat' ta Bulunan Selçuklu Halıları - Bölüm 2
« Yanıtla #1 : 21 Şubat 2010, 14:12:25 »
Fustat' ta Bulunan Selçuklu Halıları - Bölüm 2

Saraylarında ve mimari eserlerinde çini, mermer, ştuk (alçı) olarak bol sayıda zengin figürlü tasvirler bulunan Anadolu Selçuklularının figürlü halılar da yaptırmış olmaları pek tabiidir. Fakat bunlar çok ve devamlı kullanıldığı için zamanla yıpranarak ortadan kaybolmuştur. Camilerde figürün yeri olmadığından, büyük ölçüde geometrik süslemeli halılar esas olmuş, geometrikleşmiş veya kuvvetle üsluplanmış bitki motiflerine bile az yer verilmiştir. Bu sayede camilerde kullanılan Selçuklu halıları iyi korunduğundan günümüze kalabilmiştir.

Riefstahl, Art Bulletin deki makalesinde Konya Alâeddin Camiin deki halıların ilk defa F.R. Martin tarafından keşfedildiğini belirtir.113. sayfanın notunda hiçbir delil göstermeden bu halıları caminin yapılışı ile aynı tarihe koyar. Konya halıları Sarre tarafından da yayınlanmıştı. Selçuklu çiçekli Beyşehir halısı hakkında Riefstahl, bu parçanın tahminen 5 metre uzunlukta olduğunu yazıyor. Sivas, Çifte Minareli cephesindeki taş süslemeler, bu motifi hatırlatır (cepheden girişin sol tarafı) fig. 21. çengelli, baklavalı halı için Bizans tekstillerinden alınma bir örnek diyor, fakat bura'da zemin örnek münasebeti çok farklı olup, tamamen Türk karakterindedir.


Reifstahl, Not, 19'da;

"Mısır'da keşfedilen bütün parça halıların Fustat harabelerinden geldiği ileri sürülür. Bununla beraber parçalardan çoğunun Kahire' nin güney ve doğusundaki çöp yığınlarında bulunduğunu kabul etmeliyiz. Kesin ilmi belgeler bilinene kadar bu parçaların Fustat' tan mı geldiği veya XII. yüzyıl ortasında, şehrin tahribinden önceki tarihten mi kaldığı hususunda kesin bir şey söylenemez.

Not, 20'de;

"Böyle parça halıları, New York Metropolitan Müzesinde, Washington D.C. G.H. Myers Textile Müzesinde ve Paris koleksiyonunda gördüm."

Anadolu Selçukluları zamanında, halılar hakkında bilgi veren kaynaklar vardır. O zaman büyük ticaret yolları Anadolu'dan geçiyordu. 1220'de Venedikliler için Alanya limanından ticaret hakkı tanınmış, Venedik ve Cenovalılar'a kolaylık sağlanmıştır. Kalan halılar da bu devre yakındır ve daha sonraki yüzyılın hayvan halılarından farklıdır. Anadolu halıları'nın hem Avrupa'ya hem Doğu ülkelerine ve Mısır'a ihraç edildiği, kaynakların incelenmesinden anlaşılmaktadır. Venedikli Marco Polo, Anadolu halılarından hayranlıkla bahse den ilk Avrupalı olmuştur. Kendisi 1271'de babası ve amcasıyla birlikte Anadolu'dan geçer'in Çin'e seyahat ettiği zaman 17 yaşında idi.



Seyahatnamesinde: Türkomanya yani Anadolu şehirlerinde, dünyanın en iyi ve en güzel renkli halılarının yapıldığını yazmaktadır. Ona göre Türkomanya' da üç çeşit insan yaşar, bunlardan Türkoman' lar hayvancılıkla geçinir, Rumlar ve Ermeniler ise şehirde ticaretle uğraşırlar. Burada dünyanın en zengin halıları dokunur.


Sakizian' ın yanlış tercümesi (Bunlar dünyanın en güzel halılarını dokurlar) şeklinde değiştirilmiştir. (Panthert. I.s., 35-37) Marco Polo Anadolu'da Konya, Kayseri ve Sivas şehirlerinin adlarını vermekle beraber, muhteşem abidelerinden hiç söz etmiyor. Sadece Sivas'ı. Gök Medrese, Çifte Minareli Medrese ve Buruciye Medresesi gibi üç büyük eser onun buradan geçtiği 1271 yılında yeni tamamlanmış halde ve ana cadde üzerinde gösterişle yükseliyordu. Bunun dışında Marco Polo lisan güçlüğü dolayısıyla yalnız Hıristiyan halk ile görüşebilmiş, Türk ve islam topluluğu ile hiç' biriyle teması olmamıştır. Böylece kendisi sadece konuşabildiği kimselerin halılarla ilgili bilgi'lerini aktarmıştır. Haçlı askerlerinin de daha önce halılarla ilgilenmedikleri anlaşılıyor.


Daha sonra Dante, Commedia Inferno, XVll'de bu halılardan söz etmektedir.

Ebül Fida'nın 1274'te ölen İbn Said'den naklen zikrettiğine göre; Orada Türkmen halı'ları yapılıp bütün dünya ülkelerine ihraç edilmektedir. İmalat merkezi olarak özellikle Aksaray'ın adı geçiyor.

14. asır başında Anadolu'yu gezen İbn Batuta, aynı şekilde Aksaray halılarını methederek, (Mısır, Suriye, Irak, Hindistan ve İran'ı kast ederek) Türkler ülkesine ihraç edilmektedir, demektedir.

Selçuklular devrinde büyük ticaret yolları Anadolu'dan geçiyordu. Venedik ve Genovalılar' a kolaylık sağlanmış, 1220'de Venedikliler için Alanya limanından ticaret hakkı tanınmıştı. Kalan halılar da bu devre yakındır ve daha sonraki yüzyılın hayvan halılarından farklıdır.

14. yüzyılın sonunda İran minyatürlerinde görülmeye başlayan halı tasvirleri, 15. yüzyıl'da çoğalmaktadır. Bunlarda zemin küçük parçalı, geometrik dolgular gösteriyor, bordürler düğümlü kufi süslemelerden meydana geliyordu. Berlin Devlet Kitaplığı'nda 1420 tarihli Şiraz Baysungur yazması Hüma Hümayun minyatürü, Hüma'yı görünce bayılan Hümayunun üzerinde yattığı halıda zemin birbirini kesen sekizgenlerden çok sade, adeta çiniyi andıran bir örnek gösteriyor. Bordur örgülü kûfindendir.

British Museum'da 1485 tarihli minyatür'de ise, yıldız haç motiflerinin düğümlerle birbirine bağlandığı sıralar, arada kalan bölümleri dolduran yıldız rozetlerden bir sıra ile alternatif değişerek halının örneğini meydana getirmektedir. Holbein 1. tipi halıların prensibi uygulanmıştır.

Minyatürlerdeki halı tasvirlerinde geometrik bölümler ve örgülü kufi bordur karakteristiktir. 15. yüzyıl sonuna doğru örnekler örgü motifleriyle bağlanarak zenginleştirilmiştir. Geometrik örnekler yanında madalyon ve bitki kıvrımları ortaya çıkmakta ve bunların yerini almaktadır. Topkapı Sarayı Hz. 2153'teki albümün 24a sayfasında 15. yüzyıl ilk yarısı Herat minyatüründe böyle bir halı tasviri vardır.

Giotto' nun 1304 tarihlerinde yaptığı bir freskte (Padua Arena Capella'da, tahminen 1304 tarihinden) altar dekorasyonu olarak Selçuklu halısının tam benzeri olan bir halı resmedilmiştir. Belki Giotto model olarak, yapı'nın 1305'teki takdisi ile ilgili elde kalan bir vesikaya göre Venedik tarafından mahalli otoritelerin emrine verilen bir halıyı kullanmış olabilir.


Giotto' nun freskinden önce daha 13. yüzyıldan bir Makamat minyatüründe İstanbul, Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi Kt. env. 2916 Selçuklu halılarının geometrik örneği ve kufi bordürü ile değişik bir tasviri yer almaktadır. Burada zemin sekizgenlerin, aralarında küçük kareler meydana getirecek şekilde birbiriyle kesişmesinden ibaret bir örnek gösteriyor. Kufi bordur her iki yanda açıkça belli olmaktadır. Zeminin geometrik dolgu örneği küçük parça Konya Selçuklu halısının zemin kompozisyonunu andırmaktadır.


Son zamanlarda Selçuklu halılarının daha sonraki devirlere (15. yüzyıl sonu) mal edilmesi yolunda görüşler ileri sürülmüştür.Deve Tabanı denilen zemin örneği ile büyük Konya Selçuklu halısının motifleri 13. yüzyıl sonundan bir Çin rulosundaki halı tasvirinde görülmektedir. Bugün Taiwan Milli Saray Müzesi'nde bulunan bu rulo, Yuan Sülalesi devrinin hemen başında 1280'de Liu-Kuan-Tao tarafından yapılmıştır. Böyle bir Selçuklu halısını da içine alan Moğol Hakanı Kubilây Han'ı yüksek yaylada avlanırken canlandırmaktadır. Arka planda görülen kervanda develerin üzerinde halıya veya kilime sarılmış denkler vardır. Önden ikinci deveye yüklenen dengin sarıldığı halının örneği belli olup, kırmızı zemine beyaz sekizgenler üst üste sıralanmıştır. Ortalarında sekizgen birer yıldız vardır. Deve tabanı motifindeki dolgular burada aynen tekrarlanmıştır. Yalnız renkler farklı ve zıt olarak kullanılmış olup, Selçuklu halısında biraz daha basık sekizgenler kırmızı, zemin sarımtırak krem rengindedir. Bu ve benzeri motifler, Orta Asya'nın eski Türk geleneklerine bağlı olarak çevrelerinde etkisini göstermiş olmalıdır.Diğer Selçuklu halılarındaki benzer motif'lerin Yuan Hanedanı zamanında Çin kumaşlarında ortaya çıkması buna delil gösterilmek isteniyor. Söz konusu olan küçük boy Konya Selçuklu halısı koyu mora çalan kırmızı ve dar zemin üzerine açık kırmızı olarak geometrik motiflerden gelişmiş stilize çiçeklerin diyagonal sıralanıp, alternatif eksenler üzerine yerleştirilmesini gösterir. Çiçeklerin sapları da bir sırada sağa, bir sırada sola kıvrılmıştır. Çin'de Yuan H. devrinde (1279-1368) 14. yüzyılda yapılmış ve halen Mısır'da bulunan bir Çin ipek kumaşında benzer kompozisyonda sıralanmış çiçek biçimindeki motifler Çin bulutlarından geliştirilmiştir.

Bu benzerliğe bakarak, Selçuklu halısının 14. hatta 15. yüzyıla tarihlendirilmesi yeterli ve sağlam bir temele dayanmaz. Bu görüşler, Anadolu Selçuklu kültür ve sanatını bir bütün olarak tanıyıp öğrenememekten ileri gelmektedir. Selçuklu sanatında mimari, çini, kumaş, süsleme, resim ve minyatür ile halı birbirine bağlı paralel bir gelişme göstermiştir. Daha sonra Osmanlı Devri'ne kadar bunun tamamen değiştiği, 14. ve 15. yüzyıl başları mimarisinde açıkça belirmektedir. Bu karışık geçiş devrinde Selçuklu mimari eserleri ayarında bir eser verecek ve Selçuklu halıları ayarında halıları yaratacak bir kültür ve sanat kuvveti kalmamıştır. Ayrıca Çin'de Yuan Devri'nde kuvvetli Türk kültürü etkisi altında bir Moğol Sülalesinin hâkim olduğunu ve onların Türk sanat motiflerini eşyaları ile birlikte getirmelerini ve bunların Çinlilerce kumaşlarında değer'len dirilebileceğini düşünmek gerekir. Bu Selçuklu halısı zemin örneğinin 15. yüzyıl son yarısına tarihlenen bir ispanya halısında hemen hemen aynen tekrarlanması da Anadolu'dan gelen etkiye işaret edebilir, ispanya'da Murcia'nın Alcaraz şehrine maledilen müdeccer halısı 1976'da Dumbarton Oaks koleksiyonun' dan Washington Textile Museum'a alınmıştır. İspanyol düğümü ile yapılmış olan halı, koyu hardal rengi zemin üzerine mavi renkte stilize, ortaları koyu kahve dolgulu kancalı çiçeklerden bir örnek gösterir. (Resim 11) Selçuklu halısının Batı'ya uzanan bu etkisi yanında bütün italyan tablolarında sayısız örnekler halinde yer alan Türk halı motiflerinin 14. yüzyıl son yarısı italyan kumaşlarına etkisi de söz konu'sudur. Bu Selçuklu halısı zemin örneği 16. yüzyıl Türk halılarında da devam etmiştir.

Berlin islam Eserleri Müzesi'nde bulunan ince uzun yol halısında koyu kahve zemin üzerinde ortaları sarı dolgulu açık kırmızı stilize çiçekler altlarından çıkan saplara bağlı sıralar halinde uzanır. Aralarındaki diyagonal bulut'lar, bunları bir alttan bir üstten birbiri ile birleştirmektedir. Uşak halılarının karakteristik dar bordürü ve Çin bulutlarıyla bu halı, Uşak bölgesinde 16. yüzyıl ilk yarısında yapılmış olmalıdır.

BURDANN ALINTIDIRRR
çok çalışmak zamanı