Gönderen Konu: ARKADAŞLAR!!! LÜTFEN BU ADAMA HADDİNİ BİLDİRELİM.  (Okunma sayısı 27367 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

suavii

  • Ziyaretçi

Bugünkü gazetelerde kültür-sanatla ilgili yazılar arasında gezinirken aşağıdaki yazıya rastladım ve dehşete kapıldım. Bir akademisyen ve yazar olan A.TURAN ALKAN' ın ibretlik yazısını buradan okuyabilirsiniz.

http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1041048

Bu yazıya gerekli cevabı yazdım. Ancak bu FÜTURSUZ kişi gönderdiğim e-mail'i hafife almış! ve gazetesinde "nasıl okuyucularla muhatap olduğunu göstermek! " yani e-mailimi yayınlamak için benden izin istiyor. Bende rica ederim yayınlayın ancak e-mailimide yayınlayın, gelecek tepkileri bende merak ediyorum diye yazdım.

Lütfen yazısını okuyun ve bu kişiye : " [email protected]  " e-mail adresinden hakettiği cevabı siz de verin

Çevrimdışı kendisi

  • GÜLYLDRM
  • Uzman
  • *****
  • İleti: 1.388
  • Karizma Puanı: 388
Ynt: ARKADAŞLAR!!! LÜTFEN BU ADAMA HADDİNİ BİLDİRELİM.
« Yanıtla #1 : 17 Ekim 2010, 17:33:16 »
Kültür-sanat fetişizmi ve faşizmine karşı omuz omuza
 
 
"Neydi o, neydi o?" diye hafızamı zorlayıp duruyorum; ne zaman yazmıştım ben o meseleyi? Bilgisayara soruyorum; anahtar kelimeleri girmeyince bilgisayar nereden bilsin? O bana bakıyor, ben ona?

'Mesele ne?' diyeceksiniz. Mesele, Kül-tür-Sanat mafyası. Bu konuyla ilgili birşeyler yazmıştım; hani bu işlere bakan bir mafya teşkilatı olsa; kötü sanat ve kültür olaylarını, beğenmediğimiz sanatçıları, kültür adamlarını (ne demekse?) bu mafyaya şikâyet etsek; onlar da, "Yavrucuğum bir daha böyle kötü şeyler yaparsan ağzına biber sürerim senin ben." diye âmme adına hayırlı bir görev üstlense...

Böyle bir şey... derken hatırladım; meğer "İlim-irfan mafyası" başlığını koymuşum. Buldum. Aynen yukarıda tarif ettiğim şeylerden bahseden, pek faydalı, pek değerli bir yazıydı o. Kadri bilinmedi...

Biraz tahsil-terbiye gören herkese sanki çok lâzımmış gibi ilk iş, kültür ve sanatın yüceliğinden, faziletinden bahsedilir; kültür ve sanat adamlarının ne kadar mübarek kişiler olduğundan, olmasalardı hayatın ne kadar yeknesak ve renksiz görüneceğinden dem vurulur. Kültür şâhâne bir şeydir; sanat ise neredeyse din gibi, ahlâk gibi daha yukarılarda bir faaliyettir. Medeni olmanın şartlarından biri de kültür ve sanata hürmetkârlıktır vesaire...

"Emeğe saygı"yı anlarım; kültür ve sanat adamlarının emeklerine de bu çerçevede saygı gösterilmesi lüzumunu da anlarım fakat kendi kendimize durup dururken kültür-sanat fetişizmi icat etmenin hikmetini kesinlikle anlamıyorum. Kültür-sanat işleri mübarek de, -diyelim ki- bulaşık, çamaşır yıkamak, otobüs kullanmak, yerleri süpürmek, inşaatta çalışmak, badana-boya yapmak daha mı az mübârektir? Bu mesele öyle canımı sıkıyor ki, nazarımda, binanın duvarlarını sıvayıp boyayan meçhul işçilerin yaptığı iş, o bina daha ortada yokken zihninde binayı tasarlayarak kâğıda geçiren mimarın yaptığı şeyden daha değerli, daha yarayışlı, daha hakiki bir şey gibi görünmeye başlıyor.

Şurası kesin; sıradan işlerdeki mesleki profesyonellik olmasaydı ve şu farketmediğimiz sıradan işleri bugünün havalı "sanatçı"larına bırakmış olsaydık medeniyet diye bir şey olmayacaktı. Biz pekâlâ sanat ve sanatçılar olmadan da kendimizce bir düzen yapabilir, şehirler kurabilir, tarlalarımızı ekip biçebilir, fırında ekmek pişirebilirdik ki bu işler bizim genellikle "sanatlar"a tahsis ettiğimiz yüksek katlarda değil de, "zanaatlar"a layık gördüğümüz bodrum katlarında çekip çevrilen aslî ve çok önemli şeylerdir.

Çömleği zanaatkâr yoğurur, biçimlendirir, pişirir, tamir eder: sanatkâr onu boyayıp süslemese de olur; eğer bir çömleğiniz varsa mis gibi etli türlü pişirebilirsiniz; o çömleğin çok nadide motiflerle süslenmiş olması türlüyü daha leziz ve besin değeri daha yüksek kılmaz.

Evet, ben bu meseleyi bu kadar kesin, net ve düz görüyor, öyle anlıyorum. Bu filmin esas oğlanları zanaatkârlardır fakat medeniyetin jeneriğine nedense sanatkârların adı yazılıyor ve bu haksızlık!

Sanatkârlar olmasa müzik dinleyemezdik, şiir olmazdı gibi saçmasapan itirazlara kulak asmıyorum; sanat dediğimiz branşların hepsi ama istisnâsız hepsi, aslında zanaatkârların el emeği üzerine kondurulmuş fiyakadan ibarettir. Müzik olmasaydı, rüzgârın, yağmurun, derelerin, çocukların, pazarda marul satanların sesleriyle idare edebilirdik pekâlâ. Ressamların olmadığı bir dünyada resim ihtiyaçları yine görülüyordu. İnsanlar tiyatrodan çok önce dramayı biliyor, romandan çok çok önce de birbirlerine birşeyler anlatıyor ve şiir dediğimiz şey icat edilmeden çok önce de benzeri tekerlemelerle bazı sözleri kalıcı hale getirebiliyorlardı.

Sanat ve kültür adamlarını, zanaatkâr sınıfından ayırıp pohpohlayarak şirâzeden çıkaran, ne hazin tecellîdir ki zenginler oldu ve bu adamlar genellikle kral, han, sultan, derebeyi, futbol kulübü başkanı, diktatör veya padişah sıfatlarıyla bilinirler; "Benim evimdeki çanakların benzeri, kimsenin evinde olmasın" kıskançlığı ile bazı zanaatkârları şımartıp onlara emsâlinden çokça para vererek imtiyazlı bir zümre icat ettiler. Onlar da derhal zümre dayanışması geliştirip, "Sanatsız kalmış bir toplumun başı belâdan kurtulmaz" tarzında değer hükümleri üreterek zihinlerimiz üzerinde korkunç faşizan ve diktatoryal bir baskı oluşturdular. Zamanla tarih yazıcılığını üstlenmek, muktedirlere yağlayıcı-ballayıcı kasideler yazmak, neyin iyi, doğru, güzel ve kalıcı olduğu hakkında tekel kurup esip savurarak kendilerini toplumun en muteber, en yüce, en şâhâne insanları gibi göstermeyi başardılar.

Efendiler, sanatsız kalan bir topluma hiçbir şey olmaz; akıp gider hayat fakat zanaatsız kalmış bir toplumda bir saniye bile kalmak istemezsiniz. Sanat eğitimini durdurursanız üzülürüz de meslek okullarını, zanaatkârlık eğitim süreçlerini kapatırsanız mahvoluruz. Böyle bir durum.

Bunları şu sebeple yazıyorum: Değerler sistemi üzerinde düşünürken, "Amaan, elle gelen düğün-bayram" demeyiniz; her değeri tek tek mıncıklayıp içine bakınız; aklınıza yatmayanları eski bir sebze sandığına koyup bir tarafa ayırınız; çöpe atarken kolaylık olur.

Eh, biraz... İçlerinde kendini ve haddini bilen takımından nadideler de çıkmaz değildir fakat bunların bir araya gelip, "Sanat engellenemez; sanata ve kültüre saygı göstermek zorundasınız" yollu tehdit ve horozlanmalarına kesinlikle pabuç bırakmamak lâzımdır. Böylelerine hatırlatmalıdır ki kararında pişirilmiş bir un helvası ile diyelim ki Boticelli'nin herhangi bir tablosunu veya bir türlü hazetmediğim operalardan biriyle kesinlikle mukayese etmemek gerekir; "Helvanın yarım saatlik ömrü var, buna mukabil Boticelli ebedîdir" gibi yüksek perdeden ahkâmlara taviz vermemelisiniz. Propagandadır o, aldırmayınız...

Benim tercihim kesinlikle helvadır, börektir, türlüdür, köy ekmeğidir, nar şerbetidir. Sanat eserleri ise % 100'e varan bir çoğunlukla tatsız, vitaminsiz hatta sağlığa zararlı şeyler ihtiva etmektedir.

Tercih sizin; ben demokrat ruhlu bir adamım! [email protected]

 
17 Ekim 2010, Pazar

 ...
ah demokrasi benderim herzaman demokrasi bir erdem değildir ..al işte ... 
 
Eğitim, gerçeklerin öğretilmesi değildir
Düşünmek için aklın eğitilmesidir.
Albert Einstein

suavii

  • Ziyaretçi
Ynt: ARKADAŞLAR!!! LÜTFEN BU ADAMA HADDİNİ BİLDİRELİM.
« Yanıtla #2 : 17 Ekim 2010, 17:46:09 »
Arkadaşlar! lütfen konuyu bireysel bir konu olarak görmeyin. Eğer sanata bir köşesinden bulaşmışsanız ki burada olduğunuza göre öyle. Bu kişiye e-mail lerimizle gereken cevabı verelim.

suavii

  • Ziyaretçi
Ynt: ARKADAŞLAR!!! LÜTFEN BU ADAMA HADDİNİ BİLDİRELİM.
« Yanıtla #3 : 17 Ekim 2010, 17:48:32 »
Ve onun gönderdiği cevap;
Suavi Bey,

Çok "saf" okuyucu mektubu aldım ama sizinki herhalde içlerinde şampiyon gelir.
Müsaadenizle değerli mektubunuzu yayınlamak isterim; "Bakın ben ne gibi okyucularla muhatap oluyorum" diye örnek vermek için.
Lütfen müsaade ediniz, o kadar güzel ki...


--
Selam ve sevgilerle
A. Turan Alkan

http://ahmetturanalkan.net

suavii

  • Ziyaretçi
Ynt: ARKADAŞLAR!!! LÜTFEN BU ADAMA HADDİNİ BİLDİRELİM.
« Yanıtla #4 : 17 Ekim 2010, 17:49:26 »
Az önce bir mesaj daha göndermiş o da şöyle;

Benim için zevk olacak efendim; hay hay...

--
Selam ve sevgilerle
A. Turan Alkan

http://ahmetturanalkan.net

Çevrimdışı aslîgibi

  • aslî
  • Yönetim K.Ü
  • Uzman
  • *
  • İleti: 2.304
  • Karizma Puanı: 993
    • asligibi
Ynt: ARKADAŞLAR!!! LÜTFEN BU ADAMA HADDİNİ BİLDİRELİM.
« Yanıtla #5 : 17 Ekim 2010, 18:04:11 »
ne demek lazım....
Rezilliğiniz diz boyu sayın yetenekten yoksun yazar. Nasıl olur da bir ağaç bile yontulup biçimlendirilebilirken, siz böyle kütük kalmayı başarmışsınız.
birazdan diyeceğim, tepkisiz kalmamak lazım bu ilkel arkadaşa

suavii

  • Ziyaretçi
Ynt: ARKADAŞLAR!!! LÜTFEN BU ADAMA HADDİNİ BİLDİRELİM.
« Yanıtla #6 : 17 Ekim 2010, 18:23:52 »
Duyarlılığınız için teşekkürler...

Çevrimdışı HAKAN YÜCEL

  • Sivrisinek
  • Uzman
  • *****
  • İleti: 1.814
  • Karizma Puanı: 529
  • RESİM YARIŞMALARINA KATILMIYORUZ !
Ynt: ARKADAŞLAR!!! LÜTFEN BU ADAMA HADDİNİ BİLDİRELİM.
« Yanıtla #7 : 17 Ekim 2010, 18:30:08 »
Teşekkürler arkadaşım bende mail attım. bu arada yukarıdaki adres gayri resmi
SİGARAYI KESİN BIRAKMAK İÇİN LÜTFEN İZLEYİN
http://video.google.com/videoplay?docid=-7032825356513183711#

Çevrimdışı kendisi

  • GÜLYLDRM
  • Uzman
  • *****
  • İleti: 1.388
  • Karizma Puanı: 388
Ynt: ARKADAŞLAR!!! LÜTFEN BU ADAMA HADDİNİ BİLDİRELİM.
« Yanıtla #8 : 17 Ekim 2010, 20:54:06 »
adam nasıl saldırgan nasıl cahil vede fütursuz....
Eğitim, gerçeklerin öğretilmesi değildir
Düşünmek için aklın eğitilmesidir.
Albert Einstein

Çevrimdışı kıtmir

  • Tecrübeli
  • ***
  • İleti: 295
  • Karizma Puanı: 73
Ynt: ARKADAŞLAR!!! LÜTFEN BU ADAMA HADDİNİ BİLDİRELİM.
« Yanıtla #9 : 17 Ekim 2010, 21:05:12 »
Dünyaya at gözlüğüyle bile bakamamış.