Gönderen Konu: Ressam Cafer ÖĞÜT' le Röportaj  (Okunma sayısı 10382 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı B૯ηбüL

  • Yönetim K.Ü
  • Uzman
  • *
  • İleti: 4.432
  • Karizma Puanı: 1631
    • seyfullah sünbül
Ressam Cafer ÖĞÜT' le Röportaj
« : 24 Ocak 2008, 13:56:54 »

Ressam Cafer ÖĞÜT' le Röportaj


İçimdeki Cafer Öğüt'ü yansıtayım diye çizmiyorum elbetteki. Ama benim yakomazlarım var boyamda,fırçamda,teknemde,denizimde,dalgamda... Her resmi yaparken aynı heyacanı duyuyorum Sanki ilk kez resim yapıyormuşçasına, çocukça bir heyecan bu. Bu heyecan 8 yaşımdan beri benimle.Aslında benimle doğdu.Onunla yaşamak dileğim.
Röportaj: Hülya Arslan, Fotoğraflar: Öznur Karakur
 
                                   
.... ... KAPTAN CUSTO,BAY PİCASSO......

 Kafkas kökenli  Kaptan Custo(Ressam Cafer ÖĞÜT)  susuz gemisine aldı bizi.Bu gemi tam 35 yıllık.Geminin namı  Rusya'ya, Türkiye'nin dört bir yanına yayılmış.Tayfaları;çiçekleri,her an su sıçratacakmış gibi duran  tabloları,boyaları,fırçaları,gitarıydı.Sevildiğini bilen bu tayfalarca uyumla ve güleryüzlülükle  karşılandık. Ağlayan hiç bir şey göremedik gemide . Denizi görüyorduk dört bir yanda.Her yanı başka mavi:puslu,durgun,dargın,coşkulu. Buğdayını her gün bu gemiden alan  kimsesiz kuş demlenmişti yanımıza. Demir aldık limandan başladık sohbete...

Ressam Cafer ÖĞÜT, resimle yaratıldığının ne zaman farkına vardı?

8 yaşında.Ama benden önce bunu babam farketti.Kendisi de sanat aşığı bir adamdı.O yaştayken elime gitarı da veren babamdı.



Küçük ellerinizle resme ve müziğe  tutundunuz yani?


Evet . Ben onlara tutundum ,onlar bana tutundu.


Aileniz resme olan sevginize nasıl karşılık verdi?


Çok heyecanlandılar.Telaşlandılar.Destekleri büyüktür.

İlk tablonuzu kim aldı hatırlıyor musunuz?




İlk tablomu ben 8 yaşındayken   9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel aldı .Fikrimce beni  resme teşvik etmek ve  yüreklendirmek istedi.Şimdi hatırlayacağını zannetmiyorum.Ama ben hiç unutmam.



Çocukken ne olmayı düşlerdiniz?

  İlkokulda bile üçgenin içine önce nota yazardım sonra resim çizerdim.Üçgeni öyle görmek istiyordum.Bir gün öğretmenim bu yüzden bana cetvelle vurdu.Çok üzüldüm ama yılmadım.Üçgenin içi hep nota ve resimle doldu.

 



Günümüzde çocuklar bir çok sınavın ,özel derslerin kölesi durumunda .Resim,tiyatro,müzik ve spor ile ilgilenen çocukların ruhları ilgilenmedikleri bir alanda sönüyor. Varolamadıkları ve  soluk alamadıkları için  kimliksiz olarak yaşıyorlar.Bu konuda siz neler düşünüyorsunuz.Neler yapılmalı?

Evet haklısınız.Ama artık eskisi gibi değil.Aileler ve öğretmenler bu konuda daha duyarlı. Buraya gelen aileler var. Atölyeyi gezdiriyorum çocuğa. Çocuğun içinde fırtınalar kopuyor sanki. İçindeki kabuğu yırtıyor.Ufku genişliyor.Artık tutabilene aşkolsun. Tabi sönen yetenekler muhakkak var. Son anda sönmelerden dönenler de yok değil.   Şu anda ders verdiğim bir öğrencimin 6.dersimizde lisedeki  yeteneğini çıkardık günyüzüne. Işığı yakaladı resimde .Çığlık çığlıyaydı. Sanki yeniden nefes almaya başlamıştı. Belki bir çokları için basit gelebilir bu tepki.Belki de anlamsız.Ama o içindeki hazineye kavuştu. Bu anlara şahit olmak beni de çok mutlu ediyor.
  Çocukların kendilerini keşfetmesine  izin vermeliyiz. Resim için her hangi bir kursa gitmelerine de  gerek yok. Çocuğun eline bir kalem bir kağıt. Bu kadar.Bekleyin. O kendi yolunu bulacak.Kaybolacak,sizin deyiminizle soluk alacak.
 




 


 
Resimlerinizde karaya çok az iniyorsunuz. Daha çok karşımda denizinden koparılmış bir kaptan varmış gibi geldi. Neden bu deniz tutkusu ?
Aslında denizle büyümedim. Ankara'da yaşadım. Denizin içinde olmasını sevmem ama neden deniz resmi çiziyorum ben de bilmiyorum. Küçücük çocukken bir kaptan diğer bir kaba suyu döker, suyu izler,suyun sesini dinlerdim. İlk yaptığım resim ise tekneydi.Küçük bir tekne...

 



Resimleriniz de aynı zamanda istanbul kareleri de bulunmakta . "Gülizar "filmindeki  İstanbul'u resmediyormuşsunuz. Peki neden geçmiş İstanbul?Şu an çizmek istediğiniz  İstanbul yok mu?

Ben İstanbul'a uzaktan aşığım:Bozulmayan,betonlaşmamış İstanbul'a.O filmde de İstanbul benim İstanbul'um. Dostlarım da resimlerim de İstanbul'u öyle hatırlamak istiyorlar.

 



Parmaklarınızla resim yapıyorsunuz aynı zamanda.Daha mı özgür kılıyor sizi?

Sadece parmaklarımla değil spatula ile de yaptığım resimler  de  var. Fırça,spatula,el hiç farketmez. Hepsiyle  de özgürüm. Ama aynı zamanda tutsak. Ellerime hükmedemiyorum. Beynimle kalbim oturmuş ellerimle buluşuyor ve ben artık ellerime söz geçiremiyorum. Onlar kendiliğinden ne yapacaklarını biliyorlar.


 
Her sanatçının gördüğü göz ,duyduğu ses, aldığı nefestir eseri. Kimliğidir. Resimlerinizde
sessizce çığlık attığınız ,aynı zamanda suskunluğunuz görülüyor.Yani sizi görüyorum.

İçimdeki Cafer Öğüt'ü yansıtayım diye çizmiyorum elbetteki. Ama benim yakomazlarım var boyamda,fırçamda,teknemde,denizimde,dalgamda...
  Her resmi yaparken aynı heyacanı duyuyorum Sanki ilk kez resim yapıyormuşçasına, çocukça bir heyecan bu.
Bu heyecan 8 yaşımdan beri benimle.Aslında benimle doğdu.Onunla yaşamak dileğim.

 

Atölyenizin önünden geçerken birçok insanın kafası atölyeye dönüyor. Belki resminizi almıyor ,içeri bile girmiyorlar.
Ama sanatla -saniyelerle de olsa -buluşturmuş oluyorsunuz.Sanatın böyle bir çekim gücü var diye düşünüyorum.Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?


   Toplum olarak sanattan,sanatçıdan korkutmuşlar bizi. Bu korkuyu yıkmak, resmi sevdirmek için içeri girmeyenleri farkettiğimde hemen atölyeme çağırırım onları. İlk önce rahatsız etmek istemediklerini belirtir ,gelmek istemezler. Çekimserlikle , zaten tablo da alamayacaklarını söylerler. Ben yine de davet ederim. Böyle buluşurlar sonra da vazgeçemezler. Ben de bu buluşmadan büyük paylaşımdan mutluluk duyar  yeni resmime başlamak için sabırsızlanırım.
    Atölyeme gelen resim severler belirler resme ne kadar vereceğini .Çok arzularsa çok istediğini bilirsem, hissedersem o resim onundur.Önünde duramadığız tek şey sevgidir.İçinde resim sevgisin göremediğim hocama bunu ifade ettiğim  ve deniz çizdiğim için disiplin cezası aldım.Resimlerim ise beni hep ödüllendirdi.Ödülüm:Mutluluğum...
   Bir de şunu da belirteyim toplumumuz soyut resmi değil somut resmi benimsemiş durumda. Bu bir süreçtir elbette. Benim resimlerim de somuttur. Sevmesi için  resmi görmesi,anlamlandırabilmesi,hissetmesi gerekir. Bunları söylediğim de çok tepki alıyorum. Ama gerçek bu.

 


"Benim ressamım dediğiniz ressam ya da ressamlar var mı?


Hollandalı Ressam Rembrandt'tır. Bütün resimlerini inceledim. Işığı çok güzel kullanır. Resim sanatının Barok dönemdeki en ünlü ressamıdır.

 


Cafer ÖĞÜT resim dışında başka sanatlarla da ilgilenir mi?



Keman dışında bütün müzik aletlerini çalarım. Klavye, piyano, gitar...Müziğe de de resim kadar aşığımdır. Rodrigo'yu çok severek dinlerim. Eserlerini klavyemle bile çalarım.

 

İnsan da bir sanat eseridir:Bebekken yoğrulan .İçinde sevgi ,emek,erdem ,merhamet konulursa bu sanat eseri(insan)daha da değerlidir,değerdir. Siz sanatınızı neyle yoğuruyorsunuz?


İnsan dünyadaki en mucizevi varlıktır.Geçenlerde dişçiye gitmiştim. Düşünün içi sıvıdan oluşmuş bir sinir ucu beynimi ele geçirmiş, inanılmaz canımı yakıyordu. Böyle bir “Yaradan”  mucizesi insan.
Sanatımı aşkla yoğuruyorum. Dünyaya,insana,kuşa, kediye,börtü böceğe olan sevgimle... Yaradana aşkımla yoğuruyorum.

 

Popüler kültürün yozlaştırmaya çalıştığı insanlığın tutunduğu tek sığınak sanat. Bu sığınaklardan biri de"Tutunamayanlar". Son olarak "Tutunamayanlar"a neler söylemek istersiniz?

  Sanatın sancısı başkadır. Bu sancı belli ki onları da tutmuş. Hiç bitmemesi dileğiyle...

 


Deniz ,deyince  artık "Halikarnas Balıkçısı ,Captan Kusto gelmeyecektir akıllara. İçten sohbetiniz için teşekkür ederim.


Ben teşekkür ederim.Bu akşam ben de çok mutlu oldum gelişinizle. Sizden sonra atölyemde tuvallerim,boyalarım, fırça ve spatulama… gitar çalar bu anı yadederiz..Kapımız sanatı sevene, sevmeyene herkese açık.

       
  ....-Demir attık başladığımız yere.Üstümüze sinmiş,bulaşmış boyalarla ayrıldık .Ruhumuz sanatla şad oldu.....


[eklenti yönetici tarafından silindi]
« Son Düzenleme: 21 Şubat 2008, 13:56:15 Gönderen: ..þ૯ηбüL.. »

Çevrimdışı B૯ηбüL

  • Yönetim K.Ü
  • Uzman
  • *
  • İleti: 4.432
  • Karizma Puanı: 1631
    • seyfullah sünbül
Ressam Cafer ÖĞÜT' le Röportaj
« Yanıtla #1 : 21 Şubat 2008, 13:58:47 »
 360a

[eklenti yönetici tarafından silindi]