Gönderen Konu: Atatürk’ün Harbiye Nazırı Olarak Hükümete Girmek İstemesinin Ardındaki Gerçekler  (Okunma sayısı 5046 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı •« Mа√i »•

  • Yönetim K.Ü
  • Uzman
  • *
  • İleti: 3.646
  • Karizma Puanı: 1013
  • Güzel Bakan Güzel Görür.


ATATÜRK’ÜN KEHANETLERİ

Atatürk’ün Harbiye Nazırı Olarak Hükümete Girmek İstemesinin Ardındaki Gerçekler

Mustafa Kemal, Birinci Dünya Savaşı bitiminde henüz Suriye’de bulunurken, Ahmet İzzet Paşa’nın kabine kurmak üzere olduğunu duyunca, hemen kendisine telgrafla müracaat ederek, Harbiye Nezareti’ne (Savunma Bakanlığı) seçilmesini istemişti.

Daha sonra bu mesele bahis mevzuu olduğu zaman aynen şöyle demişti:

-“O zaman ben hükümette bulunsaydım muhakkak, memleketin sürüklendiği bu karışıklıkların önüne geçerdim. Ahmet İzzet Paşa’dan kuracağı kabinede bana Harbiye Nezareti’ni isteyişimi, mevki ve hırs aşkına yorumladılar. Hâlbuki ben adamlarımızı biliyorum. Cesaret gösterecek kimseler değillerdi. O sıralarda yapılması gereken hizmeti yetkilerimle ben yapabilirdim. Eğer o kabinede bulunsaydım, hükümet padişahın keyif ve iradesiyle defolup gitmezdi. Direnirdim, bütün gücümle, gerekirse tahtını padişahın başına geçirirdim. Fakat hükümet yerinde kalırdı. Bu cesareti onlar gösteremezlerdi. Nitekim gösteremediler…”

Atatürk’ün burada anlatmak istediği konu; Türk Devleti’nin işgal edilmesine fırsat vermeden kurtarılabileceği gerçeğidir.

Ancak o yıllarda kendisini anlayabilecek çevresinde çok fazla kimse yoktu. O vazifeye talip olmuş fakat vazife kendisine verilmemiştir.

Ne var ki, o daha sonra doğuş gayesi olan gerçek vazifesini, kendisi ellerine alarak, yapması gerekenleri yerine getirmeyi bilmiştir. Çünkü o gerçek bir vazifeliydi…




Atatürk’ün Kehanetleri – Ali Bektan- Sınır Ötesi Yayınları – Sf.79-80
"Cehalet insanı çirkinleştirir. Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verilecek cevabım vardır. Lakin, lafa bakarım laf mı diye, adama bakarım adam mı diye." Mevlana