Gönderen Konu: ESTETİĞİN TEMEL SORUNLARINA YAKLAŞIMLAR  (Okunma sayısı 6258 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ilker

  • İlker ÖZTÜRK
  • Administrator
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 8.584
  • Karizma Puanı: 1877
    • GorselSanatlar.NET
ESTETİĞİN TEMEL SORUNLARINA YAKLAŞIMLAR
« : 10 Nisan 2008, 16:42:47 »

ESTETİĞİN TEMEL SORUNLARINA YAKLAŞIMLAR

        ESTETİK YARGILARIN YAPISI

Bir iddiayı dile getiren yargılar bilimsel ve değer yargıları olarak ikiye ayrılır. Değer yargıları bir olay ya da durum karşısında bireyin olay ya da durumu değerlendirmesiyle, bilimsel yargılar ise neden sonuç bağlantısı içinde, durumun saptanmasıyla ortaya çıkar. Bu nedenle, estetik yargılar beğeniye dayalı yargılardır. Yani bir sanat eseri hakkında güzeldir veya çirkindir şeklinde beğeniye dayalı yargılardır. Bu özelliği ile estetik yargılar sübjektif özellik taşırlar. Estetik yargılar bilimsel yargılardan objektif olama özellikleriyle ayrılırlar. Örneğin “Su 100 derecede kaynar” yargısı bilimle ilgili bir yargıdır. Herkes ve her yer için geçerli olan bir yargıdır. Ama “şu tablo güzeldir” yargısı kişiye ait yargıdır. Bu nedenle evrensel nitelik taşımaz ve herkes için bağlayıcı olmaz. Halk arasında “zevkler tartışılmaz”sözü estetik yargıların beğeni yargıları olduğunu ve kişiye ait olduğunu ifade eden güzel bir sözdür. Buna rağmen filozoflar estetik yargıları sübjektiflikten arındırmaya çalışmışlardır. İnsanların estetik konusundaki eğitimleri artırıldıkça, ortak bir kültür ortamı oluşturuldukça estetik yargıların sübjektifliği azalacaktır.

Sanat eserinin üretilmesi alanında, sanatçının yeri bir başka sanatçı tarafından doldurulamaz. Bir mühendisin bir bilim adamının yeri şu ya da bu şekilde doldurulabilir. Fakat sanatçının yeri doldurulamaz. Mesela her hangi bir nedenle Newton fizikçi olmasaydı “Yer çekim yasası” başka bilim adamlarınca bulunmuş olacaktı. Ayrıca bu bilgi kim tarafından nerede ve ne zaman yapılmış olursa olsun kendi özü gereği başka türlüde olamazdı. Çünkü bilimsel gerçekler bilim adamının kişiliğine bağlı değildir.

Sanatta ise durum başkadır. Eğer “Kafka Şato”yu , “Balzak 30 Yaşında Kadın” ı, “Necip Fazil Kısakürek Kaldırımlar” şiirini, yazmasaydı bu eserler başkalarınca yazılmış olmayacaktı. Aynı konu, pek çok sanatçı tarafından şekillendirilebilir, fakat her seferinden ortaya çıkan sonuç (eser) başka olur.

ORTAK ESTETİK YARGILARIN OLUP OLMADIĞI
Estetik yargıların sübjektif yargılar olduğunu dolayısıyla kişiden kişiye değiştiğini ifade etmiş olmamıza rağmen felsefe tarihi içinde ortak estetik yargıların olup olmadığı konusu tartışıla gelmiştir. Bir kısım filozoflar ortak estetik yargıların varlığını reddederken, bir kısmı da olabileceğini kabul etmiştir.

    ORTAK ESTETİK YARGILARIN VARLIĞINI REDDEDENLER
Estetik yargılar beğeniye dayanan yargılar olduğu için belirli bir ölçütü yoktur. Örneğin; metre, kilogram veya diğer ölçüm ve gözlem araçlarıyla ölçüme tabii tutamayız. Ayrıca estetik değerler belli bir kültür ortamında gelişmektedir. Kültür ortamlarının farklı olması estetik değerlendirmelerinde farklı olmasına sebep olmaktadır. Örneğin, İspanyol matadoru boğayı kanlar içinde bırakması İspanyol seyirciler tarafından zafer naraları ile algılanırken bu kültür ortamında yetişmemiş bir başka insan için olay hayvanın çektiği acı olarak algılanır.

Estetik yargılarda beğeni ve kültür bakımından farklı algılamalar olabileceği gibi, insanların psikolojik yönden farklı olmalarından dolayı da farklı algılamalar olacaktır.

Bu yaklaşımın en önemli temsilcisi B. Croce’dır. (Kroce, 1866-1952) Croce’ye göre sanat eseri ruhsal edinimdir. Yani sanat eseri bir öznel yaşantının bir ürünüdür. Sanat eserine bakan kişide aynı şekilde öznel bir yaşantı sonucu bu esere bakacaktır.

    ORTAK ESTETİK YARGILARIN VARLIĞINI KABUL EDENLER
Bu görüşü savunanlar içerisinde en önemlisi Kant’ın görüşleridir. Kant bilimsel yargılar gib estetik yargılarında ortak değerleri ifade edebileceğini savunmaktadır. Ona göre, “Şu tablo güzeldir” yargısı ile “Su 100 derecede kaynar” yargısı arasında fark yoktur. Her ikisi de zorunlu ve genel geçer yargılardır.

Kant, bu durumu şu şekilde açıklar: “Şu tablo güzeldir” yargısı ifade edilirken bu yargıya ortak duyguya dayandırılarak ulaşılmıştır. Çünkü güzelin beğenisi çıkarsız ve özgün bir hazdır. Yani hiçbir karşılık gözetmeyen bakış, nesnedeki güzelliği görecektir. Herkes güzele böyle baktığı zaman ortak estetik yargılara ulaşmak mümkündür.

Selçuk Üniversitesi - Seramik - 1998
Abant İzzet Baysal Üniversitesi - Resim İş - 2004
Düzce Yunus Emre Ortaokulu


Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet.