Gönderen Konu: MEKTEBİ OSMANİ ve PARİS’TE ÖĞRENİM GÖREN SANATÇILAR  (Okunma sayısı 42737 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ...:::£sra:::...

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.764
  • Karizma Puanı: 2742

MEKTEBİ OSMANİ ve PARİS’TE ÖĞRENİM GÖREN SANATÇILAR

Mektebi Osmani , Paris’e gönderilen askeri okul öğrencilerinin bir çatı altında öğrenim görmeleri ve disiplinli bir şekilde eğitilmeleri için kuruldu. Pertev Boyar’ın aracılıyla öğreniyoruz ki zamanın Paris elçisi Cemil Bey’in Sultan Aziz’e önerisi sonucu 1860’da Paris’in Karanel semtinde Viyola sokağında kuruldu ve kapısına Osmanlı tuğrası asıldı. Öğretmenlerinin çoğu Fransız olan orta dereceli bir okuldu.1874’te kapatılış nedeni , öğrencilerin , sıkı disiplin adına Fransız toplumundan soyutlanması ve bu nedenle yabancı dil öğrenmelerinin zorlaşmasından şikayet etmiş olmaları sonucu yurda geri çağrılarak cezalandırılmalarıdır.( 1)

Sultan Abdülaziz’in sanatçı askerlerden yalnız ikisini Paris’e gönderdiği bilinmektedir. Bunlar Tıbbıye idadisi resim öğretmen yardımcısı Ahmet Ali Efendi ( Şeker Ahmet Paşa ) ile , Mektebi Harbiye mezunu Süleyman Seyit Efendi’dir.

Ağırbaşlı, uysal kişiliğiyle tanınan Ahmet Ali Efendi Gustave Boulanger atölyesinde eğitimini sürdürdü. Sanatçının 1867 yılında Paris’te açılan uluslararası bir sergiye koyduğu karakalem Sulatan Abdülaziz portresi , sergiyi gezen Sultan’ın ilgisini çekti ve bir süre de Roma’da kalmasına izin verilerek ödüllendirildi.

Sanatçının Paris’te bulunduğu yıllar çeşitli kaynaklara göre farklılık gösterir.1860-1868, 1862-1870 gibi. Elvah-ı Nakşiye koleksiyonu yazarına göre 1869’da yurda dönmüş , Mektebi Tıbbıye’de resim öğretmeni olmuştur. Ferik rütbesiyle Saray Nazırı’yken 1906’da ölmüştür.



Talim Yapan Erler
ŞEKER AHMET PAŞA
61x46,5 cm Yağlıboya tuval
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi



Hisar ve evler
ŞEKER AHMET PAŞA
65x46,5 cm Yağlıboya tuval
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi

Bedri Rahmi, “Kağıthane Sırtlarında Talim”  ve “Hisar ve Evler” yapıtlarına dayanarak , uzun yıllar Paris’te öğrenim görmesine rağmen resimlerinde bağlı kaldığı şark havası ve renk konusundaki tutumluluğundan yola çıkarak Şeker Ahmet Paşa’nın primitifler kapsamında anılması gerektiği görüşündedir. Sanatçının Paris’ten sadece yumuşak bir fırça ile döndüğünü belirtirken söz konusu peyzajları “iki hazine” olarak niteler.

Gerçekten de Şeker Ahmet Paşa’nın resimlerindeki yalınlık hemen göze çarpar. Hemen hemen figürsüz gibi görünen “Talim Yapan Erler”  yapıtında ön sırada yer alan oldukça küçük resmedilmiş iki beyaz çadırın yanı sıra sağ alt köşeden itibaren tepeyi ikiye bölerek yavaş yavaş kararmakta olan gökyüzüne doğru takip ettiğimiz yolda ve yolun iki yanında belli belirsiz , küçük fırça vuruşlarıyla resmedilmiş erleri insan ve hayvan figürlerini görürüz dikkatli bakınca. Yeşil , kahve ve mavi tonlarıyla oluşturulmuş oldukça sade bir çalışma olmasına rağmen izleyiciyi içine alan , etkileyici , içtenlikli bir yapıttır.

“Hisar ve Evler” de de  resmin üst kısmının , kesintiye uğramayan bir gökyüzüne ayrılışıyla bir önceki resimle benzer bir kompozisyona rastlarız. Daha ayrıntılı bir yapıya sahip olsa da yine yalınlık özelliğini koruyan , çocuksu bir resimdir. Aynı renk tonları yalnız daha açık bir gökyüzü var.

Şeker Ahmet Paşa’nın yapıtlarını yoğun bir işçilik ve emek zenginleştirir. Fakat bu işçilik Osman Hamdi’nin işçiliğinden farklı olarak yapıtın plastik değerinden , duygusundan eksiltmez. “Bugün dahi bu manzaralardaki plastiğe ve ilkel güzelliğe erişmek her ressama nasip olmaz” diyor Ahmep Muhip Uranas.



Ayvalar
ŞEKER AHMET PAŞA
128x89 cm
İş Bankası Kolleksiyonu



Ağaçlık
ŞEKER AHMET PAŞA
140x180 cm Yağlıboya tuval
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi

Yeşilin hakim olduğu “Ayvalar” ve “Orman”  resimlerinde yine az ama kendi içinde zenginleşen bir renk bütünlüğü görürüz. He ne kadar ayrıntıcı görünse de nesnel katılıktan uzak öznel ve kişisel bir bakış açısı yansıtmayı başarmıştır Şeker Ahmet Paşa.



Natürmort
ŞEKER AHMET PAŞA
64x105 cm Yağlıboya tuval
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi

Natürmort düzenlemelerinde daha belirgindir Şeker Ahmet Paşa’nın ayrıntıcılığı . Oldukça koyu bir ton tarafından mavi bir masa üzerinde öne çıkardığı asma yaprakları arasında üzüm , ayvalar , bir dilimi ayrılmış karpuz ve üzüm sepetinden oluşan bu natürmort şemacı bir üslupla ele alınmış. Bu açıdan primitif bir havası olan bu yapıttan Süleyman Seyyit Bey’in natürmortlarını incelerken tekrar söz edeceğiz.



“Paleti ve fırçasıyla Batı resim tekniğine sahip çıkmanın bir simgesi olan Şeker Ahmet Paşa’nın kendi portresi ise figür alanında yapılmış en anlamlı niteliğindedir.”

1842’de Kartal Maltepe’sinde Miralay Süleyman Seyyit Bey Paris’teki Mektebi Harbiye’ye gönderilen ilk gençlerdendir. Bugün adları birlikte anıldığı halde Şeker Ahmet Paşa ile anlaşamazlarmış. Çağının sorunlarına ilgisiz kalmayan , özgür düşüncedeki bir adam olduğundan terfileri gecikir , aylıkları çıkmazmış. Yaşıtı Şeker Ahmet Paşa gibi ikbal içinde yaşamamıştır. Harbiye idadisindeki öğretmenliği yanı sıra , yazarlık ve çevirmenlik , özel dersler , Fransızca öğretmenliği gibi ek işler yapması geçimini sağlamak konusunda zorlandığını düşündürüyor.

Üsküdar’da Nuhkuyusu’nda ahşap bir evde otururmuş Süleyman Seyit Bey , “Filozof” adlı eşeğine biner Alemdağı’na çalışmaya gidermiş. Resimlerini açık havada ya da evinde hazırladığı modeller karşısında yaparmış.

Süleyman Seyyit Bey’in natürmortların yanında portreler de yaptığı ancak bugün bu portrelerin nerede ya da ne olduğu bilinmiyor.Sanatını en iyi yansıtan yapıtları meyve ve çiçek konulu resimleridir.



Lale ve Sümbüller
SÜLEYMAN SEYYİT
55x46 cm Yağlıboya tuval
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi



Şebboy
SÜLEYMAN SEYYİT
55x38 cm Yağlıboya tuval
İstanbul resim ve Heykel müzesi

“Lale ve Sümbüller”  ve “Şebboy”  isimli yapıtlarında ilk göze çarpan şey renklerin canlılığı ve duruluğudur. Ayrıca düzenleme açısından da dikkate değer bir sadelik söz konusudur. Boyayı ince kullanmış olması nesnelere bir saydamlık hissi verir ve resimlerin tazeliğini korumasını sağlar. Yine bu iki örnekte ortak olan Süleyman Seyyit’e has olan bir başka özellik ise nesnelerin gölgeli kısımlarında bile kullandığı temizliğini ve saydamlığını koruyabilmiş olmasıdır.



Portakal
SÜLEYMAN SEYYİT
32,5x40,5 cm Yağlıboya tuval
İstanbul resim ve Heykel Müzesi

“Portakal”  isimli natürmort çalışmasında kabuğu ile birlikte rastgele dilimlerine ayrılıvermiş bir portakalın nasıl ışık saçtığını görürüz.



Kavunlar ve İncirler
SÜLEYMAN SEYYİT
43x60 cm Yağlıboya tuval
İstanbul resim ve Heykel Müzesi

“Kavunlar ve İncirler” isimli düzenleme , Süleyman Seyyit’in üslubunu Şeker Ahmet Paşa’nın karpuzlu Natürmortu ile belirginleşen üslubuyla karşılaştırmada etkili olacaktır. “Şeker Ahmet Paşa’nın şemacı bir ayrıntıcılıkla ele aldığı natürmort temasına yaklaşımının , Süleyman Seyyit’in natürmortu şema duygusundan çok , resimsel bir plastik olgu olarak betimlemeye çalıştığı davranışlarıyla kıyaslanmasından çıkan sonuç , üslup alanındaki kişisel belirtilerin güçlenme sürecine bir kanıttır.”  ( 3)

Süleyman Seyyit’i , öğretmenlik , yazarlık gibi uğraşların yanı sıra “Fenni menazır” adlı yayımlanmamış bir de kitap yazdığına ve bu çalışmaları bir arada yürütme çabasına bakarak aydın-sanatçı tipinin ilk örneği sayabiliriz.

Gerek Süleyman Seyyit Bey’i , gerekse Şeker Ahmet Paşa dönemlerinin siyasal olaylarına karışmamışlar , devrimci resimler yapmamışlardır. Askeri disiplin içerisinde yetişmiş ve genç yaşta saray çevresine alınmış olmaları bu durumu olağan kılmaktadır. Figür ve portre konusunda bile oldukça çekingendirler.

30 Aralık 1841 yılında İstanbul’da doğan Osman Hamdi Bey , “Mekteb-i Maarif’i Adliye”de öğrenciyken resim yapmaya başlamış, onbeş yaşındayken (1856) , Paris’e hukuk öğrenimine gönderilmişse de orada resme yönelmiştir. 1868’de İstanbul’a döndükten sonra devlet görevlisi oldu ve yaşamı boyunca da devlet görevlisi olarak kaldı. Abdülhak Şinasi Hisar’ın anlatısına göre önceleri darlık ve sıkıntı çekmesine karşılık son zamanlarda mevkii itibariyle geniş yaşayan bir burjuvaydı ve Kuruçeşme’deki yalısında ve Gebze’deki köşkünde muntazam ve refah bir hayat geçiriyordu.

Osman Hamdi Bey Müzeciliği ve Güzel Sanatlar Akademisi (Sanayi-i Nefise Mektebi)’nin kurucusu olarak Türk kültür tarihinde seçkin bir yer almış , Avrupai Türk resminde insan konusuna , figüre dönük ilk ressamımızdır. 1910 yılında İstanbul’da öldü.

Osman Hamdi , büyük ölçüde fotoğraftan yaralandığı bilinen , Batı’da meydana getirilmiş oriental temalı kompozisyonlardan açıktan açığa yararlandığı belgelenmiş olan bir sanatçıdır. (4)



Türbedar
OSMAN HAMDİ
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi



Cami Kapısında
OSMAN HAMDİ
220x120 cm Yağlıboya tuval
İstanbul resim ve Heykel Müzesi

Türbedar  isimli çalışmasında ön sırada duran bir sandula , ortada dua eden bir türbedar ve ardındaki oymalı kabaralı ağır ahşap kapı ve kapının dışından görünen manzara , taşlığa bırakılmış mestler görürüz. Bütün bu elemanlar seçim yapılmadan bütün ayrıntılarıyla titiz bir tutumla resmedilmişlerdir.

Osman Hamdi’nin figürleri arasında “organik” bağıntı , bütünlük ilişkisi gözlemlenmez. Bu figürlerin varoluşu üzerlerindeki doğu , daha çok arap giysilerini sergilemek amacı güder sanki. “Cami Kapısında” ya da “Doğulu Giysi İçinde Kendi Portresi” isimli  yapıtında bunu rahatlıkla gözlemleyebiliriz.

Kaftanı içinde figür vitrinlerde gördüğümüz cansız mankenler gibi nesneleşir. Dramdan yoksundur.Sezer TANSUĞ , Çağdaş Türk Sanatı adlı kitabında şöyle yazar : “Bu sanatçının figür resmine ağırlık kazandırmak üzere doğulu kılığa girerek çektirdiği ya da bu amaçla akraba ve çocuklarının fotoğraflarını çektirerek , bunları resim kompozisyonlarına maletme çabaları , oldukça yüzeysel işlerdir” (5)



Gebze'den manzara
OSMAN HAMDİ
75x119 cm Yağlıboya tuval
İstanbul resim ve Heykel Müzesi

Osman Hamdi’nin çok figürlü resimlerinde de figürler bir arada ama yalnızdır. “Gebze’den Manzara”  da çocukları ve birbirlerinden uzak ve birbirlerine sırtları dönük iki feraceli kadın görürüz. Figürler birbirleriyle ve bulundukları mekana yabancı gibidirler.



Türbe Kapısı önünde konuşan hocalar.
OSMAN HAMDİ
140x105 cm. Yağlıboya Tuval
İstanbul Resim Heykel Müzesi
 
“Türbe kapısı önünde konuşan hocalar” isimli çalışmasında yetkin bir işçilik ve sabır görüyoruz. İkisi yandan biri karşıdan bize dönük_ki tek figürlü resimlerindeki figürlere benzerliği , bu figürün sanatçının kendisi olduğunu düşündürüyor_ üç figür görüyoruz. Boyayı temiz , eşit yoğunlukta ve kalınlıkta kullanıyor olması saydam bir görünüm veriyor. Bu anlamda Süleyman Seyyit’in natürmortları ile bir yakınlık söz konusudur. Ama Süleyman Seyyit’in çiçekleri , yemişleri , Osman Hamdi’nin figürlerine göre kendi aralarında daha sağlam bütünleşir.



Silah Satıcısı
OSMAN HAMDİ
180x134 cm Yağlıboya Tuval
Ankara-Türkocağı

“Silah Satıcısı”  adlı yapıtı şimdiye kadar incelediğimiz “orientalist” yapıyı destekler niteliktedir. Atlas giysilerdeki parlaklığı , silahların sedef kakmalarını beceriyle resmettiğini görürüz.



Venedikten
OSMAN HAMDİ
28x36 cm Yağlıboya Tuval
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
 
Figürlü resimlerine göre bir üslup farklılığı sezilen “Venedik’ten”  isimli çalışması, resmin üçte biri deniz ve üst kısmı gökyüzü şeklinde ayıran ince bir çizgi halinde betimlenmiş bir kent görünümüdür. Fotoğraftan çalışılmış hissi pek taşımaz. Resimsel tat anlamında daha zengindir ve izlenimci bir havası vardır.



Profil Kız Portresi
OSMAN HAMDİ
49x31 cm Yağlıboya Tuval
İstanbul Resim Heykel Müzesi



Mimozalı Kadın
OSMAN HAMDİ
136x97,5 cm Yağlıboya Tuval
İstanbul Resim Heykel Müzesi

Osman Hamdi’ de insanların nesneleşmelerini portrelerinde de görürüz. “profil kız portresi” ve “Mimozalı kadın”portreleri örnek olarak gösterilebilir. “Profil kız portresi” yandan resmedilmiş hareketsiz ve donuk ifadeli bir figürdür.Kımıltısızdır ve sanki nefes almıyordur. “Mimozalı kadın” da da aynı şeyler söz konusuyken yinede bir parça dram hissedilir. Kırmızı fon üzerinde koyu renk giysili kadının yüzü ortaya çıkar ve sarı mimozalar hemen dikkati çeker .Dramatik anlatımıyla sanatçının çağdaşı Manet’ yi anımsatır.

Resimlerdeki sadeliğiyle Şeker Ahmet Paşa’ ya,renklerindeki duruluğuyla Süleyman Seyyit’ e yakınlık gösteren, ikisinin niteliklerini kendinde toplayan sanatçı 1860 doğumlu Hüseyin Zekai Paşa’dır. Süleyman Seyyit’ ten ders almış, Şeker Ahmet Paşa’yla birlikte görev yapmıştır. Başlangıçta primitiflere yakın görülen üslup anlayışı giderek izlenimlere yakın doğrultuda gelişmiştir .Hiç Osmanlı toprakları dışına çıkmamıştır.



Ayasofya Camii Hünkar Mahfili
HÜSEYİN ZEKAİ PAŞA
108x81 cm Yağlıboya Tuval
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi
(Sol taraftaki resim suluboya tekniğiyle yapılmış detay çalışması olup Özel bir kolleksiyondadır.)



Cami
HÜSEYİN ZEKAİ PAŞA
87x115 cm Yağlıboya tuval
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi

“Ayasofya Camii Hünkar Mahfili” ”nde dürüst bir işçilik ve renk beğenisi gözlemlenir. Minberin “hurdebini” ayrıntıları gözü tırmalamayacak bir yumuşaklıkta verilir. Loş mekanı renkli camlarla bezeli pencerelerden süzülen ışık aydınlatır. “Camii” adlı yapıtında renklerin duruluğu, hem ayrıntıdaki hem resmin tamamındaki bütünlük dikkati çeker. Kalın boya tabakaları belirgin fırça darbeleriyle uygulanmıştır.

Genç yaşta ölen Hüseyin Zekai Paşa akranı olan sanatçılar arasında sıra dışı sayılması gereken, çağdaşlar arasında saygın bir yer tutan ressam olarak belirlenir.



Erenköy'den
HÜSEYİN ZEKAİ PAŞA
60x80 cm Yağlıboya tuval
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi

Son olarak “Erenköyde” isimli çalışması Plastik resimsel değerlerin kendini iyice hissettirdiği sulu boya tadında bir resimdir.



Şişli Erfal Hastanesi Eski Hali
AHMET BEDRİ
53,5x72 cm Yağlıboya tuval
19. Asır sonu
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi

“Şişli çocuk Hastanesi”  konulu yapıtıyla öne çıkan Ahmet Bedri, bu çalışmayla daha önce gördüğümüz manzara üslubunun ilk örneklerine yakın bir üslup sergiliyor.



II. Selim Türbesi
MUALLİM ŞEVKET
40,5x65 cm Yağlıboya tuval
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi

Genç denilebilecek bir yaşta,1893’ te 37 yaşında ölen bir başka sanatçıda Muallim Şevket’ tir. Yapıtları dağılmış belkide yok olmuştur. Ondan vereceğimiz bir örnek “II. Selim’in Türbesi”dir. Tübenin önünde yoğun güneş ışığını görüyoruz. Ressamın geniş yüzeylerdeki başarısını korkuluklardaki süslemelerin ayrıntısında da görürüz. Gerçekçi , gözleme dayalı ve duyarlı bir resimdir.



Sümbül Efendi Dergahı
ÜSKÜDARLI OSMAN
72,5x92 cm Yağlıboya tuval
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi

Hasköylü Ahmet İhsan(1860-1906) Keçecizade Rıfat(1861-1939) Üsküdarlı Piyade Binbaşı Osman(1866- ?) asker yanda sivil ressamlar arasında birer yapıtla da olsa günümüze erişen ve saygı uyandıran ressamlardır.Üsküdarlı Osman’ın “Sümbül Efendi Dergahı”  adlı eseri bir parça naif’lik kokusu aldığımız bir yapıttır. Binalardaki sarıyı soldaki ağaç yapraklarındaki sarıya çalan yeşil tonları tamamlar.



Bursa'dan Çekirge
AHMET ŞEKÜR
73x99 cm Yağlıboya tuval
İstanbul Resim Heykel Müzesi

Muallim Şevket’le aynı yılda büyümüş üstün yetenekli bir sanatçı da Ahmet Şekür’dür. “Bursa Ovası” konulu manzarası renkleriyle ve geniş mekan duyarlılığıyla dikkate değer bir çalışmadır. Oldukça geniş bir panaromaya sahiptir. Bu resim Yeşil’in tonları alt yüzeyden başlayarak yumuşak geçişlerle gökyüzünün göz alıcı mavisine ulaşır.



Portre
HASAN RIZA
59x73 cm Yağlıboya tuval
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi

1860’larda doğan asker ressamlar arasında Hasan Rıza (1860-1912) , Hoca Ali Rıza (1864-1935) , Ahmet Ziya Akbulut (1869-1938) kişilikleri , çalışkanlıkları ,verimlilikleri ile anılması gereken sanatçılardır.

Hasan Rıza dramatik ölümü nedeniyle efsaneleşmiş bir ressamdır. Gönüllü olarak katıldığı “1293” savaşında koruyuculuğunu yaptığı bir İtalyan gazete ressamıyla dostluğunun daha sonra da sürdürüp , onun etkisiyle İtalya’ya gidip Roma , Floransa ve Napoli atölyelerinde 10 yıl çalışır. Döndüğünde Edirne Sanat Mektebi müdürü olur. Balkan Savaşı’nda Edirne düşerken atölyesinde ya da atölyesine giderken yolda Bulgar askerlerince öldürülür.

Hasan Rıza çok figürlü , tarihsel konulara ilgi duymuş “Fatih’in İstanbul’a Girişi” gibi kalabalık düzenlemeler ya da tarihsel kişilerin çini mürekkebiyle tarama portrelerini yapmıştır. Ancak bu çalışmalar yeterli plastik bütünlüğü olmayan , öyküsel yönü ağırlıklı işlerdir. Kullandığı koyu renkler arasında ortaya çıkardığı bir kadın portresi sanatçının ressam özelliğini ve gücünü daha iyi yansıtır.



Beyazit Eski İmaret Binası
AHMET ZİYA AKBULUT
65x90 cm
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi

Yıllarca dışa açılmamış , sergilere katılmamış olması nedeniyle menazır öğretmenliği yönüyle tanınan Ahmet Ziya AKBULUT da asker asıllı bir ressamdı. 1914 yılında Sanayi-i Nefize Mektebi menazır (perspektif ) öğretmeni oldu. Matematik ve astronomiye meraklıydı. İyi bir ressamdı ama Akademinin iddaalı öğretmenlerinin estirdikleri yeni , Eşref Üren’in deyimiyle “artistik” resim rüzgarına ters düşmemek için kabuğuna çekilmiş olmalıydı. “Beyazıt İmarethanesi” konulu resmi içtenlikli bir resmidir. Bina tipik bir Türk Mimarisidir. Kapıda biri oturmuş , biri ayakta iki figür ve dikkatli bakınca kapının dışında karşıda bir figür daha görürüz lekelerle betimlenmiş. Güneşi yer yer binanın üzerinde hissetsek de gölgede bir bina görüyoruz.



Yıldız Sarayından
AHMET ZİYA
73x92 cm Yağlıboya tuval
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi



Yıldız Sarayı Bahçesinden
OSMAN NURİ
73x91 cm
Yağlıboya tuval
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi

Bu resim ile Ahmet Ziya imzalı “Yıldız Sarayı” konulu manzara arasındaki üslup farkı göze çarpar. Bu da Ahmet Ziya’nın kendini yenileyen bir sanatçı olduğunu gösteriyor.

Ve Hoca Ali Rıza... Öğrencileri ile kurduğu sevecen ilişkisi sürekli olan öğretmen kimliği nedeniyle “Hoca” olarak anılmıştır. Çalışkan ve verimli bir ressamdır.



Ağaçlar arasında ağıl
HOCA ALİ RIZA
75x100 cm Yağlıboya tuval
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi

“Ağaçlar arasında ağıl”  resmi doğaya olan alçakgönüllü yaklaşımının bir örneğidir. Yeşillikler arasında ağıla bizi sarı patika yol götürür. Ağaçlar üzerindeki güneş ışığının resmedilişinde bir parça yapaylık hissediliyor. Sanatçının uygulamadaki rahatlığı dikkate değer bir özelliktir.



Kayalar (Detay)
HOCA ALİ RIZA
Suluboya 9x14cm
Özel Kolleksiyon

“Kayalar”  suluboyayla oldukça cesur resmedilmiş , kayaların kütlesel hacmi başarıyla verilmiş, resimsel öğeler mevcut bir çalışmadır.



Fenerli Sokak Üsküdar
HOCA ALİ RIZA
34x42 cm Yağlıboya tuval
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi

Hoca Ali Rıza ‘da çoğu çağdaşları gibi izlenimci esintilerden etkilenmiş, daha renkli bir anlatım üslubu edinmiştir giderek. Üsküdar’da bir sokak olan “Fenerli Sokak”  konulu resminde bunu rahatlıkla gözlemleyebiliriz. Yağlı boya kullandığı bu resminde boyayı neredeyse suluboya kadar ince, saydam ve temiz kullanmıştır. Yarı güneşli yarı gölgeli olarak resmedilmiş çalışmada renk zenginliği vardır. Resimdeki süsleyici üslup , bugünkü kartpostal resimlerin bu ve benzeri resimler örnek alınarak üretildiğini düşündürüyor.

*Başlangıcından Bugüne ÇAĞDAŞ TÜRK RESİM SANATI TARİHİ Günsel Renda -Turan Erol Sunuş : SUUT KEMAL YETKİN  CİLT : 1 TİGLAT BASIMEVİ

( 1) Bakınız ,Çağdaş Türk Sanatı, Sezer Tansuğ, Remzi Kitabevi yayınları,1. basım,1986,sayfa 55

(2)-Bakınız ,Çağdaş Türk Sanatı, Sezer Tansuğ, Remzi Kitabevi yayınları,1. basım,1986,sayfa 59

( 3)Bakınız ,Çağdaş Türk Sanatı, Sezer Tansuğ, Remzi Kitabevi yayınları,1. basım,1986,sayfa 58

(4)Bakınız ,Çağdaş Türk Sanatı, Sezer Tansuğ, Remzi Kitabevi yayınları,1. basım,1986,sayfa 95

(5)Bakınız ,Çağdaş Türk Sanatı, Sezer Tansuğ, Remzi Kitabevi yayınları,1. basım,1986,sayfa 95





çok çalışmak zamanı

Çevrimdışı RøDiN_H@CKèR

  • _İLYaS DeNiZ GöKÇe_
  • Onursal
  • Uzman
  • *
  • İleti: 3.155
  • Karizma Puanı: 2448
  • SaNaTÇı oLaCaK iNSaN DoĞuŞTaN BeLLi oLuR...
    • http://deniz_art.sitemynet.com
Ynt: MEKTEBİ OSMANİ ve PARİS’TE ÖĞRENİM GÖREN SANATÇILAR
« Yanıtla #1 : 28 Mayıs 2008, 08:18:00 »
ablam ellerine sağlık türk sanat tarihini resmen yığmışsın buraya bir tek ressamı hatırlayamadım ben ,o da ahmet şekür    520a alanım grafik olduğu içindir herhalde.Karizmanı hemen ekledim  560a

Çevrimdışı ...:::£sra:::...

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.764
  • Karizma Puanı: 2742
Ynt: MEKTEBİ OSMANİ ve PARİS’TE ÖĞRENİM GÖREN SANATÇILAR
« Yanıtla #2 : 28 Mayıs 2008, 10:25:05 »
valla denizcim bende sanat tarihi konusunda baya bi eksiğim bu sebeple eklemesi uzunda sürse sanat tarihi kategorisine takılıyorum bu aralar sıkça hemde öğrenip hatırlayım amaçlı teşekkürler konuya ilgine canım benim
çok çalışmak zamanı

Çevrimdışı asumanvedat

  • asuman
  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 5.334
  • Karizma Puanı: 1069
Ynt: MEKTEBİ OSMANİ ve PARİS’TE ÖĞRENİM GÖREN SANATÇILAR
« Yanıtla #3 : 31 Mayıs 2011, 23:09:55 »
esra öğretmenim teşekkürler...çok düzgün ve kaliteli bir paylaşım.....aç bilgisayarı yansıt öğrenciye göster.....projeksiyon varsa tabiki........ama yinede harika..+1

Çevrimdışı dbhi

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.078
  • Karizma Puanı: 2256
  • Dünyaya karşı nazik olun...
    • http://alanay-alanaysblog.blogspot.com/
Ynt: MEKTEBİ OSMANİ ve PARİS’TE ÖĞRENİM GÖREN SANATÇILAR
« Yanıtla #4 : 01 Haziran 2011, 01:01:01 »
asuamn hocama katılıyorum çok güzel bir kaynak olmuş.ellerinize sağlık esra hocam...+1
İyi ki gökyüzünde yıldızlar,Çiçekler şükür ki yeryüzünde...Yoksa kimbilir ne zahmetle toplayabilirdik onları renk renk...Kimbilir nasıl getirilirdi gökyüzünden , sevdiklerimize götürülecek çiçekler!