Gönderen Konu: **İSKENDERUNUN TARİHÇESİ**  (Okunma sayısı 5534 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ภєร

  • *ภ є ร l เ ђ ค ภ*
  • Onursal
  • Uzman
  • *
  • İleti: 1.380
  • Karizma Puanı: 296
  • İlkim "İLKİM" im :)
**İSKENDERUNUN TARİHÇESİ**
« : 16 Ağustos 2007, 11:44:39 »

              İskenderunun Tarihçesi

Tarih Öncesi: Kentin kuruluşu tarih öncesi;devirlere dayanmaktadır. Karaağaç mıntıkasında Telli köy adını taşıyan höyükte Mc. Evan`ın bulduğu bazı çanak çömlek parçaları buranın antik çağ öncesi yerleşime açıldığını göstermektedir. Milattan Önce: MÖ. 2000`li yıllarda burada Hititler`e bağlı Kadu Beyliği`nin kurulduğu bilinmektedir. ( Kadu, Hitit`çe de körfez anlamına gelmektedir.) MÖ. 1200`lü yıllardan önce Fenikeli`ler burada "Myriaydus" adıyla bir koloni kurdular. Burası M.0. 1200`den sonra merkezi Reyhanlı (Kuruluo) olan geç devir Hattini krallığına bağlandı. MÖ. 7. yüzyılda Türk asıllı bir millet olan Hurriler`in eline geçen İskenderun ve çevresi MÖ. 6. yüzyılda Perslerin eline geçmiştir. İskenderun gerçek anlamıyla MÖ. 333 yılında, Asya seferine çıkmış olan Büyük İskender tarafından kurulmuştur. O zamanlar asıl adı "Alexandreia" idi.

Roma ve Sonrası: Roma hakimiyeti başladıktan sonra, İranlıların istilasına uğrayan kalesi tahrip edilip, yeniden inşa edilen şehrin adı Peutinger tabularında bu bölgede cüzzam hastalığı yayılmış olduğu söylentileriyle Alexandreia Scabiasa olarak gösterilmektedir. Nihayet yine düzeltme amacıyla 4. yüzyıldan itibaren "Küçük İskenderiye" de denilmiştir. Kalesi muhtemelen Abbasi halifesi tarafından yeniden inşa ettirildi. İslam kaynaklarında ismi İskenderiye, İskenderun`a olarak geçen şehir Doğu Roma İslam rekabeti sırasında defalarca el değiştirmiş Büyük Selçuklu Devletine sonra Eyyubiler`e geçmiş, Birinci Haçlı seferi sırasında Tancrede tarafından zapt edilmiştir (1097). Antakya Dukalığının Mısır Memlük Devleti tarafından ortadan kaldırılması üzerine 14 ve 15. yüzyılda bu bölge Memlükler`in Halep valileri ve bazen de Dulkadirliler emirliliğinin nüfuz sahasında kalmıştır.

Osmanlı Dönemi: Osmanlı yönetiminde seçkin bir hayat sürdüren İskenderun ve çevresi 1607 yılında Sadrazam Kuyucu Murat Paşa ile Celali Canbolatoğlu arasında Oruç ovasında meydana gelen savaş dolayısıyla hareketli olaylara şahit olmuştur. 17. yüzyılın başlarında ise Halep valisi Nasuh Paşa, bu günkü varyant yolu güzün deresi kanalının kesiştiği noktada hala bazı duvar kalıntılarının görüldüğü kalenin inşaatını başlatmıştır. Aynı zamanda, İskenderun, Osmanlı İmparatorluğu zamanında ticari ve stratejik özelliğini giderek arttıran bir yoğunlukla sürdürdü. Özellikle Doğu Akdeniz ticaretinde önemli bir liman vazifesi gören şehir, Orta Doğu ile olan ithalat ve ihracatta yerini almıştır. Bu liman özellikle 19. yüzyıldan itibaren Avrupalı sömürgeci devletlerin ilgi odağı haline gelmiş, Orta Doğuda yerleşme planlarında önemli bir yer tutarak rekabet unsuru haline gelmiştir. 1832 yılında Kavalalı Mehmet Ali Paşanın oğlu İbrahim Paşanın kumandasındaki Mısır ordusu, Ağa Hüseyin Paşa komutasında ki Osmanlı ordusunu Belen geçidinde ağır bir yenilgiye uğratınca İskenderun kısa bir süre için Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşanın yönetimine girmiştir. 1839`da Tanzimat ile birlikte yapılan idari düzenlemeyle İskenderun, Payas ve Belen ile birlikte Adana eyaletine bağlanmıştır. 1872 depremi İskenderun`da çok hasara neden oldu. 1881 yılında Maliye Müfettişi Mesut Bey İskenderun hakkında detaylı bir bayındırlık raporu hazırlayarak maliye nezaretine sunmuştur. Bu rapor üzerine demir yolunun İskenderun`a bağlanması kararlaştırılmış, liman genişletilmiş ve İskenderun Halep şosesinin yapımı hazırlanmıştır.19. Yüzyılın sonlarında Osmanlı topraklarında ilk petrol İskenderun'un Çengen köyünde bulunmuş,bölgede sondajlarda bazı sonuçlar alınmışsa da açılan kuyulardan verim sağlanamamış çalışmalar durdurulmuştur. 1912 yılında Bağdat demiryolunun tali bir hattı olarak Toprakkale-İskenderun demiryolu işletmeye açılmış ve şehrin Anadolu ile olan ulaşımı yoğunluk kazanmıştır.Bu tarihlerde İskenderun 4 mahalleden oluşan ,1 nahiyesi 24 köyü olan birinci sınıf kazadır.



Fransız İşgali: Mondros Ateşkes Antlaşmasının imzalanması üzerine 12 Kasım 1918 günü İskenderun Fransız askerleri tarafından işgal edilmiştir. İşgalin hemen ardından oluşturulan Türk çeteleri ile Fransızlar ve onların desteklediği Ermeni milisler arasında kanlı çarpışmalar meydana gelmiştir. 21 Ekim 1921 de Fransa ile imzalanan Ankara anlaşması doğrultusunda Hatay`da İskenderun Sancak İdaresi kurulmuştur.


Hatay Devleti: Fransa`nın Suriye`ye bağımsızlık tanıması için yapılan çalışmalar üzerine Türk Hükümetinin müdahalesi ile bağımsız Hatay devleti kurulmuş aynı gün Hatay meclisi yasama çalışmalarına başlamıştır. Anavatana İlhak: Nihayet bir yıl sonra bu meclis Hatay`ın Anavatana katılması kararını alınca İskenderun, Türkiye sınırlarına dahil olmuştur. 5 Temmuz 1938 Günü Türk Ordusu İskenderun`a girmiştir
PİLAV - DOLMALAR

Çoban Aşı

Mercimekli Bulgur Pilavı

Baklalı Bulgur

Kuru Dolma

Firikli Aş

Tuzlu Yoğurtlu Kabak Dolması

Pirzolalı Yaprak Sarması

BALIK, ETLİ, SEBZELİ YEMEKLER

Arap Kebabı

Etli Aşur

Bonfile

Tepsi Kebabı

Çevirme

Yılan Balığı

Şişte Yılan Balığı

SOĞUK MEZELER

Kekik Salatası

Cevizli Biber

Testi Peyniri

Patatesli Köfte

Humus

Bakla Ezmesi

Taze Çökelek Salatası

KATIKLI EKMEK - BÖREKLER

Katıklı Ekmek

Biberli Ekmek

Zahter Halilli

Kaytaz Böreği

Bayram Semirseği

Patatesli-Biberli Ekmek

TATLI - KURABİYELER

Peynirli Künefe

Burma Künefe

Ağızlı Kadayıf

Peynirli İrmik Helvası

Müşebbek

Kömbe

İran ve Hindistan' dan gelen malların buradan deniz yolu ile Akdenizin diğer limanlarına taşınmasını sağlamak amacıyla sahilde kurulan küçük bir liman kentidir. Antik kentten günümüze kadar ulaşabilen tarihsel yapıtlar ne yazık ki kalmamıştır. Ancak İskenderun' dan çıkışta göze çarpan duvar kalıntıları ortaçağ dönemlerine ait bir limanın kalıntılarıdır. Esentepe' de yapılan kazılar sonucunda ortaya çıkartılan görkemli eserler bugün Antakya Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.



İskenderun ve çevresinde görmeden geçemiyeceğiniz yerleri kısaca inceleyelim :



TURİSTİK YERLER

ARSUZ

Akdeniz' in kıyısında, İskenderun' un 32 km güneyinde şirin bir tatil köyüdür. Plajları ile ünlü kıyı şeridinde yemyeşil dağlarla, masmavi deniz arasında, Arsuz çayı kenarında kurulmuştur. Denizi temiz ve kumsalları nefis olan Arsuz' un yaz aylarında nufüsu adeta artmaktadır.Antik dönemlerde Arsuz, Doğu Akdeniz en önemli liman kentlerinden birisiydi ve "Rhous" "Rhosopolis" "Port-Panel" adları ile anılıyordu.Şehir en parlak dönemini Romalılar döneminde yaşamıştır. Yörede yapılan kazılarda o döneme ait heykeller, kolonlar, lahitler, mezar taşları, parfüm şişeleri ile seramik parçaları bulunmuştur.Arsuz' dan yaklaşık olarak 10 km. kadar güneye inildiğinde Konacık Köyü sahilinde antik bir liman kentinin kalıntılarını görmek mümkündür. Helenistik dönemden kalma bu liman kalıntılarını görmek mümkündür. Helenistik dönemden kalma bu liman kalıntıları halk tarafından Sütunlu liman olarak adlandırılmaktadır.Sakin bir ortamda otel ve pansiyonlardan birinde kalarak güzel kumsallardan, güneş ve denizden yararlanarak su sporları yapılabilir.Arsuz şehir merkezinde yer alan Maryo Hanna Kilisesi 1778 yılında yapılmış olup, inanç turizmi açısından son derece önemlidir.Civardaki Meryem ana Havuzu Hristiyanlar tarafından kutsal olarak bilinmektedir. Hacıahmetli köyünü 8 km. geçtikten sonra sola sapan toprak bir yol ile bu kutsal havuza erişilir. Burası aynı zamanda dünyanın en eski kiliselerinden birinin yeri olduğu söylenmektedir. Rivayete göre burası Mermem Ana' nın banyo yaptığı yerdi. Ancak burada günahkar bir kadının banyo yapması üzerine göl kurumuştur.

FRANK LİMANI

Domuz burnunun güneyinde bulunmaktadır. Helenistik döneme ait izleri taşımaktadır.

ŞALAN KALE

İskenderun - Kırıkhan arasında, Amanos dağlarının yaylalık kısmında sarp ve kayalık bir tepe üzerinde kurulmuştur. Kalenin eteğinde Değirmenderesi Köyü, 1-8 km. güneyinde de Alan yaylası bulunmaktadır. Bizans ve Haçlılar tarafından kullanılmıştır. Helenistik dönemden beri olduğu sanılmaktadır. Güneyden kaleye patika bir yol ile ulaşılmaktadır.

SARISEKİ KALESİ

İskenderun - Adana karayolu üzerinde, İskenderun' dan 10 km uzaklıkta deniz kıyısında bir tepe üzerinde kurulmuştur. Helenistik dönemden kalma bir kaledir. Seleukaslar, Romalılar, Bizanslılar, Haçlılar, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde kullanılmıştır. Askeri alan içerisinde kaldığından ziyarete açık değildir.

YUNUS SÜTUNU KALINTISI

İskenderun - Payas demiryolu yurması üzerindedir. İskenderun kentinin giriş kapısı kalıntısıdır. Bir rivayete göre Büyük İskender' in cesedi bu kemer üzerine yerleştirilmiştir. diğer bir rivayete göre de; burası Yunus Peygamberin balığın karnından çıktığı yer olarak halk tarafından bilinmektedir.

BAKRAS KALESİ

Ötençay köyü içerisinde Kızıldağın eteklerinde yer alan bu kale Romalılar ve Haçlılar tarafından kullanılmıştır. Haçlılar ve Eyyubiler arasında zaman zaman el değiştiren bu görkemli kale Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Kaleden köyün bütün panoramik görüntüsünü elde etmek mümkündür.

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN KERVANSARAYI ve HAMAMI

İskenderun' dan 15 km. uzaklıkta Belen ilçesindedir. Tarihi hamam bugün dahi yerli halk tarafından kullanılmaktadır. Yapıtın bazı bölümleri Osmanlı Mimarisinin özelliklerini taşımaktadır.

SOKULLU MEHMET PAŞA KÜLLİYESİ

İskenderun' dan 22 km uzaklıkta İskenderun - Adana karayolu üzerindeki Payas Bölgesindedir. Kervansaray, hamam, medrese, cami ve bedesten gibi yapıları ihtiva eden bu külliye, 16. yy.da Sokullu Mehmet Paşa' nın emirleri üzerine Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. En önemli yapı gruplarından birisini teşkil eden Kervansaray' ın genişçe bir avlusu vardır. Avlunun etrafında ise yolcuların ve kervanların barınması için kubbeli odalar mevcuttur.

CİN KULESİ

Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi ile deniz kıyısı arasında hakim bir tepe üzerine inşa edilmiştir. Kulenin Cenevizliler ya da Haçlılar tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. Kare planlı, tamamen kesme taştan yapılan bu eser gözetleme kulesi olarak yapılmıştır.

PAYAS KALESİ

Aslen Haçlılar tarafından yaptırılan ve daha sonra da Osmanlılar tarafından restore edilen bu kale Payas' ın en dikkate değer sanat yapıtlarından birisidir. Sokullu Mehmet Paşa Külliyesinin güneyine düşmektedir. sekiz kulesi mevcut olan bu kalenin etrafı büyük su hendeği ile çevrilmiştir. Bir zamanlar ünlü vatan şairimiz Namık Kemal bu kaledeki zindanlardan birinde hapis yatmıştır.

ISSOS HARABELERİ

Dörtyol ile Erzin arasındadır. Aslında Pers şehri olan Issos, tarihin en büyük savaşlarından birisi olan Issos savaşının geçtiği yerdir. Burada Makedonya Kralı Büyük İskender Pers Hükümdarı III. Darius' u yenilgiye uğratmıştır. Bugün Antik Issos kentinde geçmişin izlerini taşıyan su depoları, su kemerler ile mabed ve şehir kalıntıları görülebilir.

MANCINIK KİLİSESİ

Amanos dağlarında orman içinde önemli bir kilisedir. Dörtyol' un kuzeyine düşmektedir. Yayan gezilebilir.



GEZİ VE MESİRE YERLERİ

SARIMAZI

İskenderun - Belen asfaltı üzerinde olup, çamlık ve deniz manzaralıdır.

GÜZELYAYLA

Sarımazı' dan 8 km.lik asfalt bir yol ile yeşilliğin ve ormanın hakim olduğu virajlı bir güzergahtan çıkılır. Eski adı ile "Soğukoluk" olarakta anılır. İskenderun Körfezine hakim bir konumu, pansiyon tipi evleri, günü birlik yeme içme üniteleri buraya olan ilgiyi arttırmıştır. Kamp kurulup, piknik yapılarak, orman içinde kısa gezintiler yapılabilir.

NERGİZLİK

İskenderun' a 14 Km. asfalt bir yolla bağlanan kısmen altyapı sorunu çözümlenmiş bir mesire yeridir. Basit köy evlerinin otantik yapısı yanında, ikinci konut yayla evlerinin yapıldığı, çam ve meyve bahçeleri ile her türlü sebzenin yetiştirildiği bu yerde güzel bir tatil geçirmek mümkün.

ATİK

İskenderun' a 14 km mesafede İskenderun - Antakya karayolu üzerinden sola doğru ayrılan bir yol ile bu mesire yerine gelinir. Suyu meşhurdur.

GÜLCİHAN

İskenderun - Arsuz asfaltı üzerinde 27 km. uzaklıktadır. Tabii bir plaj ve dinlenme yeridir.


« Son Düzenleme: 16 Ağustos 2007, 20:11:30 Gönderen: neslihanım »
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ RESİM  A . S . D 2000

EsQuArE

  • Ziyaretçi
Ynt: İSKENDERUNUN TARİHÇESİ
« Yanıtla #1 : 16 Ağustos 2007, 11:51:12 »
Bu güzel bilgiler için teşekkürler neslihanım..İskenderun görmek isteyipte göremediğim yerlerden birisi..Umarım bu şansım olur...+1 senindir (Firikli Aş nasıl bir yemek merak ettim, çokmu acıktım ne 710a)
« Son Düzenleme: 16 Ağustos 2007, 12:01:32 Gönderen: neslihanım »

Çevrimdışı ...:::£sra:::...

  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 7.764
  • Karizma Puanı: 2742
Ynt: **İSKENDERUNUN TARİHÇESİ**
« Yanıtla #2 : 16 Ağustos 2007, 20:51:12 »
bu sene kesin gezeceğim iskenderunu hiç kaçarı yok antep tayin istemek üzereyiz mozaikleri mutlak görmeliyim bu arada ersin frikli aşı bilmiyom ama anteptede firik plavı var frik iri buğday sanırım ama plavı bir harika teşekkürler neslihancım +1 senindir
çok çalışmak zamanı

Çevrimdışı ภєร

  • *ภ є ร l เ ђ ค ภ*
  • Onursal
  • Uzman
  • *
  • İleti: 1.380
  • Karizma Puanı: 296
  • İlkim "İLKİM" im :)
Ynt: **İSKENDERUNUN TARİHÇESİ**
« Yanıtla #3 : 17 Ağustos 2007, 08:38:20 »
Şehrimizi okuduklarınızla beğendiyseniz ,görünce hayran kalacağınızdan emin olabilirsiniz  360a.Yolu buralara düşen herkesi misafir etmekten mutluluk duyarız  590a.Esra ve Ersin ayrıca teşekkür ederim beğeninize . İskenderunun fotoğraflarınıda yayınlayacağım ..
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ RESİM  A . S . D 2000