Görsel Sanatlar Platformu - GorselSanatlar.org
GENEL KATEGORİ => E Okul, Mevzuat ve Hukuki Konular => Konuyu başlatan: suavii - 17 Ekim 2010, 17:23:14
-
Bugünkü gazetelerde kültür-sanatla ilgili yazılar arasında gezinirken aşağıdaki yazıya rastladım ve dehşete kapıldım. Bir akademisyen ve yazar olan A.TURAN ALKAN' ın ibretlik yazısını buradan okuyabilirsiniz.
http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1041048
Bu yazıya gerekli cevabı yazdım. Ancak bu FÜTURSUZ kişi gönderdiğim e-mail'i hafife almış! ve gazetesinde "nasıl okuyucularla muhatap olduğunu göstermek! " yani e-mailimi yayınlamak için benden izin istiyor. Bende rica ederim yayınlayın ancak e-mailimide yayınlayın, gelecek tepkileri bende merak ediyorum diye yazdım.
Lütfen yazısını okuyun ve bu kişiye : " [email protected] " e-mail adresinden hakettiği cevabı siz de verin
-
Kültür-sanat fetişizmi ve faşizmine karşı omuz omuza
"Neydi o, neydi o?" diye hafızamı zorlayıp duruyorum; ne zaman yazmıştım ben o meseleyi? Bilgisayara soruyorum; anahtar kelimeleri girmeyince bilgisayar nereden bilsin? O bana bakıyor, ben ona?
'Mesele ne?' diyeceksiniz. Mesele, Kül-tür-Sanat mafyası. Bu konuyla ilgili birşeyler yazmıştım; hani bu işlere bakan bir mafya teşkilatı olsa; kötü sanat ve kültür olaylarını, beğenmediğimiz sanatçıları, kültür adamlarını (ne demekse?) bu mafyaya şikâyet etsek; onlar da, "Yavrucuğum bir daha böyle kötü şeyler yaparsan ağzına biber sürerim senin ben." diye âmme adına hayırlı bir görev üstlense...
Böyle bir şey... derken hatırladım; meğer "İlim-irfan mafyası" başlığını koymuşum. Buldum. Aynen yukarıda tarif ettiğim şeylerden bahseden, pek faydalı, pek değerli bir yazıydı o. Kadri bilinmedi...
Biraz tahsil-terbiye gören herkese sanki çok lâzımmış gibi ilk iş, kültür ve sanatın yüceliğinden, faziletinden bahsedilir; kültür ve sanat adamlarının ne kadar mübarek kişiler olduğundan, olmasalardı hayatın ne kadar yeknesak ve renksiz görüneceğinden dem vurulur. Kültür şâhâne bir şeydir; sanat ise neredeyse din gibi, ahlâk gibi daha yukarılarda bir faaliyettir. Medeni olmanın şartlarından biri de kültür ve sanata hürmetkârlıktır vesaire...
"Emeğe saygı"yı anlarım; kültür ve sanat adamlarının emeklerine de bu çerçevede saygı gösterilmesi lüzumunu da anlarım fakat kendi kendimize durup dururken kültür-sanat fetişizmi icat etmenin hikmetini kesinlikle anlamıyorum. Kültür-sanat işleri mübarek de, -diyelim ki- bulaşık, çamaşır yıkamak, otobüs kullanmak, yerleri süpürmek, inşaatta çalışmak, badana-boya yapmak daha mı az mübârektir? Bu mesele öyle canımı sıkıyor ki, nazarımda, binanın duvarlarını sıvayıp boyayan meçhul işçilerin yaptığı iş, o bina daha ortada yokken zihninde binayı tasarlayarak kâğıda geçiren mimarın yaptığı şeyden daha değerli, daha yarayışlı, daha hakiki bir şey gibi görünmeye başlıyor.
Şurası kesin; sıradan işlerdeki mesleki profesyonellik olmasaydı ve şu farketmediğimiz sıradan işleri bugünün havalı "sanatçı"larına bırakmış olsaydık medeniyet diye bir şey olmayacaktı. Biz pekâlâ sanat ve sanatçılar olmadan da kendimizce bir düzen yapabilir, şehirler kurabilir, tarlalarımızı ekip biçebilir, fırında ekmek pişirebilirdik ki bu işler bizim genellikle "sanatlar"a tahsis ettiğimiz yüksek katlarda değil de, "zanaatlar"a layık gördüğümüz bodrum katlarında çekip çevrilen aslî ve çok önemli şeylerdir.
Çömleği zanaatkâr yoğurur, biçimlendirir, pişirir, tamir eder: sanatkâr onu boyayıp süslemese de olur; eğer bir çömleğiniz varsa mis gibi etli türlü pişirebilirsiniz; o çömleğin çok nadide motiflerle süslenmiş olması türlüyü daha leziz ve besin değeri daha yüksek kılmaz.
Evet, ben bu meseleyi bu kadar kesin, net ve düz görüyor, öyle anlıyorum. Bu filmin esas oğlanları zanaatkârlardır fakat medeniyetin jeneriğine nedense sanatkârların adı yazılıyor ve bu haksızlık!
Sanatkârlar olmasa müzik dinleyemezdik, şiir olmazdı gibi saçmasapan itirazlara kulak asmıyorum; sanat dediğimiz branşların hepsi ama istisnâsız hepsi, aslında zanaatkârların el emeği üzerine kondurulmuş fiyakadan ibarettir. Müzik olmasaydı, rüzgârın, yağmurun, derelerin, çocukların, pazarda marul satanların sesleriyle idare edebilirdik pekâlâ. Ressamların olmadığı bir dünyada resim ihtiyaçları yine görülüyordu. İnsanlar tiyatrodan çok önce dramayı biliyor, romandan çok çok önce de birbirlerine birşeyler anlatıyor ve şiir dediğimiz şey icat edilmeden çok önce de benzeri tekerlemelerle bazı sözleri kalıcı hale getirebiliyorlardı.
Sanat ve kültür adamlarını, zanaatkâr sınıfından ayırıp pohpohlayarak şirâzeden çıkaran, ne hazin tecellîdir ki zenginler oldu ve bu adamlar genellikle kral, han, sultan, derebeyi, futbol kulübü başkanı, diktatör veya padişah sıfatlarıyla bilinirler; "Benim evimdeki çanakların benzeri, kimsenin evinde olmasın" kıskançlığı ile bazı zanaatkârları şımartıp onlara emsâlinden çokça para vererek imtiyazlı bir zümre icat ettiler. Onlar da derhal zümre dayanışması geliştirip, "Sanatsız kalmış bir toplumun başı belâdan kurtulmaz" tarzında değer hükümleri üreterek zihinlerimiz üzerinde korkunç faşizan ve diktatoryal bir baskı oluşturdular. Zamanla tarih yazıcılığını üstlenmek, muktedirlere yağlayıcı-ballayıcı kasideler yazmak, neyin iyi, doğru, güzel ve kalıcı olduğu hakkında tekel kurup esip savurarak kendilerini toplumun en muteber, en yüce, en şâhâne insanları gibi göstermeyi başardılar.
Efendiler, sanatsız kalan bir topluma hiçbir şey olmaz; akıp gider hayat fakat zanaatsız kalmış bir toplumda bir saniye bile kalmak istemezsiniz. Sanat eğitimini durdurursanız üzülürüz de meslek okullarını, zanaatkârlık eğitim süreçlerini kapatırsanız mahvoluruz. Böyle bir durum.
Bunları şu sebeple yazıyorum: Değerler sistemi üzerinde düşünürken, "Amaan, elle gelen düğün-bayram" demeyiniz; her değeri tek tek mıncıklayıp içine bakınız; aklınıza yatmayanları eski bir sebze sandığına koyup bir tarafa ayırınız; çöpe atarken kolaylık olur.
Eh, biraz... İçlerinde kendini ve haddini bilen takımından nadideler de çıkmaz değildir fakat bunların bir araya gelip, "Sanat engellenemez; sanata ve kültüre saygı göstermek zorundasınız" yollu tehdit ve horozlanmalarına kesinlikle pabuç bırakmamak lâzımdır. Böylelerine hatırlatmalıdır ki kararında pişirilmiş bir un helvası ile diyelim ki Boticelli'nin herhangi bir tablosunu veya bir türlü hazetmediğim operalardan biriyle kesinlikle mukayese etmemek gerekir; "Helvanın yarım saatlik ömrü var, buna mukabil Boticelli ebedîdir" gibi yüksek perdeden ahkâmlara taviz vermemelisiniz. Propagandadır o, aldırmayınız...
Benim tercihim kesinlikle helvadır, börektir, türlüdür, köy ekmeğidir, nar şerbetidir. Sanat eserleri ise % 100'e varan bir çoğunlukla tatsız, vitaminsiz hatta sağlığa zararlı şeyler ihtiva etmektedir.
Tercih sizin; ben demokrat ruhlu bir adamım! [email protected]
17 Ekim 2010, Pazar
...
ah demokrasi benderim herzaman demokrasi bir erdem değildir ..al işte ...
-
Arkadaşlar! lütfen konuyu bireysel bir konu olarak görmeyin. Eğer sanata bir köşesinden bulaşmışsanız ki burada olduğunuza göre öyle. Bu kişiye e-mail lerimizle gereken cevabı verelim.
-
Ve onun gönderdiği cevap;
Suavi Bey,
Çok "saf" okuyucu mektubu aldım ama sizinki herhalde içlerinde şampiyon gelir.
Müsaadenizle değerli mektubunuzu yayınlamak isterim; "Bakın ben ne gibi okyucularla muhatap oluyorum" diye örnek vermek için.
Lütfen müsaade ediniz, o kadar güzel ki...
--
Selam ve sevgilerle
A. Turan Alkan
http://ahmetturanalkan.net
-
Az önce bir mesaj daha göndermiş o da şöyle;
Benim için zevk olacak efendim; hay hay...
--
Selam ve sevgilerle
A. Turan Alkan
http://ahmetturanalkan.net
-
ne demek lazım....
Rezilliğiniz diz boyu sayın yetenekten yoksun yazar. Nasıl olur da bir ağaç bile yontulup biçimlendirilebilirken, siz böyle kütük kalmayı başarmışsınız.
birazdan diyeceğim, tepkisiz kalmamak lazım bu ilkel arkadaşa
-
Duyarlılığınız için teşekkürler...
-
Teşekkürler arkadaşım bende mail attım. bu arada yukarıdaki adres gayri resmi
-
adam nasıl saldırgan nasıl cahil vede fütursuz....
-
Dünyaya at gözlüğüyle bile bakamamış.
-
Sayın suavii, bu konuyu paylaştığın için teşekkürler. Konunun " Dersmize sahip çıkıyoruz" kategorisiyle doğruda nbir ilgisi olmadığı için konuyu izninle başka bir bölüme taşıyorum.
-
Problem değil.
Sadece "tepki verebilme açısından" göz önünde olması gerektiğini düşünüyorum .
-
bu adama güzel bir ders vermek gerekir.kendini gazeteci sınıfına bile koymamalı bence
-
aklını yemekle bozmuş
işte sanat eğitimi almamış insan karakteri , çok yazık ALLAH acısın bu adama
-
Bu kişi için işe yarar mı acaba?
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg209.imageshack.us%2Fimg209%2F3574%2Fagacmotoru.jpg&hash=c721e86e8e5d0378beb4b5736264508b)
-
anlamadım
bende çok üzüldüm ve acaip sinirlendim
bir yazı hazırlayıp bende bu adam mı ne ise.. mailine göndereceğim
-
teşekkürler Firuze
-
arkadaşlar bu adresi tek kelimeyle de olsa boş geçmeyin derim ben.....suavii hocam şu konuda emin olun ki...yaptığınız açıklamadan rahatsız olmamış olsaydı ,hatta kendi varolan yetersizliğiyle yüzleştirmiş olmanın sıkıntısını yaşamamış olsaydı; size bu kadar sözümona üstü örtülü bi şekilde sözlü saldırıda bulunmazdı....ben tebrik ediyorum sizi...ve yanıtlıyacağım bu yazısını
-
Bu adama sinirlenerek cevaben yazdığım yazıda "Selimiye Camii" yerine, yanlışlıkla Süleymaniye Camii yazmışım. Herhalde o bölümü yayınlayacak.
-
''ilim-irfan mafyası'' başlığını koyduğunuz yazınızın pek değerli pek faydalı olduğunu savunmak anlaşılan yine bir tek siza kalmış (!) öyle bir mantık ki sizinki 'mafya 'sözcüğünü 'ilim -irfan'a kopyala yapıştır yapmışsınız..çünkü sizdeki zihniyet ; ilim - irfan ancak böyle korunur gibi dar ,kısır bir zihniyet..zaten belitmişsiniz yazmama gerek yok...''Evet, ben bu meseleyi bu kadar kesin, net ve düz görüyor, öyle anlıyorum. ''..bende burdan size o köşeyi yazmak için yer verenleri kınıyorum...
şeklinde gönderimim...vede gerçekten öfkeliyim..
-
ey! kendine bir köşe edinmiş köşşe yazarı! seni kutluyorum,çok güzel yazmışsın,,ilginç bir yaklaşım,,değişik bir betimleme...yalnız,boşver bunları düşünmeyi de;otur un helvası ye,nar şerbeti iç,börekler yap...sonra da çıkıp,arkadaşlarınla omuz omuza gezersin,,oldu mu?
-
ey! kendine bir köşe edinmiş köşşe yazarı! seni kutluyorum,çok güzel yazmışsın,,ilginç bir yaklaşım,,değişik bir betimleme...yalnız,boşver bunları düşünmeyi de;otur un helvası ye,nar şerbeti iç,börekler yap...sonra da çıkıp,arkadaşlarınla omuz omuza gezersin,,oldu mu?
560a 560a 560a 560a 560a 560a 560a 560a 560a 560a 560a 560a 560a
-
Az önce düzeltme mailimi gönderdim. Mert biriyse bu düzeltmeyi de yayınlar;
"İnsan o anın siniriyle "Selimiye" yerine "Süleymaniye" diyebilir. Hatasını anlayıp düzeltebilir.Bu gayet insani bir durum.
Ancak sizin yaptığınız sanat düşmanlığı bunun yanında kıyas kabul etmez, çok daha büyük ve telafi edilemez bir ayıp. Özellikle yayınlanan bu yazınızdan sonra sizin için.
Küçük hesaplar yapan bir insan değilseniz bu düzeltmeyi yazınıza eklersiniz."
-
maviçınar, guns&roses teşekkürler...
-
560a 560a 560a 560a 560a 560a 560a 560a 560a 560a 560a 560a 560a
aynen katılıyorum...
-
konuyu az önce okudum en kısa sürede bende bir cevap yazıcam ben bu tür arkadaşları hangi türün içine sokacağımı kestiremediğim için tür olarak adlandırıyorum. ve bunları allaha bile havale edemiyorum. entellektüel edepsizlik olarak nitelendiriceem affınıza sığınarak ...
-
Arkadaşlar bana gelen cevap aşağıda, bu arada okuma yazmamı vasat bulmuş kendileri olsun.
Yücel Bey,
Vasati derecede okur-yazar birinin, söz konusu yazıdaki ironiyi kavrayamaması beni çok şaşırtıyor doğrusu. Benim tezhiplere ebrulara hakaret ettiğimi nasıl çıkarabiliyorsunuz?
Yazının, Kusturica hadisesine atıfta bulunduğunu belirtmek için ille de açık açık yazmak mı gerekirdi?
Ben sizi yine de kınamıyorum ama beni düzeltmeye davet etmeniz karşısında sadece üzülüyorum.
--
Selam ve sevgilerle
A. Turan Alkan
-
Neden yazıyorsunuz?
Size bir sorum olacak madem sanatın gereksiz olduğunu düşünüyorsunuz neden zanaatkar yada aşçı olmadınız ki? Köşe yazarı olacak derecede yazar birinin anlaması gerektiği kadar sanattan anlamıyorsanız ve sevmiyorsanız, bence köşeleride rahat bırakabilirsiniz. Aman neyse boşverin, ben sizi yine de kınamıyorum, zaten köşe yazarıda olmak için edebi sanat becerisine de ne gerek var dimi? Köşeyi bulan yazıyor, kendi yaptığı işin sanatsal yönü olduğunu anlamasa da, demokrat ruhlu olsa yeter.....
Bende bu maili attım....
-
Rabbim onu süslemiş ama malesef o kütük kalmış onun ruhu yanında kütüğe ayıp oldu.
-
Rabbim onu süslemiş ama malesef o kütük kalmış onun ruhu yanında kütüğe ayıp oldu.
bende bu sözü arıyordum. benden güzel topladınız +1
-
bu adamı çine yollamalı.bi yorum yazıp mail attım bakalım yayınlanırmı
-
yazıyı okudum ve böyle nesli tükenmiş insanlar kaldımı diye söylendim.rezil herif....
-
Adamın müzik anlayışı pazardaki çığırtkanlık..Göz zevki ise tamir edilmiş süslenip püslenmiş çanak çömlek..yazı yada şiir kısmını hala çözemedim..AMA SANAT NERESİNDE DERSENİZ MİDESİNDE DERİM ONUNDA GİTTİĞİ YER BELLİ BE ÖĞRETMENLERİM B..ÇUKURU (BENCE ARASIRA SADAKA VERİP SANATSAL YERİNİ ZEVKLE DOLDURMAK GEREKİR...)
-
Hiç güleceğim yoktu çoook güldüm. Bizi anlayabilmesi için "ilkel" insanların mağaralara yapmış oldukları resimlerden başlaması lazım. Bu cevap verilebilecek türden bir yazı değil arkadaşlar. Mizah dergilerine göndermek en uygunu bence.
-
Sayın suavi öğretmenin az önce dilim döndüğünce! bir mail gönderdim kendisine.. acaba bana da cevap yazar mı? pek şüpheliyim ya.. Ben biraz olsun rahatladım..
-
yaa neler var yeşil türkiyemde ...neler..
mal 380a zeme bu !buyurun işleyelim...
-
''yazık ki siz ,sanat ve kültürün insana haya,erdem,ahlak kattığından toplumların var olma ve devamlılığının sağlanmasında ki ilk şart olduğundan bir habersiniz. en önemlisi de siz hiç çocuk olmamış olamamışsınız. korkarım ki siz hiç ananızdan masallar dinlememiş,onun güzel sesinden hiç ninniler dinleyerek dalmmamışsınız uykuya....inanın ki sizin için çok üzgünüm.annalar neler doğurmuşşşşş''buna benzer bişiler yazdım ama hala hırsımı alabilmiş değilimmmmm
-
Sayın suavi öğretmenin az önce dilim döndüğünce! bir mail gönderdim kendisine.. acaba bana da cevap yazar mı? pek şüpheliyim ya.. Ben biraz olsun rahatladım..
zannettem hocam
-
Yazıyı okumaya başlarken aklıma ortaçağda bilim insanlarının ve sanatçıların engizisyon mahkemelerince nasıl katledildikleri geldi. Eğer bu insanlara soracak olursanız dünya öküzlerin boynuzları üzerinde duruyor adamlara ne tepkisi vereceğiz ki. İnsanlık evrenden evrene atlamayı hesap ediyor eğer gerçekleşirse orta çağı özleyenleri oraya yollayabiliriz.
-
insanlar anlamadıkları konularda konuşmaya bayılıyor IQ su ayakkabı numarasından büyük olmayan bu adamı ciddiye bile almaya gerek yok diye düşünüyorum çünkü biz onun yazısına tıkladıkça şerefsizin pirimi arttırıyoruz tepkimizi gazeteye yapmalıyız bunlara izin verdiği için belkide kltür bakanına :)
-
Yazıyı okumaya başlarken aklıma ortaçağda bilim insanlarının ve sanatçıların engizisyon mahkemelerince nasıl katledildikleri geldi. Eğer bu insanlara soracak olursanız dünya öküzlerin boynuzları üzerinde duruyor adamlara ne tepkisi vereceğiz ki. İnsanlık evrenden evrene atlamayı hesap ediyor eğer gerçekleşirse orta çağı özleyenleri oraya yollayabiliriz.
560a bence de....sonuna kadar katılıyorum
-
Yazıyı okumaya başlarken aklıma ortaçağda bilim insanlarının ve sanatçıların engizisyon mahkemelerince nasıl katledildikleri geldi. Eğer bu insanlara soracak olursanız dünya öküzlerin boynuzları üzerinde duruyor adamlara ne tepkisi vereceğiz ki. İnsanlık evrenden evrene atlamayı hesap ediyor eğer gerçekleşirse orta çağı özleyenleri oraya yollayabiliriz.
aynen bende katılıyorum.zaten ''anlatıklarınız karşındakinizin anlayabildiği kadardır'' diyorum..ve anlaşılmak için var olmadığımızı, böyle bir çaba içinde olmadığımızı vurguluyorum....
-
Platon ile sokrates asırlar önce bunları tartışmışlardı zaten.gerçi bu beyfendi hala o çağda yaşadığı için çok kınamamak lazım.
-
Eski bir Japon masalına göre, kavgacı bir samuray günün birinde bir Zen ustasını cennet ve cehennem kavramlarını açıklamaya davet eder. Ancak rahip onu küçümseyen bir tavırla, "Sen eşeğin tekisin. Senin gibilerine zaman harcayamam," der.Onuru zedelenen samuray, öfkeden köpürerek kılıcını kınından çıkarıp, "Seni bu küstahlığın için öldürebilirim!" diye bağırır."Işte,"der Zen rahibi sakince, "bu cehennemdir."Samuray, kapıldığı öfkeyi ima eden ustanın doğru sözleri karşısında irkilir ve sakinleşerek kılıcını yerine koyar. Sonra da eğilip, kendisine kazandırdığı içgörü için rahibe teşekkür eder.
"İşte bu da cennettir," der rahip.Samurayın nasıl bir sinire kapıldığını birden fark etmesi, duygunun rüzgârına kapılıp gitmekle bunun bilincinde olmak arasındaki önemli farkı sergiliyor.
Sokrates'in "Kendini bil" öğüdü, duygusal zekânın bu temel taşına, yani kişinin duygularının farkında olabilmesine değinir.
-
311s EEE YETER ARTIK atın artık at gözlüklerini
sizlerden sonra gelecek nesiller için
bırakın fişekleri ateşlemeyi bulun artık orta yolu dost olun
eleştirin karşınızdakinin görüşünü AMA kırmadan
varsa bildiğiniz paylaşın yoksa eğer kışkırtmayın
hedef göstermeden yapıcı eleştirin
sevin sevilin hoşkalın hoşçakalın
-
evet, bazen yolun ortası en emin yerdir...!''hoşca bak zatına kim zübde-i alemsin sen''....
-
ya bu gazeteyi bedava dağıtıyolar kimse almıyor ancak soba tutşturuyor millet bunun sayfalarıyla...değmez bence muhattap almayın
-
şeyde!!!!!! bu tarz yazı görmek beni hiç şaşırtmadı....... siz niye şaşırdınız ki...... ne umuyorsunuz. bu şeyi!!!!! beleş dağıtıyorlar diye illede okumanız gerekmiyor...... yurdumda gazete kalmadı ama azda olsa sanat dergileri, web siteleri hala var, daha da iyilerini arıyorsanız dil öğrenmeye çalışmanızdır tavsiyem... lütfen her şeyi ve herkesi bu kadar kaale almayınız........ bende mi almasam acaba...... neyse hoşçakalın.
-
merak etmeyin ben bunun gibi adamların dilini bilirim ben onun yarasına bir dokunayım bak ne oluyor..
Böyle salakları, yobazları adam yerine koyup yazar yapıyorlar ya...
-
eşek hoşafdan ne anlar insanın ruhunun sanatla dinlendiğini nerden bilsinler ruhsuz makina gibi fabrika usulü insan lazım bunlara sanattan uzak kalan toplum meydanda hırsızlık sahtekarlık uyuşturucu kul. adam öldürme mafya çöpden ekmek yeme işsizlik kredi borçları ne arasan var sanata gelene kadar bu kadar hasta bir toplumu nasıl uyutucağız diye değilde nasıl iyileştireceklerini düşünsünler iş faydaya gelince cuma günü camiye kşan idarecidense görevi başında hizmet eden idareci daha faydalı bana göre onca cami yapacaklarına okul yapsınlar daha faydalı bence insan evindede namaz kılabilir camide kılınca başları göğemi değiyor bunların bana bir faydaları yok okul olsa koca memlekete faydası çok olacaktır ama nerde iş faydaya gelirse sanattan çok bu zihniyettekiler faydasız bana göre böyle insalar olmazsa daha güzel olur hayat fakat sanatsız yaşayamam ben meydan böylelere kalınca... Allah bile kainatı sonsuz sanatta yaratırken bu sanatı görmeyecek kadar gözü gönlü kör olan bir ucube mahlukatın sanattan anlaması mümkün değildir zaten. Sanat insan işidir.Gerçek sanatçıların böyle zavallıların laflarıyla kaybedecek zamanları yoktur
-
Belli ki adamın beynine giden yol midesinden geçiyor baksanıza sanattan anladığı kap kacak helva ekmek. Yapacak bir şey yok kiminin aklı çalışır kiminin midesi ve poposu. Popoyla akıl arasındaki mesafede sanırım medeniyetle cehalet arasındaki uzaklığa denk düşer. boş verim derim ben hangi birine laf anlatacaksınız ki. siz işinize bakın onlarda işine baksın.
-
Arkadaşlar,Sanat'tan nasibini almak şansına sahip olmayan ve bir o kadar da bunun ezikliği altından (Biliçaltı olarakta) kurtulamamış biri olan ve bu türün tek örneğide olmayan bu gibileri gerçekten bu yorumu yaptığına bin pişman etmek lazımdır diye düşünüyorum....
-
“Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.”
bu sözü anlayamayan bir yazar bilmiyorum ya da yazıları yazan kişi yazarlık hakkında bilgisi olmayan biride olabilir... gaflet içinde olmasıda mümkündür. olasılıklar çoktur fakat bu gündem oluşturma çabasıda olabilir kendi çapında... ama bilinmeyen şudur sanat hep vardır var olacaktır ayrıca bunu tüm tarih boyunca görmezden gelen insanlarda var olacaktır onlarada saygı duyarım çünkü dünyada çok insan var her insan farklı açılardan düşünebilme yeteneğine sahip değildir. fakan bunun yanında gerekli yeterliliklere sahip olmadan da ben yazı yazabilirim ve bilmediğim konularda da yorum yapabilirim diyebiliyorsa ben bunu pek doğru bulmam...