Gönderen Konu: Güncel Çizgi Roman Hberleri  (Okunma sayısı 45904 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Vakanuvis

  • Aktif Üye
  • **
  • İleti: 224
  • Karizma Puanı: 9
    • Çizgi Roman Okurları Platformu (ÇROP)
Ynt: Güncel Çizgi Roman Hberleri
« Yanıtla #40 : 29 Kasım 2012, 07:33:54 »


Snoopy'nin Yaratıcısı Bu hafta Doğmuş


[/size]
Peanuts çizgi romanının yaratıcısı Charles M. Schulz 26 Kasım 1922 yılında doğmuş. Atlamışız. Doğum günün kutlu olsun usta.
[/size]
The only thing I ever wanted to be was a cartoonist. That’s my Life. DRAWING.” - Charles M. Schulz







Çevrimdışı Vakanuvis

  • Aktif Üye
  • **
  • İleti: 224
  • Karizma Puanı: 9
    • Çizgi Roman Okurları Platformu (ÇROP)
Ynt: Güncel Çizgi Roman Hberleri
« Yanıtla #41 : 01 Aralık 2012, 00:48:39 »

Alan Moore 18 Kasım Doğumluymuş[/size]

Alan Moore
[/size], [/size]1953[/color][/size] Northampton, [/size]İngiltere[/color][/size] doğumlu yazar ve [/size]çizgi roman[/color][/size] yazarıdır. [/size]Frank Miller[/color][/size] ile birlikte çizgiroman dünyasını değiştiren sanatçı olarak anılmaktadır. Yazdığı birçok çizgiroman Hollywood tarafından filme çekilmiştir. Bunlardan başlıcaları olarak "Watchmen", "From Hell", "[/size]V for Vendetta[/color][/size]" ve "The League" sayılabilir.


[/size]
[/size]1979 yılında İngiliz 'Sounds' müzik dergisinde karikatür çizeri olarak çalışmaya başlayan Moore, zamanla çizim konusunda yeterince iyi olmadığını anlayarak yazarlığa yoğunlaştı. İngiltere'nin meşhur '2000AD' dergisinde çeşitli karakterler yaratan Moore, özellikle 'Marvelman' serisi ile ödüller toplamaya başladı. (British Eagle Awards for Best Comics Writer, 1982 and 1983)
[/size]DC firmasının "Swamp Thing" dergisi ile ABDye yöneldi. Edebi değer taşıyan metinlerinde çevre, toplum, bireyin toplum içindeki yeri sorgulanıyor, bu ise dönemin genel geçer çizgiroman anlayışıyla çelişki yaratıyordu.
[/size]Yine aynı firma için çeşitli işler yaptıktan sonra 1986 yılında yayımlanan 'Watchmen' sınırlı serisi çizgiroman camiasını ve tarihini kökten sarstı. Bu gelişkin kurgu yapıtta süperkahraman kavramı etrafında topluma dair sert bir siyasal eleştiri vardı.
[/size]Alan Moore, türün kalıplarını ve araçlarını bozan, parçalayan, onları farklı içeriklerde tekrar kurarak okuyucuyu şaşırtan ve düşünmeye zorlayan bir tarz kullanır.
[/size]
[/size]
    [/list]


    Kaynak - Vikipedi

    Çevrimdışı Vakanuvis

    • Aktif Üye
    • **
    • İleti: 224
    • Karizma Puanı: 9
      • Çizgi Roman Okurları Platformu (ÇROP)
    Ynt: Güncel Çizgi Roman Haberleri
    « Yanıtla #42 : 02 Aralık 2012, 07:45:08 »

    Marvel Comics Bardağı İçin Cinayet İşlemek

    Çizgi roman ve hatıra eşyalarının koleksiyonunu yapıldığını hepimiz biliyoruz. Her toplayıcı bu kitap ve eşyalarını sever, korur, sahip çıkar... Ama uğruna cinayet işler mi? İşleyen oldu!


    45 yaşındaki Erik Jensen, 43 yaşındaki kuzeninin ziyareti sırasında iki bira içmiş. Sonra da kuzenini 1977 yılında piyasaya sürülmüş ve fiyatı şu anda 55 dolar olan Marvel Comics su bardağını kırması sebebiyle ensesine makas saplayarak öldürmüş. [/font][/size]Kaynak - [/color]Huffinton Post[/size][/color][/size][/font]

    Çevrimdışı Vakanuvis

    • Aktif Üye
    • **
    • İleti: 224
    • Karizma Puanı: 9
      • Çizgi Roman Okurları Platformu (ÇROP)
    Ynt: Güncel Çizgi Roman Hberleri
    « Yanıtla #43 : 04 Aralık 2012, 08:01:19 »
    MELTEM ÖZGENÇ / ANKARA[/font][/color][/font][/size]
    [/color]Kaynak - Hürriyet[/b][/font]
    [/font][/size]CNBC-E’DE YAYIMLANAN ÇIZGI DIZI THE SIMPSONS’TA, TANRI’NIN ŞEYTANIN EMRINDE GÖSTERILMESI, KANALA 52 BIN 951 TL CEZA GETIRDI.
    [/font][/font][/size]
    [/font]
    [/size]
    Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) raporunda cezaya gerekçe olarak, “Tanrıyla dalga geçilmesi, cinayetin Tanrı emri olduğu mesajıyla gençleri şiddete, yılbaşı gecesi alkole başlanması gerektiği mesajıyla da alkole özendirmesi” gösterildi.

    TANRI KAHVE VERİYOR

    Konuya ilişkin uzman raporunda özetle şunlar vurgulandı: “Çizgi filmde karakterlerden biri, bir diğerinin dini inancını kullanarak onu cinayetlere ve şiddete yönlendirmekte, Tanrı’nın olmadığına yönelik söylemler yapılmakta, İncil’in yakıldığı sahneler ile Tanrı’nın ve şeytanın vücutlandırıldığı sahneler gösterilmekte, Tanrı’nın şeytanın emrinde olduğu ve ona kahve ikram etmesi gibi inançları aşağılayan görüntü ve konuşmalarla devam eden bir yayın yapıldığı tespit edilmiştir. Yayında, alkolizm için Noel’in iyi bir fırsat olduğu ifade edilerek alkolü özendirici ve teşvik edici yayın yapılmıştır.”

    Çevrimdışı Vakanuvis

    • Aktif Üye
    • **
    • İleti: 224
    • Karizma Puanı: 9
      • Çizgi Roman Okurları Platformu (ÇROP)
    Ynt: Güncel Çizgi Roman Hberleri
    « Yanıtla #44 : 05 Aralık 2012, 08:18:17 »

    "Kaptan Argeros" Amatör ama Evrensel Bir Çizgi Roman

    Yazılım uzmanı Tansel Akgül hobi olarak başladığı çizgi romanı "Kaptan Argeros"u hobi olmaktan çıkararak dünyayı dolaştırmaya başlamış.

    "Kaptan Argeros'la, Okyanusların derinliklerinde, Kutuplarda, Tibette, Tropikal ormanlarda iz sürerken, Avrupa'da bir kent müzesinde, Mayaların tapınaklarında, Piramitlerde tablet okurken, Avustralya'nın steplerinde, Grand Kanyonda, Kutsal tapınakta,Kamboçya'da Angkor Vat tapınağında,Kostarika Şelalelerinde,Vietnam Halong Bay'de teknede, Macera tutkusunu dostlarıyla paylaşıyor." (Facebook sayfasından)

    Çizgi romanın sanatçısına çok şey kazandırmadığı ülkemizde çizim aşkıyla yanan onlarca meraklısı var ve birçoğu da çr'ye emek vermeyi görev biliyor. Tansel Akgül'ün daha çok çizim yapması ve her çalışmasıyla çıtayı biraz daha yükseltmesi için sayfasına desteğe çağırıyoruz herkesi: Kaptan Argeros Facebook Sayfası

    Emeklerinize sağlık, okuyanınız bol olsun :)

    Çevrimdışı Vakanuvis

    • Aktif Üye
    • **
    • İleti: 224
    • Karizma Puanı: 9
      • Çizgi Roman Okurları Platformu (ÇROP)
    Ynt: Güncel Çizgi Roman Haberleri
    « Yanıtla #45 : 06 Aralık 2012, 16:47:05 »

    Selçuk Erdem İmza Günleri
    Selçuk Erdem imza günleri: 7 Aralık 2012, Cuma, saat 12.30 D&R Kanyon ve 8 Aralık 2012, Cumartesi, saat 14.00 D&R Trump Towers Mall'da...

    [/font]

    Çevrimdışı Vakanuvis

    • Aktif Üye
    • **
    • İleti: 224
    • Karizma Puanı: 9
      • Çizgi Roman Okurları Platformu (ÇROP)
    Ynt: Güncel Çizgi Roman Hberleri
    « Yanıtla #46 : 07 Aralık 2012, 02:15:06 »

    Okko (Ya Da Samuraylar İblislere Karşı)
    [/font][/b][/size]
    “Hür adamlar hiçbir şeyi dert etmez. Onuru bile. Her şeyin ötesinde, ben basit bir roninim.”-Okko
    [/font][/b]
    [/size][/b]
    [/size]
    1100’lerin başı…

    Yapı Kredi Yayınları kaliteli yayın çizgisine bir de yetişkinlere hitap eden çizgi romanları katarak türün hayranlarının saygısını topladı. Tetikçi, Samuray ve Okko gibi yetişkin içerikli çizgi romanları ciltleyip dilimize kazandırarak bu alanda da kaliteye ne kadar önem verdiklerinin altını çizdi. Samuray’ı da okumuş biri olarak iyi iş çıkardıklarını söylemem gerekir. Bu noktada YKY’ye şapka çıkardıktan sonra Okko ile devam ediyorum.Japon İmparatorluğu Pajan Hanedanı ve rakiplerinin elinde kanlı bir oyuncak olup elden ele geçirilirken savaşlar sayısız can almakta. Samurayların öğretileri dillerde, çekilen katanaların keskin tarafıysa rakiplerin bedenlerinde. Savaş dalgaları kabarıp alçarak tüm Japonya’yı sarsıyor. Bu dalgalar tsunamiye doğru kayıp tüm ülkeyi yutmaya hazırlanırken kiraz çiçeklerinin ülkesinin en büyük derdi bu değil. Çünkü su uyur, insan uyur, ama iblisler uyumaz. Şeytanlar geceleri dolaşmaya çıkıp birilerinin çocuklarına dadanır. Vampirimsi kötücül varlıklar kadınları kaçırıp bedenlerini ister. Kargalar, ülkeyi kara büyüleriyle tehdit eder. İşte böyle zamanlarda Japon topraklarında bir adam gezer. Yanında ayyaş bir keşiş ve asla çıkarmadığı kızıl maskesinin ardından ölümcül yaraların vız geldiği bir devle. Onun adı Okko. O hür adam Okko. Pek çok kişi tarafından bir ronin[1][/sup]
    olduğu için hor görülen, katanası sabah güneşini getirip iblisleri geldikleri dehlizlere süren avcı Okko…
    Yine tıpkı Samuray serisi gibi Fransız bir yazar ve çizere sahip olan Okko, Humbert Chabuel (ya da bilinen adıyla HUB) tarafından yazılıp çiziliyor. Aslında durum bir hayli garip. Bir Fransız Japon kültürünü eline alarak bir efsane yaratıyor. Ancak HUB’un hakkını vermek gerekir. Bu yolda ilerlerken korktuğum kadar tökezlemeyerek eşsiz çizimleri, harika renklendirmeleri ve sıradışı konusuyla kendisinden çok uzak bir kültürde neler yapabileceğini ortaya koymuş.
    Bir iblis ve karanlık güçlerin avcısı olan ronin Okko’nun hikâyesini işleyen seri, aynı zamanda yol arkadaşları ayyaş keşiş Noşin ve bir türlü maskenin ardını göremediğimiz Noburo ile iyice eğlenceli bir hal almış durumda. Çekilen katanalar kötücül varlıklara saplanırken Noşin’in duaları doğa ruhlarına ve Japon kamilerine[2][/sup] yönelip, işin içine Japon mitolojisini bir güzel serpiştiriyor. Bir köşede sayısız ok darbesi alıp denize düşen Noburo’yu görüyorsunuz. Tam “tüh! Maskenin ardını bile göremedik!” derken birkaç saat sonra denizin dibinden fırlayıp iskeleye çıkarak saplanan okları kıymıklarmış gibi çekip çıkarışını görüyoruz. Bu noktada durup şunu söylemek isterim ki Noburo’nun, Naruto’daki Jiraiya’ya benzeyen upuzun, beyaz saçları ona duyduğum sempatiyi bir hayli artırdı.
    Çizgi romanın türü yetişkin kategorisinde olunca akan kanda ve bazen görünen cinsellikte de pek bir kısıtlama yok. Aslında cinsellik bakımından o kadar da yetişkin konseptine girmediğini söylemem gerekir. Ancak yaratılan iblislerin orijinalliği ya da ölüm sahnelerinde acımasızlık için aynı şeyi söyleyemiyoruz. Söz konusu acımasızlıktan açılmışken serinin bir başka takdir ettiğim yanı da kimsenin o kadar da “iyi” olmaması. Örneğin karizmatikliğini her daim koruyan Noburo’nun kadınlar tarafından pek bir sevilmesi söz konusu. Eh, o da onlara hayır demiyor. Diğer tarafta zaten adı üzerinde olan ayyaş keşiş Noşin’in sakeyle olan aşkı dillere destan. Peki ya Okko? İşte onun da klasik bir iyi olmadığını gördüğümüz iki önemli sahne var.

    Tikku karakterine son bir bakış atmak da gerekir. Çünkü kendisi ekibe girdikten sonra tüm seri boyunca anlatıcımız olarak karşımıza çıkacaktır. Kendisini yıllar yıllar sonra yaşlı bir keşiş olarak görüyoruz. O da bize, daha doğrusu genç müritlerine, geçmişte yaşadığı maceraları ve bu akıl almaz ekibini aktarıyor.Aslında tam burada ekibin dördüncü üyesinden de bahsetmek lazım. “Bu üçlü nasıl bir araya geldi, amaçları ne, neden buradalar?” gibi soruların yanıtını alamazken ilk kitapta küçük öksüz Tikku ekibe dâhil oluyor. Birinci kitabın ana senaryosunda başrol oynayan kız kardeşi ve fahişe Küçük Sazan’ın tuhaf biçimde alıkonulmasıyla ortaya çıkıyor. Kendisini Okko’ya onu kurtarması için yalvarırken görüyoruz. Okko ne yapıyor dersiniz? İyi olan için hemen kabul mü ediyor? Cevap, koca bir hayır. Ronin, verecek parası olmadığı için ona hizmet etmesi amacıyla ekibe dâhil ediyor ve ona görevler yüklüyor. Ömrü boyunca çocuğun efendisi olacağını ilan ederek ücreti böylece belirliyor. Bir diğer durumsa yine Tikku ve Okko arasında geçiyor. Buradaysa Tikku suçsuz olduğu halde (ve durum Okko tarafından bilinmesine rağmen) nasıl alnına ölene kadar taşıyacağı hırsız damgasının basılmasına göz yumuşunu görüyoruz. Her ne kadar çocuk onu bir ömür severek hatırlayacak olsa da efendisi merhametin timsali olmaktan çok uzak.


    “Su, ruhun aynasıdır.

    Bilgeler için dağ gölleri kadar sakin, duru ve saf. Yalancılar için vazodaki su gibi donuk. Deliler için bir tsunami dalgasının en üstüne tırmanmış köpük gibi kaynaşık ve şiddetli…
    Uzun çıraklığım süresince, keşiş Noşin bu hikmeti hatırlattı durdu!”

    Okko serisinde her cilt aynı isimli iki bölümü içeriyor. Ciltlerin her biri bir devri anlatırken aynı zamanda bambaşka hikâyeleri içeriyor. Her devirde bizlere farklı yan karakterler eşlik ediyor ki, bu da seriye ayrı bir lezzet katıyor. Şuna da dikkat çekmek gerekir, Okko’nun ekibinde herkesin geniş yeri var. Seri sadece avcı roninimize saplanıp kalmıyor. Ayrıca diğer karakterlerin kahramanlıklarına da şahit oluyoruz. Kimin, ne zaman günü kurtaracağı daima bir muamma. Hatta kahramanların başına klasik eserlerde olmayacak şeyler geldiği de bir gerçek… HUB gerektiğinde karakterlere acımıyor. Bu da serinin bir başka güzelliği.

    İsimlerden bahsetmişken her ismin belli bir özelliği olduğuna da değinmek gerekir. İlk cilt olan Sular Devri, su ruhlarının yer aldığı ve hikâyenin çoğunun denizlerde geçtiği bir kurguya sahip. İkinci ciltTopraklar Devri, karlı dağlarla çevrili bir atmosferde geçiyor. Yayınlanan üçüncü cilt Hava Devri ise hava ruhları, kasırgalar ve uçurtmalar üzerine hüzünlü bir hikâyeye sahip.

    Serinin devamında Ateş, Rüzgar ve Boşluk devirleri var. Şu anda Ateş Devri’nin ilk bölümü Fransızca olarak yayınlanmış ve ikinci bölüm beklenirken, henüz İngilizce’ye bile çevrilmemiş. Hemen hatırlatalım, YKY bu diziyi asıl dili olan Fransızca’dan çevirmekte.
    Eğer Japon kültürünü seviyor, mitolojisine ilgi duyuyorsanız ve dahası, Amerikan kültüründen gelen avcıların “dostum, adamım” gibi söylemlerinden bıktıysanız işte size yepyeni bir seçenek! Çizimleriyle insanı mest ederken kurgusuyla merakınızı kabartıyor. İmparatorluk devri Japonya’sında birbirinden farklı ve hayalgücü yüklü canavarın ortasında üç sıradışı kişilikle bu maceraya atılmak isterseniz, yatağın altına eğilin ve katananızı olduğu yerden çekin. Unutmayın; dualarınız kamilerle, aklınız buşido’da[3][/sup] ve sağduyunuz haklının yanında olsun.Bir başka durumsa Okko ve ekibine dair hiçbir şey bilmezken ancak üçüncü ciltte Okko’ya dair bir şeyler öğrenmeye başlamamız. Zaten en son üçüncü cilt yayınlandığı için de devamını göremiyoruz. Ne olduğunu bir türlü çözemediğimiz kızıl maskeli Noburo’nun aslında ne olduğunu da bu ciltte öğreniyor olsak da bu ekip nasıl bir araya geldi, Okko neden bir ronin gibi sorular cevapsız. Serinin 2006’da başladığı ve Türkçe’ye ilk defa 2010’da çevrildiği düşünülürse pek de hızlı ilerlediği söylenemez. Zira daha önce dediğim gibi, dördüncü cilt Ateş Devri’nin ilk bölümü 2011 sonunda yayınlanmış.

    Okko üzerine bunca övgüden bulunduk. Peki, hiç mi eksik ya da yanlış tarafı yok? Elbette var. Özellikle yabancı yazarların sıkça yaptığı bir hatayı HUB da kendi Japon kökenli eserinde yapmış. Dünyaca yanlış bilinen ifadeleri HUB da bu eserde halk dilinde kullanarak bazı yanılgılara düşüyor. Mesela, kelime anlamı “sanatçı” olan “geyşa” terimini sıradan fahişeler için kullanıyor. Oysa “geyşa” denilen kadınların enstrüman çalma, dans etme, tiyatro ve daha birçok alanda ne kadar ciddi eğitimler aldıklarından muhtemelen bihaber. Herhangi bir fahişeye geyşa diye hitap etmek dünyanın genel yanılgısı olsa da ben böyle güzel bir esere veren yazar-çizerden daha dikkatli olmasını beklerdim. Yine aynı şekilde Japon terimleri bolca kullanılıp (dipnotlarla birlikte) o dönemin Japonya’sındaymışız gibi hissetmemizi sağlarken arada bir “senyör” gibi tamamen Fransızca terimlerin ortaya çıkışı insanda tokat yemiş etkisi uyandırıyor. Neyse ki bu durum pek az.
    [1] Ronin: efendisiz samuray.[/b]
    [2] Kami: Japon tanrısı. Doğaüstü güçler.[/b]
    [3] Buşido: samuray öğretileri[/b]

    ***
    Hazal Çamur
    [/size][/font]

    Çevrimdışı Vakanuvis

    • Aktif Üye
    • **
    • İleti: 224
    • Karizma Puanı: 9
      • Çizgi Roman Okurları Platformu (ÇROP)
    Ynt: Güncel Çizgi Roman Hberleri
    « Yanıtla #47 : 11 Aralık 2012, 08:29:16 »

    Tommiks'i Askeri Darbe Yasaklamış...

    Sanata uygulanan sansür her daim başarısızlıkla sonuçlanmış, yasaklayanlar tarihte kara bir leke olarak anılırken eserler her daim gün yüzüne çıkabilmiştir. Bu kimi zaman sivillerin işi olmuş kimi zaman askerlerin. Şimdi ortaya çıktı ki askeri darbe, jandarma-polis birimi olan Ranger örgütünün adalet savunucusu ve kötü adam yakalayıcısı kahramanı Tommiks'in 1961 yılındaki bir sayısı zamanında yasaklamış!   




    Görsel Temsilidir (Gitti Gidiyor)[/size]453 KITAPLA ILGILI YASAK, 63 YIL SONRA KALDIRILDI
    Burak KARA / HABER MERKEZİ


    Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Marx, Lenin ve Said-i Nursi’nin de aralarında bulunduğu şair ve yazarlara ait 453 kitapla ilgili yasak, 63 yıl sonra kaldırıldı. Yasağı kaldırılan kitaplar arasında 1961 tarihli Tommiks çizgi romanı da var.

    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün “Üçüncü Yargı Paketi” kapsamında yeniden değerlendirilmesi için gönderdiği “Yasaklı Yayınlar Listesi”yle ilgili incelemeyi tamamladı. Hakkında toplatma kararı verilen 453 kitap ile 645 gazete, dergi, broşür ve pankartın yer aldığı liste, piyasada satılan Nâzım Hikmet, Aziz Nesin, İsmail Beşikçi, Lenin, Karl Marx, Yaşar Kaplan,Tommiks, Said-i Nursi, Sultan Galiev ve Abdurrahim Karakoç’un da arasında olduğu birçok yazarın kitapları üzerinde yıllar süren yasak kararı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Savcılığı tarafından inceledi. İki ay süren inceleme doğrultusunda söz konusu yayınlarla ilgili yasak ve toplatma kararıyla ilgili takipsizlik kararı verildi ve yasağın 5 Ocak 2013’ten itibaren hükümsüz kalmasını kararlaştırdı.

    Terör kitapları yasak

    Komisyonun başsavcılığa yasak kararının devam etmesi gerektiği yönündeki görüşünü de iletmesi üzerine Abdullah Öcalan, Duran Kalkan, Murat Karayılan’ın kitaplarıda dahil 67 kitap ile 16 gazete ve dergi üzerindeki yasaklı yayınlar listesindeki yerini korudu. Savcı Kayral, kararının gerekçesinde 3. Yargı Paketi’ndeki düşünce ve ifade özgürlüğüne vurgu yaptı. “Yasaklamaların kaldırılması, toplumda yeni bir beyaz sayfa açacaktır” diyen Başsavcı Kayral, “İfade hürriyetinin birçok farklı hürriyetten oluşan bir bütün olduğunu kimseye anlatamıyorsak, kralın çıplak olduğunu bilmemizin bir önemi olmaz. Yapılan araştırmalarda, yayınların elde edilme olanakları ile yasaklama kararlarının özellikle mahkemelerce verilen, tarihleri itibariyle ulaşılamaz seviyede bulunmuştur. En eski yasaklama kararı 10 Şubat 1949 tarihli Bakanlar Kurulu kararı olarak tarihi itibariyle 63 yıllık bir zaman dilimindedir” ifadesini kullandı.

    ‘Sansür hortladı’

    453 kitabın yayın yasağının kaldırılmasının olumlu bir gelişme olduğunu ama yayıncılıkta düşünce ve ifade özgürlüğüyle ilgili engellerin devam ettiğini belirten Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri Kenan Kocatürk ise, “Açıkça şiddeti savunmayan kitaplar dışında bütün kitaplar özgür olmalı. Türkiye son yıllarda kötü bir yasakçı noktaya geldi. En son gazeteci Ahmet Şık’ın kitabı yasaklandı. Sansür başka ülkelerde tarihe gömüldü ama bizde yeniden hortladı. Her yıl birçok kitap kovuşturma geçiriyor.
    Terörle mücadele yasasındaki düşünce ve ifade özgürlüğü ile ilgili madde değişmedikçe yayınevleri ve yazarlar özgür olmayacak. 2012’de bir yandan yasaklı kitapların yasakları kaldırılırken diğer yandan da yayıncılara yönelik hukuki ve siyasi uygulamalar sürüyor” dedi.

    Şık ve Tayyar’ın kitaplarına soruşturma

    2011-2012 Haziran ayları arasında Türkiye Yayıncılar Birliği’nin hazırladığı rapora göre 48 kitap hakkında dava açıldı. Aralarında William S. Burroughs, Ahmet Şık, Nedim Gürsel, Kemal Göktaş, Chuck Plahniuk, Ertuğrul Mavioğlu, Şamil Tayyar, İsmail Saymaz, Hanefi Avcı, Osman Pamukoğlu, Perihan Mağden, Zihni Çakır, Dawkins, Belma Akçura, Cengiz Kapmaz, Ali Dağlar, Metis Yayınevi Ajandası gibi bir çok yazarın kitabı soruşturma geçirdi.

    Kimlerin kitabı serbest?

    - CHP ve Ecevit’i Tanıyalım -Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 1973
    - Azizname (Aziz Nesin) Bakanlar Kurulu, 1987
    - Kurtuluş Savaşı Destanı (Nazım Hikmet) Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 1968
    - Demokrasi Risalesi (Yaşar Kaplan) Ankara DGM, 1985
    - Kürt Aydını Üzerine Düşünceler (İsmail Beşikçi) Ankara DGM, 1991
    - Komünist Manifesto (Karl Marx-Frederich Engels) Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 1968
    - Vur Emri (Abdurrahim Karakoç) Ankara 14. Sulh Ceza Mahkemesi, 2002
    - Yeni Şiirler (Nazım Hikmet) Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi, 1966
    - Nazım Hikmet’in Bütün Eserleri, Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 1968
    - MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in MGK’ya Cevabı, Bakanlar Kurulu, 1982
    - National Geographic Atlas of the World Bakanlar Kurulu, 1987
    - Bolşevik Partisi Tarihi (Joseph Stalin) Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 1971
    - Dersim Türküleri, Ankara DGM, 1993
    - Tommiks (1961 tarihli)
    - Tarihçe-i Hayat (Bediüzzaman Said Nursi)
    - Toplu Yazılar (Mahir Çayan)
    - Devlet ve İhtilal (V.I.Lenin) Ankara DGM, 2000

    Kaynak - Vatan
    [/size][/font]
    « Son Düzenleme: 11 Aralık 2012, 08:30:31 Gönderen: Vakanuvis »

    Çevrimdışı Vakanuvis

    • Aktif Üye
    • **
    • İleti: 224
    • Karizma Puanı: 9
      • Çizgi Roman Okurları Platformu (ÇROP)
    Ynt: Güncel Çizgi Roman Hberleri
    « Yanıtla #48 : 18 Aralık 2012, 08:30:05 »

    Bu çizgi roman, İstanbul'u geçmişiyle yüzleştirecek

    Göçmen çocukları, evsizler, minik tutuklular. Hepsi aynı çizgi roman için çalışıyor. Projenin mimarı İskender Savaşır "Dalgın Sular'da bir zaman kayması yaşanıyor ve geçmişten günümüze İstanbul'un tüm karakterleri aynı zaman diliminde yaşamaya başlıyor," diyor
    MİREY MESEYYA
    Sabah
    Psikoterapist İskender Savaşır, bir yıldır Dalgın Sular adlı bir çizgi roman üzerinde çalışıyor. Tüm çocukluğunu çizgi roman okuyarak geçiren Savaşır, psikoterapinin yanı sıra Bilgi Üniversitesi'nde sanat tarihi dersleri de veriyor. Çizgi romandaki tüm hikayeler çocuklar ve gençler tarafından yazılıyor. 1999 depremini yaşayan Adapazarlı kızlar, hapishanelerde tutuklu olan ve dışarı çıkacakları günü bekleyen gençler, kentsel dönüşüm çerçevesinde evleri yıkılan Ayazmalılar ve Adapazarı'ndaki göçmen çocukların gönüllü çalışmalarıyla hazırlanan çizgi roman, piyasaya 21 Aralık'ta çıkacak. Bu ilk fasikülde, İstanbul geçmişiyle yüzleşecek. İskender Savaşır'la bu proje hakkında konuşmak üzere psikoterapi seanslarını yürüttüğü Karaköy'deki ofisinde buluştuk. - Dalgın Sular projesini bize anlatır mısınız?- Dalgın Sular, fantastik bir anlatı evreninde geçen haftalık bir çizgi roman. İstanbul'da, 1980'lerde Haliç'in dibi temizlenirken bir şeyler oluyor ve İstanbul geçmişini 'kusmaya' başlıyor. Ve öyle bir an geliyor ki, İstanbul geçmişiyle iç içe yaşamaya başlıyor. Bu kadar iri bir konuyu çizgiye dökmek için çok farklı gelenekleri bir araya getirdik: İllüstratör, ressam, hattat, minyatür ve karikatür geleneğini bir ortamda buluşturduk. Tabii bu kadar şeyin bir araya gelmesi de kakofoni yaratabilir. Biz o riski göze aldık. Bence bütün çeşitliliğe rağmen bir üslup, bir ahenk yakaladık. Bu iddialı bir proje. Çünkü sosyal sorumluluk yönü de var. 80'lerde Latife Tekin'in çok sözünü ettiği 'yoksulların enerjisi'ni seferber etmek istedik. Ve şu an bu projede 120 kişi çalışıyor. BAŞROLDE ÇOCUKLAR VAR - Kimdir bu kişiler ?- ENKA'nın Adapazarı'nda depremzede çocukları için kurduğu okuldaki öğrenciler, kentsel dönüşüm çerçevesinde ilk yıkılan mahalle olan ve Sefaköy'de çadırlarda yaşamaya mahkum edilen Küçükçekmece'deki Ayazma mahallesi sakinleri ve bir de suçlu çocuklar. Aslında asıl isteğim, suçlu gençlerle birlikte çalışmaktı. Metris'te tutuklularla çalıştık. Biz hükümlülerle değil de tutuklularla çalışmayı seçmiştik. Onlar da devamlı tahliye olmayı bekliyorlardı. Dolayısıyla hapishanenin içinde kendilerine bir hayat kurmak için bir yatırımları yok. Halbuki mahkumlar kaç yıl kalacağını bildikleri için, ona göre hayat kuruyorlar. Bizim acemiliğimize geldi. Sivil toplum örgütleri bir sürü cezaevinde çalışmalar yapıyor. Bizi en az iş yapılan yere, tutuklular bölümüne yönlendirdiler. Ama hikaye de oradan çıktı. ÇİZGİ FİLM DE YAPACAKLAR - Nasıl bir çalışma yürüttünüz?- Biz ekibimizle birlikte biraz önce bahsettiğimiz gruplara hem çizerlik eğitimi hem de yazarlık eğitimi veriyoruz; onlar için yeni bir hayat oluşturuyoruz. Bu eğitimde temel desen kursları, hat, karikatür gibi dersler var. Her pazar Sefaköy'deki çocuklara gidiyoruz, ya da onlar buraya geliyor. Adapazarı'na haftada iki gün gidiyoruz. Adapazarı'nda bayağı bir ekip oluştu, şu an 15 gençle ciddi bir çalışma içindeyiz. Hikayeyi de onlar yazıyor. Biz burada merkezde anlatı evrenini kurduk, girişi hazırladık, bazı süper kahramanlar icat ettik. Bunlar bizim temel figürlerimiz. Onun dışında bu evren içindeki tüm hikayeleri onlar yazıyor. Giderek bizim payımız düşüyor. Şu anda fiilen 60 kişi çalışıyor. Bu çalışmayla sivil toplum çalışmaları açısından da bir model önermek istiyoruz. Çocuklara iş yapmayı da öğretiyoruz.- Çizgi roman yayımlanmaya başladıktan sonra neler yapmayı planlıyorsunuz?- İkinci adımda, biraz para kazanmaya başladığımızda bilgisayar oyunlarına girişeceğiz aynı mantıkla. Programcıları çocuklara götüreceğim ve onlara bilgisayarla çizim eğitimi vereceğiz. Aynı çalışma tarzıyla animasyon, dizi film ve müzik gibi farklı alanlarda da girişimlerimiz olacak.- Çizgi roman merakınız çocukluktan kalma mı? - Çocukluğumdan kalan bir şeyler var tabii ki. Ben İngilizce'yi önce çizgi romanlardan, sonra da Shakespeare'den öğrendim. - Beğendiğiniz çizgi roman kahramanları var mı?- Tüm Marvel Comics kahramanları. Ama Dalgın Sular'da bu kahramanlara gönderme yok. İslami kaynaklardan da besleniyoruz, mesela bizim X Men'imiz Yedi Uyuyanlar.- Gelecekte yeni projeler var mı? - Seneye Diyarbakır Üniversitesi'yle birtakım çalışmalar yapmak istiyoruz. Moğollar diye bir fasikül çıkarmayı planlıyoruz.

    Çevrimdışı Vakanuvis

    • Aktif Üye
    • **
    • İleti: 224
    • Karizma Puanı: 9
      • Çizgi Roman Okurları Platformu (ÇROP)
    Ynt: Güncel Çizgi Roman Hberleri
    « Yanıtla #49 : 21 Aralık 2012, 09:47:30 »

    Zagor'da Küçük Bir Çizim Hatası: ÜÇ KOL

    LAL Kitap'ın Zagor dizisi periyodunu hiç bozmadan, baskı kalitesinden ödün verilmeden okura ulaşmayı sürdürüyor. Bu bakımdan yayınevini takdir etmeyen yoktur eminim. Ancak çizerlerin ve Bonelli Editore'nin hatalarına veya gözden kaçırdıklarına da yapacak bir şey yok. Yayın dünyasında minik hatalara "boncuk" diyorlar ya, işte bir boncuk: 



    Zagor
    Volkanın Altında Sayı 125
    (Sull'orto del Vulcano No 513 - Zenith Zagor no 564)
    LAL Kitap
    Sayfa 24
    [/font][/size]Kara Ay adlı bir şaman bir göktaşının gizemli gücünü kullanarak normal insanları canavara dönüştürmektedir. Zagor'un başını çektiği çeşitli kabilelerin bir araya getirdiği savaşçılar ordusu onlarla çarpışmak üzere yola çıkarlar. Ve, evet, çarpışırlar da. Bu arada yuarıdaki kare göze takılıyor. Tamam, canavarlar canavar ama üç kollusu yok aslında. 24. sayfanın 4. karesindeyse var... :) Gerçi bir sonraki sayfada yan yana iki canavar olduğu görülüyor ama yukarıdaki karede kol var canavar yok. Tabii bu karenin devamı çizilmeye çalışıldıysa o kol aslında bedeninin büyük kısmı görünmez olan canavara aitmiş. Ya da değilmiş bilemiyorum şimdi :O)

    Ümit Kireççi
    [/font]