Gönderen Konu: SANAT PSİKOLOJİSİ  (Okunma sayısı 3928 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı **aslı**

  • KENDİSİ
  • Yönetim K.Ü
  • Uzman
  • *
  • İleti: 4.373
  • Karizma Puanı: 1342
  • ...SENLE BEN, BATI-DOĞU; AMA DÜNYA YUVARLAK...
SANAT PSİKOLOJİSİ
« : 21 Haziran 2007, 22:30:58 »

SANAT PSİKOLOJİSİ

 

Her zaman bir şekle bir başka şekilden varılır. Varılan şekil daima evvelkinin izlerini taşır. Ne erken oluş, ne dehâ, bizi doğrudan doğruya hayatı kavramaya götüremez. Erken olmak sadece taklide erken başlamaktır. Sanatkâr, sanatına hayattan değil, taklitten varır. Her yaratış, aslında, imkân halinde olan bir şeklin taklit edilen bir şekille mücadelesidir. Her şair Rimbaud gibi Demirci'sinden Sarhoş Gemi'sine gider. Sanatkâr, dilini kendi yaratır; ama onu konuşmadan önce, öğrenmesi lâzımdır. Yazarın, kendi sesiyle konuşabilmesi için, yıllarca bir dili konuşması gerektir.

 

Nietzsche der ki: "Her duyu ebedileşmek ister." Sanat duyusunda da bir devam arzusu vardır. İnsan, bir bahar sabahı şair oluvermez: bir şiirin çoşkunluğu ile şair olur. Sanatın verdiği o coşkunluk da geçer; geçer ama, yavaş yavaş. Biz onun geçmemesini ister, elimizden gitmemesi için çalışırız. Şiirin, desenin, şeklin, musikinin tesiri, gözü veya kulağı peşine takar; bir hatıra gibi hayalimizde kalır. Nasıl hayal hatırayı tekrarlayarak yaşatmak isterse sanat heyecanını da yeniden yaratarak devam ettirmeğe çalışır.

 

Her gerçek sanatçı pastiş yolundan geçer ve bu yoldan kendini bulur. Ressam bir şekil dünyasından başka şekil dünyasına, yazar bir kelime dünyasından bir başka kelime dünyasına, musikici de seslerden seslere geçer. Sanatçının hayatı kavraması sanata başlarken değil, sonradan olur. İster romancı olarak dilden aldığı kelimeleri kullansın, ister ressam olarak hayattan aldığı şekilleri, canlı modeli ister olsun, ister olmasın, her sanatkâr musikişinasla mimara, yani canlı bir şekli kopya etmek zorunda olmıyan sanatkâra benzer. İlk davranışı hep birdir. Sanatı ne olursa olsun; ister ressam olsun, ister romancı, ister şair; işe daima ya resimden başlayacaktır, ya romandan, ya da şiirden; musikişinasın musikiden başladığı gibi. Vakaların da, kelimelerin de, şekillerin de alfabesi başlangıçta seslerinki gibi kullanılır. Bir sanatkâr, başlangıçta, hiç de öteki insanlardan daha duygulu değildir. Ne romanesk olmak romancı olmaktır; ne de hulyadan hoşlanmak şair olmak demek. Ressam, her şeyden önce, resimleri seven adamdır; manzaraları değil. Şair de, ilkin batangüneşten değil, mısralardan hoşlanır, Sanatkârın ilk malzemesi hiçbir vakit hayat olmamıştır; ilk örnek her zaman için bir başka sanat eseridir.

ANDRÉ MALRAUX