TÜRK RESMİNİN BATI YAKASI
[/b] Türk sanatçıları, çağdaş batı dünyasında biçimlenen görsel oluşumlara , sanatsal gelişimlere yabancı kalmamaya , sanatımızı bu gelişmelerden soyutlamamaya özen göstermişlerdir. Bu amaçla eğitimlerini batı ülkelerinde sürdürmenin yollarını aramışlardır. Sanatta batılılaşmada devletin bu yola özendirme ilkeleri önemli bir yer tutmaktadır.
Batıya ilk öğrenci gönderiminin, askeri okullara resim derslerinin konulduğu 1835'te gerçekleştiği göz önüne alınırsa , resim eğitimine ilişkin Batıyla ilk doğrudan bağlantının , bu tarihte Avrupa'ya yollanan on öğrenciyle başlamış olduğu düşünülebilir. Bu isimler arası İbrahim Paşa bulunmaktaydı. 1848'de Hüsnü Yusuf, 1864'te Ahmet ali , Ahmet emin ve Süleyman Seyit Avrupa'ya gönderilmişlerdi. batı etkisindeki resmimizin ilk dönemini oluşturan bu sanatçılarla birlikte Osman Hamdi klasik sanat eğitimi veren okullarda yetişmişlerdi. Resmimizdeki izlenimciliğin etkileri Avrupa'ya giden Çallıın'ın döndükten sonraki çalışmaları sonucu görülmeye başlandı. Bu yeniliklerin katkısı ile birlikte "Müstakilller" ve "D" Grubu'nun Paris dışına taşan etkinlikleri çağdaş resmimizde küçümsenmeyecek bir birikim yaratmıştır. Münih'te Hoffman'ın akademisinde eğitim almış olan Zeki Kocamemi ve Ali Avni Çelebi ,ilk kez resim sanatımıza çizginin ve yapısal sağlamlığın hakim olduğu kübist ve konstrüktivist anlayışı egemen kılmışlardır. Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'nün başına L¢ eopold Levy' nin getirilmesini izleyen 1940'larda ise, Türk ressamlarının Batıyla ilişkilerinin yeni bir döneme girdiğini görmekteyiz. Batıyla daha doğrudan ve radikal ilişkilere giren sanatçı kuşakları zamanla, Fransa'da odaklanan yeni bir Türk ressamları grubunun , Türk resminin "Paris Ekolü" nün doğmasına ortam hazırlamıştır.Savaştan yeni çıkmıştı Fransa; "yeni " birşeyler bekleniyordu. Dünyanın her yanından bu kente sanatçı akını vardı ve Paris'te şanslarını denemek, kendilerini kabul ettirmek istiyorlardı. 1960 'lardan sonra Paris'in yanında Avrupa'nın başka merkezlerinin ve bu arada Amerika'nın önem kazanmasıyla , Paris, Türk ressamlarının yaşadığı tek sanat merkezi olma niteliğini yitirmiştir. Yine de resmimizin Batı yakasından söz edildiğinde öncelikle Paris'in akla gelmesi doğaldır. Dino'ya göre Paris'te varlıklarını duyuran Türk grubu gittikçe geniş kuşakların katkılarıyla , gerçekten çok olumlu bit Türkiye imgesi yaratmaktadır.1954 yılından bu yana orada yaşamını sürdürmekte olan Hakkı Anlı 'yı yurt dışına iten nedenlerin başında; Türkiye'deki sanat ortamının kısırlığı gelmektedir. "Yeniler"grubu ressamlarından olan Nejat Melih Devrim , ( Resim -635 (http://www.turkresmi.com/dosyalar/635.htm)) (https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fwww.turkresmi.com%2Fthumbnails%2F635.jpg&hash=05574fde8f59f165c540090fa26aba2c)1946'da Paris'e gitmiş. 190'den sonra düzenlediği sergilerle soyut anlayıştaki yapıtlarını sürdürmüştür. Aynı yıl Fransa'ya giden Avni Arbaş ( Resim-631 (http://www.turkresmi.com/dosyalar/631.htm)) (https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fwww.turkresmi.com%2Fthumbnails%2F631.jpg&hash=ea5322844c94a36002d6fa8fff703eb6)Paris'te yaklaşık 30 yıl süren çalışmadan sonra yeniden Türkiye'ye dönmüş ve pariste ayakta kalabilmenin nedenini hiç bir ekole bağlı olmamak olarak görmektedir. . 1954 'te Parise yerleşen remzi Paşa da "gündelik akımlardan uzak ve bağımsız " çalıştığı hiçbir akıma girmediği görüşünde .1962 'de Paris'e giden Müzehher Bilen 'de aynı görüşü paylaşmaktadır. Sanat anlayışlarının yoğun biçimde çalıştığı bir ortamda , özgün değerlere bağlı kalmak, kişiliği korumak ve elde edilen sanat deneylerinden yeni bireşimler üretmek, genellikle yurt dışındaki sanatçılarımızın ortak çabası olmuştur. Selim Turan'a göre sanat bir analizdir ve gerçek sanatçılar yalnızlığı ve arayışı seçenlerdir. Bu tanıma en uygun kişi bohem kişiliğiyle Fikret Mualladır. ( Resim 629 (http://www.turkresmi.com/dosyalar/629.htm)-630 (http://www.turkresmi.com/dosyalar/630.htm)-644) (http://www.turkresmi.com/dosyalar/644.htm) Bir bakıma Fikret Mualla, resimlerine de sinmiş olan özgür bir yaşamın ve sanatçı derbederliğinin simgesi olarak kalacaktır. Aynı simgenin başka bir örneği Hale Asaftır. ( Resim 633 (http://www.turkresmi.com/dosyalar/633.htm) ) (https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fwww.turkresmi.com%2Fthumbnails%2F633.jpg&hash=698ee2c0b4a26416c33b75807f2e1800)Asaf duygulu yapısı ve benzersiz kişiliğiyle özgün bir yapıya sahiptir.Adidin Dino ( Resim 641 (http://www.turkresmi.com/dosyalar/641.htm))(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fwww.turkresmi.com%2Fthumbnails%2F641.jpg&hash=ca683344d660571d62755eb8ff3baf10) Paris'e yerleştiği ilk yıllardan bu yana çok yönlü bir kültür ve sanat adamı kimliği geliştirmiştir. Son yıllarda grafiğe yatkın yönüyle dikkati çeken, resimlerde bağlı bulunduğu yöresel kültür kaynağının çağdaş yorumlarına girişmektedir.1949 'da Fransa'ya iktisat doktorası yapmaya gitmiş, Tiraje Dikmen yurttayken Levy'den aldığı derslerin etkisiyle resme yönelmiştir. Resim dışında bir amaçla Paris'e giderek orada resme ağırlık veren biride Mübih Orhon'dur.Akademi'de Levy'nin yanında bir süre çalıştıktan sonra 1954'te Paris'e giderek oraya yerleşen , sanatçılardan biri de Remzi Paşa' dır. Kendi deyimiyle " Herşeyden önce bir duygu ressamıdır" Çalışmaları için yabancı bir eleştirmen tüm resimlerinin bir ruh durumunun ifadesi olduğunu ,1950 'lerden sonraki resimlerinin onu , bağlantılı olduğu insani anlamın kişisel anlatımına en uygun bir figürasyona ve yenileşmeye yönelttiğini belirtiyor. 1958'de Paris'e giden Bayram küçük ile gene o yıllardan bu yana Paris'te yaşayan Adnan Varınca ve daha yakın yıllarda 1960'da Paris'e yerleşen Yüksel Arslan, 1949'da Güzel Sanatlar Akademisi' ni bitirip 1959'da giden, bir süre Fransa'da işçi olarak çalışan , 1972 'de üç ayrı atölyenin öğretim üyeliğini üstlenen ve resim çalışmalarını yoğun biçimde sürdüren Erdal Alantar, son resimlerinde çağdaş bir simgeciliğin olanaklarını araştıran Utku Varlık ( resim 638 (http://www.turkresmi.com/dosyalar/638.htm)) , en genç kuşağın üyelerinden olup "olanaksızın ve gerçekliğin getirdiği durumları, terslikleri, bunların değişikliklerini, kaos havasını" yeni bir anlatımcılığın çizgisinde birleştiren Gürkan Çoşkun ( Komet) (Resim 634 (http://www.turkresmi.com/dosyalar/634.htm)) belirgin olduğu bir anlatımcılığı geliştirmekte olan Ömer Kalesi de resmimizin Paris grubunu oluşturan sanatçılar arasındadır. Yakın yıllarda yurda dönen Oktay Günday ( Resim 640) (http://www.turkresmi.com/dosyalar/640.htm)(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fwww.turkresmi.com%2Fthumbnails%2F640.jpg&hash=44a867f5656f197fe3d9ce5eacb0f046) soyut resmin başlıca uygulayıcılarındandır. Mehmet Hanefi Yeter, Hilda Yosmayan ve Mehmet Gülerok Almanya'ya yerleşmeyi seçmiş sanatçılardır.
1968'den bu yana çalışmalarını Roma'da sürdüren Timur Kemal İncedayı ile Behçet Safa ise son yıllarda Fransa dışına taşan ilgilerin , bir başka cephesidir.
Türk ressamlarının Amerika'ya yerleşmeleri , orada sanatlarını sürdürecek olanakları araştırmaları , genellikle son bir kaç yılın olayları arasındadır. Amerikada Türk sanatına ve sanatçısına ilgi Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun New York Ta düzenlenen sergisiyle başlamıştır. Ayrıca 1971'de Amerika'da gezdirilen " Çağdaş Türk Resmi" sergisinin de; bu ilgiyi geliştirdiği söylenebilir. O tarihlerden sonra Amerika'da resim satabilenler bu gün Amerika 'da yaşamlarını sürdüren Burhan Doğançay ve Erol Akyavaştır. ( Resim 636 (http://www.turkresmi.com/dosyalar/636.htm)-(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fwww.turkresmi.com%2Fthumbnails%2F636.jpg&hash=bb743583639467efe446c0392d1a7d4f)637 (http://www.turkresmi.com/dosyalar/637.htm) )(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fwww.turkresmi.com%2Fthumbnails%2F637.jpg&hash=6016771e54b1fd7259a065e1bfbc88c2) 1973'te Amerika'ya yerleşen Zeki Fındıklıoğlu, Türk masalları ve halk kahramanlarıyla Erol Akyavaş, Zeytune Cabbar, Ahmet Gürsoy, Tosun Bayrak ve Halit Ören'i Amerika'da yaşamlarını sürdüren sanatçılar arasında sayabiliriz. Sanatçıları 1940'larda yurt dışına göçe zorlayan etkenlerin başında Türkiye'deki sanat ortamının kısırlığı ve dolayısıyla sanat yoluyla geçimlerini sağlayamamaları gelmekteydi. Bu günde bu sorunlar aşılamamıştır. Ancak 1970'lerden sonra Ankara ve İstanbul'da sayıları hızla artan özel galerilerle birlikte bir sanat pazarından söz edilebilir.
Giderek etkinlik kazanan sanat yayınları ve sergiler , sanat olayına kamunun ilgisini çekerek boyutlara gelmiştir.
Yakın yıllara kadar çalışmalarını yalnızca yurt dışında sergilemeyi gelenek haline getirmiş bu sanatçılar 1970'lerden sonraki bu gelişmelerle birlikte yurttaki sergilere katılmaya başlamışlardır. Ekonomik değer artışı gösteren mallara ilgi gösteren kişiler , değeri giderek artan sanat yapıtına bir yatırım konusu gözüyle bakınca, bundan, yurtdışındaki sanatçıların yapıtları da olumlu yönde etkilenmiştir.1970'lerde ve biraz daha önce Türkiye'ye gelerek yapıtlarını sergilemiş, Türk sanatçıları arasında Avni Arbaş, Adnan Varınca, Abidin Dino, Yüksel Aslan, Erol Akyavaş, Mübih Oran, Hakkı anlı, Selim Turan, Ömer Kalesi ve Yüksel Söylemez'in adları anılabilir.
alıntı: http://www.turkresmi.com/klasorler/batiyakasi/index.htm