Fevzi Karakoç
"Uyanış"
2007, 140 x 100 cm, tuval üzerine yağlıboya
Hüseyin Ertunç
"Çok"
2007, 230 x 164 cm, tuval üzerine yağlıboya
Talat Enlil
"Hareketlenme"
2007, 60 x 120 cm, tuval üzerine yağlıboya
Oktay Anılanmert
"Uyananlar"
2007, 97 x 116 cm, tuval üzerine akrilik
Beril Anılanmert
"Dönüşüm 8"
2007, 29 x 20 x 20 cm, seramik / kristal
Devabil Kara
"Protesto"
2007, 140 x 90 cm, tuval üzerine akrilik
Bilgehan Uzuner
"Troy Taka"
2006, 37 x 10 x 24 cm, ahşap
Zahit Büyükişleyen
"Bir Millet Uyanıyor"
2007, 100 x 70 cm, tuval üzerine yağlıboya / kolaj
Abdulkadir Öztürk
"Sevgi Özgürlüğü"
2007, 31 x 33 x 10 cm, diorit / taş
Fuat Acaroğlu
"Uyanış İçin"
2007, 64 x 81 cm, tuval üzerinde yağlıboya
UYANIŞ
…
Toplum üzerindeki ölü toprağını attı. Adeta bir ölümsüzlük ruhuyla tarihsel kökenlerini 21. yüzyıla taşıdı. Artık içeride dışarıda herkes, hesaplarını kapalı kapılar ardındaki sözlere göre değil, açık meydanlardaki haykırışlara göre yapacak.
…
Mustafa Balbay, "Samsun'a Çıkma Zamanı", Gündem, Cumhuriyet, 17-05-07
…
Onlar; bir torba nohuta-makarnaya satılmazlar. Akılları vardır.
Toplumun aptal yerine konulduğu iç politikalar karşısında canları sıkılır, onursuz dış politikalar karşısında gururları kırılır. Sahtekâr, ikiyüzlü, kaypak değildir onlar... Hırsız ve yağmacı iktidarlarla suç ortağı olmazlar. Merhametlidirler.
Ama mangal gibi yürekleri... İhanete tepkileri... Bayrağa sevdaları...
Cumhuriyet'e inançları... Türkiye hâlâ ayakta duruyorsa, kutsal Anadolu devrimine sadakatleri vardır onların... Türkiye'dir onlar...
Bekir Coşkun, “Kim Bunlar?..”, Onuncu Köy, Hürriyet, 22-05-07
…
Türkiye'yi yarınlara bu halk hareketi taşıyacak... Siyasi partileri cumhuriyetçi ve demokrat yörüngeye bu halk hareketi oturtacak... Türkiye'de ne zaman hukuk ve demokrasi çiğnenirse milyonlar yine toplanacak... Bayraklar yine dalgalanacak.. Herkes bunu böyle bilmeli...
Melih Aşık, "Miting", Açık Pencere, Milliyet, 22-05-07
…
Bir süreden beri dışardan ve içerden körüklenen örgütlü siyasette ümmetleşmeye doğru apaçık zorlanan ulusumuz yeniden uluslaşmak zorundadır…
…
İlhan Selçuk, "Uluslaşmak", Pencere, Cumhuriyet, 24-05-07
1. Cumhurbaşkanı Ata'nın o (Cumhuriyeti ilanı) günlerdeki şu sözlerini anımsayalım:
"Bizi yanlış yola sevk eden soysuzlar bilsinler ki, çok kere din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep din kuralları sözleriyle aldatagelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz. Görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harap eden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülüklerden gelmiştir."
Atatürk iki yıl sonra da şöyle konuşacaktır:
"Baylar ve ey millet! İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişiler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır."
Özgen Acar, Kavşak, Cumhuriyet, 24-04-07
…
Gerçekten de 2007, bu iki hayat biçiminin kavgasıyla şekillenecek... Ruhunu yitirmiş, efendilerinin direktiflerini yoksul, bitap ve kafası fena halde karışık yoksul halka dikte etmekle görevli “kayıp hayatlar” ile bu komployu ortaya koymak, bu yıkımı durdurmak için canını dişine takmış didinen “ışıldayan hayatların” belki de son kavgasıyla...
- Ve bu kavgada beraberlik olmayacak!..
Kıyasıya sürecek bu “son kavga”da taraflardan biri mutlaka kazanacak... Ve kazanacak tarafın kimliği bu ülkenin, bu halkın geleceğini belirleyecek…
…
- Işıldayan hayatların kazanmasının, egemen olmasının biricik anahtarı, olmazsa olmazı ise sizlersiniz,
- Bu ülkenin aydınlık insanları…
- Bu güzelim ülkede başı dik, bağımsız ve özgür yaşama istencini ortaya koyacak, savunacak, yükseltecek olan yalnızca ve yalnızca sizlersiniz… 2007’deki “son kavga”yı kazanacak olan sizlersiniz… Işıldayan bir geleceği kurmak için savaş verenlere destek olacak, o kavganın en ön saflarında yer alacak olan sizlersiniz…
Ümit Zileli, "Işıldayan Hayatlar", Düz Çizgi, Cumhuriyet, 28-12-06
...............................................................
Umudun azaldığı, insanların yalnızlaşıp ülkeyi idare edenlere ve kendilerini en doğru olarak bilgilendirmesi gereken medyaya karşı kırgın ve öfkeli olduğu bir anda halk, geleceğimize ve ülkemize sahip çıktı; bu bir ulusal uyanıştı. Genci, yaşlısı, kadını, erkeği tek bir ses halinde lâik cumhuriyet ve demokrasi değerlerimize halel getirmeyi amaç edinenlere karşı bir diklenme duvarı ördüler; topsuz tüfeksiz bir kurtuluş savaşının ilk adımlarıydı bunlar.
Güzel sanatları eğitim, bilim ve kültür devriminin bir parçası olarak algılayan Atatürk’ün, lâiklik ilkesini sanat ile özellikle resim ve heykel sanatıyla yakından ilgili gördüğü ve bu iki sanat dalının gelişmesi gerektiğine inandığı tarihçilerin sıkça söz ettiği bir olgudur. Sanatın kendisi bir toplum gerçeğidir ve bu nedenle toplumdaki sosyal, düşünsel hareketler, gelişmeler, siyasal çalkantıların dışında kalamaz; bunlardan etkilenir... Toplumların ve bireylerin zaman içinde yaşadıkları baskı, ayrımcılık ve insanî değerlerini yitirme gibi endişeleri sonucunda tepkiler vermesi, bu tepkilerini çeşitli coşkularla ifade etmeleri sanat eserlerine konu olmuştur. (Picasso’nun “Guernica”sı veya Goya’nın siyah baskı “Caprice”leri gibi)... Bu eserler sanatçıların başkalarının yaşantılarını paylaşmak, düşünce ve duygularını anlamaya çalışarak, onlarla birleşmelerini yansıtır. Aynı zamanda, kendi görüş ve düşüncelerini de, yani sanatçının bireyselliğini, toplumsallaştırmaya dönüştürür.
“Uyanış”, toplumdaki bilinçlenme, farkındalık, heyecan ve umutların sanata dönüşmesini aksettirmektedir. On sekiz birbirinden çok farklı sanatçı, ismen Fuat Acaroğlu, Beril Anılanmert, Oktay Anılanmert, Gülden Artun, Zahit Büyükişleyen, Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Talat Enlil, Hüseyin Ertunç, Zeki Fındıkoğlu, Selma Gürbüz, Devabil Kara, Fevzi Karakoç, Nur Özalp, Yüksel Özen, Abdulkadir Öztürk, Hale Sontaş, Sema Ilgaz Temel ve Bilgehan Uzuner, coşku ile bu konuda yaptıkları resim ve heykelleriyle “Uyanış”a katılmışlardır. Bu gerek güncel olayların sanatçılar tarafından yorumlanması olarak algılanabildiği gibi, yaratıcılığın var olan kalıpları sorgulayarak toplumsal uyanışa ve giderek dönüşümüne katkıda bulundukları gerçeğini de yansıtmaktadır.
Ortak inancımız odur ki Mustafa Kemal Atatürk’ün attığı çağdaş uygarlık temeli o denli sağlamdır ki onu yoketmeye çalışanlar her zaman başarısızlığa uğrayacaklardır.
“Uyanış” Nişantaşı’nda Tem Sanat Galerisi’nde 2 Temmuz 2007 Pazartesi günü 18.30’da açılmıştır.
[eklenti yönetici tarafından silindi]