Görsel Sanatlar Platformu - GorselSanatlar.org

GENEL KATEGORİ => Sohbet ve Duyurular => Konuyu başlatan: dbhi - 09 Şubat 2011, 01:38:16

Başlık: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Şubat 2011, 01:38:16
Hayat;
 
Seni kac kisinin aradigi,kiminle ciktigin,cikiyor oldugun veya cikacagin demek de degildir.
Kimi optugun,hangi sporu yaptigin,kimlerin seni sevdigi de degildir.
Hayat, ayakkabilarin,sacin,derinin rengi de degildir.
Nerede yasadigin veya hangi okula gittigin de degildir.
Aslinda hayat; notlar,para,giysiler,girmeyi basardigin ya da basaramadigin okullar da degildir.
 
Hayat;
 
Kimi sevdigin ve kimi incittigindir.
Kendin icin neler hissettigindir.
Guven ,mutluluk,sefkattir.
Arkadaslarina destek olmak ve nefretin yerine sevgiyi koymaktir.
Hayat;
Kiskancligi yenmek,onemsemeyi ogrenmek ve guven gelistirmektir.
Ne dedigin ve ne demek istedigindir.
İnsanlarin sahip olduklarini degil,kendilerini oldugu gibi gormektir.
Her seyden onemlisi hayati,baskalarinin hayatini olumlu yonde etkilemek icin
kullanmayi secmektir.
 
İste hayat bu secimden ibarettir.
 
İnsanlarin en acizi dost edinemeyen,ondan daha acizi ise dost kaybedendir.
 
Charles Eguone
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Şubat 2011, 01:39:29
Hayatın Kendisi Enerjidir


"Yorgunluğunuz, durgunluğunuz, bitkinlik, halsizlik ve isteksizliğinizin, uyku bölünmeleri, çarpıntılar yürek sıkışmalarınızın, sırt-bel-boyun-göğüs ağrılarının, kaşıntı ve egzamalarınızın kaynağını ruhsal elektriğinizdeki kontak atmalarında aramalısınız."

Vücudunuz yetenekli bir enerji dönüşüm merkezidir. Taşıdığınız trilyonlarca hücre, besinlerle aldığınız gücü enerjiye çevirebilen organcıklarla donatılmıştır. Yiyecek ve içeceklerle aldığınız gücü kullanılabilir enerjiye çeviren süreçler, müthiş bir düzen içinde tıkır tıkır işler.

Bu süreçleri etkileyen pek çok faktör var. Yaşınız, cinsiyetiniz, hormonal metabolik yetenekleriniz, genetik mirasınız ve kişisel sağlık hikayeniz bunlardan bazılarıdır.

HAYAT bir enerjidir. İhtiyacı olan enerjiyi beden ve ruhun o müthiş işbirliğinden alır.

Yürümek, koşmak, konuşmak, duymak, uyumak, gülmek, kızmak, yazmak gibi hayata ilişkin pek çok şey bu enerjiyi kullanır.

Ne vücudunuzun bol bol enerji üretmesi, ne de kalorileri yüklenmesi kendinizi canlı ve güçlü hissetmenize yetmez. 'Enerji' ve 'canlılık hissi' arasındaki ilişkiyi sadece kaloriler belirlemez.

Canlılık hissinde, biraz ruh sağlığının ve biraz da duygusallığın yeri olması gerekir.

COŞKUYA ÖNEM VERİN

Enerjik ve canlı kalmayı, eskilerin deyişi ile 'taş gibi olmayı' istiyorsanız, hayatın gücünü sadece yediklerinizde, içtiklerinizde aramayın. 'Hayat çorbası'nın içine birer tutam huzur, coşku, sevinç ve birer parmak keyif, heyecan ve ümit katmaya bakın!

Hayat enerjisinin sadece yedikleriniz, içtiklerinizde gizli olmadığının farkına varmalısınız. Sağlığın 'bedensel ve ruhsal tam bir iyilik hali' olduğunu unutmayıp fiziksel metabolik süreçlere takılıp kalmamalısınız.

Yorgunluğunuz, durgunluğunuz, bitkinlik, halsizlik ve isteksizliğinizin, uyku bölünmeleri, çarpıntılar yürek sıkışmalarınızın, sırt-bel-boyun-göğüs ağrılarının, kaşıntı ve egzamalarınızın kaynağını ruhsal elektriğinizdeki kontak atmalarında aramalısınız. Saydığımız bu ve benzeri sorunlar, çoğu kez bedenden kaynaklanmıyor.

Biraz korku, endişe, üzüntü veya güvensizlik dolu olan tabancayı bir anda patlatıyor.

Eğer ruhsal enerji üretiminizin yeterli olmasını istiyorsanız şu önerileri bir kenara not alabilirsiniz.

ACELECİ OLMAYIN

Yavaşlayın. Sağlıklı bir ruh, bedeni ile yan yana yürüyen, ona gecede gündüzde, korkuda sevgide, tasada, endişede eşlik edendir.

Ruhunuzu bedeninizden ayırmayın, onu koşturup yormayın.

İşe 'yavaşlayarak başlayın'.

Ruhunuzu hayatın doğal hızına, olağan ritmine bırakın. Yemenizi içmenizi, aşık olup sevmenizi, yürümenizi, düşüncelerinizi, mümkün olduğu kadar yavaşlatın.

Acele etmek için çok da acele davranmayın.

Beden ve ruhunuza baş başa kalmaları, konuşup anlaşmaları için zaman bırakın.

Daha yavaş yemeye, dinlenmeye, uyumaya, zamanı uzatıp daha fazla yaşamaya, hayatı daha çok paylaşmaya bakın.

Eğer hayata daha çok değmek, huzur, keşif, neşe eklemek, hayatı geçmemek istiyorsanız birinci adımın hep aynı olduğunu unutmayın.

İşe yavaşlayarak başlayın.

DİRENÇLİ OLUN

Size daha çok sağlık veren şeyin yalnızca pasta, börek, hamburger ve kurabiyelere gösterdiğiniz direnç olduğunu sanmayın.

Kaliteli ve formada bir hayat istiyorsanız direnmeniz gereken çok şey var:

Karamsarlık, korku, endişe, panik, hiddet, kızgınlık, kabalık, kin ve nefreti hayatınıza sokmayın.

KIZIP SİNİRLENMEYİN

Kızmayın, sinirlenmeyin. Her şey, her zaman daha önce hesaplanan, ölçülüp biçilenden farklı boyutlar kazanabilir.

Çevrenizde sizi üzen, bunaltan şeyler bazen yoğunlaşabilir.

Bunları 'çevresel kirlenme' gibi algılayın.

'Huzurlu olmak, içe dönük yaşamda daha önceden örgütlü olmaktır. Kafa karışıklığı, güçlük, çatışma ve karşıtlıklar hep olacaktır.

Marifet, bu durumlarda da sinirlenmemek, kızmamaktır.

İç sükuneti, olabildiğince korumaktır' diyor Vincent Peale. Huzur ve sükunetin ürettiği enerji, temiz ve organik bir enerjidir.

Kızgınlık, öfke, nefret gibi zararlı katkıları ihtiva etmez.

DAHA ÇOK SEVİN

Daha çok hayat enerjisi üretmenin en kolay yolu daha çok sevmektir.

Sınırsız, karşılıksız sevmektir. Sevgi oktanı en yüksek, fiyatı en ucuz yakıttır.

Bagajınıza daha çok sevgi yükleyin.

BAZEN BOYUN EĞİN

Kabul edin! Gerektiğinde direnmelisiniz. Ama uzun süreli dirençlerin, beyhude karşı gelmelerin, uzamış streslerin adrenalin, kortizon ve ensülin gibi fazlası can yakan hormonları artırdığını bilmelisiniz.

Biraz şans, kader, kısmet ve biraz da ilahi takdir hayatın içinde mutlaka yer almalıdır.

Böyle durumlarda Nehru'dan yararlanın:

'Hayat iskambil oyununa benzer. Elinize gelen kartlar gerçekliği temsil eder.

O kartlarla oyunu nasıl oynadığınız ise özgür iradenizi...'

Elinize iyi kartlar gelmediğinde, mevcut kartlarla yetinin. Bekleyin, kabul edin,

'Bu da geçer' deyin.

Hayat sonsuz bir enerjidir. Bu enerjiyi sürekli olarak üretmek, üretirken tükenmemek, tüketmemektir.

Kirletmemek ve iyi yönetmek gerekiyor. Marifet hayatı uzatmakta değil, hayatı mutlu kılmakta, ona yeni ve farklı hayatlar ekleyip ritmini ve hızını bozmamaktır.

Sevgili Can Dündar çok haklıdır!

İnsanlar şişirilen kasları, silinen kırışıklıkları ile genç kalmıyor.

Genç kalmak, yaşadığıyla övünebilmek, istediğinde başını alıp gidebilmek, istediğinde kaldığı yerden ya da sil baştan başlayabilmektir.

Hayata taraf olmaktır.

Hayatı ıskalamamaktır.

Hayatın içinde kalmaktır.

Hayata her yaşta ve her sabah yeniden başlamaktır.....
 Prof. Dr. Osman MÜFTÜOĞLU
 

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Şubat 2011, 01:44:10
Y A S A M  ICIN  OGUT L E R

1. Büyük asklar ve büyük kazanimlarin büyük Risk tasidigini hesaba katin.
2. Kaybettiginizde, aldiginiz dersi de kaybetmeyin.
3. Üç 'S'yi hep uygulayin: Saygi, kendiniz için,Sevgi, baskalari için, ve
Sorumluluk, tüm davranislariniz için,
4. Istediginizi alamamanizin bazen ne kadar büyük bir sans oldugunu
hatirlayin.
5. Kurallari iyi ögrenin ki, onlari düzgün sekilde ihlal etmeyi bilesiniz.
6. Küçük bir aksakligin, büyük bir arkadasligi yaralamasina izin vermeyin.
7. Hata yaptiginizi anladiginiz zaman, düzeltmek için derhal gerekli
adimlari atin.
8. Biraz yanliz zaman harcayin.
9. Kollarinizi degisime açin, ama degerlerinizin kaybolup gitmesine izin
vermeyin.
10. Sessizligin bazen en iyi yanit oldugunu hatirlayin.
11. Iyi ve serefli bir hayat yasayin. Yaslandiginizda ve dönüp geçmisinize
baktiginizda, ikinci kez keyif alin.
12. Sevgi dolu bir ev, hayatinizin temelidir. Sakin, düzenli bir ev
yaratmak için elinizden gelen herseyi yapin.
13. Sevdiklerinizle anlasmazliga düstügünüzde, sadece mevcut durumla
ilgilenin. Geçmisi getirmeyin.
14. Bilginizi paylasin. Bu ölümsüzlüge giden yoldur.
15. Dünyaya karsi nazik olun.
16. Yilda bir kez, daha önce hiç gitmediginiz bir yere gidin.
17. En iyi iliskinin, biribirinize karsi duydugunuz askin,
biribirinize olan ihtiyaçtan daha fazlastigi zaman oldugunu hatirlayin.
18. Basarinizi, ona ulasmak için nelerden vazgeçtiginizle yargilayin.
19. Aska ve yemek pisirmeye, sonuçlarini hiç düsünmeden girisin.
20.8 bu maddeyide siz yazın ;D )
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Şubat 2011, 01:54:50
BABA BİR MASAL ANLAT BANA…

Ben yine telaşsız yaşayayım. Baharlarım acısız dursun tomurcuğa. Beraber Pazar alış verişlerinde elmalar beğenelim. Ve sen hiç ihmal etme bir poşet beyaz leblebimi..

Artık büyümeyeyim! Hiç değilse şimdi dursun zaman. Saçlarındaki beyazlıklar da böyle kalsın. Gözlerindeki hüzün perdesi grileşiyor her gün…

Hadi baba, ben yine o Ankara kışındaki kızın olacağım bu akşam. Sen cebindeki bozuk paraları ellerime tutuştur. Cuma akşamları gözlerine bakıp; “ lütfen baba, bu akşam dokuzda gitmeyeyim yatağa” diyeyim.

Altıncı yaş günümdeki o yeşil bebeği almadım say ve kocaman paketle yeniden zıplat yüreğimi.

Artık istemiyorum büyümeyi… hiç değilse şimdi dursun zaman. Ben büyüdükçe masallar yalanlaşıyor. Her masal, kendi yaşadıklarımızın içinden çıktıkça; geriye sadece acı kalıyor baba!hadi, sen bir masal anlat bu gece. Say ki hiç olmadı acılarımız. Ben büyümedim. Hala sağ dizinde uyuklayan kabarık saçlı kızınım… ve kumbaramdaki hüzünlere sevinç eklemek istiyorum bu akşam.

Büyük istekler, küçük mutlulukları alıyor görüş fikrimizin perdesiz penceresinden. Masallara vakit kalmıyor;çünkü artık hayatın kahramanı oluveriyoruz hiç farkında değilken… ama ben hala, yıllar sonra biraz yoksul çocukluğumu özlüyorum. Kardeşim doğduktan sonra eve gelen o sihirli ama vakur telaşı.. daha bir çocukken; kucaklarınızdan inip, abla oluverdiğim o eşsiz zamanları. Ağaçkakan kuşunun o güzel gülüşünü taklit etmeyi. Lambada eteğimi… yap bozlarımı.

Tezgaha boyum varmazken inatla sandalyeye çıkıp; büyük bir gururla yıkadığımı sandığım bulaşıkları. Ve annemin bana hissettirmeden;onları yeniden yıkadığı eylül Ankara ikindileri….

Kaf dağı çok mu uzak şimdi baba? Zümrüdü Anka kuşunu neden dönemez uzaklara uçurduk. Rapunzelin saçları hala . değil mi uzun ve üç salatalık güzeli , pinokyo, peter neden burada değiller artık baba??

Şimdi törensiz, farkında olmadan tuğla gibi kitaplar almış boya kitaplarımın incecik ama dolu karelerinin acemice boyanmış raf düzensizliğini. Bu gün masamın çekmecesine takıldı gözüm ne zaman kaldırdım keçeli kalemlerimin boyası akmış gazete kupürlerini ; inan hiç hatırlamıyorum baba!

Büyümek, o çılgın şarkılar eşliğinde eteklerimi havalandırmayı, boya kalemlerimi, senin gülen gözlerini aldı avuçlarımdan. Geriye, kocaman evin büyük metre karesinde kendini çok çalışmaya adamış bir büyük, kocaman kız; yaşlanmış saçlarına kırlar düşeli nice olmuş bir yorgun adam getirdi. Şimdi aynı evde birbirlerine ayıracak kocaman vakitleri yok baba kızın… günaydın, iyi çalışmalar, kahve içer miydin, ve çok nadiren birbirlerine ayırabildikleri iki üç küçük saatsiz zamanlar geriye kalan….

Bu gece sen bana bir masal anlat kır saçlı adam! Sanma ki şimdi bitirdiğim onca kalın kitap özletmiyor, komik buluyor senin uydurduklarını.

Hadi, dursun şimdi zaman! Gel de kumbaramı açalım artık. İçinde onca birikmiş çocukluk özlemine inat; senin astar cebinde belki kalmış olan sevinçlerden atalım baba. Say ki ben hiç büyümedim. Sen yaşlanmadın. Anka kuşunu, kaf dağını, heydinin çoban arkadaşını çok özledim ben baba! Hadi , hadi bir masal anlat bana…

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 09 Şubat 2011, 02:15:49
Dolunay hanım çok güzel bir paylaşım..teşekkür ediyorum..

4. Istediginizi alamamanizin bazen ne kadar büyük bir sans oldugunu
hatirlayin.
bunu anlamadım? istediğinizi alabilmenin değilmi?.

Hayat sonsuz bir enerjidir..bu düşüneye tamamen katılıyorum.."ruhsal elektriğinizdeki kontak atmalar"bir çok sıkıntının nedeni bencede..+1..(engelde)



diğer paylaşım içinde..+1 (engelleri aşıp gelince)

gerçekten çok hoş bir paylaşım..örneğin 15 yaşındaki bir çocuğa 5 yaşındaki sevgi verilmiyor ya da sevginin şekli kalıbı değişiyor..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Şubat 2011, 02:20:32
teşekkür ederim emin bey....
4. Istediginizi alamamanizin bazen ne kadar büyük bir sans oldugunu
hatirlayin.
doğru şekilde yazıldı.orada bazen kelimesi var.bazen çok istediğimiz bir şeyi almak çok şey vermek olabilir.dolayısıyla "alamamak" bu anlamada şanstır...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: carra - 09 Şubat 2011, 02:24:33
Minik bir hikaye...
 
Kumsala vuran Deniz Yıldızlarını kurtarmak için
onları birer birer denize atan çocuğa;
"Denizde milyonlarca Deniz Yıldızı var...
Ne fark eder ki..?" diye sorduklarında,
Denize fırlatmak için eline aldığı
Deniz Yıldızını gösteren çocuk şöyle der;
"Ama bunun için çok şey fark edecek..."
 
Çocuksu ruhunuzun hiç kaybolmaması dileğiyle...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 09 Şubat 2011, 02:25:57
yaaaa  çevir kazı yanmasın.. :)
 istediğimi alabiliyorsam şanslıyım bazen alıyosam bazen şanslıyım..çok şey vermek te ne.. pahalıya almakmı?
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ömür banu - 09 Şubat 2011, 02:30:11
pahalıya mal olmak:)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Şubat 2011, 02:42:24
evet bazen aldığınız (çok isteyerek) şeye verdiğiniz bedel daha büyük olabilir.manevi yada maddi anlamda.hayatın içinde görüyor yada duyuyoruz bunları.mesela size bir örnek vereyim kendi hayatımdan;
1993 yılında istanbula gitmiştim staj yapmak için.kale porselende yapacaktım ki hiç bayan vede istanbul dışından öğrenci almamalarına rağmen.çok heyecanlıydım.neyse.direkt ankaradan (üniversite gazi ve ankaradayım mecburen) istanbula gitmek zorunda kaldığım için annemleri görememiş memlekete gidememiştim...oysa ne çok özlemiştim.staj bi hafta uzayınca ablama ısrar ettim "ne olur koyulhisara gidelim" ablam çocuğunun ( aybükeydi adı) doktorundan izin aldı.zira hastaydı kemik yaşı küçüktü.2 yıllık bir hastane geçmişinden onca yanlış teşhis ve acıdan sonra nihayet hastalığının ne olduğu bulunmuştu.o zamanlar bu hastalığın devlet tedavi masrafını vermediği için ablamlar yazlıklarını,arabalarını satmışlar nihayet parayı denkleştirmişlerdi.tedaviyede bir hafta vardı.o kadar çok istiyordum ki eve gitmeyi.nihayet eniştemde ikna olunca yola çıktık.16 saatlik otobüs yolculuğu araba arızasından 20 saate çıktı.aybüke kollarımda "ninem kocaman gözlüklü " oyununu oynarken havale geçirdi.20 saatten sonra araba tutulup geri istanbula yollandık.amasyadaki alçak doktor belge karşılığı yaptığı yanlış iğneyle bebeğimi felce soktu.istanbula vardığımızda kalp çalışıyor solunum çok yavaşlıyordu.eniştem insanlara yalvardı kızını makinaya koymaları için.ama makinada bir taneydi.o gün 6 saat elle bebeğime solunum yaptırdım.eniştemin saçlarının beyazlamasını izler ablamın başka dünyalara kayıp gitmesini izlerken.ve küçüğüm kollarımda teslim etti ruhunu.gözleri aralıktı...annesine hasret kalmıştı...2.5 yaşında en çok tanıdığı ve özlediği varlığa hasretken...
ben memleketime gitmeyi çok istemiştim....annemi görmeyi çok istemiştim.keşke istemeseydim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 09 Şubat 2011, 10:15:36
dolunaycığım yine harika bir paylaşım yapmışsın... çok teşekkürler arkadaşım +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 09 Şubat 2011, 10:16:36
teşekkürler carra paylaşım için +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 09 Şubat 2011, 10:29:27
dolunaycığım....çok üzüldüm....başınız sağolsun canım.....korkunç bir acı yaşamışsınız.....sana ve ailene sabırlar diliyorum...hayat bazen çok acımasız olabiliyor.......ama..önemli olan..bu acılara rağmen ayakta kalabilmek.....hayata tutunmak....sen de bunu çok iyi başarmışsın arkadaşım...tabii ki acılarımız..kayıplarımız....içimizde biryerlerde hep duracak.......şimdi paylaşımın daha da anlamlı oldu...........hayatta başka acılar görmememiz dileğiyle...sevgiler..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: carra - 09 Şubat 2011, 11:29:23
teşekkürler carra paylaşım için +1
340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Şubat 2011, 11:32:49
dolunaycığım yine harika bir paylaşım yapmışsın... çok teşekkürler arkadaşım +1
ben teşekküe ederim...
dolunaycığım....çok üzüldüm....başınız sağolsun canım.....korkunç bir acı yaşamışsınız.....sana ve ailene sabırlar diliyorum...hayat bazen çok acımasız olabiliyor.......ama..önemli olan..bu acılara rağmen ayakta kalabilmek.....hayata tutunmak....sen de bunu çok iyi başarmışsın arkadaşım...tabii ki acılarımız..kayıplarımız....içimizde biryerlerde hep duracak.......şimdi paylaşımın daha da anlamlı oldu...........hayatta başka acılar görmememiz dileğiyle...sevgiler..
teşekkür ediyorum elifciğim.Allah kimseye göstermesin...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 09 Şubat 2011, 11:46:25
dolunaycığım son yazdığını okudum üzüldüm , yürekten üzüldüm inan.. ALLAH başka acılar yaşatmasın, sabır ve metanet versin sizlere....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Şubat 2011, 11:47:20
dolunaycığım son yazdığını okudum üzüldüm , yürekten üzüldüm inan.. ALLAH başka acılar yaşatmasın, sabır ve metanet versin sizlere....
sağolasın yoldaşım.aminnn
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Şubat 2011, 12:35:21
ACELE KARAR VERMEYİN...
Çin düşünürü Lao Tzu'nun öyküsü...
Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu
kıskanırmış... Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için
ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya
yanaşmamış..
"Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı" dermiş
hep. Bir sabah kalkmışlar ki, at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış:
"Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi.
Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran
var, ne de atın" demişler...
İhtiyar: "Karar vermek için acele etmeyin" demiş. "Sadece at kayıp" deyin,
"Çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın
kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz.
Çünkü bu olay henüz bir başlangıç. Arkasının nasıl geleceğini kimse
bilemez."
Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler. Aradan 15 gün geçmeden at,
bir gece ansızın dönmüş... Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine.
Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Bunu gören
köylüler toplanıp ithiyardan özür dilemişler.
"Babalık" demişler, "Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik
değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var.."
"Karar vermek için gene acele ediyorsunuz" demiş ihtiyar. "Sadece atın geri
döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini
henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç.
Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir
yürütebilirsiniz?"
Köylüler bu defa açıkça ihtiyarla dalga geçmemişler, ama içlerinden "Bu
herif sahiden geri zekalı" diye geçirmişler... Bir hafta geçmeden, vahşi
atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını
kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış.
Köylüler gene gelmişler ihtiyara. "Bir kez daha haklı çıktın" demişler.
"Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana
bakacak başkası da yok. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın"
demişler. İhtiyar "Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz" diye
cevap vermiş.
"O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu. Ötesi sizin
verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru. Hayat böyle küçük parçalar
halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez."
Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son
bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen
görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere
almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın
kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin sonunda ya öleceğini ya da esir
düşeceğini herkes biliyormuş.
Köylüler, gene ihtiyara gelmişler... "Gene haklı olduğun ortaya çıktı"
demişler. "Oğlunun bacağı kırık, ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler,
belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik
değil, şansmış meğer..."
"Siz erken karar vermeye devam edin" demiş, ihtiyar. "Oysa ne olacağını
kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda,
sizinkiler askerde... Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şnssızlık
olduğunu sadece Allah biliyor."
Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlamış:
"Acele karar vermeyin. Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında
karar vermekten kaçının. Karar; aklın durması halidir.
Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur.
Buna rağmen akıl, insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak
tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol
biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe
ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen
oracıkta olduğunu görürsünüz."
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 09 Şubat 2011, 12:39:56
harika bir hikaye.. daha öncede okumuştum.. sağolasın arkadaşım.... +1 engel sonrasında....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Şubat 2011, 12:44:15
harika bir hikaye.. daha öncede okumuştum.. sağolasın arkadaşım.... +1 engel sonrasında....
canım benim teşekkür ederim.her paylaşıma bi karizma gelecek diye bişey yokki.hayata dair hoşuma giden,düşündüren,acıtan,ağlatan,güldüren durumları paylaşmak hoşuma gidiyor.bazen her daim bildiğimiz,gördüğümüz yada yaşadığımız durumları farketmeyiz.belki fark yaratır kimbilir...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 09 Şubat 2011, 13:04:40
bazı insanlar dünyayı anlamlı kılmak için doğarlar.......sen da onlardan birisin benim için......yeğenin melek olmuş. dolunaycığım..cennetededir şimdi....annesine ,size sabırlar diliyorum.......acılar olgunlaştırıyor insanı.......gece  gece nelerde düşünmüşün....dolu ;hatta dopdolusun....her yerinden bir güzel ,özel yetenekler taşıyor........hani kendinizi yavaşlatın kısmında yazdıklarını yıllar içinde yaşayarak öğrendik....nehru dan habersiz.......çok teşekkür ederim....herkese bazı hırsların nekadar boş olduğunu hatırlattın......yüreğine sağlık......
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Şubat 2011, 13:10:41
bazı insanlar dünyayı anlamlı kılmak için doğarlar.......sen da onlardan birisin benim için......yeğenin melek olmuş. dolunaycığım..cennetededir şimdi....annesine ,size sabırlar diliyorum.......acılar olgunlaştırıyor insanı.......gece  gece nelerde düşünmüşün....dolu ;hatta dopdolusun....her yerinden bir güzel ,özel yetenekler taşıyor........hani kendinizi yavaşlatın kısmında yazdıklarını yıllar içinde yaşayarak öğrendik....nehru dan habersiz.......çok teşekkür ederim....herkese bazı hırsların nekadar boş olduğunu hatırlattın......yüreğine sağlık......
460a öyle büyük bir misyonum yok asuman hocam...her insan başlı başına bir değer.o değeri yükseltmek yada olduğu gibi bırakmak kişinin kendine kalmış.kendimi kendi haline bırakamıyorum sadece  520a teşekkür ederim.beni bahtiyar ediyorsun (bahtiyar kelimesi bana daha dolu dolu geliyor)  340a sevgilerimle...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 09 Şubat 2011, 13:28:40
zaten bu kadar çoşkulu duygular yaşamasan bu kadar güzel eserler ortaya çıkaramazsın.......yavan ,kıskanç insanlardan uzak ol inşallah.......benden sevgiler......ağlattın beni.....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Şubat 2011, 13:38:51
zaten bu kadar çoşkulu duygular yaşamasan bu kadar güzel eserler ortaya çıkaramazsın.......yavan ,kıskanç insanlardan uzak ol inşallah.......benden sevgiler......ağlattın beni.....
yokk ağlatmak istemedim.. 510a kıyamam ki ben sana. 340a "Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler, Ağzına dolar insanın.. Sussan; acıtır.. Konuşsan; kanatır".
.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 09 Şubat 2011, 13:48:39
artık herşey beni okadar çok üzüyorki.......susam actıyor....konuşsam kanatıyor....babanla ilgili yazdıklarını bende yaşarım hep....babamı kaybettim......hani baba evi dizisinin şarkısı var ya...o beni  bitirir.....tasasız ,sorumsuz gençliğin verdiği neşe,coşku,umutlar,hayaller.......hepsi baba evinde kaldı sanki.......arkasında bir dağ mış insanın.......biz çocuklarımıza da öyle oluruz inşallah......
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Şubat 2011, 13:51:49
artık herşey beni okadar çok üzüyorki.......susam actıyor....konuşsam kanatıyor....babanla ilgili yazdıklarını bende yaşarım hep....babamı kaybettim......hani baba evi dizisinin şarkısı var ya...o beni  bitirir.....tasasız ,sorumsuz gençliğin verdiği neşe,coşku,umutlar,hayaller.......hepsi baba evinde kaldı sanki.......arkasında bir dağ mış insanın.......biz çocuklarımıza da öyle oluruz inşallah......
babanı kaybetmene çok üzüldüm asuman hocam.. 510a ve evet o şarkı benide bitirir  620a  (bir ortak yan daha..)   :) ama sen de DAĞ gibisin...eteklerinde öğrencilerin çocukların tasasız...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Şubat 2011, 14:01:29
Günün Öyküsü: "Güven" çok ince bir çizgidir

Bir gün hâkimin biri bir bankaya gidi...p 1.000.000 poundluk bir çek bozdurmak istediğini söylemiş. Tabii ortalık birbirine girmiş. Banka yöneticileri en üst makamdan onay almadan bu kadar parayı veremeyecekleri söyleyip hemen İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Başbakanlığa filan telefon etmişler. Ancak aradıkları her yerden gelen cevap aynıymış: ÖDEYIN!

Gel gelelim bankada o kadar nakit yokmuş. Hakimden ertesi gün gelmesi rica edilmiş.

Ertesi gün para bir bavul içinde hazırmış. Aradan birkaç gün geçmiş.

Hâkim çıkagelmiş. Parayı bankaya geri vermek istiyormuş. Banka yönetimi şaşırıp kalmış. Hemen Adalet Bakanlığı'nı aramışlar.

Derhal bakanlık müfettişleri devreye girmiş ve hâkime hareketinin sebebini sormuşlar.

Hâkim "Kraliçe’nin hükümeti bize gerçekten bu kadar güveniyor mu? Onu sınadım" yanıtını vermiş.

Raporlar bakanlığa iletilmiş ve aynı gün hâkim azledilmiş.

Adalet bakanlığı hâkime gönderdiği yazıda gerekçeyi şöyle açıklamış: "Kraliçe hükümetinin saygın bir hâkimi, devletine güvenmiyor ve onu sınıyorsa, devlet ona asla güvenmez."

—Güven" çok ince bir çizgidir. Onu kalınlaştırarak kırılmasını engelleyen tek şey, "iki taraflı" olmasıdır.

Not: İngiltere’de yargıçlara açık çek verilme geleneği mevcuttur. Adalet dağıtırken kimseye boyun eğme İstiyorsan ve gereksinmen varsa gidip parayı alabilirsin denmektedir.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Şubat 2011, 14:03:14
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg89.imageshack.us%2Fimg89%2F5992%2F16876914558755550250510.jpg&hash=1a3317bf396ba35b9a4bdde87fcc4de6)
Çocuklarıma,öğrencilerime bazen soruyorum:

-Ne var, ne yok?!

-Ne olsun öğretmenim!

Karamsar belli belirsiz bir cevap:

-Ne olsun öğretmenim!

O ne olsun da neler yatıyor, evet neler yatıyor?

Söylediklerini çok iyi biliyorum.

Onlar artık kocaman adamlar gibi...

Dünyada olup bitenleri,okulunda yaşadıklarını,evdeki hallerini pek ala biliyorlar...

Ve düşünüyorlar.

Ama onların hepsi o ne olsunlarda kalıyor.

Onlar;

Masa örtüsünü yıkatalım diye götürürken annesinin:

-Oğlum deterjan yok!

Saçlarınızı kestirin diyen öğretmenine

-Babamın harçlığı yok!?

"Performans ödevinizi, projelerinizi hazırlıyor musunuz?"diye çıkışan öğretmenine:

-Dosya, kağıt, karton alacak paramız yok?

Denileceğini çok iyi biliyorlar...

Biliyorlar ama..Onların hepsi o ne olsunlarda kalıyor.

Onlar:

Lokantaların önünde, pizzacıların yanında, dönercinin -genizlerini yakan -et kokusunda on bir ay boyunca boğazlarından et geçmediğini,

Pazar bitimi yerde kalan,kurtlu elmaları, çürük portakalları  toplayarak, sözde pazar yaptıklarını,

Doğum gününde yakılan mumları ancak elektrik kesilince yaktıklarını,

Kıvırcık saçlarına taktığı kurdelesinin annesinin eski elbiseninden bir parça olduğunu...

Çok iyi biliyorlar ama...Onların hepsi, evet hepsi işte o ne olsunlarda kalıyor.

Yemekteki bir tek eti alırken babasının sillesini yediğini,

Yirmi beş kilo gelen bedenine otuz kiloluk el arabası verilerek sabahtan akşama kadar kamyonculuk yaptırıldığını ,

Bunun karşılığı kendisine “Bu ne  lan üstün başın" diye çıkışıldığını...

Hergün kavga gürültü,

Ağlatıldıklarını çok iyi biliyorlar.

Evet çok iyi biliyorlar…

Biliyolar ama onların hepsi o ne olsunlarda kalıyor.

 

Soruyorum:

-Ne var, ne yok oğlum?

- !?

-Nasılsın kızım?

-Ne olsun öğretmenim(!)

Ne olsun:

-İş bulamayan zavallı babama acıyorum!

Ne olsun:

-Evde yemek yapamayan hasta anneme acıyorum…

Simit satan ağabeyime, okutulmayan ablama, elbisesi olmayan kardeşime acıyorum…

-Ne olsun öğretmenim?

-Benim için bana acımana, gözlerime bakmana acıyorum…

Acıyorum, anladınız mı öğretmenim acıyorum!

Bana acımanıza acıyorum!!!

   

Sizinde "acıdıklarınız" var mı öğretmenim? 

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: carra - 09 Şubat 2011, 14:13:18
 :'( :'( 620a 620a   teşekürler hocam  340a  +1
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg89.imageshack.us%2Fimg89%2F5992%2F16876914558755550250510.jpg&hash=1a3317bf396ba35b9a4bdde87fcc4de6)
Çocuklarıma,öğrencilerime bazen soruyorum:

-Ne var, ne yok?!

-Ne olsun öğretmenim!

Karamsar belli belirsiz bir cevap:

-Ne olsun öğretmenim!

O ne olsun da neler yatıyor, evet neler yatıyor?

Söylediklerini çok iyi biliyorum.

Onlar artık kocaman adamlar gibi...

Dünyada olup bitenleri,okulunda yaşadıklarını,evdeki hallerini pek ala biliyorlar...

Ve düşünüyorlar.

Ama onların hepsi o ne olsunlarda kalıyor.

Onlar;

Masa örtüsünü yıkatalım diye götürürken annesinin:

-Oğlum deterjan yok!

Saçlarınızı kestirin diyen öğretmenine

-Babamın harçlığı yok!?

"Performans ödevinizi, projelerinizi hazırlıyor musunuz?"diye çıkışan öğretmenine:

-Dosya, kağıt, karton alacak paramız yok?

Denileceğini çok iyi biliyorlar...

Biliyorlar ama..Onların hepsi o ne olsunlarda kalıyor.

Onlar:

Lokantaların önünde, pizzacıların yanında, dönercinin -genizlerini yakan -et kokusunda on bir ay boyunca boğazlarından et geçmediğini,

Pazar bitimi yerde kalan,kurtlu elmaları, çürük portakalları  toplayarak, sözde pazar yaptıklarını,

Doğum gününde yakılan mumları ancak elektrik kesilince yaktıklarını,

Kıvırcık saçlarına taktığı kurdelesinin annesinin eski elbiseninden bir parça olduğunu...

Çok iyi biliyorlar ama...Onların hepsi, evet hepsi işte o ne olsunlarda kalıyor.

Yemekteki bir tek eti alırken babasının sillesini yediğini,

Yirmi beş kilo gelen bedenine otuz kiloluk el arabası verilerek sabahtan akşama kadar kamyonculuk yaptırıldığını ,

Bunun karşılığı kendisine “Bu ne  lan üstün başın" diye çıkışıldığını...

Hergün kavga gürültü,

Ağlatıldıklarını çok iyi biliyorlar.

Evet çok iyi biliyorlar…

Biliyolar ama onların hepsi o ne olsunlarda kalıyor.

 

Soruyorum:

-Ne var, ne yok oğlum?

- !?

-Nasılsın kızım?

-Ne olsun öğretmenim(!)

Ne olsun:

-İş bulamayan zavallı babama acıyorum!

Ne olsun:

-Evde yemek yapamayan hasta anneme acıyorum…

Simit satan ağabeyime, okutulmayan ablama, elbisesi olmayan kardeşime acıyorum…

-Ne olsun öğretmenim?

-Benim için bana acımana, gözlerime bakmana acıyorum…

Acıyorum, anladınız mı öğretmenim acıyorum!

Bana acımanıza acıyorum!!!

   

Sizinde "acıdıklarınız" var mı öğretmenim? 


Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Şubat 2011, 14:15:26
ben teşekkür ederim carra.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 09 Şubat 2011, 14:58:04
Sevgili Dolunay..Son mesajımda espiri yapayım dedim yanlış anlama ..benzer olayı bende yaşadım istediğim olmadı ve ben hayatta kaldım..acını bizimle paylaştın..Allah hayatın güzelliklerini göstermesi dileğiyle.. 311s

 340a+1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 09 Şubat 2011, 15:11:18
teşekkürler carra +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 09 Şubat 2011, 15:12:07
teşekkürler dolunaycığım paylaşımların için +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 09 Şubat 2011, 16:26:59
dolunaycığım teşekkürler......inşallah.......
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Şubat 2011, 18:14:52
Sevgili Dolunay..Son mesajımda espiri yapayım dedim yanlış anlama ..benzer olayı bende yaşadım istediğim olmadı ve ben hayatta kaldım..acını bizimle paylaştın..Allah hayatın güzelliklerini göstermesi dileğiyle.. 311s

 340a+1..
tamam emin bey.sizin için de üzüldüm,her şey bizim için ama yerinde ve zamanında olsun.teşekkür ediyorum dilek ve temennileriniz için...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Şubat 2011, 18:16:07
teşekkürler dolunaycığım paylaşımların için +1

ben teşekkür ederim yoldaşım ilgine....
dolunaycığım teşekkürler......inşallah.......
inşallah asuman hocam ve samimiyim söylediklerimde...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 09 Şubat 2011, 19:41:10
ne güzel şeyler paylaşmışsın yine...yüreği sevgiyle dolu arkadaşım...teşekkürler...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 09 Şubat 2011, 19:43:25
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg89.imageshack.us%2Fimg89%2F5992%2F16876914558755550250510.jpg&hash=1a3317bf396ba35b9a4bdde87fcc4de6)
Çocuklarıma,öğrencilerime bazen soruyorum:

-Ne var, ne yok?!

-Ne olsun öğretmenim!

Karamsar belli belirsiz bir cevap:

-Ne olsun öğretmenim!

O ne olsun da neler yatıyor, evet neler yatıyor?

Söylediklerini çok iyi biliyorum.

Onlar artık kocaman adamlar gibi...

Dünyada olup bitenleri,okulunda yaşadıklarını,evdeki hallerini pek ala biliyorlar...

Ve düşünüyorlar.

Ama onların hepsi o ne olsunlarda kalıyor.

Onlar;

Masa örtüsünü yıkatalım diye götürürken annesinin:

-Oğlum deterjan yok!

Saçlarınızı kestirin diyen öğretmenine

-Babamın harçlığı yok!?

"Performans ödevinizi, projelerinizi hazırlıyor musunuz?"diye çıkışan öğretmenine:

-Dosya, kağıt, karton alacak paramız yok?

Denileceğini çok iyi biliyorlar...

Biliyorlar ama..Onların hepsi o ne olsunlarda kalıyor.

Onlar:

Lokantaların önünde, pizzacıların yanında, dönercinin -genizlerini yakan -et kokusunda on bir ay boyunca boğazlarından et geçmediğini,

Pazar bitimi yerde kalan,kurtlu elmaları, çürük portakalları  toplayarak, sözde pazar yaptıklarını,

Doğum gününde yakılan mumları ancak elektrik kesilince yaktıklarını,

Kıvırcık saçlarına taktığı kurdelesinin annesinin eski elbiseninden bir parça olduğunu...

Çok iyi biliyorlar ama...Onların hepsi, evet hepsi işte o ne olsunlarda kalıyor.

Yemekteki bir tek eti alırken babasının sillesini yediğini,

Yirmi beş kilo gelen bedenine otuz kiloluk el arabası verilerek sabahtan akşama kadar kamyonculuk yaptırıldığını ,

Bunun karşılığı kendisine “Bu ne  lan üstün başın" diye çıkışıldığını...

Hergün kavga gürültü,

Ağlatıldıklarını çok iyi biliyorlar.

Evet çok iyi biliyorlar…

Biliyolar ama onların hepsi o ne olsunlarda kalıyor.

 

Soruyorum:

-Ne var, ne yok oğlum?

- !?

-Nasılsın kızım?

-Ne olsun öğretmenim(!)

Ne olsun:

-İş bulamayan zavallı babama acıyorum!

Ne olsun:

-Evde yemek yapamayan hasta anneme acıyorum…

Simit satan ağabeyime, okutulmayan ablama, elbisesi olmayan kardeşime acıyorum…

-Ne olsun öğretmenim?

-Benim için bana acımana, gözlerime bakmana acıyorum…

Acıyorum, anladınız mı öğretmenim acıyorum!

Bana acımanıza acıyorum!!!

  

Sizinde "acıdıklarınız" var mı öğretmenim?  




Acaba tepedekilerde biliyor mu bunları?? Ne olsun?..
(+1..engel)

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 09 Şubat 2011, 19:48:07
ESKİ BİR TAPINAK YAZITI


Gürültü patırtının ortasında sükunetle dolaş; sessizliğin içinde huzur bulduğunu unutma. Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin karşılık unutmak olsun. Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma. İçten ol; telaşsız, kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü, dünyada herkesin bir öyküsü vardır.

Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. İşinle, ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; hayattaki dayanağın odur. Seveceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış olmazsın. İşini öyle sev ki , başarılarının bedelini ve yüreğini güçlendirirken verdiklerinle de yepyeni bir hayat başlatmış olacaksın.

Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma. Çevrene önerilerde bulun ama hükmetme. İnsanları yargılarsan onları sevmeye zaman kalmaz. Ve unutma ki insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum  taneciğinden daha fazla değildir

Aşka burun kıvırma sakın; o çöl ortasında yemyeşil bir bahçedir. O bahçeye layık bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu unutma.

Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda malûp olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür.


Yılların geçmesine öfkelenme; gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme. Rüzgarın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini rüzgara göre ayarla. Çünkü dünya karşılaştığı fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getirmediğinle ilgilenir. Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki, evreni yargılamak imkansızdır. Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendinle barış içinde ol.


Hatırlarmısın doğduğun zamanları; sen ağlarken herkes sevinç içinde gülümsüyordu. Öyle bir ömür geçir ki, herkes ağlasın öldüğünde, sen mutlulukla gülümse. Sabırlı, şefkatli, bağışlayıcı ol. Eninde sonunda bütün servetin sensin. Görmeye çalış ki bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen, dünya insanoğlunun biricik mekanıdır.

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 09 Şubat 2011, 19:51:32
MEVLANA'DAN ALTIN SÖZLER:


Gizli olan şeyler zıddı ile açığa çıkar. Hakk’ın zıddı olmadığından gizlidir.

Bir mum, diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından birşey kaybetmez.

Gülün dikene katlanması, onu güzel kokulu yaptı.

Kainat birbirine, sevgi ile zincirleme bağlanmış. Sevgini vermesini öğren; çünkü gönlün de anlasın ki hepsine yer varmış. Sevgisiz insandan, dünya, unutma ki korkarmış. Ya korkudan yana kaçar ya düşman olur kovalarmış.
* * *

Rüzgar ateş için neyse, ayrılık da aşk için odur; küçük bir aşkı söndürür, büyük bir aşkı daha da güçlendirir.

* * *

Gam, olmayacak dileklerden meydana gelir.

* * *

Dil, hem tükenmeyen bir hazine, hem dermanı olmayan derttir.

* * *

Putların anası, nefsinizin putudur.

* * *

Doğruların yemin etmeye ihtiyacı yoktur.

* * *

Körler görmese de yıldızlar vardır.

* * *

Dostlarınızı sıkça ziyaret ediniz. Çünkü üzerinde yürünmeyen yollar, diken ve çalılarla kaplanır.

* * *

İyi dostu olanın, aynaya ihtiyacı yoktur.

* * *

Duygu akla, akıl da ruha esirdir.

* * *

Dünyayı görmek için gerçek göze ihtiyaç vardır.

* * *

Fare huylulara, kedi bey olur.

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 09 Şubat 2011, 19:52:25
paylaşım için teşekkürler öğretmenim...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 09 Şubat 2011, 19:54:22
ne güzel ve özel paylaşımlar.......sağolun......+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: carra - 09 Şubat 2011, 19:57:17
paylaşım için teşekkürler emin hoca  ...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 09 Şubat 2011, 20:03:44
Teşekkürler..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 10 Şubat 2011, 03:26:30
sanırım bilmiyorlar emin bey.malum tepe yüksek.aşağısı böcük gibi görünüyordur...bu arada paylaşımlarınız muhteşem.karizmada engeldeyim sonra...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 10 Şubat 2011, 03:27:04
ne güzel şeyler paylaşmışsın yine...yüreği sevgiyle dolu arkadaşım...teşekkürler...+1
ben teşekkür ederim canım benim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 10 Şubat 2011, 03:44:37
Anadolu'nun orta vilayetlerinden bir köyde, yavaş yavaş güneş batmaya, hava kararmaya başlar. Karanlık iyice çöker köyün üzerine. Evlerden birinde bir kadın ve adam yatma hazırlığı yapmaktadır. Erken yatıp yarın sabaha, güneş ışığına erken uyanılacaktır. Adam üzerini değiştirir, yatağına yönelir.
Evin penceresinden, karanlık bahçeye vuran ışıkta, ağaçların arasında bir gölge belirir. Kadın pencereden dışarı bakar ve gülümser. Kadının sevgilisi bahçededir...
Tam sözleştikleri gibi, sözleştikleri saatte ve yerde adam onu beklemektedir. Kadın kocasının uyumasından emin olunca...
Sessizce yataktan kalkar, üstünü giyer... Ve pencereden aşağıya atlar.
Başka bir adam için... Kadın kocasını terk eder…
Koşarlar iki sevgili... Kaçıyorlar... Tarlaları, ovaları aşarlar...
Anadolu'da bir köy nasıl nasıl koşmasınlar ki. Arkalarından onları kovalayacak onca şey vardır... Namus belası. Töre cinayetleri... Yoksulluk... Cefa... Korku... Arkalarında bunlar varken nasıl durabilirler...
Köyden uzaklaştıklarına iyice emin olunca soluklanmak için dururlar...
Kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefese der ki ;
"Evden çıktığımdan beri, ayakkabımın içinde bir şey var beni rahatsız ediyor"...
Çıkartıp bakarlar ki!
Ayakkabısının içinde bir tomar para!
Kocası her şeyin farkında... Biliyor ki gidecek...
"Beni terk edecek ama bunca yıl çorbasını içtim, çamaşırlarımı yıkadı, ütüledi. Bana emeği geçti"
YABAN ELDE MUHTAÇ OLMASIN DİYE!
O yoksul köylü;
Bütün parasını; başka bir adam için kendisini terk eden karısının, giderek kendinden uzaklaşan adımlarını attığı ayakkabısının içine koydu...
O güzel insanı...
O onurlu davranışı sergileyen...
O terk edilen adamı...
HEPİNİZ TANIYORSUNUZ!
Çünkü o ;
Bir dizesinde bize yürekten seslendiği gibi...
Uzun ince bir yoldaydı ve
Gidiyordu gündüz gece...
Şimdi sorarım size ;
Bu memlekette töre cinayetleri, kadına karşı uygulanan şiddet mi yakışır? Yoksa... Âşık Veysel gibi hayatında hiç kitap okumasa, OKUYAMASA bile...
KİTAP GİBİ HAYAT YAŞAYAN ADAMLAR MI YAKIŞIR
Sunay AKIN
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg98.imageshack.us%2Fimg98%2F3921%2Fasikveysel1.jpg&hash=da748c5ee7a303328f4a7ac2ab2b535a)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 10 Şubat 2011, 08:59:56
3.44..........bravo sana arkadaşım.....çok güzel bir paylaşım...teşekkürler....+1
(sen otur 3.44 lere kadar...bugün misafirinin yanında gözlerini nasıl açık tutacaksın bakalım) 590a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 10 Şubat 2011, 10:33:07
+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 10 Şubat 2011, 10:58:12
ESKİ BİR TAPINAK YAZITI


Gürültü patırtının ortasında sükunetle dolaş; sessizliğin içinde huzur bulduğunu unutma. Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin karşılık unutmak olsun. Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma. İçten ol; telaşsız, kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü, dünyada herkesin bir öyküsü vardır.

Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. İşinle, ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; hayattaki dayanağın odur. Seveceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış olmazsın. İşini öyle sev ki , başarılarının bedelini ve yüreğini güçlendirirken verdiklerinle de yepyeni bir hayat başlatmış olacaksın.

Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma. Çevrene önerilerde bulun ama hükmetme. İnsanları yargılarsan onları sevmeye zaman kalmaz. Ve unutma ki insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum  taneciğinden daha fazla değildir

Aşka burun kıvırma sakın; o çöl ortasında yemyeşil bir bahçedir. O bahçeye layık bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu unutma.

Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda malûp olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür.


Yılların geçmesine öfkelenme; gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme. Rüzgarın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini rüzgara göre ayarla. Çünkü dünya karşılaştığı fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getirmediğinle ilgilenir. Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki, evreni yargılamak imkansızdır. Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendinle barış içinde ol.


Hatırlarmısın doğduğun zamanları; sen ağlarken herkes sevinç içinde gülümsüyordu. Öyle bir ömür geçir ki, herkes ağlasın öldüğünde, sen mutlulukla gülümse. Sabırlı, şefkatli, bağışlayıcı ol. Eninde sonunda bütün servetin sensin. Görmeye çalış ki bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen, dünya insanoğlunun biricik mekanıdır.




bu harika paylaşımınız için teşekkürler emin hocam.. +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 10 Şubat 2011, 10:59:22
harikasın dolunaycığım, çok güzel paylaşımların.... sonsuz teşekkürler +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 10 Şubat 2011, 18:22:29
3.44..........bravo sana arkadaşım.....çok güzel bir paylaşım...teşekkürler....+1
(sen otur 3.44 lere kadar...bugün misafirinin yanında gözlerini nasıl açık tutacaksın bakalım) 590a
:)) sormaaa.11 e kadar uyumuşum bu yüzden biraz geç yiyip içtik.asuman hocam yabancı değil yanlış anlamaz :) teşekkürler elifciğim.( bu arada senin dedikodunu da yaptık:) şaka bir yana seninde olmanı çok isterdim
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 10 Şubat 2011, 18:23:08
harikasın dolunaycığım, çok güzel paylaşımların.... sonsuz teşekkürler +1
canım benim bende teşekkür ediyorum bu zarifliğine ve ilgine...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 10 Şubat 2011, 18:25:09
teşekkür ederim arkadaşım....gönlüm sizinle idi zaten.... başka bir zaman ...hep beraber oluruz inşallah....
(ben de kulaklarım neden yanıyor diyordum) 110b
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 10 Şubat 2011, 18:25:54
o zaman en kısa sürede ankaraya bekliyoruz seni.tamam mı?
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 10 Şubat 2011, 18:26:44
o zaman en kısa sürede ankaraya bekliyoruz seni.tamam mı?
inşallah...ben de çok isterim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 10 Şubat 2011, 18:36:28
Günün Öyküsü: Hayat Dersleri
Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en iyi öğrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk almadan geldim ve orada çakıldım kaldım. Son soru şöyleydi :
'Her gün okulu temizleyen hademe kadının ilk adı nedir ?'
Bu her halde bir çeşit şaka olmalıydı. Kadını, yerleri silerken, hemen her gün görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı. 50'lerinde falan olmalıydı.
Ama adını nerden bilecektim ki! Son soruyu yanıtsız bırakıp kâğıdı teslim ettim. Süre biterken bir öğrenci, son sorunun test sonuçlarına dahil olup olmadığını sordu.
'Tabii, dâhil' dedi, Hocamız...
'İş yaşamınız boyunca insanlarla karşılaşacaksınız. Hepsi birbirinden farklı insanlar. Ama hepsi sizin ilginiz ve dikkatinizi hak eden insanlar bunlar. Onlara sadece gülümsemeniz ve 'Merhaba' demeniz gerekse bile...'
Bu dersi hayatım boyunca unutmadım. Hademenin adını da...
Dorothy idi.
İkinci Ders :
Bir gece vakit gece-yarısına doğru Alabama Otoyolunun kenarında duran bir zenci kadın gördüm. Bardaktan boşanırca yağan yağmura rağmen, bozulan arabasının dışında duruyor ve dikkati çekmeye çalışıyordu. Geçen her arabaya el sallıyordu.
Yanında durdum. 60'lı yıllarda bir beyazın bir zenciye, hem de Alabama'da, yardıma kalkışması pek olağan şeylerden değildi. Onu kente kadar götürdüm. Bir taksi durağına bıraktım. Ayrılırken ille de adresimi istedi, verdim. Bir hafta sonra, kapım çalındı. Muazzam bir konsol televizyon indiriyordu adamlar. Bir de not ekliydi, armağanda...
'Geçen gece otoyolda bana yardımınıza teşekkür ederim. O korkunç yağmur sadece elbiselerimi değil, ruhumu da sırılsıklam etmişti. Kendime güvenimi yitirmek üzereydim, siz çıka geldiniz.
Sizin sayenizde ölmekte olan kocamın yatağının başucuna zamanında ulaşmayı başardım. Biraz sonra son nefesini verdi. Tanrı bana yardım eden sizi ve başkalarına karşılık beklemeksizin
yardım eden herkesi kutsasın...
En İyi Dileklerimle, Bayan Nat King Cole.'
Üçüncü Ders :
Size Hizmet Edenleri Hep Hatırlayın...
Bir pastanın üç otuz paraya satıldığı günlerde 10 yaşında bir çocuk pastaneye girdi. Garson kız hemen koştu... Çocuk sordu:
'Çikolatalı pasta kaç para ?'
'50 Cent.'
Çocuk cebinden çıkardığı bozukları saydı. Bir daha sordu:
'Peki, Dondurma Ne Kadar ?'
'35 Cent.' dedi garson kız, sabırsızlıkla. Dükkânda yığınla müşteri vardı ve kız hepsine tek başına koşuşturuyordu. Bu çocukla daha ne kadar vakit geçirebilirdi ki...
Çocuk parasını bir daha saydı ve 'Bir dondurma alabilir miyim, lütfen ?' dedi.
Kız dondurmayı getirdi. Fişi tabağın kenarına koydu ve öteki masaya koştu. Çocuk dondurmasını bitirdi. Fişi kasaya ödedi. Garson kız masayı temizlemek üzere geldiğinde, gözleri doldu, birden.
Masayı sanki akan gözyaşları temizleyecekti. Boş dondurma tabağının yanında çocuğun bıraktığı
15 Cent'lik bahşiş duruyordu..
Dördüncü Ders :
Yolumuzdaki Engeller...
Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacak diye gözlüyor...
Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler.
Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi. Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu. Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı.
Kan ter içinde kaldı ama, sonunda, kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Açtı...
Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde...
'Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir.' diyordu kral. Köylü, bugün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı. 'Her engel, yaşam koşullarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır.'
Beşinci Ders :
Önemli Olan Vermektir..
Yıllar önce hastanede çalışırken, ağır hasta bir kız getirdiler. Tek yaşam şansı, beş yaşındaki kardeşinden acil kan nakli idi. Küçük oğlan aynı hastalıktan mucizevi bir şekilde kurtulmuş ve kanında o hastalığın mikroplarını yok eden antikorlar oluşmuştu.
Doktor durumu beş yaşındaki oğlana anlattı ve ablasına kan verip vermeyeceğini sordu. Küçük çocuk bir an duraksadı. Sonra derin bir nefes aldı ve 'Eğer kurtulacaksa, veririm kanımı' dedi. Kan nakli yapılırken, ablasının gözlerinin içine bakıyor ve gülümsüyordu.
Kızın yanaklarına yeniden renk gelmeye başlamıştı, ama küçük çocuğun yüzü de giderek soluyordu...
Gülümsemesi de yok oldu. Titreyen bir sesle doktora sordu :
'Hemen mi öleceğim ?'
Ufaklık, doktoru yanlış anlamıştı, ablasına vücudundaki bütün kanı verip, öleceğini düşünüyordu.

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 10 Şubat 2011, 18:43:11
ne zaman yayınladın canım benim.......yaaa beni yine ağlatacaksın.......harika paylaşımlar......+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 10 Şubat 2011, 18:45:01
offfff...öğretmenim...tıkadın benii.....teşekkür ederim...(boğazımı tıkadığın için değil ama.....paylaştığın için....)+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 10 Şubat 2011, 18:51:33
ne zaman yayınladın canım benim.......yaaa beni yine ağlatacaksın.......harika paylaşımlar......+1
biraz önce.sen gidince toparlanı pc başına oturup paylaştım işte.ve ben teşekkür ederim herşey için bugün için...sevgiler...
offfff...öğretmenim...tıkadın benii.....teşekkür ederim...(boğazımı tıkadığın için değil ama.....paylaştığın için....)+1
canım benim ben teşekkür ederim böylesine duyarlı olduğun için....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 10 Şubat 2011, 18:57:04
Sayın carra..elif öğretmenim..yoldaş ve dolunay hanım hepinize teşekkürler..

Paylaşım için teşekkürler Dolunay hanım..+1 (engelleri aşıp gelecek)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 10 Şubat 2011, 18:59:23
Sayın carra..elif öğretmenim..yoldaş ve dolunay hanım hepinize teşekkürler..

Paylaşım için teşekkürler Dolunay hanım..+1 (engelleri aşıp gelecek)
teşekkürler benden emin bey... 570a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 10 Şubat 2011, 20:40:18
 110b +1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 10 Şubat 2011, 21:28:33
110b +1..
teşekkürler....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 11 Şubat 2011, 00:16:18
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg145.imageshack.us%2Fimg145%2F6222%2Fdokunmak3ar.jpg&hash=af496db8df2ec44df0db1faa9a8d7793)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 11 Şubat 2011, 00:21:10
harika paylaşımlar......sana sarılmak istiyorum....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 11 Şubat 2011, 00:23:54
ikiz olmak şartmı???  +1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 11 Şubat 2011, 00:31:11
bu hikayeyi biliyormusunuz.....ikinci dünya savaşından sonra Almanya da bir yetimhanede 25  çocuğa bir hemşire bakıyormuş.....çocuklar ölmeye   başlamış    fiziki bir rahatsızlık tespit edememişler...sonra bebek sayısını azaltmışlar yani 10 bebeğe bir hemşire vermişler....bebekler daha az ölmüş....sonra dahada azaltmışlar.....bebekler ilgi ve sevgi arttıkça yaşama daha çok tutunmuş.....sevgi herşey bana göre.....harikasın....+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 11 Şubat 2011, 00:36:53
harika paylaşımlar......sana sarılmak istiyorum....
:) canım  teşekkürler...
ikiz olmak şartmı???  +1..
değil..:)
bu hikayeyi biliyormusunuz.....ikinci dünya savaşından sonra Almanya da bir yetimhanede 25  çocuğa bir hemşire bakıyormuş.....çocuklar ölmeye başlanış....fiziki bir rahatsızlık tespit edememişler...sonra beek syısını azaltmışlar yani 10bebeğe bir hemşire vermişler....bebekler daha az ölmüş....sonra dahada azaltmışlar.....bebekler ilgi ve sevgi arttıkça yaşama daha çok tutunmuş.....sevgi herşey bana göre.....harikasın....+1
evet duymuş ve yine çok etkilenmiştim...teşekkürler..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 11 Şubat 2011, 00:44:14
Bi an çok korktum..ikizim yok mazalllah..hepinizi saygı ve sevgiyle kucaklıyorum..

Asuman hanım paylaşımınız çok güzel..ancak..+1 borcum..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 11 Şubat 2011, 11:43:00
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg153.imageshack.us%2Fimg153%2F8586%2Fimage77m.jpg&hash=c1b382fe735cd28c099df1ebfda052cc)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 11 Şubat 2011, 11:46:37
    Çok zaman önceydi.O kadar zaman önceydi ki zaman diye bir şey yoktu.
İnsanlar güneş doğup batıncaya kadar yaşıyorlardı hayatı.
Bir daha hiç olmayacakmış gibi dolu ve anlamlı.
Derken zaman diye üç parçalı bir şey icat etti insan.
Bir parçasına dün dedi, diğer parcasına bugün, öteki parçasına da yarın.
Sonra fesat karıştı zamana ve insan bugünü unuttu.
Dünü düsünüp pişman oldu, yarını düşünüp telaşlandı;
ama işin ilginç tarafı tüm telaş ve pişmanlıkları güneş doğup batıncaya kadar yaşadı.
Farkında olmadan rezil etti bu gününü.
Oysa yarın, bugüne dün diyor, dünde bu gün için yarın diyordu.
Bir türlü beceremedi.Bir eliyle yarına, diğer eliyle düne yapıştı.
Bu günü eline yüzüne bulaştırdı...Mutsuz oldu insan.
Ve ne gariptir ki yarının telaşı da, dünün pişmanlığını da hep bugün yaşadı;
ama bugünü hiç yaşayamadı.Ne yarın ne de dün!
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 11 Şubat 2011, 11:59:03
evet sustuklarına kulak veriyorum.......ah keşke sadece bu günü yaşasak......'bu günler dünlerin yarını değilmi'+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 11 Şubat 2011, 12:06:52
evet sustuklarına kulak veriyorum.......ah keşke sadece bu günü yaşasak......'bu günler dünlerin yarını değilmi'+1
teşekkürler...veee günaydınnnnn ( geç bi saat ne günaydını ama kalan gün için kocaman bir günaydın işte...)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: auguste - 11 Şubat 2011, 12:07:51
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg145.imageshack.us%2Fimg145%2F6222%2Fdokunmak3ar.jpg&hash=af496db8df2ec44df0db1faa9a8d7793)

teşekkürler öğretmenim +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 11 Şubat 2011, 12:08:53
 ben teşekkür ederim ilgine ku@Rtz
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 11 Şubat 2011, 13:16:12
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg153.imageshack.us%2Fimg153%2F8586%2Fimage77m.jpg&hash=c1b382fe735cd28c099df1ebfda052cc)

Harika bir paylaşım..çok teşekkür..

ikinci paylaşımda çok güzel..Carpe diem.. +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 11 Şubat 2011, 17:34:26
evettttt +1 geldi....sıcak sıcak.....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 11 Şubat 2011, 20:12:35
her iki paylaşımın da çok güzel dolunaycığım.....teşekkürler...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 11 Şubat 2011, 20:54:14
Dolunay öğretmenim..+1 daha..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 11 Şubat 2011, 21:50:59
    Çok zaman önceydi.O kadar zaman önceydi ki zaman diye bir şey yoktu.
İnsanlar güneş doğup batıncaya kadar yaşıyorlardı hayatı.
Bir daha hiç olmayacakmış gibi dolu ve anlamlı.
Derken zaman diye üç parçalı bir şey icat etti insan.
Bir parçasına dün dedi, diğer parcasına bugün, öteki parçasına da yarın.
Sonra fesat karıştı zamana ve insan bugünü unuttu.
Dünü düsünüp pişman oldu, yarını düşünüp telaşlandı;
ama işin ilginç tarafı tüm telaş ve pişmanlıkları güneş doğup batıncaya kadar yaşadı.
Farkında olmadan rezil etti bu gününü.
Oysa yarın, bugüne dün diyor, dünde bu gün için yarın diyordu.
Bir türlü beceremedi.Bir eliyle yarına, diğer eliyle düne yapıştı.
Bu günü eline yüzüne bulaştırdı...Mutsuz oldu insan.
Ve ne gariptir ki yarının telaşı da, dünün pişmanlığını da hep bugün yaşadı;
ama bugünü hiç yaşayamadı.Ne yarın ne de dün!

teşekkürler arkadaşım...+1 engel sonrasında
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 12 Şubat 2011, 10:03:03
Harika bir paylaşım..çok teşekkür..

ikinci paylaşımda çok güzel..Carpe diem.. +1
teşekkürler emin hocam...
evettttt +1 geldi....sıcak sıcak.....
teşekkürler arkadaşım...
her iki paylaşımın da çok güzel dolunaycığım.....teşekkürler...+1
ben teşekkür ederim canım ...
teşekkürler arkadaşım...+1 engel sonrasında
ben teşekkür ederim yoldaşım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 12 Şubat 2011, 11:49:46
Kuraklık o yıl, New Jersey’in yemyeşil çayırlarını kahverengine çevirmiş ve tüm New Jerseylilerin gurur kaynağı yüzyıllık dev ağaçların yapraklarının zamanından önce dökülmesine neden olmuştu. Kuraklığın kırküçüncü gününde, küçük bir kentin yoksullar mahallesinden geçen Tom Greenfield adlı genç bir tarım uzmanı, tozlu yolda bir kova suyu sürüklercesine taşıyan yaşlı bir kadına rastladı.Otomobilinin camını indirdi ve yaşlı kadına seslendi:“Sizi gideceğiniz yere kadar götürebilir miyim, bayan?”Yaşlı kadın teşekkür etti ve bir kilometre kadar geride kalan evini işaret etti:“Zaten şu kadar kısa bir yoldan geliyorum” dedi ve yüz metre ötedeki dev bir meşe ağacını göstererek “Zahmet etmenize gerek yok...” dedi. “Iki üç adımlık yolum kaldı.”Greenfield, kadının bir kova suyu ne yapacağını merak etti. Onu arkasından izledi. Yaşlı kadının, zorlukla taşıdığı kovayı bahçenin uzak bir köşesindeki büyük meşe ağacına kadar sürükleyip, sonra da kovadaki suyla meşe ağacını suladığını görünce, hem hayran kaldı, hem de şaşırdı. Yanına yaklaştı ve sordu: “Bu ağacı sulamak için mi o bir kova suyu bir kilometre öteden taşıdınız? Güçlükle kaldırdığınıza göre kova galiba çok ağırdı.” Yaşlı kadın, genç adama gülümseyerek baktı.“Tam 81 yaşımdayım. Bu ağaç ise, yaşamdaki tek dostum. Küçük bir kızken arkadaş olmuştum onunla. Şimdi hiçbiri yaşamayan tüm arkadaşlarımla bu ağacın çevresinde, bilseniz ne oyunlar oynadık, onun gölgesinde nasıl dinlendik... Bu ağaç kurursa ne yaparım, ben?”Genç tarım uzmanı, yüzyıllık dev meşe ağacına uzun uzun ve dikkatlice baktı. Deneyimli gözü, ağacın giderek kurumakta olduğunu görmekte gecikmedi.Yaşlı kadın, meşe ağacıyla arkadaşlığını anlatmayı sürdürdü:“Annem beni dövdüğü ya da azarladığı zaman bu ağaca tırmanırdım, onun kollarına sığınırdım” dedi. “Nişanlım, parmağıma nişanı ağacın altında taktı. Benim için böylesi anılarla dolu olan bu ağaç için, bir kilometre öteden bir kova su taşımamı gerçekten çok mu görüyorsunuz?” Yaşlı kadın ertesi gün elinde su kovasıyla yine meşe ağacına giderken, ağacın çevresinde beş altı işçinin çalışmakta olduğunu gördü. Kovayı yere bıraktı ve işçilere doğru koşarak “Bırakın ağacımı” diye bağırdı. “Dokunmayın benim ağacıma...” Işçilerin başındaki adam kasketini çıkardı ve yaşlı kadınısaygıyla selamladı: “Ağacınıza kötü bir şey yapmak için değil, onu kurtarmak için geldik, hanımefendi” dedi. “Ağacınızın köklerinin çevresinde kanallar açtık ve onları tankerimizin deposundaki suyla doldurarak, ağacınızı bol bol suladık.”Yaşlı kadı tankerinin üzerinde yazılı olan “Greenfield Fidanlığı” adına takıldı.“Fakat ben sizi çağırmadım ki?” dedi. “Kim gönderdi sizi buraya?”Adam, saygılı tavrıyla yanıt verdi:“Bizi buraya gönderen kişi, adını söylemedi, efendim” dedi.
Yaşlı kadın, yeterli suya kavuşan arkadaşı meşe ağacının altında durdu ve işçilerin tek tek ellerini sıktıktan sonra bindikleri kamyonun arkasından yaşlı gözlerle baktı.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 12 Şubat 2011, 11:54:13
harika..........sen nereden buluyorsun bu güzel yazıları   çok   dokunuyorinsanın yüreğine+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 12 Şubat 2011, 11:56:41
harika..........sen nereden buluyorsun bu güzel yazıları   çok   dokunuyorinsanın yüreğine+1
teşekkür ederim.okuduğum gazete internetteki yazılar vs..kesip ya günlüğüme yapıştırıyorum yada arşivime kopyalıyorum.bunlar arşivimden...:)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 12 Şubat 2011, 12:11:34
babam böyle bir insandı....keser ,saklar,gerktiğinde konuşmalarına eklerdi......harikasın........+1 veremiyorum......
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 12 Şubat 2011, 12:19:06
babam böyle bir insandı....keser ,saklar,gerktiğinde konuşmalarına eklerdi......harikasın........+1 veremiyorum......
canım benim ilgin yetiyor.babanı tanımayı çok isterdim.anlattığına göre müthiş bir insanmış...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 12 Şubat 2011, 12:22:43
Zalimler Niçin Sanatçıları, Edebiyatçıları Ve Fikir Adamlarını Sevmezler?
Neden, sevgili okurlarım...
Neden?
Neden zalimler, diktatörler, sanatı, edebiyatı, felsefeyi, sosyolojiyi sevmezler?
Neden sanatçılara, edebiyatçılara, fikir adamlarına, bilim insanlarına, yazarlara, çizerlere düşmandırlar?
Hitler neden Thomas Mann'ın kitaplarını yaktırdı? Sadece onunkileri mi? Sigmund Freud, Alfred Adler, Albert Einstein (evet, yanlış okumadınız, şu ünlü Einstein), Ernest Hemingway, Erich Maria Remarque ve Helen Keller'in kitapları da yakılanlar arasındaydı. Taliban neden Buda heykellerini yıktı?
Diktatörler neden artık gazetecileri de tutukluyor, hapse atıyor, "kim vurduya getirip" öldürüyorlar?
* * *
Çünkü, tek tip insan üretmeye çalışıyorlar:
Kendileri gibi düşünen, kendileri gibi inanan, kendileri gibi yaşayan ve kendilerini iktidarda tutacak tek tip insan!
Çünkü, sanatın, edebiyatın, düşüncenin tek tip insan üretimini bozacağını biliyorlar.
Çünkü, akıllarındaki tek düşünce: İktidarlarını güçlendirmek...
İktidarlarını ömür boyu sürdürebilmek!
Çünkü iktidar hırsı gözlerini bürüdüğü için, sanatın, edebiyatın düşüncenin, bilimin güzelliğini, önemini görmüyor, anlamıyorlar... Ya da görüyor, anlıyor ama korkuyorlar:
Çünkü sanatın, edebiyatın, düşüncenin ve bilimin, özgürlük istediğini, ancak özgür ortamlarda serpilip gelişebildiğini, bu yüzden kendi baskıcı ve zalim yönetimlerinin doğal karşıtı olduğunu biliyorlar.
* * *
Gazeteleri, dergileri, radyo ve televizyonları, interneti de sevmez zalimler.
Hatta her vesile ile onlara çatar, onları aşağılar, verdikleri, gerçeklere uygun, doğru haberler hoşlarına gitmediği için onları ortadan kaldırmaya veya doğrudan kendilerine ram etmeye çalışırlar.
Gazeteleri kapatır, televizyonları sansürler, gazetecileri, yazarları, habercileri hapse atar ve öldürürler.
Çünkü artık iyice yaygınlaşan ve etkileri artan kitle iletişim araçları, dünyadan ve ülkeden verdikleri haberlerle, yansıttıkları farklı yaşam biçimleriyle, özgürce yaşayan insanların hayatlarını izleyiciye aktararak, zalimlerin yaratmak istedikleri tek tip insan üretimine engel olurlar.
* * *
Tabii zalimlerin emrine giren, zulme hizmet eden sanatçılar, edebiyatçılar, düşünürler, yazarlar, çizerler, gazeteciler, televizyoncular da vardır.
Sayıları çoktur.
Etkileri de azımsanacak gibi değildir.
Tarih böyle insanlarla doludur.
Ama sonunda zalim efendileriyle birlikte bu "gönüllü köleler" de tarihin karanlıklarına gömüşler, lanetlenmişlerdir.
* * *
Kendisine saygı duymayan...
Zalimin emrine giren...
Zulme hizmet eden...
Sanatçı...
Edebiyatçı...
Düşünür...
Gazeteci...
Yazar...
Sadece meslektaşları için değil...
Bütün insanlık için yüz karasıdır.
EMRE KONGAR
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 12 Şubat 2011, 12:27:27
YÜREKTEN KATILIYORUM.........AKLIMADA PİCASSO'NUN GUERNİKAsı geliyor.......ben roprodüksiyon incelemesinde onu örnek gösteririm....İSPANYA işgal edilince yapmış.......soyutla neler anlatmış neler.....sağol canım......
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 12 Şubat 2011, 12:33:25
YÜREKTEN KATILIYORUM.........AKLIMADA PİCASSO'NUN GUERNİKAsı geliyor.......ben roprodüksiyon incelemesinde onu örnek gösteririm....İSPANYA işgal edilince yapmış.......soyutla neler anlatmış neler.....sağol canım......
ben dee...üniversitede bir ay incelemiştik guernicoyu.öyle kafamda kalmış..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 12 Şubat 2011, 14:43:07
sıcacık paylaşımlar yapmışsın dolunaycığım.... teşekkürler ve +1 lerr
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 12 Şubat 2011, 14:50:54
sıcacık paylaşımlar yapmışsın dolunaycığım.... teşekkürler ve +1 lerr
ben teşekkür ederim yoldaşım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 12 Şubat 2011, 20:40:03
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg143.imageshack.us%2Fimg143%2F2460%2Ftopraklar.jpg&hash=ee606e4f3f852a6d99d3b70f6edd13d4)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 12 Şubat 2011, 20:42:20
toprak kaldımı ki.......+1 vereyim bari.....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 12 Şubat 2011, 20:44:20
+1    520a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 12 Şubat 2011, 20:46:36
toprak kaldımı ki.......+1 vereyim bari.....
yok kalmadı...:( teşekkür ederim...
+1    520a
teşekkür ederim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 13 Şubat 2011, 00:05:19
teşekkürler paylaşım için dolunaycığım...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 13 Şubat 2011, 00:31:12
Bu gzel paylaşımlar için teşekkürler Dolunay hanım..+1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 13 Şubat 2011, 00:31:50
ayrılıklar - birliktelikler

 

ayrılıklar da emek ister

birlikteliklerin istediği gibi

 

her ayrılık biraz gecikmiştir ama

 

kağıt üzerindedir  bazı ayrılıklar

kağıt üzerinde bile değilken bazı birliktelikler

 

hiçbir yerde yazmayabilir bazı  kopmaz ayrılıklar

her yerde yazarken çoktan kopmuş birliktelikler

 

silinmez izler kalabilir bazı ayrılıklardan

tek iz kalmazken bazı birlikteliklerden...

 

düş hekimi yalçın ergir  
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 13 Şubat 2011, 01:08:35
+1..... borcumu tek tek ödüyorum.....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 13 Şubat 2011, 01:09:53
yoldaş hocamm...+1 (engelde malesef....daha sonra ödenecektir)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 13 Şubat 2011, 11:31:05
+1 yoldaşa borcum
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 13 Şubat 2011, 11:32:24
+1 dolunaya borcum
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 13 Şubat 2011, 17:16:02
Yoldaş hanım bu güzel paylaşım içim..+1..ler..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 13 Şubat 2011, 17:25:38
Bu +1..Dolunay hanıma..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 13 Şubat 2011, 18:21:47
yoldaşa +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 13 Şubat 2011, 22:48:31
yoldaşa +1

teşekkür ederim asuman hocam
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 13 Şubat 2011, 22:50:16
yoldaş hocamm...+1 (engelde malesef....daha sonra ödenecektir)

çok teşekkürler arkadaşım.. varolasın
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 13 Şubat 2011, 22:51:10
Yoldaş hanım bu güzel paylaşım içim..+1..ler..

sayın hocam teşekkür ederim.. sağolasınız
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 14 Şubat 2011, 00:08:14
+1 dolunaya borcum
Bu +1..Dolunay hanıma..
teşekkürler arkadaşlar...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 14 Şubat 2011, 00:09:20
Bu gzel paylaşımlar için teşekkürler Dolunay hanım..+1..
ve sevgili yoldaş bu harika paylaşım için teşekkürler+1 düşhekiminin diğer bir şiirini yazabilirsem eklemek isterim..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 14 Şubat 2011, 07:52:16
Sevgili olmak, önceliktir..
Efsanelere göre, 14 Şubat sabahı Sevgili'nin yüzünü ilk gören olmak gerekirmiş..
En önce gören olmak için yollara düşermiş, güneş doğmadan âşıklar.. Pencerenin perdesi aralanır, ya da açılan kapıdan süzülürse Sevgili önce o görecek..
O zaman Sevgili olunurmuş işte..
Sevgili olmanın şartı, öncelik..
Ölçü de bu.. Birini sevip sevmediğinizden emin değilsiniz.. Bakın hayatınıza.. Ona verdiğiniz öncelik ne?..
Ya da, onun sizi gerçekten sevip sevmediğini merak ediyorsunuz?.. En şaşmaz ölçü gene ayni.. Hayatındaki öncelikleriniz ne?..
Onun hayatında, her şeyi geriye iten bir önceliğiniz varsa..
Ve de siz, tüm öncelikleri ona veriyorsanız..
Sevgililer Günü'nüz kutlu olsun..
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg141.imageshack.us%2Fimg141%2F3030%2Fimage54l.jpg&hash=eea756e695d140a2ddd18c992589dcdc)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 14 Şubat 2011, 08:01:09
Sevmek Nedensiz Baslardi...
Sevmek nedensiz baslardi, iste bu yazida öyle basladi, önce kagidi sevdim serdim önüme, sonra kaleme sevdalandim aldim elime ve hiç nedensiz basladim süt beyaz kagida yüregimi çizmeye...
on yillik sevmeye adanmis bir maziyle dikildi karsima yüregim, hatta taa ruhlar aleminde ögrenmisti sevdalanmayi, önce sevgilerin en büyügünü içine yerlestirmisti tanrıya duydugu, ki onun sevgisinden razi gelmemismiydi dünyaya imtihan için gönderilmeye... Sonra ruhunun bedene sarilma zamaninda bulundugu kutsi bedene sevdalandi, onun varligi için tüm çabalari sarfeden kisiye adini bile bilmedigi, sonralari anne demeyi ögrendigine... Gözlerini ilk açtiginda onu ürküten dünyayi tanidikça sevdi, tanidikça sevmekten vazgeçti...
Büyüdü, büyümeyi sevdi. Yürüdü, yürümeyi. Aglamayi bile sevdi zor zamanlarinda,yanlizligi sevdi kalabaliktan sikildiginda, ve kalabaligi yalnizliktan korktugunda... Oyuncaklari oldu, barbisini sevdi ama onunla oynamayi degil! Arkadaslari oldu birsürü sevdi onlarida kimileri çoktan unutmus olsalarda, Sevmekten vazgeçmeyenlerini sevdi, Dost bildi! Dost bildikleri de unuttu kime zaman, çekip gitti... Çekip gitmeyi degil kalmayi sevdi, kalip sevmeye devam etmeyi...Sevmekten hiç vazgeçmedi!
Bir gülü sevdi; dalinda duran, mevsimleri; dogayi zaman içinde renkten renge boyayan, mektuplari; uzak diyarlarda sevilenlerden birkaç satira sikistirilmis özlemleri tasiyan, dogayi, hayati, varligi, yoklugu hepsini sevdi iste... Parkta oynayan çocugu sevdi, dolmusta yanina oturan yüzüne bile bakmadigi kizi, yasli bir teyzeyi yer verdigi...Sevdi iste nedensiz...
Asik olmayi sevdi sonra, içine oturan o duyguyu, o delirten, bir anda terletip bir anda üsüten, ellerini titreten, yüregini sizlatan, aklini basindan alip uzak diyarlara tasiyan, özlemleri kavurup kavurup sicak sicak yüregine döküp daglayani, aglatani, güldüreni... Sevdi hiç pes etmedi, nedensiz basladigi yolculugunda yol almaktan vazgeçmedi... Sevdi, Sevdi, Sevdi...
Gün oldu kapiyi sabir çaldi,hiç tereddütsüz buyur etti içeri, "Beni misafir etmen gerek ne zaman gidecegime ben karar verecegim" dedi! En güzel minderlerini serdi yere, oturttu onuda kösesine... Evet ya sabretmeyide sevdi hala oturuyor minderinde...
Herkese yer var yüreginde! Aci çekmeyi bile sevdi bu divane yürek güzel günlerin kiymetini bilmek ugruna...
Hiç nedeni olmadan, içinde bir parça gaye gütmeden, çikar büyütmeden Sevdi ,Seviyor, Sevecek... Eger birgün vazgeçerse bu sevdadan iste o vakit bilinsin ki yüregim son nefesini verecek...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 14 Şubat 2011, 09:54:41
Teşekkürler..dolunay hanım..+1..
...........Nedensizde sevilir bazen öyle bir an için ömür bile verilir..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 14 Şubat 2011, 12:36:35
teşekkürler arkadaşım güzel paylaşımların için... +1 ler engelleri aşınca
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 14 Şubat 2011, 20:28:45
ne güzel paylaşımlar bunlar arkadaşım...o büyük yüreğine sağlık.....+1
sevgililer günün kutlu olsun.......sevdiğin varsa......
sevenin vardır mutlaka..............sevdiğin yoksa.....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 14 Şubat 2011, 21:54:55
Teşekkürler..dolunay hanım..+1..
...........Nedensizde sevilir bazen öyle bir an için ömür bile verilir..
ben teşekkür ederim...
teşekkürler arkadaşım güzel paylaşımların için... +1 ler engelleri aşınca
teşekkürler arkadaşım...
ne güzel paylaşımlar bunlar arkadaşım...o büyük yüreğine sağlık.....+1
sevgililer günün kutlu olsun.......sevdiğin varsa......
sevenin vardır mutlaka..............sevdiğin yoksa.....
senin sözlerin ne kadar güzel...teşekkürler asuman hocam...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 14 Şubat 2011, 22:02:49
   harika,duygulu paylaşımlar için    teşekkürler  dolunaycığım    ........sevdiklerinizle,sağlık içinde yaşamanız dileğiyle.............+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 14 Şubat 2011, 22:03:40
   harika,duygulu paylaşımlar için    teşekkürler  dolunaycığım    ........sevdiklerinizle,sağlık içinde yaşamanız dileğiyle.............+1
teşekkür ederim canım öğretmenim...bir mukabele..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Şubat 2011, 19:51:54
Azrail in Güzelliği.. GERCEK BIR HIKAYE..
Kanser hastanesinde başhekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı. Bu has...tam göğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yurt dışına gitmek istemesine rağmen, bazı formaliteler sebebiyle o imkanı bulamamıştı. Serap ı özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altına aldım. Ve kısa bir süre sonra da iyileştiğini gördüm. Ancak Serap"ın da bütün diğer kanserliler gibi ilk 5 yıllık süreyi çok dikkatli geçirmesi gerekiyordu. Bir iş kadını olan Serap, 4 yıl kadar sonra 1 ihale için İzmir"e gitmek istedi. Kışaylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıyla kabul ettim. Maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindiği otobüsün kaza geçirmesi üzerine 6 saat kadar mahsur kalmış. Dönüşünden kısa 1 süre sonra kanser, kemik ve akciğerine yayıldı. Serap bacak kemiklerindeki metastaz nedeniyle yürüyemez hale gelirken, hastalığın akciğerdeki tezahürü sebebiyle de devamlı olarak oksijen cihazı kullanıyor ve söylediği her kelimeden sonra ağzını o cihaza yapıştırarak nefes almak zorunda kalıyordu. Evine gittiğim gün, yine güçlükle konuşarak:


-"Doktor bey" dedi. "Ben size...dargınım." "Niçin?" diye sordum.
-"Siz...dindar bir insanmışsınız. Niçin bana da, ALLAH ı, ölümü, ahireti anlatmıyorsunuz?"

Dini inançlarının çok zayıf olduğunu bildiğim için bu teklifi karşısında oldukça şaşırdım. Onu üzmemeye çalışarak:
--"Doktora ulaşmak kolaydır" dedim. "Parayı bastırdın mı istediğine tedavi olursun. Ancak iman tedavisi için gönülden istek duymalısın..."

Konuşmaya mecali olmadığından "Ben o isteği duyuyorum" manasında başını salladı. Artık ümitsiz bir tıbbi tedavinin yanı sıra, ebedi hayatın ve saadetin reçetesi olan iman derslerimiz başlamış ve dersler "hızlandırılmalı öğretime" dönmüştü. Anlattığım iman hakikatlarını bütün ruhuyla meczediyor ve arada bir soru soruyordu.Vefatına bir hafta kala:
-"Doktor bey" dedi. "Ben ölürken ne söylemeliyim?"
-"Senin durumun çok özel" dedim. "Kelime-i Şehadet sana uzun gelir. O anı farkedince "Muhammed"" (s.a.v) sana yeter."

O, haliyle tebessüm ederek yine başını salladı. Çok ıstırabı olduğu için Serap"a sürekli morfin yapıyor ve O"nu uyutmaya çalışıyorduk. Ben, bir iş seyahati sebebiyle bir müddet ziyaretine gidemedim. Dönüşümde annesi telefon ederek:

-"Serap, bir haftadır morfin yaptırmıyor." dedi. "Sabahlara kadar inliyor ve çok ıstırap çekiyor. Hemen eve gittim ve iğne yaptırmamasının sebebini sordum. Aldığım cevabı hala unutamıyor ve hatırladıkça ürperiyorum. "Ya morfinin tesiriyle ölüme uykuda yakalanır ve son nefeste "Muhammed" diyemezsem?.

İşte Serap, böyle bir hanımdı. Bu arada benden istihareye yatmamı ve eğer bir kaç gün daha ömrü varsa , son günü uyanık kalacak şekilde morfin yaptırılmasını rica etti. Ben hiç adetim olmadığı halde cuma gününe rastlayan o gece istihareye yattım ve Serap"ın acizliği hürmetine sandığım salı gününe kadar yaşayacağına dair işaret sezdim.


Ertesi gün Ona:
-"Hiç korkma!" dedim. "İğneyi vurdurabilirsin."

Ve Serap bir veda niteliği taşıyan bu görüşmemizde son sorusunu da sordu:
-"Doktor bey...Azrail bana nasıl görünecek?"
-"Kızım" dedim. "O bir melek değil mi? Hiç merak etme, sana yakışıklı bir prens gibi gelecektir."

Salı günü Serap"ın ağırlaştığı haberini alınca hemen eve gittim.Ancak vefatına yetişememiştim. Ailesi tam manasıyla perişandı. Sadece kendisine uzun müddet bakan dindar bir hanım akrabası ayaktaydı ve beni görünce yanıma gelerek:
-"Doktor bey, biliyor musunuz, bu evde biraz önce bir mucize yaşandı!" dedi ve devam etti:
-Serap, bir saat kadar önce oksijen cihazını attı ve "yataktan kalkması imkansız" denmesine rağmen kalkarak abdest aldı, iki rekat namaz kıldı.Bütün ev halkı hayretten donup kaldık. Ve kelime-i Şehadet getirerek vefat etmeden biraz önce de:

-Doktor beye söyleyin, dedi. Azrail, Onun söylediğinden de güzelmiş!...

[-Onk. Dr. Haluk Nurbaki den gerçek bir hatıra-]


Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 15 Şubat 2011, 20:02:03
çok ilginç bir hihaye....paylaşım için teşekkürler..+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 15 Şubat 2011, 20:03:32
YAAAAA böyle konular paylaşıp ruhumuzun telini titretiyorsun canım arkadaşım........her şeyi hayırlısı olsun.....sağol.........+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Şubat 2011, 20:04:31
çok ilginç bir hihaye....paylaşım için teşekkürler..+1
ben teşekkür ederim arkadaşım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Şubat 2011, 20:05:07
YAAAAA böyle konular paylaşıp ruhumuzun telini titretiyorsun canım arkadaşım........her şeyi hayırlısı olsun.....sağol.........+1
evet  hayırlısı...teşekkür ederim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 15 Şubat 2011, 20:14:56
Çok güzel br paylaşım..teşekkürler..(Bana beyaz bir prens olarak gelmez inşallah)..(+1..her an gelebilir..)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Şubat 2011, 20:16:29
Çok güzel br paylaşım..teşekkürler..(Bana beyaz bir prens olarak gelmez inşallah)..(+1..her an gelebilir..)
380a yok yok size olsa olsa huri olarak gelebilir...teşekkkür ederim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 15 Şubat 2011, 20:31:16
ya nuriler kime gelir.......
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Şubat 2011, 20:33:41
ya nuriler kime gelir.......
380a  380a  380a ayyy yine güldürdün beni sen çok yaşa emi? nuriler de kanımca hatun kişiler için  ;D  :P
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 15 Şubat 2011, 22:19:03
:)  +1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Şubat 2011, 22:32:28
:)  +1..
yine ve yine ve yeniden teşekkürler....:)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Şubat 2011, 22:37:04
Ne güzel cahildik; Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı. Öyle güzel c...ahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç! Dışarıda kar... Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki. Kuzinenin üzerinde demir maşa... Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri. Aydınlık bir kış ...sabahı ve kızarmış ekmek kokusu... Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli. Ekmek her zaman ekmek gibi... Bir kez olsun kümesten yumurta almamış, bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış ve fakat alışveriş merkezlerinin restoran katlarında boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler için ben ne kadar yaşlıyım... Dışarıda kar... İçeride kanaat... İçeride huzur... Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı. Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç! Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer, kokusuna râm olurduk. Kestane közlemek büsbütün bir gecenin akıllara seza mutluluğuydu. Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar... Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma dizilerin ve filmlerin açtığı hasarlar yerine, geniş ve besleyici bir masal dünyası... Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret kalacağımız kimin aklına gelirdi? Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi, sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı. Çay da kokardı... Domates de... Bütün bu nefasete, küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği yetiyordu. Dışarıda kar... İçeride huzur... Zam endişesi, doğal gazın kesilme korkusu, yolda kalma telaşı, rejim tehlikesi... Kimin umurunda... Ne güzel cahildik. Mutluluğun resmini çiziyorduk..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 15 Şubat 2011, 22:41:30
 321s 219s 560a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Şubat 2011, 22:44:17
Seçme İtiraflar xD
Yeni doğmuş oğluma, ısrarla babasının demode ismini koymaya çalışan kocamı vazge...çirmek için, o ismin eski sevgilimin adı olduğunu söyledim. Sonuç; artık babasından bile bahsetmiyoruz.

Sabah okula gelip bilgisayarın başına oturduğumda Youtube'un kapatıldığını öğreniyorum. O sırada içeri elinde çayla çaycımız Şerife Hanım giriyor. Acımı onunla paylaşmak istiyor ve "Şerife Hanım, duydun mu; youtube da kapatılmış." diyorum. Şerife Hanım bu olaya hiç şaşırmadığını belirten yorumunu ortaya atıyor hemen. "Bu okulda ne düzgün gidiyor ki zaten? Tuvaletin süpürgesini de almışlar!"

Gecenin üçünde odamın penceresinden ölümüne sarkıp sigara içerken, yan pencereden ani bir şekilde kafasını uzatıp "Yakaladım! Hahaha!" diye bağırıp az daha düşmeme sebep olan kadın, benim öz annemdir.

Doktorunun "Kaç yaşındasın?" sorusuna "Sizce kaç gösteriyorum? " diye cevap veren başka hasta var mı? Acil serviste bekliyorum da...

Kocama ''Kocacığım, diyelim ki doktorsun ve diyelim ki estetikçisin, neremi kesip düzeltmek istersin?'' diye sordum. ''Dilini.'' dedi. Üç gündür susuyorum; ne olur, ne olmaz...

Aile dostumuz olan, oldukça şişman ve iri yarı bir çiftin düğünündeyiz. Babam altınları takarken mutluluk dilemeyi ihmal etmiyor: ''Allah bir yastıkta kocatsın Ümit'ciğim. Tabii sığarsanız!'' Babam hariç ailecek utandık.

Sevgili anneanneciğim, havaalanındaki kadın polis memurunun amacı sana sarılmak değil üzerini aramaktı. Hadi sarılıp sırtını sıvazladın, bir de üstüne öpmenin ne gereği vardı?

Oğlum, saatlerce uğraşarak kartondan yaptığım buzdolabı modeli ile ödevinden en yüksek notu aldı. Öğretmeni ona "Aferin!" demiş. "Herkes anne ve babasına yaptırmış. Ama sen kendin yapmışsın, belli." Kendimi hiç bu kadar beceriksiz hissetmemiştim. Karım iki gündür gülüyor. Karizmam yerle bir oldu. Teşekkürler öğretmen hanım!

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 15 Şubat 2011, 22:48:31
ay nereden buluyorsun bunları....güldürdün ve düşündürdün...teşekkürler....+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 15 Şubat 2011, 22:49:05
hepsi harika.....ama anneanneme bayıldım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Şubat 2011, 22:51:11
ps başında belki 30 sayfa var bir bilsem hangisinden nereden alıyorum ama bulduğumu ve hoşuma gideni ve örnek yada ders alınacakları paylaşıyorum işte sevgili asuman öğretmenim.. 340a
evet elifciğim anneanne süper ama favorim ödev yapan anne  380a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 15 Şubat 2011, 22:53:47
yok ben dilini tutmasını daha çok beğendim.......kocaya en son sorulacak soruyu sormuş.....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Şubat 2011, 22:54:31
 380a  380a  380a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 15 Şubat 2011, 22:56:31
Birinci paylaşımmüthiş..

ikinci paylaşıma karnım yırtıldı..:) teşekkürler dolunay hanım..+1 (her an verilebilir..)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Şubat 2011, 22:58:24
Birinci paylaşımmüthiş..

ikinci paylaşıma karnım yırtıldı..:) teşekkürler dolunay hanım..+1 (her an verilebilir..)
teşekkür ederim.... 570a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 15 Şubat 2011, 23:06:47
Ne güzel cahildik; Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı. Öyle güzel c...ahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç! Dışarıda kar... Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki. Kuzinenin üzerinde demir maşa... Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri. Aydınlık bir kış ...sabahı ve kızarmış ekmek kokusu... Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli. Ekmek her zaman ekmek gibi... Bir kez olsun kümesten yumurta almamış, bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış ve fakat alışveriş merkezlerinin restoran katlarında boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler için ben ne kadar yaşlıyım... Dışarıda kar... İçeride kanaat... İçeride huzur... Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı. Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç! Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer, kokusuna râm olurduk. Kestane közlemek büsbütün bir gecenin akıllara seza mutluluğuydu. Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar... Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma dizilerin ve filmlerin açtığı hasarlar yerine, geniş ve besleyici bir masal dünyası... Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret kalacağımız kimin aklına gelirdi? Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi, sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı. Çay da kokardı... Domates de... Bütün bu nefasete, küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği yetiyordu. Dışarıda kar... İçeride huzur... Zam endişesi, doğal gazın kesilme korkusu, yolda kalma telaşı, rejim tehlikesi... Kimin umurunda... Ne güzel cahildik. Mutluluğun resmini çiziyorduk..

sen mutluluğun resmini çizebilirmisin  dolunay.........diye sormayacağım çünkü çizmişsin arkadaşım...

harikasın.... 340a 340a 340a 340a 340a   +1 engelleri aşınca inşallah
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Şubat 2011, 23:10:29
teşekkürler sevgili yoldaşım  460a  340a  340a  340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 15 Şubat 2011, 23:23:31
Hayatın içindene bi şiir yollayasım geldi..

PEYNİR GEMİSİ

Bu paradır, anlıyor musun,
Arada geçer elime,
Et alırım, ekmek alırım,
Evime.

Bu paradır işte, yüzü tatlı,
Dünya dediğin üstünde durur,
Bir gece sayılır eline,
İnsan orspu olur.

Bu paradır, boru değil,
Gün kazanılır, gün biter,
Peynir gemisi bununla yürür,
Düdük bununla öter.

Bu paradır işte, kokla bunu
Her işin başı budur,
Seni katil etti bu,
Beni memur.

alıntı..

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 15 Şubat 2011, 23:27:47
Dolunay hanım..+1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 15 Şubat 2011, 23:30:19
Peynir gemisi......süper ....teşekkürler emin hocam...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Şubat 2011, 23:33:17
Dolunay hanım..+1..
teşekkür ederim emin bey.bu arada son yolladığınız şiir çok güzel.teşekkürler...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Şubat 2011, 23:34:20
sizin şiirin ardından çok uygun gelmese de emin bey...
BİR DELİNİN MAL BEYANI   Can Yücel
 
 1- Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş
 dikdörtgen
 
 2- Gökyüzünde bir bulut

 3- Bitlis'te beş minare
 
 4- Biri yazlık, biri kışlık iki platonik sevgili
 
 5- Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir
 fabrikanın öğle üzeri
 
     yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı
 
 6- Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü
 
 7- Palandökende bir palan, iki döken
 
 8- Kastamonu'da üç kasto
 
 9- Üç fay hattı
 
 10- Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma
 
 11- Dünyada mekan
 
 12- Ahirette iman
 
 13- Denizde kum
 
 14- Uzayda yerçekimsizlik
 
 15- Bir çuval gazoz kapağı
 
 16- Bir kibrit kutusu sigara izmariti
 
 17- On sekiz saç biti
 
 18- Biri İngilizce 6 adet küfür
 
 19- Yirmi tane boş naylon poşet
 
 20- Sevenlerin kalbinde kurulmuş bir taht
 
 21- Bir sürü saç sakal, kıl, tüy, yün
 
 22- Uç ayrı parkta, üç ayrı belediyeye ait, üç ayrı
 banka reklamlı
 
      bank
 
 23- Bir ayakkabı çekeceği
 
 24- İki büyük taş kütlesi
 
 25- Bir adet ağaç gölgesi
 
 26- Üç kuş kanadı sesi
 
 27- Bir sürü kedi, köpek
 
 28- Bir Marmara Denizi
 
 29- Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci
 
 30- Her akşam karıştırılan dört çöp bidonu
 
 31- Çalıp çalıp kaçılan beş melodili apartman zili
 
 32- Nakit 15 kuruş
 
33-Anne babadan kalma yarısı yaşanmış bir ömür
 
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 15 Şubat 2011, 23:38:27
Teşekkürler.. 340a

Dolunay hanım..haarika bir paylaşım..valla 340avaov..millete ne zenginlikler var bak say say bitmiyor..+1 (engelleri aşınca)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 15 Şubat 2011, 23:39:15
Peynir gemisi......süper ....teşekkürler emin hocam...+1

Ben teşekkür ediyorum.. 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Şubat 2011, 23:41:11
Teşekkürler.. 340a

Dolunay hanım..haarika bir paylaşım..valla 340avaov..millete ne zenginlikler var bak say say bitmiyor..+1 (engelleri aşınca)

evet değil mi.vasiyetimde her yıl mal varlığımı güncelliyorum listenin yarısı bile değil 710a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 15 Şubat 2011, 23:42:04
sayın emin hocam ve dolunaycığım paylaşımlarınız için teşekkürler ancak +1 halaaaa engelde... engeli aşar aşmaz burdayım
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 15 Şubat 2011, 23:44:25
evet değil mi.vasiyetimde her yıl mal varlığımı güncelliyorum listenin yarısı bile değil 710a

Allah ziyade etsin..artsın eksilmesin.. :)

sayın emin hocam ve dolunaycığım paylaşımlarınız için teşekkürler ancak +1 halaaaa engelde... engeli aşar aşmaz burdayım

kopta gel öğretmenim.. :)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Şubat 2011, 23:45:41
sayın emin hocam ve dolunaycığım paylaşımlarınız için teşekkürler ancak +1 halaaaa engelde... engeli aşar aşmaz burdayım
ben teşekkür ederim yoldaşım. 570a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Şubat 2011, 23:46:13
aminn 311s
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 16 Şubat 2011, 20:17:01
Hayatın içindene bi şiir yollayasım geldi..

PEYNİR GEMİSİ

Bu paradır, anlıyor musun,
Arada geçer elime,
Et alırım, ekmek alırım,
Evime.

Bu paradır işte, yüzü tatlı,
Dünya dediğin üstünde durur,
Bir gece sayılır eline,
İnsan orspu olur.

Bu paradır, boru değil,
Gün kazanılır, gün biter,
Peynir gemisi bununla yürür,
Düdük bununla öter.

Bu paradır işte, kokla bunu
Her işin başı budur,
Seni katil etti bu,
Beni memur.

alıntı..



çok anlamlı.......teşekkürler paylaşım için...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 16 Şubat 2011, 20:21:17
bayıldım bir delinin mal beyanına..........+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 16 Şubat 2011, 20:21:43
+1 .... dolunaycığım
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 17 Şubat 2011, 00:28:15
Teşekkürler Asuman hanım..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 17 Şubat 2011, 07:39:24
bayıldım bir delinin mal beyanına..........+1
ben de...9 teşekkür ederim...
+1 .... dolunaycığım
teşekkür ederim yoldaşım..:)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 17 Şubat 2011, 07:54:39
İyi Ol Fakat Çok İyi Olma...
İyi ol fakat çok iyi olma.
Birazcık huysuz ol fakat çok değil.
İçinden geliyorsa... dua et.
Eğer sana rahatlık veriyorsa, arada bir küfür de et.
Etrafındakilere mümkün olduğunca dostça davran, müşfik ol.

Eğer bir gün kötü davranmanı gerektirecek bir durum karşısında kalırsan; bağır çağır kır dök!
Her zaman ve her yerde eline geçen bütün saadeti yakala, en ufak bir parçanın bile kaçmasına izin verme.

Yaşa; her şeyden önce yaşa ve sırf tesadüfen bu dünyaya gelmiş olduğun için laf olsun diye günlerini geçirme.
Eğer gerçek aşkı tanıyacak kadar şanslıysan; bütün kalbin ruhun ve bedeninle sev!

Hayatını o şekilde yaşa ki; her an kendi elini sıkabilesin ve her gün faydalı olan hiç olmazsa bir şey yap ki; gecelerin yaklaşırken örtüleri üzerine çekip kendi kendine ben elimden geleni yaptım diyebilesin.

Düşüncelerin neyse hayatın da odur.
Hayatın gidişini değiştirmek istiyorsan düşüncelerini değiştir.


Shakespeare...


Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 17 Şubat 2011, 07:56:32
KİŞİSEL MİSYON BİLDİRİMİ

    Önce kendi evinde başarılı ol.
    Tanrının yardımını iste ve buna layık ol.
    Dürüstlüğünden hiçbir zaman ödün verme.
    İlgilendiğin kişileri unutma.
    Başkalarının fikirlerini al.
    Bir yargıya varmadan önce her iki tarafı da dinle.
    Orada bulunmayan kimseleri savun.
    İçten ama kararlı ol.
    Her yıl yeni bir konuda yeterlik kazan.
    Yarının işini bugünden tasarla.
    Beklerken elini çabuk tut.
    Her zaman olumlu bir tavır takın.
    Mizah ve hoşgörü anlayışını kaybetme.
    Giyim kuşamında da, iş yerinde de düzenli ol.
    Hatalardan korkma; sadece o hatalara yaratıcı, yapıcı ve düzeltici tepkiler gösterememekten kork.
    Yanında çalışanların başarıya ulaşmalarını kolaylaştır.
    Konuştuğunun iki katını dinle.
    Bütün yeteneklerini ve çabalarını elindeki işe yönelt.
   Bir sonraki işini ya da terfi edilmeyi dert etme.


Rolfe KERR


Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 17 Şubat 2011, 10:04:19
çok güzel  paylaşım olmuş arkadaşım... teşekkürler   +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 17 Şubat 2011, 11:06:24
Teşekkürler Dolunay hanım..bu güzel paylaşımlar için +1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 17 Şubat 2011, 21:40:28
dolunayım....yine iki güzel paylaşım senden.....teşekkürler arkadaşım...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 17 Şubat 2011, 21:41:41
çok güzel  paylaşım olmuş arkadaşım... teşekkürler   +1
ben teşekkür ederim yoldaşım...
Teşekkürler Dolunay hanım..bu güzel paylaşımlar için +1..
teşekkür ederim emin bey..
teşekkür ederim elifim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 17 Şubat 2011, 22:12:15
Hayat ve Biz...
Annelerimizden Neler Öğrendik ?
SABIRLI OLMAYI;
"Baban eve gelsin, sen görürsün"
HA......KKIMIZI ALACAĞIMIZI;
"Eve vardığımızda ben bilirim sana yapacağımı"
DİYALOG KURMAYI;
"Sana bir şey sorduğumda cevap ver...!!"
"Ne söyliyeyim anne?"
"Sus!! Bana cavap verme!!!"
TIP BİLGİLERİNİ;
"Gözlerini şaşı yaparken bir gün öyle kalıvericeksin, görüceksin gününü"
OLGUN OLMAYI;
"Bu tabağın hepsini bitirmezsen asla büyüyemezsin."
GENETİK BİLGİLERİ;
"Sen de o lanet olası babana çektin."
BİLGELİĞİ;
"Benim yaşıma gel de anlarsın o zaman."
ve...
ADALETİ;
"Bir gün senin de çocukların olucak. inşallah onlar da sana senin şimdi bana yaptıklarını yaparlar..."

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 17 Şubat 2011, 22:18:35
evet....annelerimizden ne çok şey öğrenmişiz gerçekten....bütün annelere sevgiler....dolunaycığım.....bu güzel paylaşım için teşekkürler..(+1 engelden sonra inşallah) 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 17 Şubat 2011, 22:22:47
:) sanırım baya sabırlı biri olmalıyım..+1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 17 Şubat 2011, 22:25:47
elifciğim teşekkür ediyorum.
ve emin bey tekrar  teşekkürler...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 18 Şubat 2011, 00:10:36
dolunaycığım yürekten katılıyorum paylaştığın fikirlere......hep kendi elimi sıkmak için kendimede dürüst olmak isterim.......+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 18 Şubat 2011, 07:48:09
+1 borcum ...arkadaşım..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: mahmuty - 18 Şubat 2011, 08:15:04
evet bazen aldığınız (çok isteyerek) şeye verdiğiniz bedel daha büyük olabilir.manevi yada maddi anlamda.hayatın içinde görüyor yada duyuyoruz bunları.mesela size bir örnek vereyim kendi hayatımdan;
1993 yılında istanbula gitmiştim staj yapmak için.kale porselende yapacaktım ki hiç bayan vede istanbul dışından öğrenci almamalarına rağmen.çok heyecanlıydım.neyse.direkt ankaradan (üniversite gazi ve ankaradayım mecburen) istanbula gitmek zorunda kaldığım için annemleri görememiş memlekete gidememiştim...oysa ne çok özlemiştim.staj bi hafta uzayınca ablama ısrar ettim "ne olur koyulhisara gidelim" ablam çocuğunun ( aybükeydi adı) doktorundan izin aldı.zira hastaydı kemik yaşı küçüktü.2 yıllık bir hastane geçmişinden onca yanlış teşhis ve acıdan sonra nihayet hastalığının ne olduğu bulunmuştu.o zamanlar bu hastalığın devlet tedavi masrafını vermediği için ablamlar yazlıklarını,arabalarını satmışlar nihayet parayı denkleştirmişlerdi.tedaviyede bir hafta vardı.o kadar çok istiyordum ki eve gitmeyi.nihayet eniştemde ikna olunca yola çıktık.16 saatlik otobüs yolculuğu araba arızasından 20 saate çıktı.aybüke kollarımda "ninem kocaman gözlüklü " oyununu oynarken havale geçirdi.20 saatten sonra araba tutulup geri istanbula yollandık.amasyadaki alçak doktor belge karşılığı yaptığı yanlış iğneyle bebeğimi felce soktu.istanbula vardığımızda kalp çalışıyor solunum çok yavaşlıyordu.eniştem insanlara yalvardı kızını makinaya koymaları için.ama makinada bir taneydi.o gün 6 saat elle bebeğime solunum yaptırdım.eniştemin saçlarının beyazlamasını izler ablamın başka dünyalara kayıp gitmesini izlerken.ve küçüğüm kollarımda teslim etti ruhunu.gözleri aralıktı...annesine hasret kalmıştı...2.5 yaşında en çok tanıdığı ve özlediği varlığa hasretken...
ben memleketime gitmeyi çok istemiştim....annemi görmeyi çok istemiştim.keşke istemeseydim...

    Açtiğinız sayfayı baştan sona zevkle okuduğumu bildirmemek isterim.

    Ama buradaki konu üzdü.Üzüntünüzü (kabul ederseniz)paylaştığımı bildirmek istemiştim.
    
    
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: mahmuty - 18 Şubat 2011, 08:26:28
     Elinize sağlık,ne hoş paylaşımlar.
     Kimini daha önce okumuşum,bir daha zevkle okuyorum,kimini ilk defa okuyorum.
     Kimi yazılar alıp beni nerelere götürüyor,kimi yazılar dudağıma bir tebessüm konduruyor.Ben burayı sevdim.Bundan sonra takipcisiyim.
     +1
     
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Şubat 2011, 11:05:04
     Elinize sağlık,ne hoş paylaşımlar.
     Kimini daha önce okumuşum,bir daha zevkle okuyorum,kimini ilk defa okuyorum.
     Kimi yazılar alıp beni nerelere götürüyor,kimi yazılar dudağıma bir tebessüm konduruyor.Ben burayı sevdim.Bundan sonra takipcisiyim.
     +1
     
düşünce ve yorumlarınız için teşekkür ederim mahmut bey.sağolun 570a her birini ayrı konu açıp paylaşmak zaman  alan bişey.sadece ben değil hepimiz paylaşıyoruz....tekrar teşekkürler... 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Şubat 2011, 11:22:25
ANNELERE...
Anne demek;

* Yenilen her lokmadan sonra alkış kıyamet koparan,şenlik havasına
bür...ünendir.

* Çıkan her pirinç tanesi diş için tüm hısım akrabaya telefon açandır.

* Tüm hafta hayalini kurduğu pazar kahvaltısına oturup asla yiyemeden
kalkandır.

* Sabaha kadar kırk sefer uyanarak,sabah kalkıp zombi gibi işe gitmektir.


* İşten eve geç gelmenin vicdan azabıyla bebeklerinin yanına kıvrılıp
saatlerce koklayandır.

* Tatil yapamamanın kitabını yazandır.

* Eskiden hergün uğradığı kuaförünün yolunu unutandır.

* Çaydanlığın kapağı ile pet şişeyi kapatmaya çalışandır.

* Parça pinçik olmuş pazar gazetesini birleştirip okumaya çalışandır.

* Gecenin bir yarısı gözü kapalı süt ısıtıp,gözü kapalı geri dönendir.

* Saatlerce leblebi parmaklı ayakları öpmekten sonsuz keyif alandır.

* Temcid pilavı tadındaki baby tv yi seyretmektir.* Bebek şef şarkısı
söyleyerek,fırsat bu fırsat deyip birşeyler yedirmeye çalışmaktır.

* Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak,mısırı tanelere ayırmaktır.

* İşten yeni gelmiş ve içeri ilk adımı atmışken,"Anne atttaaaaa"
sözleriyle çark edip,en yakın parkın yolunu tutmaktır.

* Anne demek bebek havuzunda yüzmektir.

* Başka bir anneyi nerede görürse görsün "Seni çok iyi anlıyorum tatlım
"bakışı atandır.
* Aşı takvimini ezbere bilendir.

* Kazara kendi için alışverişe gidip nasıl olduysa bebek kıyafeti dolu
poşetlerle geri dönendir.

* Ne kadar sert olursa olsun hayır demeyi beceremeyendir.

* İşe yetişmek için düğmelerini bahçede ilikleyendir.

* Uyduruk ninni besteleyendir.

* Çantasında sürekli Oyuncak kurbacık,ıslak mendil ve kreker taşıyandır.

* Son teknoloji telefonu denize atıldığında ,diken diken olmuş her bir
saçına rağmen,annecim telefonlar yüzemez diyebilendir.

* Anne demek eskisinden bin kat daha güçlü olmak demektir.

* Anne demek hayatının sonuna kadar ve sonunun da ötesinde birileri için
endişelenmektir.

* Anne demek iki küçük melekle,gururla,küçük dağları ben yarattım
edasında yürüyebilmektir.

* Anne demek yüreyini parçalara bölüp herbir parçayı özenle onlara
sunmaktır.

* Anne demek 9 ay karnında taşımak değil,ömrünün sonuna kadar yüreğinde taşımaktır.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 18 Şubat 2011, 11:51:30
bu harika paylaşım için teşekkürler Dolunay hanım..+1..
bendende sanırım çoğunuzun bildiği...anneye yazılmış güzel bir şiir..Bir dinletide dinlediğimde gözlerim dolmuştu..

SOL YANIM ACITOR ANNE

Merhaba anne,
Yine ben geldim.
Merak etme okuldan çıktımda geldim.
Annelerde babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama
Ali "Okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder" demişti de
Onun için söylüyorum.
Geçen hafta öğretmen,
Sağ elimde sarımsak, sol elimde soğan dedirte dedirte
Öğretti sağımı solumu.
Ben biliyorum artık anne sağım neresi, solum neresi
Ağrıyan yanımın neresi olduğunu
Şimdi iyi biliyorum anne.
Hani geçen geldiğimde
Şuram acıyor işte şuram demiştim de
Bir türlü söyleyememiştim ya acıyan yanımı anne
Bak şimdi söylüyorum
Şuram işte,
Sol yanım çok acıyor anne.
Hem de her gün acıyor anne her gün.
Dün sabah annesi Ayşe'nin saçlarını örmüştü.
Elinden tutup okula getirdi.
Yakası da danteldi.
Zil çalınca öptü, hadi yavrum sınıfa dedi.
Bende ağladım,
Ağladım hiç de utanmadım.
Öğretmen ne oldu dedi.
Düştüm dizim çok acıyor dedim.
Yalan söyledim anne.
Dizim acımıyordu ama sol yanım çok acıyordu anne.
Bugün bende saçım örülsün istedim.
Babam ördü ama onunki gibi olmadı.
Dantel yaka istedim.
Babam "Ben bilmem ki kızım" dedi.
Bari okula sen götür dedim.
"kızım, iş" dedi.
Bende banane dedim, ağladım.
"kızım, ekmek" dedi babam.
Sustum ama okula giderken yine ağladım anne.
Ha bide sol yanım yine çok acıdı anne.
Herkesin çorapları bembeyaz, benimkiler gri gibi.
Zeynep "annem beyazlara renkli çamaşır katmadan yıkıyormuş" dedi.
Babam hepsini birlikte yıkıyor.
Babam çamaşır yıkamasını bilmiyor mu anne?
Uff babam, her gün domates peynir koyuyor beslenmeme.
Üzülmesin diye söylemiyorum ama
Arkadaşlarım her gün kurabiye, börek, pasta getiriyor.
Biliyorum babam pasta yapmasını bilmez anne.
Hava kararıyor, ben gideyim anne.
Babam bilmiyor kaçıp kaçıp sana geldiğimi.
Duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum.
Kim bozuyor toprağını,
Çiçeklerini kim koparıyor.
İzin verme anne ne olur toprağına el sürdürme.
Eve gidince aklıma geliyor bide bunun için ağlıyorum anne. >>
Bak kavanoz yanımda, toprağından bir avuç daha alayım.
Biliyor musun anne her gelişimde aldığım topraklarını
Şu kavanozda biriktirdim.
Üzerine de resmini yapıştırıp başucuma koydum.
Her sabah onu öpüyor kokluyorum.
Kimseye söyleme ama anne
Bazen de konuşuyorum onunla.
Ne yapayım seni çok özlüyorum anne.
Ha unutmadan,
Öğretmen yarın anneyi anlatan bir yazı yazacaksınız dedi.
Ben babama yazdıracağım.
Öğretmen anlarsa çok kızar ama banane kızarsa kızsın.
Ben seni hiç görmedim ki neyi, nasıl anlatacağım anne.
Senin adın geçince sol yanım acıyor anne.
Hiç bir şey yutamıyorum.
Bazen de dayanamayıp ağlıyorum.
Kağıda da böyle yazamam ya anne.
Ben gidiyorum anne,
Toprağını öpeyim, sende rüyama gel beni öp.
Mutlaka gel anne,
Sen rüyama gelmeyince sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne. >>
Sol yanım acıyor anne.
İşte tam şurası,
Sol yanım çok acıyor anne.
Seni çok özledim,
Anne çook...

Şair: Ayla Aydemir

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 18 Şubat 2011, 17:09:08
anne demek...........dolunay..+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 18 Şubat 2011, 17:12:15
emin hocam...bu şiiri biliyorum...her okuduğumda boğazım düğümlenir...gözlerim dolar....şu anki gibi...paylaşım için teşekkür ederim...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 18 Şubat 2011, 19:14:10
Ben teşekkür ediyorum Elif hanım..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 18 Şubat 2011, 19:14:49
40 Altın Kural

 
1- Ucuz araba kullan ama, alabilecegin en guzel evi al.
2- Adam gibi uc fikra ogren.
3- Sevinclerini sakin erteleme.
4- Esini cok iyi sec. Cunku bu secim mutlulugunun veya bedbahliginin %90'ini olusturur.
5- Hergun 30 Dakika yuruyus yap.
6- Her yemekten once sukret.
7- Bir arkadasina sirrini aciklamadan once iki kere dusun.
8- Maas cekini imzalayan kisileri asla elestirme.
9- Kaybedecek seyleri olmayan insanlardan kork.
10- Gozunun onunde hep guzel seyler bulundur.
11- Cocuklarin, adet kelimesini duyduklarinda seni hatirlayacak sekilde yasa.
12- Dinine ait kitabi tam anlamiyla okumak icin kendine bir yil sure tani.
13- Kendini ve baskalarini affetmesini bil.
14- Ilkyardimi ogren.
15- Biri seni kucakladiginda ilk birakan sen olma.
16- Hergun 6 bardak suyunu icmeyi unutma.
17- Seni seven insanlari koru.
18- Zor da olsa ailenle tatil yapmak icin herseyi dene. Bu tatildeki anlar, hayatinin en degerli anlarindan biri olacak.
19- Kendine yapilmasini istemedigin hicbirseyi baskalarina yapma.
20- Basariya, ic huzura kavustugun, saglikli oldugun ve sevildigin zamani degerlendir.
21- Iyi ve basarili bir evliligin iki seye bagli oldugunu unutma :
  a) Dogru insani bulmak
  b) Dogru insan olmak.
22- Ebeveynlerini, esini ve cocuklarini elestirmek istedigin zaman dilini isir.
23- Sevimsiz olmayacak sekilde ayri fikirde olmayi ogren.
24- Cesaretli ol, hayatina geri baktiginda yaptiklarin icin degil yapmadiklarin icin uzuleceksin.
25- Cok mukemmel buldugun bir fikri baskasinin engellemesine izin verme.
26- Keyifsizliklerini aciga vurma.
27- Nasil bir duygu oldugunu ogrenmek icin 24 saat kimseyi ve birseyi elestirme.
28- Evliligini guzellestirmek icin hergun birseyler yap.
29- Iyilik dolu bir sozu ve iyiligin etkisini asla kucumseme.
30- Cocuklarin hakkinda baskalarina iyi birseyler soylerken, birak onlar da duysun.
31- Guc, sahip oldugun mallarla ilgili degildir. Unutma !!!
32- Cocuklarini anlamaya calis, yargilamaya degil.
33- Kalem ve not defterini daima yaninda tasi.
34- Zaman ve kelimeleri bosyere harcama, ikiside cok degerli.
35- Insanlarin yaptiklari olumsuz seyleri degil, ileride yapacaklarini dusun.
36- Senden az ya da cok parasi olanlarla, paran hakkinda konusma.
37- Birseyi elde etmek cok caba sarfettiysen, tadini cikarmak icin zaman ayir.
38- Birisinin kahramani ol.
39- Neyi ve kimi destekledigini insanlara soyle.
40- Sadece ask icin evlen.
 
 
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 18 Şubat 2011, 19:25:57
sizin beni hep ağlatmaya ne hakkınız var    aa   dostlar.......EMİNbeyin şiiri..... tavsiye paylaşımı DOLUNAY IN anne paylaşımı    şu yorrgun yorgun bitirdiğim cuma  akşamında beni bitirdi....yüreğinize sağlık.........+1ler......
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 18 Şubat 2011, 19:30:21
herkes bu 40 kurala uyabilseydi....daha yaşanabilir bir dünya...o dünyada mutlu..mesut yaşayan insanlar olurduk...teşekkürler emin hocam..+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Şubat 2011, 20:32:39
emin bey teşekkür ediyorum... 321s hem yorumunuza hem bu muhteşem şiire..ne zaman dinlesem elim sol yanımda aıyı hissediyorum.yüz kaslarım seğiriyor ağlamaya geçemiyorum ,yüreğimde ve boğazımda o koca yumru öylee kalıyorum...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Şubat 2011, 20:36:31
ah benim canım öğretmenim sevgili asuman (annem diyeceğim ki okadar yakın hissediyorum ve yanlış anlamayacağını biliyorum çünkü yaşla değil gönülden gönüle kurulan bu harika altın köprünün etkisi)annem...yüreğin bu kadar kocaman ve hala çocuk hala anne ahal insan hala kadın ve hala dostken nerede ve hangi saatte ve nasıl olursan ol yüreğine işler kelimeler hikayeler isimler...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 18 Şubat 2011, 20:49:36
ah benim canım öğretmenim sevgili asuman (annem diyeceğim ki okadar yakın hissediyorum ve yanlış anlamayacağını biliyorum çünkü yaşla değil gönülden gönüle kurulan bu harika altın köprünün etkisi)annem...yüreğin bu kadar kocaman ve hala çocuk hala anne ahal insan hala kadın ve hala dostken nerede ve hangi saatte ve nasıl olursan ol yüreğine işler kelimeler hikayeler isimler...
sen benim bam telimi nereden biliyorsun........seni seviyorum arkadaşım.....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Şubat 2011, 21:00:29
ben de seni çok seviyorum.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 18 Şubat 2011, 21:26:25
şşşşşşş.....ne oluyor ........kıskanıyorum ama....... 323s
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Şubat 2011, 21:28:48
şşşşşşş.....ne oluyor ........kıskanıyorum ama....... 323s
kıskanmaaaaa.seni de çok seviyorum ben  570a 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 18 Şubat 2011, 21:30:21
sensiz olurmu hiç........tabiki......kimimiz var zaten.......
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Şubat 2011, 21:34:42
Dünya kirletilmişse,
Üstünüze sıçramış
Bir şey vardır mutlaka.
Benimki aşktan bir leke,
...Kazındıkça kendini temize çeken
Gizlice. Sürtündükçe kıvılcımlar saçan
Çakaralmaz renk cümbüşü işte.
Ya sizinki?

Ben vazgeçmeler ustasıyım.
Reddedemem önerinizi,
Paylaşalım elbette:
Lekeniz sizde kalsın,
Ben aşk'ı alırım sadece.

Dünya kirletilmişse,
Üstünüze sıçramış
Bir şey vardır mutlaka.
Benimki iki soluk arasında
Gelip geçen zaman.
Hangisi ölüm hangisi yaşam?
Ya sizinki?

Ben vazgeçmeler ustasıyım.
Yaşadığınız bir ömür değil mi?
Seçimi siz yapsanız, istediğiniz sahneyi seçseniz:
İster ilkincisi olsun ister sonuncusu fark etmez ki,
- Başarımızı arttıracaktır provalardaki performansınız -
Artanıyla yetinirim zaten ben, ilk gösteri için
siz önden buyrunuz lütfen!

Dünya kirletilmişse,
Üstünüze sıçramış
Bir şey vardır mutlaka.
Benimki korkusuz ve kuşkusuz bir aşk,
Başdöndürücü ve anısız,
Fısıldaşmaları dalgınlıklara takılı.
Ya sizinki?

Hala anlamadınız mı?
Demiştim:
Ben vazgeçmeler ustasıyım.
Aşk'ı bana terk etmiştiniz zaten,
Üstü...kalabilir sizde...

Tuğrul Asi BALKAR
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 18 Şubat 2011, 21:38:57
çok güzel bir şiir arkadaşım...teşekkür ederim ..+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 18 Şubat 2011, 21:39:31
 510a 510a 510a  hayır   830a 590a 380a 380a 380a
tabiki+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 18 Şubat 2011, 21:40:53
950.karizmayı ben verdim valla.....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Şubat 2011, 21:58:05
950.karizmayı ben verdim valla.....
helal sanaaa :)
çok güzel bir şiir arkadaşım...teşekkür ederim ..+1
teşekkür ederim arkadaşım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 18 Şubat 2011, 22:08:19

FARKLI OL!..

Birisi asansöre girip çıkarken araba
Sesi çıkarın.
Burnunuzu kağıt mendile sümkürdükten
Sonra mendilinizi açın ve
Burnunuzdan çıkan maddeyi uzun uzun
Seyredin..
‘şimdi okullu olduk’ şarkısını ıslıkla
Çalın.
Çantanızı veya cüzdanınızı açıp ‘burada
Yeterince oksijen var mı?’ diye söylenin.
Köşede arkanız dönük öylece durun ve
Asansör durduğunda da inmeyin.
Birisinin üzerine eğilerek ‘kimlik
Kontrolü’ deyin.
Günlük egzersiz hareketlerinizi yapın.
Kendi katınıza geldiğinizde kapı neden
Açılmıyor diye sinirlenip bağırın.
Otomatik olarak açıldığında utanmış gibi
Yapın.
Yeni binenlerin suratına pişmiş kelle
Gibi sırıtarak ‘çoraplarımı yeni değiştirdim’
Deyin.
Biraz yaşlıysanız binenlere vaaz verin.
Belirli aralıklarla miyavlayın ama
Çaktırmayın.
Biri asansörden inerken alkışlayın.
Binenlerle dilinizi burnunuza
Değdirebileceğinize dair iddiaya girin.
Geğirin ama ağzınıza biriktirdiğiniz
Havayı kullanarak “kusura bakmayın” demeyi
İhmal etmeyin.
Midenizi tutun ve ‘ögg, beni asansör tutar da’
Deyin.
Binen her kişiye inmek istediğiniz katı
Söyleyin.
Yüzünüze maske takıp binin ve insanlarla
O şekilde konuşun.
Asansörün her duruşunda ‘ding!’ sesi çıkarın.
Düğmelerin bulunduğu panelin önünde durun
Hatta panele yaslanın.
Yanınızda sandalyenizi de getirin.
Steteskopla asansörün duvarlarını dinleyin.
Haydi hep birlikte şarkı söyleyelim deyin.
Sandviçinizden bir ısırık aldıktan sonra
Yanınızdakine ‘biroz da sen almoz musun,
Mmm’ deyin.
Yanınıza akciğer röntgen filminizi alın ve
Kısa aralıklarla öksürüp durun veya röntgen
Gözlükleri takarak etrafınızdakileri şüpheli
Gözlerle inceleyin.
Yere tebeşirle bir kare çizin ve diğerlerine
Burasının size özel olduğunu söyleyin.
Bir battaniye alıp sıkıca sarılın.
Birisi bir düğmeye bastığında patlama efekti
Yapın.
Asansör tümüyle sessizken yanınızdakine
Dönüp ‘çalan sizin cep telefonunuz muydu?’
Diye sorun.
Diğerlerine bir yaranızı gösterip, enfeksiyon
Olup olmadığı konusunda görüşlerini sorun.
Bu ne işe yarıyor acaba diyerek, alarm
Düğmesine basın.
Şeytani bir ses tonuyla ‘bugün kendime daha
Uygun bir vücut bulmalıyım’ deyin.
Elinizdeki kutuyu kapı ile asansör arasındaki
Boşluktan geçirmeye çalışın.
Çevrenize bakınıp ‘acaba kim osurdu?’ deyin.
Asansöre binen herkesin elini sıkıca sıkarak
‘hoş geldiniz’ deyin.
İnerlerken de sarılıp öperek ‘güle güle’ deyin.
Binen her yolcuya onlar için istedikleri
Düğmeye basabileceğinizi söyleyin.
Ağzınızdaki sakızı alıp elinizle uzatıp durun.
Yolculardan birisine gözünüzü dikip bir süre
Baktıktan sonra ‘ sen, sen de onlardan birisin’
Diye bağırarak asansörün uzak noktasına kaçın.
Cımbızınızı çıkarıp aynaya bakarak kaslarınızı
Alın.
Gene aynaya bakarak sivilcelerinizi sıkın.
Asansör her kattan ayrılışında ‘yuppi! atta
Gidiyoruz’ diye bağırın.
Asansördekilere asansörde sıkışıp kalan veya
Asansörün aşağıya düşmesi sonucu ölen
Tanıdıklarınıza dair hikayeler anlatın.
Paneldeki tuşlara basarak evinizin telefon
Numarasını çevirin. diyafon sistemine
Yaklaşarak “hayatım ben biraz geç geleceğim”
Falan deyin.
Baktın diğerleri, birazdan hepsi birden
Sana girişecekmiş gibi, bir yüz ifadesi aldı,
Hemen normal haline dön. aksi takdirde ne
Olur bilemem!

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Şubat 2011, 22:12:04
 380a  380a  380a
gençken bunların bazılarını yaptığımızı itiraf ediyorum...gençlik işte ne menem bişeyse. 380a teşekkürler...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Şubat 2011, 22:13:26
karizma engeldeymiş...sonra...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 18 Şubat 2011, 22:17:45
380a  380a  380a
gençken bunların bazılarını yaptığımızı itiraf ediyorum...gençlik işte ne menem bişeyse. 380a teşekkürler...+1

Bende bu sıcak itirafa atlıyorum..İtiraf ediyorum..bende..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 18 Şubat 2011, 22:18:41
ben bu tavsiyelere uyayımmı....uymayayayımmı........+1720.karizma benden.......... 380a 380a 380a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Şubat 2011, 22:19:49
ben bu tavsiyelere uyayımmı....uymayayayımmı........+1
yeri ve zamanını hissettiğin an..................durma :)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 18 Şubat 2011, 22:22:02
Elbette ama..sakın son uyarıları unutma
.....
Baktın diğerleri, birazdan hepsi birden
Sana girişecekmiş gibi, bir yüz ifadesi aldı,
Hemen normal haline dön. aksi takdirde ne
Olur bilemem!

:)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Şubat 2011, 22:23:41
 380a  380a  380a kesinlikle...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Şubat 2011, 22:24:35
"Küçük Pembe Kurdele"
Tanıdığınız Herkese İletmeniz ricası ile...

Orta yaşlı ve ...düzgün giyimli bir adam sessizce kafeye girerek köşedeki masaya oturur.

Garsona sipariş vermek için beklerken yan masadaki gençlerin kendisine bakarak gülüştüklerini fark eder. Belli ki yakasına taktığı küçük pembe kurdele şeklindeki Rozetine gülmektedirler. Bu alaylı bakışları görmezden gelen adam, yan masadakilerin bu ısrarlı sırıtmalarına dayanamayarak elini lacivert ceketinin yakasındaki rozete götürerek,

'Bu mu?' diye bakışanlara sorar.

Yan masadakiler yüksek sesle gülerek,

'Küçük güzel Pembe kurdeleniz lacivert ceketinize pek de yakışmış!' diyerek sırıtmaya devam ederler.

Orta yaşlı adam bu sözü söyleyen delikanlıya dönerek,

'Lütfen masama buyurun bunu tartışalım' der.

Biraz önce tüm sevimsizliğiyle sırıtan delikanlı sebebini anlamadığı bir utanma ve sıkınt ı hissine kapılsa da gelip masaya oturur.

Adam anlaşılır ve yumuşak bir sesle,

'Bu Rozet tüm dünyada, içinde olduğumuz ayda, kadınların arasında meme kanseri bilincini yaygınlaştırmayı ifade ediyor.

Ben bu rozeti annemin adına takıyorum' der.

Bu açıklama karşısında başkalaşan delikanlı,

'Çok üzüldüm, anneniz meme kanserinden mi öldü' diye sorar.

'Hayır' diye cevap verir orta yaşlı adam ve devam eder:

'Annem sağ. Küçük bir çocukken kendimi yalnız hissettiğim korkulu anlarımda her zaman başımı saklayabileceğim ve huzur bulacağım yumuşak bir yuvadır annemin memeleri. Annemin sağlığı için dua ediyorum.

'Hımmm' diye kekeler delikanlı.

'Bu rozeti karım için takıyorum' diye devam eder orta yaşlı adam.

'Karınız da herhalde iyi' diye sorar delikanlı.

'Evet, evet' der adam

'Karım benim için aşk ve sevgi kaynağı olmuştur her zaman. 23 yıl öncesevgili kızımızı beslemiştir memesiyle. Karımın sağlığı için Allah'a şükrediyorum.''Sanırım kızınızın sağlığı için de takıyorsunuz?

'Hayır.... Kızımı bir ay önce meme kanseri nedeniyle kaybettik.

Yaşının çok genç olduğunu düşünerek ihmal etmiş memesinde fark ettiği kitleyi. Bu nedenle geç kaldık.'

Genç delikanlı, yüzündeki utangaç ve üzüntülü bir ifadeyle,

'Çok üzgünüm bayım. Özür dilerim' der...

Orta yaşlı adam 'Kızımın anısına öğünerek takıyorum Bu küçük pembe kurdeleyi. Bu sayede çevremdekileri de aydınlatabiliyorum. Şimdi evine git, karınla, kızınla, annenle konuş' deyip cebinden çıkardığı küçük pembe kurdele rozetini uzatırken, delikanlı öne eğilir ve takmama yardım edebilir misiniz?' diye mahçup mahçup sorar.

'Bir mumun, diğer mumu yakarak aydınlatmasıyla kaybedeceği hiçbir şey yoktur..'


TÜM AYDINLIKLAR KADINLARIN OLSUN...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 18 Şubat 2011, 22:28:40
Amiiin..+1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 18 Şubat 2011, 22:29:08
harika....siz çok yaşayın e mi emin hocam....+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Şubat 2011, 22:29:27
inşallah teşekkürler emin bey...karizmayı bende bi daha deniyorum +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Şubat 2011, 22:29:55
yine engel varmış...hıh...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 18 Şubat 2011, 22:32:07
yine tam isabet........ben seninle neyapacağim.......geç kalmamak dileğiyle........+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 18 Şubat 2011, 22:33:38
dolunaycığım...süper bir paylaşım arkadaşım....duygulandırdın yine beni....+1(engelde)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 18 Şubat 2011, 22:35:02
uyarıları dikkate alacağım EMİN ÖĞRETMENİM........normal halimi unuttum........+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Şubat 2011, 22:37:54
yine tam isabet........ben seninle neyapacağim.......geç kalmamak dileğiyle........+1
[/quo
varlığın var ya benimle ne yapacağını zaten biliyor...varlığın yetiyor.yanındada zekan ve müthiş esprilerin tatlı niyetine....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Şubat 2011, 22:39:28
dolunaycığım...süper bir paylaşım arkadaşım....duygulandırdın yine beni....+1(engelde)
boşver şu karizmayı.karaalp bey yazmıştı ya paylaşmak güzeldir...paylaşıyoruz.paylaştıkçada büyüyoruz.teşekkür ederim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 18 Şubat 2011, 22:41:37
harika....siz çok yaşayın e mi emin hocam....+1

Teşekkürler..

inşallah teşekkürler emin bey...karizmayı bende bi daha deniyorum +1

teşekkürler..

yine tam isabet........ben seninle neyapacağim.......geç kalmamak dileğiyle........+1

teşekkürler..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 18 Şubat 2011, 23:06:19
"ınsanlarin cogu kaybetmekten korktugu icin sevmekten korkuyor..
Dusunmekten korkuyor, sorumluluk getirecegi icin.
Konusmaktan korkuyor, elestirilmekten korkttugu icin.
Yaslanmaktan korkuyor, gencligin kiymetini bilmedigi icin.
Unutulmaktan korkuyor, dunyaya iyi bir sey vermedigi icin.
Ve olmekten korkuyor, aslinda yasamayi bilmedigi icin."
Güçlü insan, kendi kendini yenebilendir !

shakespeare
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Şubat 2011, 23:08:38
doğru söylüyor shakespeare...teşekkürler emin bey...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 18 Şubat 2011, 23:10:28
shakespare e şapka çıkarıyorum......
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 18 Şubat 2011, 23:16:10
doğru söylüyor shakespeare...teşekkürler emin bey...

Ben teşekkür ederim..

shakespare e şapka çıkarıyorum......

Bence sakınca yok..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 19 Şubat 2011, 00:41:55
teşekkürler paylaşım için emin hocam,  +1 maalesef bariyerlere takıldı :)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 19 Şubat 2011, 00:44:56
dolunaycığım yine harika paylaşımlar yapmışsın arkadaşım... teşekkürler... +1 eng..... sonrasında inşallah...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 19 Şubat 2011, 08:40:35
dolunaycığım yine harika paylaşımlar yapmışsın arkadaşım... teşekkürler... +1 eng..... sonrasında inşallah...
teşekkürler arkadaşım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 19 Şubat 2011, 12:09:50
aşağıdaki resimler kızıma ait 570a .aslında site üyesi.(alina rumuzyla kayıtlı)genelde anime çalışıyor burada paylaşmayada üşeniyor...  453a bugünlerde naruta adlı japon çizgi filmine takmış durumda ve oradaki tiplemeleri çalışıyor. ::)
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg263.imageshack.us%2Fimg263%2F7020%2Fdscn3833b.jpg&hash=88fef6de7da58cc891e38fcbdc4acb71) (https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg263.imageshack.us%2Fimg263%2F7158%2Fdscn3846g.jpg&hash=1fca646d8c84f2df1bd5c586438a2c6d)
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg263.imageshack.us%2Fimg263%2F7834%2Fdscn3849.jpg&hash=8262b146dfc87cfb3f0a011ac37bcabf) (https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg263.imageshack.us%2Fimg263%2F2223%2Fdscn3851m.jpg&hash=496432035e867189c1526eb0e65e440d)
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg263.imageshack.us%2Fimg263%2F9513%2Fdscn3852.jpg&hash=72830d5fae1b732100a454c417623031) (https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg201.imageshack.us%2Fimg201%2F9868%2Fdscn3853.jpg&hash=9056da2fede3eedd43372ac677226549)
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg201.imageshack.us%2Fimg201%2F1271%2Fdscn3968f.jpg&hash=ba03a7146a9c3c179b211c60e13a284f) (https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg262.imageshack.us%2Fimg262%2F3894%2Fdscn4665z.jpg&hash=51b915a0d57b427e70ce4e99c750221e)
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg201.imageshack.us%2Fimg201%2F5438%2Fdscn4680.jpg&hash=7bb8a455ab2793318d5458c39619640c) (https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg262.imageshack.us%2Fimg262%2F3772%2Fdscn4695.jpg&hash=4332db70895caf4fa1f9859f9e34e8e7)
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg411.imageshack.us%2Fimg411%2F1234%2Fdscn4696.jpg&hash=b399cb47b8cfd4dfc231f89b3d5e6792) (https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg411.imageshack.us%2Fimg411%2F3339%2Fdscn4697h.jpg&hash=01ac586e2cb0c4f88ce2ef09bc329b51)
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg267.imageshack.us%2Fimg267%2F8040%2Fdscn4698i.jpg&hash=0c87b288ea2a5303b01a187a9a235dd4) (https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg267.imageshack.us%2Fimg267%2F9586%2Fdscn4709.jpg&hash=ef31b5df4276cd4ba3e4cd397e0c06e3)
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg64.imageshack.us%2Fimg64%2F1152%2Fdscn4710c.jpg&hash=8b8f3d58006f647b9859ac0e33e1bcbf) (https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg64.imageshack.us%2Fimg64%2F3643%2Fdscn4711u.jpg&hash=f398d603068644834e9a005436659612)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 19 Şubat 2011, 12:44:39
armut dibine düşer misali..... yetenekli kızını kutlarım dolunaycığım... kızının +1 'i engeli aşınca..  340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 19 Şubat 2011, 12:48:32
vaaavvvvvv....ne harika çizgiler bunlar....tebrik ediyorum güzel kızını.....yılana bayıldım (yılandan çok korkarım aslında...ama çok güzel çizmiş) +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 19 Şubat 2011, 13:59:05
yani yakında anne kız sergiler açarsınız bu gidişle........İREMe sevgilerimle beğenilerimi yolluyorum......
harikasınız.........+1 307s 307s 307s
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 19 Şubat 2011, 15:48:08
armut dibine düşer misali..... yetenekli kızını kutlarım dolunaycığım... kızının +1 'i engeli aşınca..  340a
teşekkür ederim yoldaşım...
vaaavvvvvv....ne harika çizgiler bunlar....tebrik ediyorum güzel kızını.....yılana bayıldım (yılandan çok korkarım aslında...ama çok güzel çizmiş) +1
teşekkürler elifim ileteceğim ireme..
yani yakında anne kız sergiler açarsınız bu gidişle........İREMe sevgilerimle beğenilerimi yolluyorum......
harikasınız.........+1 307s 307s 307s
teşekkürler canım öğretmenim...ilk fırsatta tanıştıracağım seninle.bu arada oğuzhanı hatırlamaya çalışıyorummm
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 19 Şubat 2011, 17:40:02
sevgili irem ' e  kocaman bir +1 ........
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 19 Şubat 2011, 17:56:28
sevgili irem ' e  kocaman bir +1 ........
teşekkür ediyoruz yoldaşım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 19 Şubat 2011, 21:17:14
dolunaycığım.....buğrahan    esmer çekik gözlü bana göre çok yakışıklı....birazda bilmiştir.....belki dikkatini çekmiştir...görsen mutlaka tanırsın.......seni hemen tanıdı.....reklam resmi yaptırmışın....bana sordu....bende birşeyler tarıf ettim ...geçmiş gün hatırlamıyorum.....bu olmaz ...zayıf alırım dedi...anneyi takan kim.....sonra kendi birşey bulamayınca benim önerimi yapmış...100almıştı......beni öğretmenden saymamıştı bunu hiç unutmuyorum.....birde nuhun gemisini yapmıştı.....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 20 Şubat 2011, 09:48:34
hımmm...bir nuhun gemisi resmini hatırlıyorum.ama buğrahanı görmeliyim.biliyorsun her yıl 800 öğrenci.ah o kadar hafıza olsa bende ne gezer....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 20 Şubat 2011, 21:30:40
Armut dibine düşmüş..harikaa onu kocaman öpüyorum..+1..ler ona..(engelleri aşar aşmaz)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 20 Şubat 2011, 21:33:10
teşekkürler paylaşım için emin hocam,  +1 maalesef bariyerlere takıldı :)

:)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 20 Şubat 2011, 23:04:37
Armut dibine düşmüş..harikaa onu kocaman öpüyorum..+1..ler ona..(engelleri aşar aşmaz)
teşekkürler emin bey...ileteceğim ireme...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 20 Şubat 2011, 23:47:57
+1..verildi..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 20 Şubat 2011, 23:51:35
+1..verildi..
teşekkür ederim emin bey...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 21 Şubat 2011, 00:07:03
 
~ İnsan bazen kendi olmalı bazen herkesten bir parça ~
‎*İnsan biraz çocuk olmalı bir balon gördüğünde istiyorum diye tutturup ağlayabi...lmeli.

* İnsan yolda yürürken biraz da etrafına bakmalı değişik hayatları görmek için.

* İnsan gecenin bir vakti yatağından fırlayıp "Seni Seviyorum!" diye bağırabilmeli.

* İnsan sabah uyandığında yatağının başucunda bir gül ile bir not bulmalı: "Uyandırmaya kıyamadım..."

* İnsan heyecan duymalı yeni günün getirdiği ışıklar için.

* İnsan sinirlenmeli kavga etmeli inandığı değerler için.

* İnsan arada aşık olmalı sonunda acı olduğunu bilerek...

* İnsan bazen de sarhoş olmalı bir türkü tutturup sokakları arşınlamalı.

* İnsan anlamsızca beklemeli telefonun çalmasını belki arayan odur diye...

* İnsan efkârlanmalı tabi biraz da; belki hiç olmayacak şeylere sırf efkâr olsun diye...

* İnsan ara ara kocaman olmalı dünyalar kadar; herkesi kucaklamalı.

* İnsan bazen kendi olmalı bazen herkesten bir parça... (E)

Anonim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 21 Şubat 2011, 23:58:39
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg201.imageshack.us%2Fimg201%2F9990%2Fe815068a1927cacdm.jpg&hash=313c91f0aa76422079744fedce1d9d16)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 21 Şubat 2011, 23:59:24
" Toplantıya gideceğim.Baktım geç kalma ihtimalim var,bindim bir taksiye,muhabb...etçi bir arkadaş.O anlatıyor ben dinliyorum.Tam işyerinin önüne geldik.Ankara'da Bakanlıklar.Diyelim ki. taksi parası 9.75 TL tuttu,ben 10 TL uzattım.Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya,taksici üstünü arıyormuş gibi yapar,siz de para üstünü alabılmek için bir ayak dışarda,inmemek için debelenirsiniz.Tam o sahne olacak.Şoför,para üstü varmı diye aranmaya başladı.

"Üstü kalsın kardeşim"dedim.

Döndü bana doğru

"Vaktin varmı ağabey ?" dedi.

"Evet" dedim (tek ayağım hala dışarda)

Dörtlülere bastı,trafik dört şerit akıyor,indi araçtan.Önde bir büfe var.Gitti oraya,bir şeyler konuşup geldi.Bana 25 Krş uzattı.Belli ki para bozdurmuş.

"Birader" dedim,"9.75 değil,10.50 yazssa istermiydin 50 krş.benden?"

-Ne alacağım ağabey 50 krş.u

-Peki niye gittin 25 krş.için o kadar uğraştın.üstü kalsın demiştim.

Döndü bana,attı kolunu arkaya :

-Vaktin varmı ağabey

-Var

-Çek kapıyı o zaman

Muhabbetçi bir taksici ile karşı karşıyayız.

5 dk.konuştuk.İngiltere'de profösüründen,bilmem kiminden eğitimler aldım.O taksicinin 5 dk.da öğrettiklerini,ingiliz hocalar haftalarca verdikleri derslerde öğretemediler.

Ağabey biz Keçiören'de 5 kardeşiz.Babam rençberdi benim,günlük yevmiyeye giderdi;artık inşaat falan bulursa çalışır gelir,o gün iş bulamamışsa,biz eve gelişinden,yüzünden anlardık. Durumumuz hiç iyi olmadı. Akşam yer sofrasında yemek yerdik.Yemek bitince babam bize"Durun kalkmayın" derdi.Önce dua ederdik sonra babam bize sofrada konuşma yapardı.

"Aha" dedim,"Bizim meslek",seminerci.

- Ne anlatırdı baban

- Hayattta nasıl başarılı olunur ?

O gün inşaata çağırmazlarsa eve para getiremiyor,sonra çocuklara hayatta başarı teknikleri anlatıyor.

-Babam işe gidince büyük ağabeyimiz onu taklit ederdi,delik bir çorapla pantalonun ceplerini çıkarır,dört kardeşi karşısına alıp "Dürüst olun,evinize haram lokma sokmayın" diye anlatırken ,biz de gülerdik. Annem kızardı,"Babanızla alay etmeyin.O, hem dürüst hem de çalışkandır" derdi. Yan evde iki kardeiş var,onların babası zengin. Babaları birahane işletiyor,ama adamda her numara vardı,kumar falan oynatırdı.Bizim yeni hiç bir şeyimiz olmadı,hep o ikisinin eskilerini kullandık.O amca mahalleden geçerken biz 5 kardeş ayağa kalkardık,çünkü bize bahşiş verirdi.Babam eve gelince ayağa kalkmazdık. Çünkü hediye,para falan hak getire.Ağabey biz babamı kaybettik. Altı ay içinde yandaki baba da öldü.yandaki baba iki çocuğa 5 katlı bir apartıman,işleyen birahane,dövizler ve araziler bıraktı. Bizim baba ne bıraktıbiliyormusunuz ?

-Ne bıraktı ?

-Bakkal veresiyesi ve konuşmalarını bıraktı : "Evladım işinizi dürüst yapın,hakkınız olmayan parayı almayın..."falan filan. Ağabey aradan 15 yıl geçti,diğer 2 kardeş cezaevindeler,ne ev kaldı ne birahane. Ailesi dağıldı.

Biz 5 kardeş,beşimizin Keçiören de taksi durağında birer taksisi var hepimizin birer ailesi,çoluk çocuğu,hepimizin birer dairesi var. Geçenlerde büyük ağabeyimiz bizi topladı ve dedi ki :

"Asıl mirası bizim baba bırakmış."

Hepimiz ağladık. 5 kardeş taksiciliğe başladığımızdan beri,taksimetrenin yazmadığı 10 krş.u evimize sokmadık.Her şeyimiz var Allah'a şükür.

Çok duygulandım,veda ettim,tam ineceğim :

-Dur ağabey,asıl bomba şimdi.

-Nedir bomban ?

-Nerede oturuyoruz biliyormusun ? O iki kardeşin oturduğu 5 katlı apartmanı biz aldık. 5 kardeş orada oturuyoruz.

Evladınıza ne araba bırakırsınız,ne ev, ne de başka bir miras. Evlada sadece değer kavramları bırakırsınız. Bakın iki baba da evlatlarına değer kavramları bırakmışlar.

(A.Şerif İzgören kitabından)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 22 Şubat 2011, 00:16:35
anne ve babalarımızın kıymetini...yanımızdalarken bilmek en güzeli...teşekkürler hatırlattığın için arkadaşım..+1 (borcum)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 22 Şubat 2011, 00:19:36
rica ederim elifim zaten kıymetlerini bildiğinden eminim...teşekkürler...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 22 Şubat 2011, 07:51:30
+1 borcum  340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 22 Şubat 2011, 16:40:11
çok duygulandırdın yine bizleri dolunaycığım... yürekten teşekkürler.... +1 egn. sonrasında inşallah
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 22 Şubat 2011, 17:56:23
Dolunay hanım..teşekkürler..+1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 22 Şubat 2011, 19:34:44
dolunaycığıma bir +1 gelsin.....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 22 Şubat 2011, 21:48:29
DÜN GECE BEN BUNLARI İYİKİ OKUMAMIŞAIM......b u payaştıklarından sonra...........düşündüm......babama bir kez daha teşekkür ettim........duymuştur inşallah ruhu..........+1 canım arkadaşım.....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 22 Şubat 2011, 23:20:41
teşekkür ederim yoldaşım,asuman öğretmenim ve emin bey...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 23 Şubat 2011, 07:00:00
Dönemin Başbakanı Sayın Turgut Özal zamanında gerçekleşmiş bir olay şöyle anlat...ılır: Japon eğitim uzmanları gelmiş ve ülkemizin eğitim sistemini incelemiş, Sayın Özal'ın bürokratlarının da hazır bulunduğu bir ortamda raporlarını sunmuş ve sonuç olarak şunu söylemişlerdi: “Sizin eğitim sisteminizde milli ruh yok!” Turgut Özal'ın “Nasıl?” sorusu üzerine şunu anlatmışlardı: “Biz Japonya'da okula başlayacak çocuklarımıza milli ruh şoklaması yaparız. Onları önce toplu halde hızlı trenlere bindirir, dev fabrikalarımızı, teknoloji merkezlerimizi gezdirir ülkemizin gücünü gösteririz. Sonra da bu yavrularımızı alır Hiroşima ve Nagazagi'ye götürür, orada atom bombası atılan ve yıllardır ot dahi bitmeyen alanları gösterir deriz ki: Eğer siz çalışmaz, bilinçlenmez ve az önce gördüğünüz teknolojiye sahip olmak için çalışmazsanız sonunuz böyle olur.”

Bürokratlardan biri atılır: “Ama bizim Hiroşima'mız yok ki!”

Japon uzmanın cevabı tokat gibidir: “Sizin Çanakkale'niz on Hiroşima eder!”
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 23 Şubat 2011, 07:01:02
Yaşamak güzel şey doğrusu
Üstelik hava da güzelse
Hele gücün kuvvetin yerindeyse...
Elin ekmek tutmuşsa bir de
Hele tertemizse gönlün
Hele kar gibiyse alnın
Yani kendinden korkmuyorsan
Kimseden korkmuyorsan dünyada
Dostuna güveniyorsan
İyi günler bekliyorsan hele
İyi günlere inanıyorsan
Üstelik hava da güzelse
Yaşamak güzel şey
Çok güzel şey doğrusu.

Melih Cevdet ANDAY
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 23 Şubat 2011, 07:06:37
“Zaten
yorgunluk benim genel halim. Bana, “Nasılsın?” diye soranlara, en sık
ver...diğim yanıtın “Yorgunum” demek olduğunu keşfettiğim günden beri, daha
bilinçli olarak “Yorgunum”. Şu memlekette yaşayıp da yorgun olmamak
mümkün mü? Beden yorgunluğu dediğinden ne olacak, iki-üç dinlenmeyle
geçer, ama ben aslında vatan yorgunuyum! Ruh yorgunuyum, gönül
yorgunuyum, hayat yorgunuyum; öğrenmek, bilmek, anlamak, anlamamış gibi
yapmak, düşünmek, hissetmek, tanımak, tanık olmak, katlanmak, anlayış
göstermek, görmezden gelmek, üzerinde durmamak, idare etmek, üzülmemiş
görünmek, alışmak, alışamamak, sabretmek, katlanmak, beklemek
yorgunuyum. Tam da artık bu memlekette hiçbir şey şaşırtmaz beni
sanırken, her seferinde yeniden şaşırmak yorgunuyum.”

Yüksek Topuklar - Murathan Mungan
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 23 Şubat 2011, 07:46:12
Dönemin Başbakanı Sayın Turgut Özal zamanında gerçekleşmiş bir olay şöyle anlat...ılır: Japon eğitim uzmanları gelmiş ve ülkemizin eğitim sistemini incelemiş, Sayın Özal'ın bürokratlarının da hazır bulunduğu bir ortamda raporlarını sunmuş ve sonuç olarak şunu söylemişlerdi: “Sizin eğitim sisteminizde milli ruh yok!” Turgut Özal'ın “Nasıl?” sorusu üzerine şunu anlatmışlardı: “Biz Japonya'da okula başlayacak çocuklarımıza milli ruh şoklaması yaparız. Onları önce toplu halde hızlı trenlere bindirir, dev fabrikalarımızı, teknoloji merkezlerimizi gezdirir ülkemizin gücünü gösteririz. Sonra da bu yavrularımızı alır Hiroşima ve Nagazagi'ye götürür, orada atom bombası atılan ve yıllardır ot dahi bitmeyen alanları gösterir deriz ki: Eğer siz çalışmaz, bilinçlenmez ve az önce gördüğünüz teknolojiye sahip olmak için çalışmazsanız sonunuz böyle olur.”

Bürokratlardan biri atılır: “Ama bizim Hiroşima'mız yok ki!”

Japon uzmanın cevabı tokat gibidir: “Sizin Çanakkale'niz on Hiroşima eder!”
321s 560a 560a 560a  +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 23 Şubat 2011, 07:56:17
günaydınnnn...  219s ve teşekkür ederim elifim... 340a 340a 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 23 Şubat 2011, 07:57:45
günaydın arkadaşım.....bu sabah seni takip ediyorum...ama resimlerini göremiyorum.....bir hata oluştu heralde..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 23 Şubat 2011, 07:58:31
akşamda vardı zaten baktım bişey yazılamıyor çıktım.ne olduğunu bilmiyorum.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 23 Şubat 2011, 09:11:55
Dolunay hanım paylaşımlarınız için teşekkürler..+1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 23 Şubat 2011, 21:17:54
Dolunay hanım paylaşımlarınız için teşekkürler..+1..
teşekkür ederim emin bey...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 23 Şubat 2011, 21:29:28
Mazhar Osman Atatürk'le Görüşmektedir.Bir ara Atatürk Sorar:
-Osman Bey,bu delili...k nasıl bir şey ?
-Gazi Paşam az da olsa herkeste bir parça vardır,deyince Atatürk :
-Ne demek istiyorsun,bende de mi var ?
Hoşsohbet ve sözünü esirgemeyen biri olan Mazhar Osman:
-Ohooo...Sizde herkesten bin beteri var.İçeride ve dışarıda dört iklim yedi cihana kafa tutmak akıllı adamın yapacağı iş mi ?
Atatürk dakikalarca güler...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 23 Şubat 2011, 21:32:20
“Zaten
yorgunluk benim genel halim. Bana, “Nasılsın?” diye soranlara, en sık
ver...diğim yanıtın “Yorgunum” demek olduğunu keşfettiğim günden beri, daha
bilinçli olarak “Yorgunum”. Şu memlekette yaşayıp da yorgun olmamak
mümkün mü? Beden yorgunluğu dediğinden ne olacak, iki-üç dinlenmeyle
geçer, ama ben aslında vatan yorgunuyum! Ruh yorgunuyum, gönül
yorgunuyum, hayat yorgunuyum; öğrenmek, bilmek, anlamak, anlamamış gibi
yapmak, düşünmek, hissetmek, tanımak, tanık olmak, katlanmak, anlayış
göstermek, görmezden gelmek, üzerinde durmamak, idare etmek, üzülmemiş
görünmek, alışmak, alışamamak, sabretmek, katlanmak, beklemek
yorgunuyum. Tam da artık bu memlekette hiçbir şey şaşırtmaz beni
sanırken, her seferinde yeniden şaşırmak yorgunuyum.”

Yüksek Topuklar - Murathan Mungan
sanki beni anlatıyor........paylaşımlar son derece anlamlı ve bir TÜRKöğretmenine yakışır nitelikte.......teşekkürler dolunaycığım.......+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 23 Şubat 2011, 21:33:55
japonların yorumunada harika diyorum........anlayana........+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 23 Şubat 2011, 21:37:30
japonların yorumunada harika diyorum........anlayana........+1
kesinlikle...:) teşekkürler sevgili öğretmenim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 23 Şubat 2011, 22:02:33
Mazhar Osman Atatürk'le Görüşmektedir.Bir ara Atatürk Sorar:
-Osman Bey,bu delili...k nasıl bir şey ?
-Gazi Paşam az da olsa herkeste bir parça vardır,deyince Atatürk :
-Ne demek istiyorsun,bende de mi var ?
Hoşsohbet ve sözünü esirgemeyen biri olan Mazhar Osman:
-Ohooo...Sizde herkesten bin beteri var.İçeride ve dışarıda dört iklim yedi cihana kafa tutmak akıllı adamın yapacağı iş mi ?
Atatürk dakikalarca güler...

Bu manada Delilere hasretiz..Güzel paylaşımlarınız için teşekkürler..+1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 23 Şubat 2011, 22:04:12
japonların yorumunada harika diyorum........anlayana........+1

süperr.....anlayana..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 23 Şubat 2011, 22:14:08
teşekkür ederim emin bey...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 24 Şubat 2011, 23:28:26
Ünlü film yıldızı Audrey Hepburn'e güzelliğinin sırrını sordular. Sinema oyuncul...uğunun yanısıra iyilikseverliğ i ile de tanınan Hepburn bu soruya karşılık aşağıdaki makyaj tarifini verdi:
''Çekici dudaklara sahip olmak istiyorsanız, dudağınıza tatlı sözden başkasını dokundurmayın.
Güzel gözleriniz olsun istiyorsanız,... güzel insanlarla göz göze gelin, gerçek dostlar edinip sık görüşün.
İdeal beden ölçülerine sahip olmak ve hep zayıf kalmak istiyorsanız, yemeğinizi yoksullarla ve açlarla paylaşın.
Alımlı saçlara sahip olmak istiyorsanız, çocuğunuzun günde en az bir kere onu okşamasına izin verin.
Dikkat çekici pozlar vermek istiyorsanız, yanınıza bilgelik ve tevazuyu alarak yürüyün, asla cahilce ve gururla yürümeyin.
İnsanların da tıpkı elimizin altındaki eşyalar gibi, hatta onlardan çok daha fazla onarılmaya, yenilenmeye, bakım gömeye, gözden geçirilmeye ihtiyaçları vardır. Hiçbir insanı eskisi, bozuldu işe yaramıyor diye elinizden çıkarma hakkınız yoktur.
Hatırlayın, bir yardım eline ihtiyaç duyarsınız, kendi omuzunuzdan kolunuza doğru göz gezdirin, dirseğinize ve bileğinize varın, işte orada bir yardım eli bulacaksınız.
Yaşlandıkça, iki elinizin olduğunu, birinin kendinize, diğerinin de başkalarına yardım etmek üzere yanınızda hazır beklediğini fark edeceksiniz.
Bir kadının güzelliği giydiği elbisede, beden ölçülerinde ya da saçını tarayış biçiminde değildir.
Bir kadının güzelliği gözlerinden okunmalı, çünkü gözler kalbe, yani aşkın yaşadığı ülkeye giden kapıdır.
Bir kadının güzelliği yüzündeki benlerden değil, içinde sakladığı ruhundan okunur.''
Audrey Hepburn
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 24 Şubat 2011, 23:38:23
TEŞEKKÜRLER ARKADAŞIM..........+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 24 Şubat 2011, 23:40:27
ben teşekkür ederim yoldaşım...:)

Başka Ne Diyebilirler ki?
Üzülüyorsun, takma, diyorlar.
Kızıyorsun, değmez, diyorlar.
Boşveriyorsun; gamsız,... diyorlar.
Susuyorsun, iki çift laf et, diyorlar.
Konuşuyorsun, muhatap olma, diyorlar.
Çekip gidiyorsun, mücadele et, diyorlar.
Alttan alıyorsun, tepene çıkardın, diyorlar.
Bağırıyorsun, sakin ol, diyorlar.
Aklı başında davranıyorsun, bu kadar uslu olunmaz, diyorlar.
Dikine gidiyorsun, yaşına başına yakışmaz, diyorlar.
Ölünce ne diyecekler?
Muhtemelen; Ölüm sana yakışmadı.
Ee normal tabii, dirimizi beğenmediler ki, ölümüzü beğensinler...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 24 Şubat 2011, 23:43:32
Bu güzel paylaşımlar için teşekkürler..özellikle ikinci süper..+1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 24 Şubat 2011, 23:45:07
teşekkür ederim emin bey...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: carra - 24 Şubat 2011, 23:45:23
ben teşekkür ederim yoldaşım...:)

Başka Ne Diyebilirler ki?
Üzülüyorsun, takma, diyorlar.
Kızıyorsun, değmez, diyorlar.
Boşveriyorsun; gamsız,... diyorlar.
Susuyorsun, iki çift laf et, diyorlar.
Konuşuyorsun, muhatap olma, diyorlar.
Çekip gidiyorsun, mücadele et, diyorlar.
Alttan alıyorsun, tepene çıkardın, diyorlar.
Bağırıyorsun, sakin ol, diyorlar.
Aklı başında davranıyorsun, bu kadar uslu olunmaz, diyorlar.
Dikine gidiyorsun, yaşına başına yakışmaz, diyorlar.
Ölünce ne diyecekler?
Muhtemelen; Ölüm sana yakışmadı.
Ee normal tabii, dirimizi beğenmediler ki, ölümüzü beğensinler...
+1:)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 24 Şubat 2011, 23:46:46
teşekkür ederim carra
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 25 Şubat 2011, 09:47:59
KISSADAN HİSSE
Shakespeare der ki:

* Kendimi her zaman mutlu hissederim.
Neden biliyor musunuz?
Çü...nkü kimseden bir şey ummam.
Beklentiler daima yaralar.

* Hayat kısadır. Öyleyse hayatınızı sevin.
Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin.
Sadece kendiniz için yaşayın ve,
- Konuşmadan önce dinleyin,
- Yazmadan önce düşünün,
- Harcamadan önce kazanın,
- Dua etmeden önce bağışlayın,
- İncitmeden önce hissedin,
- Nefret etmeden önce sevin,
- Vazgeçmeden önce çabalayın,
- Ölmeden önce yaşayın.

*Hayat budur.
Onu hissedin,
onu yaşayın ve ondan hoşnut olun.

Testinin içinde ne varsa dışına da o sızar...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 25 Şubat 2011, 09:48:49
Eğer Hasta Olmak İstemiyorsan - Dr. Dráuzio Varella
Eğer hasta olmak istemiyorsan…

* Duygularını anlat.
* Saklanan veya baskılanan hey...ecan ve duygular; gastrit, ülser, bel fıtığı, bel ağrıları gibi hastalıklara yol açar.
* Zamanla, duyguların bastırılması kansere dönüşür.
Öyleyse, sırlarımızı, hatalarımızı birileriyle paylaşmalıyız!
* Diyalog, konuşma, kelime çok güçlü birer ilaç ve mükemmel birer terapidir!


* Karar Vermelisin..
* Kararsız kişi güvensiz, endişe ve ıstırap içinde olur. Kararsızlık, sorunları, endişeleri ve çatışmaları çoğaltır.
* İnsanlık tarihi kararlardan oluşur.
* Karar vermek, diğerlerinin kazanması için vazgeçmeyi ve avantajları kaybetmeyi kesinlikle bilmektir.
* Kararsız kişiler mide rahatsızlığı, sinir hastalıkları ve cilt sorunlarının kurbanıdırlar.

* Olduğundan Farklı Yaşama.
* Gerçeği saklayan, rol yapan, her zaman mutlu olduğu görüntüsü veren, mükemmel görünmek isteyen kişi tonlarca ağırlığı biriktirmektedir. Ayağı kilden olan bronz bir heykeldir.
* Aldatıcı görünerek yaşamak kadar sağlık için kötü bir şey yoktur.Kaderleri ilaç, hastane ve acıdır.

* Kabullen.
* Reddedicilik ve kendine saygı eksikliği, kendimizi kendimize yabancılaştırır.
* Kendimizle barışık olmak sağlıklı yaşamın anahtarıdır. Bunu kabul etmeyenler kıskanç, taklitçi, aşırı rekabetçi ve yıkıcı olurlar.
* Eleştirileri kabullen. Bu bilgelik, akıllılık ve terapidir.

* Çözümler Bul.
* Olumsuz kişiler çözüm bulamazlar ve sorunları büyütürler. Üzülmeyi, dedikoduyu ve kötümserliği tercih ederler.
* Karanlığı kovmak için kibrit yakmalı. Arı ufacıktır fakat var olan en tatlı şeylerden birisini üretir.
* Biz ne düşünüyorsak oyuz.
* Olumsuz düşünce, hastalığa dönüşen negatif enerji üretir.

* Güven.
* Güvenmeyen kişi iletişim kuramaz, açık değildir, derin ve sağlam ilişkiler geliştiremez, gerçek arkadaşlıkları nasıl kurabileceğini bilemez. Güven olmadan, bir ilişki de olamaz. Güvensizlik sendeki inancın azlığıdır.

Hayatı Üzgün Yaşama.
* Mizah. Kahkaha. Huzur. Mutluluk. Bunlar sağlığa güç verir ve daha uzun bir yaşam getirir.
* Mutlu kişi yaşadığı çevresini geliştirir. "İyi mizah bizi doktorun elinden korur".
* Mutluluk sağlık ve terapidir.

Dr. Dráuzio Varella
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: mahmuty - 25 Şubat 2011, 10:17:01
   İki yazıda çok hoş.Hayatımda uygulamaya çalıştığım bir çok şey yazılmış,ne güzel...
   Paylaşım için teşekkür ederim..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 25 Şubat 2011, 18:50:31
İki paylaşımda harika..+1..(malum)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 25 Şubat 2011, 18:57:18
dolunaycığım...çok hoş şeyler paylaşmışsın canım...teşekkürler...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 25 Şubat 2011, 18:57:33
Bu korkunç gördüğüm paylaşımı sanırım hayatın içinden bölümünde yayınlamak doğru olur..hayatta neler oluyor?....insan ne kadar vahşileşebiliyor!..

Bu abajur insan derisinden!

(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg163.imageshack.us%2Fimg163%2F2529%2Fresim1288976606.jpg&hash=d17ff4981281e7ed04babfcd04c84bc8)

Amerikalı Mark Jacobson'un evindeki ilginç abajur, İkinci Dünya Savaşı'nın acımasız yüzünün en çarpıcı kanıtlarından biri... Zira bu abajur şapkası bir Nazi toplama kampında insan derisinden yapılmış. Jacobson'un tarihin derinliklerinde yaptığı araştırmaya göre, Almanya'daki Buchenwald toplama kampında, insan derisinden abajurun yanı sıra kalça kemiğinden küllük gibi başka objeler de yapılmış. İlk kez 1945'te Amerikalı bir gazetecinin haberinden yola çıkarak kampla ilgili araştırma yapan Jacobson, "Buchenwald adeta insan derisi fabrikası olarak çalışıyormuş" dedi.




Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 25 Şubat 2011, 19:02:15
ahhh....ne büyük bir vahşet......insanın midesi kaldırmıyor.....çok fena oldum....
güzel bir örnek değil ama... emin hocam....haberdar ettiğiniz için teşekkürler..+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 25 Şubat 2011, 19:21:51
öfffffffff.....nasıl ınsanlık bu..........paylaşım için teşekkürler...içimiz kaldırmasada....+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 25 Şubat 2011, 19:30:58
Evet bende görünce irkildim..insan ne kadar zarif yaratık ama bazende bu hali alabiliyor demekki..
Dadaizm in felsefeside 1945 te insanlığın yaptığı vahşet ve birbirini yıkımına tepki değilmiydi..

Allah hep güzel olanlarla güzelliklerle karşılaştırsın..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 25 Şubat 2011, 22:38:01
   İki yazıda çok hoş.Hayatımda uygulamaya çalıştığım bir çok şey yazılmış,ne güzel...
   Paylaşım için teşekkür ederim..
teşekkürler mahmut bey...
İki paylaşımda harika..+1..(malum)
teşekkürler emin bey...
dolunaycığım...çok hoş şeyler paylaşmışsın canım...teşekkürler...+1
teşekkürler elifim.

emin bey heppaylaşımınız çok güzel vs..gibi yorumlar yapardım ama bu güzel değil yanlış anlamayın neden paylaştınız demiyorum sadece içini acıtan ama artık var olduğunu bildiğimiz gerçekler.teşekkürler...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 25 Şubat 2011, 22:38:49
Jackson Browndan Hayat Dersleri
Felsefe Kulübü'nün Fotoğrafları - Jackson Browndan Hayat Dersleri
Fotoğraf 1 / 1 ... Albüme Geri Dön · Felsefe Kulübü'nün Fotoğrafları · Felsefe Kulübü'nün Profili.
Fotoğraftaki insanların yüzlerine tıklayarak onları etiketleyebilirsin.

.Adam yeni kamyonuna bakmak için evinden çıktığında, üç yaşındaki oğlunun gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle kamyonunun kaportasını mahvettiğini görmüş. Hemen oğlunun yanına koşmuş ve çocuğun eline çekiçle vurmaya başlamış. Biraz sakinleşince oğlunu hemen hastaneye götürmüş.

Doktor, çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalıştıysa da elinden bir şey gelmemiş ve çocuğun iki elinin parmaklarını kesmek zorunda kalmış. Çocuk ameliyattan çıkıp gözlerini açtığında,bandajlı ellerini fark etmiş ve gayet masum bir ifadeyle, "Babacığım,kamyonuna zarar verdiğim için çok üzgünüm." demiş ve sonra babasına şu soruyu sormuş: "Parmaklarım ne zaman yeniden çıkacak?" Babası eve dönmüş ve hayatına son vermiş.

Birisi masaya süt döktüğünde ya da bir bebeğin ağladığını işittiğinizde bu öyküyü hatırlayın.

Çok sevdiğiniz birine karşı sabrınızı yitirdiğinizi anladığınızda, önce biraz düşünün. Kamyonlar onarılabilir, ama kırılan kemikler ve incinen duygular hiçbir zaman onarılamaz; genellikle kişiyle performansı arasındaki farkı göremeyiz. İnsan hata yapar. Hepimiz hata yaparız. Fakat öfkeyle ve düşünmeden yapılan şeyler, insanı sonsuza kadar rahatsız eder. Harekete geçmeden önce durun ve düşünün. Sabırlı olun. Anlayış gösterin ve sevin.

Jackson Brown dan hayat dersleri

1- Kendimi neşelendirmek istedigim zaman en iyi yolun baska birini neşelendirmeye çalışmak olduğunu öğrendim.

2 - Bir bebeğin evlilik sorunlarını çözemeyecegini öğrendim.

3- Bir tartışmayı tatlıya bağlamadan yatağa gidilmemesi gerektiğini öğrendim.

4- İşyerinde romantik iliskiler aranmamasi gerektiğini öğrendim.

5- İnsanin kendisinden daha sorunlu birisiyle evlenmemesi gerektiğini öğrendim.

6- Çalıştırdığımız insanlara iyi davrandığımızda, onların da müşteriye iyi davrandıklarını öğrendim.

7- Bir toplantida zekâmı ya da sohbetimi göstermek konusunda tercih yapmak gerektiğinde sohbeti seçmenin daha iyi olacağını öğrendim.

8- İnsanlara iyi davranmanın hiçbir maliyeti olmadığını öğrendim.

9- Gerçekten yaşamaya başlamak için emeklilik beklenirse, çok uzun bir süre beklenilmiş olunacağını öğrendim.

10-İyi kalpli olmanin mükemmel olmaktan daha önemli oldugunu öğrendim.

11-Bir domuza ve bir çocuğa istedikleri her seyi verirseniz sonuçta çok iyi bir domuzunuz ve çok kötü bir çocuğunuz olacağını öğrendim.

12-Kimle evleneceğin kararının hayatta verilen en önemli karar olduğunu öğrendim.

Kaynak:
Şu Hayatta Neler Öğrendik Neler adlı kitaptan
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 25 Şubat 2011, 22:44:04
ahhh...dolunaycığım....hikaye çok dokunaklı...yine yaktın yüreklerimizi...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 25 Şubat 2011, 22:46:06
ahhh...dolunaycığım....hikaye çok dokunaklı...yine yaktın yüreklerimizi...+1
yanmasın yüreklerimiz diyorum ama yürek yakacak hikayeler çoğalıyor.oysa masallar ve kahramanlık hikayeleri dinlemeliydik biz...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 26 Şubat 2011, 00:51:55
Sevgili Dolunay hanım..ben unutkan bir insanım..gariptir bazen işe yarıyor..bu hikayeyi ilk okuduğumda boğazım düğümlendi..ağlamaklı oldum..ama hikayeyi unutmuştum..terar hatırladım ve yine berbat oldum..sanırım 10 yıl oldu ilköğretim öğretmenliğim..yemin ederim çocuklaştığımı ve duygusallaştığımı bilmekteyim..doğrumu bilmem ama duyduğum bir konu eskiden osmanlı da ilkokul öğretmenlerinin şahitliği kabul olmazmış..(zamanla çocuksulaşırmış insan??) tepkilerde aşırı oluyor..
ikinci paylaşımda çok güzel..çocuğa istediğiher şeyi vermemek gereği kesinlikle doğru..ben bir baba olarak zor hayır diyorum..bu hiç iyi değil..

+1(engelleri aşınca)

aslında kitap bölümünüzde değinmem gerekirdi ama.."Ufak Şeyleri Dert Etmeyin" adlı kitabı tavsiye ediyorum..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 26 Şubat 2011, 06:36:43
dolunayıma +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 26 Şubat 2011, 10:53:09
+1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 26 Şubat 2011, 13:02:40
teşekkür ederim emin bey.söylediğiniz şahitlik meselesini bende duydum.ama emin değilim o bilgiden bir sınıf öğretmeni arkadaşım söylemişti...
dolunayıma +1
teşekkür ederim elifim...
teşekkür ederim emin bey...
+1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 26 Şubat 2011, 13:02:57
Neden yatağınızın başucunda aspirin olsun?
Kalp krizleri hakkında;

Sol kol ağrısı dışında başka işaretleri de var kalp krizi...nin..

Yoğun ense ağrısı, kusma, terleme de daha seyrek ama gözardı edilmemesi gereken belirtilerden.

Not: Kalp krizinde göğüste illa ki ağrı olacak diye bir şey yok!!.
Uykularında kalp krizi geçiren çoğu (yaklaşık 60%) insan, bir daha uyanamadı. Yine de, yoğun göğüs ağrısı ile de uyanabilirsiniz.
Diyelim ki başınıza geldi, derhal ağzınıza iki aspirin atın bir damla su ile yutun Sonra da:
- Yakında oturan bir akraba ya da arkadaşınızı arayın.

- "kalp krizi!" deyin
- 2 aspirin aldığınızı da söyleyin .
- Mutfak ya da holden bir sandalye alıp giriş kapısına yakın bir yere oturun ve, yardımın gelmesini bekleyin.


~Sakın yere uzanmayın!!!~
Bir kalp cerrahına göre, eğer bu mesajın ulaştığı herkes, en az 10 kişiye dağıtırsa, muhtemelen bir kişini hayatı kurtulabilir.


Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 26 Şubat 2011, 13:07:22
ooo...bu bilgi hayat kurtarır....teşekkürler arkadaşım....+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 26 Şubat 2011, 13:08:42
rica ederim...ben teşekkür ederim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 26 Şubat 2011, 13:25:57
 Nasıl Bakarsanız Öyle Görürsünüz...

Fransa'da ağır işçilerin işleri hakkında ne düşündüklerini incelemek üzere araştırmayı yürüten bir görevli, bir inşaat alanına gönderilir.

Görevli ilk işçiye yaklaşır ve sorar:
...
- Ne yapıyorsun?

- Nesin sen, kör mü? diye öfkeyle bağırır işçi.

Bu parçalanması imkansız kayaları ilkel aletlerle kırıyor ve patronun emrettiği gibi bir araya yığıyorum. Cehennem sıcağında kan ter içinde kalıyorum. Bu çok ağır bir iş ölümden beter.

Görevli hızla oradan uzaklaşır ve çekinerek ikinci işçiye yaklaşır. Aynı soruyu sorar:

- Ne yapıyorsun?

İşçi cevap verir: Kayaları mimari bir plana uygun şekilde yerleştirebilmeleri için, kullanılabilir şekle getirmeye çalışıyorum. Bu ağır ve bazen monoton bir iş, ama karım ve çocuklarım için para gerekli, sonuçta işim var. Daha kötü de olabilirdi.

Biraz cesaretlenen görevli üçüncü işçiye doğru ilerler. Ya sen ne yapıyorsun diye sorar.
- Görmüyor musun der işçi kollarını gökyüzüne kaldırarak. Bir katedral yapıyorum.


Sonuç: Bu hikayenin enteresan tarafı her üç işçinin de aynı işi yapıyor olmaları, görmeyi seçtiğiniz yol sizin tutumunuza bağlıdır.

Bugün hava biraz bulutlu mu yoksa biraz güneşli mi?
Güllerin dikeni mi vardır, yoksa dikenli dalların gülleri mi?
Bardağın yarısı boş mudur, yarısı dolu mu?
Yoksa bardak olması gerekenin iki katı büyüklüğünde mi ?

Seçim size ait..

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 26 Şubat 2011, 13:28:20
harika..  560a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 26 Şubat 2011, 13:29:44
harika..  560a
teşekkür ederim canım benim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 26 Şubat 2011, 13:44:34
On üç yaşındayken beni çok etkileyen bir öğretmenim vardı.Bir gün ders sırasında sınıfta dolaşıp çocukların her birine şu soruyu sordu:
"Neyle hatırlanmak istersiniz?"
Tabii hiçbirimiz cevap veremedik. Gülümseyerek şöyle dedi.
..."Zaten cevap verebileceğinizi ummuyordum. Ama elli yaşınıza bastığınızda bu soruya hala cevap veremiyorsanız,o zaman hayatınızı boşa geçirmişiniz demektir."

Ben bu soruyu her zaman kendime soruyorum: "Neyle Hatırlanmak istiyorsun?" Bu sizi kendinizi yenilemeye zorlayan bir soru, çünkü kendinizi farklı bir insan-olabileceğiniz insan-gibi görmeye itiyor. Şansınız varsa size bu soruyu ahlaki otoriteye sahip biri yaşamınızın ilk yıllarında soracaktır, böylece sizde aynı soruyu kendinize yaşamınız boyu sorabilirsiniz. Bu soru üzerine düşünün: "Neyle hatırlanmak istersiniz?"

Peter F.Drucker
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 26 Şubat 2011, 14:48:07
 Genç kadın, bebeğin güzelliği karşısında
büyülenmiş gibiydi. Kıvırcık sarı saçları, iri mavi gözleri,
kalkık bir burun ve küçük kırmızı dudaklarıyla
bir kartpostalı andıran bebek, kadının şimdiye kadar
gördüğü en cana yakın kız çocuğuydu.
...Onun ipek yanaklarını daya doya öpmek ve
cennet kokusunu içine çekmek için eğildiğinde :
"Dokunma bana ..." diye bir ses duydu.
"Beni okşamaya hakkın yok senin..."
Kadın korkuyla irkilip etrafına bakındı.
Bebekle kendisinden başka içerde kimse yoktu.
Aynı sesi tekrar duyduğunda bebeğe döndü.
Aman Allahım!.. Yeni doğmuş gibi görünmesine rağmen
konuşan oydu. "Bana yaklaşmanı istemiyorum"
diye devam etti. "Hemen uzaklaş benden..."
Kadın, biraz olsun kendini toplayarak :
"Çocuklarımız hep erkek oluyor" dedi.
"Onlar da güzel ama kız çocukları başka.
Bu yüzden seni öpmek istedim."
"Beni öpemezsin" diye ağlamaya başladı bebek.
"Benim de seni öpemeyeceğim gibi..."
"Neden ?" diye sordu kadın."Neden öpemezsin ki ?"
Bebek, hıçkırıklara boğulurken :
"Bunun sebebini bilmen gerekir" dedi.
"Düşünürsen mutlaka bulacaksın..." Kadın, neler olup
bittiğini hatırlamak üzereyken kendine geldi.
Özel bir hastanenin en lüks odasında yatıyor
ve narkozun tesirinden midesi bulanıyordu.
Aile dostları olan tanınmış doktor,
odayı dolduran çiçeklerden bir tanesini
vazodan çıkartıp kadına uzatırken :
"Geçmiş olsun hanımefendi" dedi.
"Başarılı bir kürtajdı doğrusu.
Ha..! Sahi, "kız"mış aldırdığınız bebek."

Cüneyt Suavi
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 26 Şubat 2011, 15:06:50
ayyy....nerden bulursun böyle duygusal hikayeleri arkadaşım....ağlattın yine beni... 620a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 26 Şubat 2011, 21:19:12
On üç yaşındayken beni çok etkileyen bir öğretmenim vardı.Bir gün ders sırasında sınıfta dolaşıp çocukların her birine şu soruyu sordu:
"Neyle hatırlanmak istersiniz?"
Tabii hiçbirimiz cevap veremedik. Gülümseyerek şöyle dedi.
..."Zaten cevap verebileceğinizi ummuyordum. Ama elli yaşınıza bastığınızda bu soruya hala cevap veremiyorsanız,o zaman hayatınızı boşa geçirmişiniz demektir."

Ben bu soruyu her zaman kendime soruyorum: "Neyle Hatırlanmak istiyorsun?" Bu sizi kendinizi yenilemeye zorlayan bir soru, çünkü kendinizi farklı bir insan-olabileceğiniz insan-gibi görmeye itiyor. Şansınız varsa size bu soruyu ahlaki otoriteye sahip biri yaşamınızın ilk yıllarında soracaktır, böylece sizde aynı soruyu kendinize yaşamınız boyu sorabilirsiniz. Bu soru üzerine düşünün: "Neyle hatırlanmak istersiniz?"

Peter F.Drucker

dolunaycığım, harika paylaşımların için teşekkürler... bu palaşımın ise ayrıca dikkatimi çekti... gerçekten güzel.... aslına bakarsan neyle hatırlanmak değilde nasıl hatırlanmak istersiniz benim kanaatim...

teşekkürler arkadaşım +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 26 Şubat 2011, 21:40:19
dolunay bu hangi siteyse alıntıları yaptığın 520a......biraz ertele lütfen........ 620a.hepsıde çok anlamlı.......teşekkürler. 340a......artık bizi acı...... 620a 620a
+1.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 28 Şubat 2011, 01:08:38
elifim ,yoldaşım ve sevgili asuman hocam teşekkür ederim güzel yorumlarınıza...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 28 Şubat 2011, 11:04:34
Dolunay hanım harika paylaşımlar..kürtaj hikayesi çok etkileyici ve sarsıcı bir paylaşımdı..+1...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 28 Şubat 2011, 19:09:18
paylaşımların için tekrar teşekkürler dolunaycığım, duygulu çalışkan özverili arkadaşım +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 01 Mart 2011, 07:59:28
Dolunay hanım harika paylaşımlar..kürtaj hikayesi çok etkileyici ve sarsıcı bir paylaşımdı..+1...
teşekkür ederim emin bey...
paylaşımların için tekrar teşekkürler dolunaycığım, duygulu çalışkan özverili arkadaşım +1
teşekkür ederim sevgili arkadaşım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 01 Mart 2011, 08:02:57
HAYYAM'dan
Yel eser, umutlar savrulur gider;
Sensiz, bensiz kalır bağlar bahçeler; Altın gümüş nen varsa harcamaya bak! Ölür gidersin, düşmanın gelir yer.

NEYZEN'den...
...Bu dünyada ne kazandıysanız yiyiniz..!
Yoksa;
Öleceğiz bir gün, gömecekler,
Bir kaç gün övecekler,
Sonra kalan malını bölecekler,
Hatta memnun kalmayıp sövecekler...!
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 01 Mart 2011, 09:20:56
 Evini bir parti sonrası temizlemek için uğraşıyorsan;
Bir çok arkadaşın var demektir.
Faturalarını ödeyebiliyorsan;
Bir işin var demektir.
Pantolonun biraz sıkıyorsa;
...Aç kalmıyorsun demektir.
Gölgen seni izliyorsa;
Güneş ışığını görüyorsun demektir.
Otobüsten indiğin yerden işyerine yolu uzun buluyorsan;
Yürüyebiliyorsun demektir.
Yanındaki adamin sesinden rahatsız oluyorsan;
Duyuyorsun demektir.
Camları silmen, çatıyı onarman gerekiyorsa;
bir evde yasiyorsun demektir.
Doğalgaz faturan yüklü geliyorsa;
Isınıyorsun demektir.
Yığınla yıkanacak ve ütülenecek çamaşırların varsa;
Yığınla giyeceğin var demektir.
Çalar saatin sabahın köründe çalıyorsa;
Yaşıyorsun demektir.

"Ve tüm bunların farkına varabiliyorsan, mutlusun demektir".

Mutluluk;
Sorunsuz bir yaşam değil, sorunlarla başa çıkabilme yeteneği demektir".
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 01 Mart 2011, 09:23:56
Genc adam, yasli kari-kocanin evlerine misafir olur..
75 yasindaki amca karisindan bir bardak daha cay isterken:
"Cicegim, bir bardak daha verir misin..?" der.
Sonra da "Petegim, sekersiz lutfen" diye ekler.
...Kendisine 65 yasindaki tatli karisinin getirdigi tavsan kani cayi alirken de
"Bebegim, sana cok zahmet oldu" der.
Genc adam, yasli amcanin karisina kullandigi sevgi sozcuklerinden cok etkilenir.
"Amcacigim, kac yillik evlisiniz..?" diye sorar. Yasli ama dinc adam,
"40 seneyi gecti evladim" der.
Genc adam: "Vallahi masallah, Allah muhabbetinizi artirsin.
Surekli cicegim, petegim, bebegim gibi guzel sozlerle hitap ediyorsunuz galiba..."
Yanaklari pembelesmis teyze "Dogru, bir kac yildir hep bana boyle hitap ediyor"
deyip mutfaga dogru yoneldiginde
yasli amca genc adamin kulagina dogru egilerek:

"Siisst, caktirma, 2 sene once adini unuttum, hala hatirlayamiyorum.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: fatmadilek - 01 Mart 2011, 09:51:33
merhaba öğretmenim mutlulukla ilgili paylaşım çok güzel. bayıldım.Teşekkürler....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 01 Mart 2011, 21:00:22
Dolunay hanım..paylaşımlar harika..neyzeni dinliyor, neyim varsa yiyiyorum zaten..+1..yemeyi gezmeyi seviyorum..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 01 Mart 2011, 21:01:29
engeldeyim aşınca geliyorum..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 01 Mart 2011, 21:28:58


MUTLULUĞUN ANAHTARI SLAYT

http://rapidshare.com/files/450463057/mutluluae_un_anahtarae_.rar
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 01 Mart 2011, 21:33:22
merhaba öğretmenim mutlulukla ilgili paylaşım çok güzel. bayıldım.Teşekkürler....
teşekkür ederim...
Dolunay hanım..paylaşımlar harika..neyzeni dinliyor, neyim varsa yiyiyorum zaten..+1..yemeyi gezmeyi seviyorum..
afiyet olsun emin hocam ve teşekkürler...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 01 Mart 2011, 21:40:45
Teşekkürler ve +1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 01 Mart 2011, 21:41:11
Teşekkürler ve +1..
ben teşekkür ederim:)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 01 Mart 2011, 21:42:02
dolunaycığım mutluluk paylaşımını bende beğendim.....
bizimde ismimizi unutsalar bari...... 520a
yiyecek birşey yok....açım galiba..... 440a 380a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 01 Mart 2011, 21:42:55
aaaa+1 demeyi unutmuşum açlıktan +1 yemişim......
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 01 Mart 2011, 21:45:07
dolunaycığım mutluluk paylaşımını bende beğendim.....
bizimde ismimizi unutsalar bari...... 520a
yiyecek birşey yok....açım galiba..... 440a 380a
hadi gel sofra hazırlayayım sana...ayran yapayım köpük köpük...bulgur pilavı ve yanında bol soğanlı çoban salata...türkü çalayım sana.birde un helvası ardından...(içimden geldi yazdım nerden çıktı deme sakın)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 01 Mart 2011, 21:48:44
teşekkürler canım yemeğimi  yedim.......hayattayken de kazandıklarımı yiyeceğim...kimseyede bir şey yok......
bulgur pilavına bayılırım......ahhhh diğerlerini okumayayım......kilo aldım bile.......sahi un helvası yapabilirmisin......bir iyilik düşünüyorumda......
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 01 Mart 2011, 21:52:54
 310s harika bir sofra..sofranız bize de açık mı??*
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 01 Mart 2011, 21:57:57
teşekkürler canım yemeğimi  yedim.......hayattayken de kazandıklarımı yiyeceğim...kimseyede bir şey yok......
bulgur pilavına bayılırım......ahhhh diğerlerini okumayayım......kilo aldım bile.......sahi un helvası yapabilirmisin......bir iyilik düşünüyorumda......
tabiki sen yiyeceksin.onları kazanmak kolay mı oldu? yemek davetini içimden geldi yazdım.evet un helvası yapabiliyorum üstelik çoook  severim.sana yapayım bigün.ya da iyilik düşündüğünde :)
310s harika bir sofra..sofranız bize de açık mı??*
soframız herkese açık emin bey.Allah ne verdiyse...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 01 Mart 2011, 22:05:46
Gönlü geniş insan Dolunay öğretmenim..sofranızında açık olduğunu tahmin edebiliyorum..yemiş kadar olduk..Allah ziyade etsin..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 01 Mart 2011, 22:19:06
Dolunay öğretmenim bu slaytıda sayfanızda paylaşıyorum..uygun bulursanız eğer..

http://rapidshare.com/files/450471298/K______k___ocuk.ppt
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 01 Mart 2011, 22:34:40
emin bey çok teşekkürler çok güzel bir hikayeydi.karizma engelindeyim hala...(tabiki paylaşabilirsiniz.ben burada ben demiyorum ki sadece siz ve dünya ile devam ediyor başlık değil mi? )...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 01 Mart 2011, 22:42:44
Teşekkürler Dolunay öğretmenim..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: mahmuty - 01 Mart 2011, 23:15:24
  Ahhh burayı sevdim ben.Uğramadan yapamıyorum.Alışkanlık mı yaptı ne?
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 01 Mart 2011, 23:16:57
  Ahhh burayı sevdim ben.Uğramadan yapamıyorum.Alışkanlık mı yaptı ne?
ne güzel mahmut bey...sevindim.her daim bekleriz...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 01 Mart 2011, 23:40:28
Emin öğretmenim şahane paylaşım......teşekkürler.....+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 02 Mart 2011, 20:28:59
Emin öğretmenim şahane paylaşım......teşekkürler.....+1

Ben teşekkür ederim..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 03 Mart 2011, 08:23:30
Ah be dünya !
Sen dönüyorsun onu anladık da bu insanlar senden daha hızlı dönüyor,
Hemde ortada hiçbir yörünge yokken..
Necip Fazıl Kısakürek
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 03 Mart 2011, 08:23:56
Beş şeyden önce beş şeyi ganimet biliniz:
-İhtiyarlık gelmeden gençliği
-Hastalık gelmeden sağlığı
-Fakirlik gelmeden zenginliği
-Meşguliyet gelmeden zamanı
...-Ölüm gelmeden Ömrü
~Hz. Muhammed (s.a.v.)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 03 Mart 2011, 08:24:23
Geçmiş olan dünden hiç yad etme
Yarın da gelmemişken feryad etme
Düşünme geleceği ...de geçmişi de
Şimdi şen ol da yaşamı berbad etme..

Ömer Hayyam...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 03 Mart 2011, 08:25:01
Okulda birinci sınıf ögrencileri, bir aile fotografı üzerinde tartışıyorla...rdı. Fotograftaki küçük çocugun saç rengi ailenin öteki bireylerinin saç renginden degişikti... Ögrencilerden biri o erkek çocugunun belki de evlat edinilmiş olabilecegini söyledi. Onun bu sözünü duyan başka bir küçük kız ögrenci, birden sesini yükseltti;
- Ben evlat edinme konusunda her şeyi bilirim, çünkü bende evlatlıgım!...
Arkadaşı sordu;
- Madem biliyorsun, bize de anlatsana... Evlat edinilmek ne demektir...?
Küçük kız ögrenci kendinden emin bir biçimde bilgisini özetledi;
- Annenin karnında degil, yüreginde büyümüşsün demektir...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 03 Mart 2011, 08:26:55
İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki. İnsanlığın se...vgi konusunda yüz yıllardır öğrenebildiği bir kumsaldaki kum taneciği bile değildir.. Hayatta kaybedebilirsin.. Kaybetmeyi... Ahlaksızca bir kazanca tercih et. Birincisinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki; o yolda mağlup olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür.

Yıllar geçiyor, geçecek.. Yılların geçmesine öfkelenme.. Gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme. Rüzgarın yönünü.. değiştiremiyorsan.. yelkenlerini.. rüzgara göre ayarla.. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getirmediğinle ilgilenir. Ara sıra kendini tutamayabilirsin.. Yüreğini isyana kaptırabilirsin.. Fakat unutma Evreni yargılamak imkansızdır. Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendinle barış içinde ol...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 03 Mart 2011, 08:29:40
Bir kızın ilk aşkı, vazgeçilmezidir.
bambaşka duygularla bağlanır ona.
kimseye güv...enmediği kadar güvenir.
hesabı kitabı yoktur bu sevginin; çıkarsızdır; karşılıksızdır sevgisi.
ne zaman beni bırakacak; ne zaman bu aşk bitecek,
demeden yaşadığın duygudur.
sen onu bırakıp gitsende, başka aşklara yelken açsanda,
o seni bı.rakıp gitmez.
işte bir genç kızın ilk aşkı böyledir.
çünkü bu aşkın adı; BABADIR..

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 03 Mart 2011, 21:03:02
dolunaycığım paylaşımların teşekkürler arkadaşım...... +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: eğitici - 03 Mart 2011, 21:06:34
Dolunay öğretmenim çook güzel bir şiir,gözlerim doldu duygulandım doğrusu.Tüm paylaşımlar için teşekkürler.+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 03 Mart 2011, 21:37:29
dolunaycığım..... 620a 180cyaralarımızı deşme canım benim........+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 03 Mart 2011, 21:43:32
dolunaycığım......teşekkürler canım....+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 04 Mart 2011, 07:29:46
dolunaycığım paylaşımların teşekkürler arkadaşım...... +1
ben teşekkür ederim yoldaşım...
Dolunay öğretmenim çook güzel bir şiir,gözlerim doldu duygulandım doğrusu.Tüm paylaşımlar için teşekkürler.+1
teşekkür ederim öğretmenim...
dolunaycığım..... 620a 180cyaralarımızı deşme canım benim........+1
teşekkür ederim kıyamam ben sanaaa
dolunaycığım......teşekkürler canım....+1
ben teşekkür ederim elifim..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 04 Mart 2011, 07:30:13
 
Murathan Mungan
Önce evlendiğimizde hayatın daha iyi olacağına inandırırız kendimizi.
Evlendikte...n sonra, bir çocuğumuz doğduktan hatta ardından bir tane daha
olduktan sonra hayatın daha iyi olacağına inandırırız kendimizi.

Sonra çocuklar yeterince büyük olmadıkları için kızar, onlar büyü yünce daha
mutlu olacağımıza inanırız. Bundan sonra, ergenlik dönemlerinde çocuklarla
uğraşmamız gerektiği için öfkeleniriz.

Kendimize, çocuklarımız bu dönemden çıkınca daha mutlu olacağımızı, yeni bir araba alınca, güzel bir tatile çıkınca, emekli olunca, yaşantımızın dört dörtlük olacağını söyleriz.

Gerçek ise şu andan daha iyi bir zaman olmadığıdır. Eğer şimdi değil ise ne
zaman?... Hayatınız her zaman mücadelelerle dolu olacaktır. En iyisi bunu
kabul edip her ne olursa olsun mutlu olmaya karar vermektir. En sevdiğim
sözlerden biri Alfred D. Souza' ya aittir. Der ki;

-"Uzun zamandan beridir gerçek hayatın başlamak üzere olduğu izlenimine kapılmıştım. Fakat her zaman yolumun üzerinde bir engel, öncelikle erişilmesi gereken birşey, bitmemiş bir iş, hizmet edilecek zaman, ödenecek bir borç oldu. Sonra hayat başlayacaktı. Sonunda anladım ki bu engeller benim hayatımdı."

Bu görüş acısı, mutluluğa giden bir yol olmadığını gösterdi. Mutluluk yoldur, öyleyse sahip olduğunuz her anın kıymetını bilin ve mutluluğu, vaktinizi harcayacak kadar özel biriyle paylaştığınız için, ona daha fazla değer verin. Unutmayın, zaman hiç kimse için beklemez. Öyleyse;

Okulu bitirene kadar,
100 milyar kazanana kadar,
Çocuklarınız olana kadar,
Çocuklarınız evden ayrılana kadar,
İşe başlayana kadar, Evlenene kadar,
Cuma gecesine kadar,
Pazar sabahına kadar,
Yeni bir araba, ya da ev alana kadar,
Borçları ödeyene kadar,
İlkbahara kadar,
Yaza kadar,
Sonbahara kadar,
Kışa kadar,
Maaş gününe kadar,
Şarkınız söylenene kadar,
Emekli olana kadar,
Ölene kadar.....

MUTLU OLMAK İÇİN İÇİNDE BULUNDUĞUNUZ 'AN' DAN DAHA İYİ BİR ZAMAN OLDUĞUNA KARAR VERMEK İÇİN BEKLEMEKTEN VAZGEÇİN.

MUTLULUK BİR VARIŞ DEĞİL, BİR YOLCULUKTUR. "PEK ÇOKLARI MUTLULUĞU İNSANDAN DAHA YÜKSEKTE ARARLAR, BAZILARI DA DAHA ALÇAKTA. OYSA MUTLULUK İNSANIN BOYU HİZASINDADIR."

Unutmayın "YARIN KİMSEYE VAAD EDİLMEMİŞTİR"

Murathan MUNGAN


Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 04 Mart 2011, 07:31:07
 
Biz Hep Çocuk Kalmalıydık Aslında.
Biz hep çocuk kalmalıydık aslında.
Üç taş, üç cam olmalıydı hayat.
En büyük kavgam...ız gazoz kapağından çıkmalıydı
ve en büyük acımız
öğretmenimizin başka şehre tayini olmalıydı.
Biz hep çocuk kalmalıydık aslında.
Büyümeye özenmeliydik büyümeden...
İnsan dediğin,
yürüdükçe yorulan, yoruldukça yanılan,
yanıldıkça ağlayan bir taş değil mi?
Çözmesi zor değil.
Sen ansın, yaşanan zaman...


ERHAN GÜLERYÜZ
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 04 Mart 2011, 08:24:14
harika paylaşımların için teşekkürler dolunaycığım... +1 engel sonrasında inşallah
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 04 Mart 2011, 16:43:20
teşekkürler arkadaşım....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: mahmuty - 04 Mart 2011, 18:41:54
  Bu güzel paylaşımlarınız için teşekkür ederim....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 04 Mart 2011, 19:38:59
ah ne kadar doğru....
ÇOCUK KALMALIYDIK ASLINA...
 SORUMLULUK YOK....
ÇALIŞMAK YOK......
HEP OYUN...HEP OYUN.......
+1 +1 +1 +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 04 Mart 2011, 19:55:34
merhabalar bıraz kabugumdan dısarı cıkayım dedım burda neler paylasabılırız kı
 hımmmmmmmmmmmmmmmm
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 04 Mart 2011, 22:59:22
Selçuklu sultanı Nükreddin Kılıçaslan'a yazılmış.Mevlana ile çok iyi dost olan Rukneddin'i bir davete çağırmışlar.Mevlana Rukneddin'e oraya gitmemesini söylemiş.Ama Rukneddin dinlememiş.Oraya gidip pusuya düşürülerek öldürülmüş.Mevlana'da bu olay üzerine bu şiiri yazmış.Olanları şiirle anlatmış


demedim mi?

oraya gitme demedim mi sana?
seni yalnız ben tanırım demedim mi?
demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi benim?
bir gün kızsan bana alsan başını yüzbin yıllık yere gitsen
dönüp kavuşacağın yer benim demedim mi?
demedim mi şu görünene razı olma
demedim mi sana yaraşır otağ kuran benim asıl.
onu süsleyen bezeyen benim demedim mi?
ben bir denizim demedim mi sana.
sen bir balıksın demedim mi
demedim mi o kuru yerlere gitme sakın.
senin duru denizin benim demedim mi?
kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
demedim mi senin uçmanı sağlayan benim
senin kolun kanadin benim demedim mi?
{kalin: demedim mi yolunu vururlar senin
demedim mi tövbeni bozarlar senin.}
oysa senin atesin benim sicakligin benim demedim mi?
onu süsleyen bezeyen benim demedim mi?
ben bir denizim demedim mi sana.
sen bir balıksın demedim mi
demedim mi o kuru yerlere gitme sakın.
senin duru denizin benim demedim mi?
kuşlar gibi tuzaga gitme demedim mi?
demedim mi senin uçmanı sağlayan benim
senin kolun kanadın benim demedim mi?
demedim mi yolunu vururlar senin
demedim mi tövbeni bozarlar senin.
oysa senin ateşin benim sıcaklığın benim demedim mi?
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 05 Mart 2011, 01:09:52
teşekkürler paylaşım için öğretmenim....+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 05 Mart 2011, 09:43:27
teşekkürler paylaşım için öğretmenim....+1

sağolasınız asuman hocam
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 05 Mart 2011, 11:38:11
çok güzel bir paylaşım arkadaşım....çok teşekkürler...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 05 Mart 2011, 11:40:24
sevgili asuman hocam keşke dediğin gibi olsaydı masallardan ibaret olsaydı hayat....
mahmut bey teşekkür ediyorum ...
yoldaşım bu muhteşem paylaşım için teşekkkür ederim .....+1
fatoş hanım hoşgeldiniz...çıkın kabuğunuzdan burada herşeyi paylaşabiliriz.sevinçleri çoğalsın üzüntüleri azalsın diyerek...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 05 Mart 2011, 11:40:42
çok güzel bir paylaşım arkadaşım....çok teşekkürler...+1
teşekkür ederim elifim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 05 Mart 2011, 11:41:37
DOST...
Eğer bir gün ağLamakLı oLursan,
Beni ara...
Seni güLdüreceğime söz veremem,
Fakat s...eninLe birLikte ağLayabiLirim.

Eğer bir gün uzakLara kaçmak istersen,
Beni aramaktan korkma...
Seni durduramayacağıma söz veremem,
Fakat seninLe birLikte kaçabiLirim..

Eğer birgün kimseyLe konuşmak istemezsen,
Beni ara...
Sessiz oLacığıma söz veririm,
Fakat bir gün ararsan ve cevap buLamazsan
Hemen beni görmeye geL,
BeLki sana ihtiyacım vardır...♥

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 05 Mart 2011, 11:52:19
ağlamak istediğimde....kaçmak istediğimde......konuşmak istediğimde..veya istemediğimde....bil ki senin yanındayım...
ihtiyacın olduğunda (her zaman) seninleyim...birlikte ağlar..birlikte kaçar..birlikte susarız...canım arkadaşım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 05 Mart 2011, 11:54:12
ah canım benim biliyorum 340a nerden mi? yüreğim söyledi... 305s teşekkür ederim
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 06 Mart 2011, 00:22:55
Kırılgan bir çocuğum ben
Yüreğim cam kırığı.
Bütün duygulardan önce
Öğrendim ay...rılığı.
Saldırgan diyorlar bana
Oysa kırılganım ben.
Gözyaşlarım mücevher
Saklıyorum herkesten.
Ürküyorlar gözümdeki ateşten.
Ürküyorlar dilimdeki zehirden.
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen gözü kara cesaretimden.
Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben
Nasıl korurum
İçimdeki çocuğu?
Bir yanım çılgın nar ağacı,
Bir yanım buz sarayı.

[ Murathan Mungan
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 06 Mart 2011, 00:23:15
Yaşamı Ertelemeyin..
Ben en özel en güzel eşyalarımı kendim için, hiç bekletmeden kullanırım. Siz de ......öyle yapın. Çünkü yarın hayatda olmayabiliriz. Ya da sevdiğinizi söyleyeceğiniz kimse olmayabilir. Hani gardrobunuzda küflenen o en sevdiğiniz elbiseniz var ya, o çok özel gün için beklettiğiniz, giymelere kıyamadığınız o alımlı tuvalet, o cakalı takım, o göz alıcı kazak... Bugün giyin onu!... Beklediğiniz o güzel gün hiç gelmeyebilir çünkü...

Değerli misafirleriniz için sakladığınız çay takımlarınızı çıkartın dolaptan; en yakınlarınızla için çayınızı; kimseniz yoksa kendiniz çıkarın hoş bir takımdan çay yudumlamanın doyumsuz keyfini...

Haydi, açın, nicedir kapalı duran misafir odanızın kapısını. Yıpranır diye korktuğunuz koltuklara serilin gönlünüzce. Çalın, çalmak için önemli! Bir konuk beklediğiniz eski plakları bu gece...

Çalmaya vesile beklerken salonda ki büfede yıllandırdığınız şarabı geciktirmeden açın ve kana kana için. Sakladığınıza değecek biri hiç gelmeyebilir; sizden değerlisi bulunamayabilir.

Çimlerle buluşmak için düzgün havayı, kırda öpüşmek için doğru sevdayı beklemeyin. Hep ertelediğiniz pikniğin günü bugün... "Haftaya giderim" dediklerinizi ziyarete gidin acilen. Haftaya orada olmayabilirler. Babanızın elini öpecekseniz, oğlunuzu lunaparka götürecekseniz, aşkınızı ilan edecekseniz;... şimdi yapın!

Ve, ne olur, söylemek için özel bir an beklediğiniz o sihirli sözcükleri hemen söyleyin sevdiğinize. Söylemeye niyetlendiğinizde çok geç olabilir. Daha kaç bahar olacak ki hayatınızda?
Yaşamı ertelemeyin, beklediğiniz "o gün" işte "Bugün!"

Can Dündar
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 06 Mart 2011, 00:26:49
 321s +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 06 Mart 2011, 00:31:42
 180c
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 06 Mart 2011, 00:37:49
ben aynen dediklerini yaparım....bugünlerde dünlerin yarını değilmi......hiç ertelemem......en güzel bardakla çay içerim.....SAKLAMAM.... 322s
+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 06 Mart 2011, 00:41:44
süpersinde ondann
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 07 Mart 2011, 15:57:33
Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sâkin... adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı…

Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu.

İş ilişkiye gelince oldukça içli, hattâ aşırı hassas bir kadınım. Romantik anlara, küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü gibi can atıyorum. Oysa kocamın sakinliği, başka bir deyişle vurdum duymazlığı, evliliğimize romantizm katmaması beni aşktan almış, uzaklaştırmıştı.

Sonunda kararımı ona da açıkladım: boşanmak istiyordum.

Şaşkınlıktan gözleri açılarak 'niye?' diye sordu.

'Gerçekten belli bir sebebi yok' dedim, 'sadece yoruldum.'

Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki!

Sonunda sordu: 'seni caydırmak için ne yapabilirim? '

Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı asla değiştirilemiyordu. Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu.

'İşte mesele tam da bu' dedim. 'Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim. '

'Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir çiçek var. O çiçeği benim için koparmak, düşüp vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına, hattâ ölümüne mâl'olacak. Bunu benim için yapar mısın?'

Yüzümü dikkatle inceledi ve 'Sana bunun cevabını yarın vereceğim' dedi.
Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu.

Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu. Boş bir süt şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, alt ına da bir not bırakmıştı.

'Sevgilim' diye başlıyordu,

'O çiçeği senin için koparmazdım' Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim.

'Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını üstüne getirip çökerttikten sonra monitörün önünde ağladığında, onu tekrar düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım var.'

'Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden önce eve varabilmem üzere koşmam gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.'

'Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep yolu kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'

'Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak, can sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikâyeler anlata bilmem için ağzıma ihtiyacım var.'

'Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan, yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem, saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz telleri ayıklayabilmem, merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin - gençliğinde senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'

'Ama seni benden daha fazla seven biri varsa, evet o uçuruma gidip, o çiçeği senin için koparırım bir tanem.'

Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu.

Göz yaşlarım mektuba düşüyordu.

'Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lüften kapıyı aç canım. Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütle kapıda bekliyorum.'

Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi.

Artık çok iyi biliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi. O çiçeği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim.

Bu gerçek aşktı.

İlk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye alıştığımız aşkın, seneler sonra o heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde de hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz.

Oysa aşk hep vardır. Belki artık heyecansız, belki artık romantik değil... Belki sıkıcı, tekdüze, hatta belki yüzsüz... Ama hep oralarda bir yerdedir.

Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması için elbette gereklidir. Bir zaman sonra bunlar gitse de gerçek aşkın sütunu ebedi kalır


alıntıdır...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 07 Mart 2011, 16:54:13
ahh...dolunayım....yine yüreğimize dokundun.... 620ateşekkürler bu güzel paylaşım için.....+1(engelde)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 07 Mart 2011, 17:12:38
ahh...dolunayım....yine yüreğimize dokundun.... 620ateşekkürler bu güzel paylaşım için.....+1(engelde)
ben teşekkür ederim elifimm...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 07 Mart 2011, 18:37:20
çok güzel gerçekten dolunaycığım.. hem içim burkuldu hem gözlerim doldu.... sağolasın arkadaşım  bu güzel paylaşımların için.. +1 engel sonrasında inşallah
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 07 Mart 2011, 20:55:31
yaaaa...bu nasıl iç burkan bir paylaşım.......bazen elimizdekilerin kıymetini bilmiyoruz......teşekkürler canım....+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 07 Mart 2011, 20:59:10
teşekkür ederim yoldaşım ve asuman hocam...evet bazen ışık tam önümüzü aydınlattığı halde görmeyiz göremeyiz...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 08 Mart 2011, 23:22:18
Bir kadın hayattır aslında!..

Çünkü: hayatın içinde olan her şey ancak kadınl...ar oldugunda, anlam kazanıyor. Yemek yemek, su içmek bile. Bir kadının elinden içtiginiz suyla kendi kendinize bardağı doldurup içtiğiniz su arasındaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz?

Anlıyorsanız ne mutlu size. Anlamıyorsanız, ne yazik ki yaşamıyorsunuz.

CAN DÜNDAR
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 08 Mart 2011, 23:23:49
"Bir kadın çocuktur aslında"
Çocuk gibi davranmayı sever....
Erkeğin kendisine bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini de ister.
Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak okşamalıdır erkek kadını.
Ama her kadın çocukça da olsa dinlenilmesini, dikkate alınmasını ister.
Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz,
ama asla onu bir Çocuk olarak görmeyeceksiniz.

"Bir kadın güçlüdür aslında"
Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür.
Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez.
İster ki Erkeğin gücü kendisine huzur versin.
Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile Erkeğin yapmasını bekler.
Böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir hem de
erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir.
Ancak kadın gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz.
Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar.

"Bir kadın sevgilidir aslında"
İçinde her zaman sevgiyi taşır.
Sevdiklerinden kolay kolay ayrılamaz. Sevdiklerini kolay kolay kıramaz.
Zor sever ama tam sever.
Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için
yüreğinin kabul ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir.
Ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız.
Belki kolayca yüreğine girebilirsiniz.
Ancak beyninde yer etmemişseniz her an terk edilebilirsiniz.
Sevmediği halde terk etmeyen kadınlar da var elbette.
Bunun nedeni ise engelleyemedikleri "acımak" duygusudur.

"Bir kadın yalnızdır aslında"
Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz.
Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır.
O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez.
Hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz.
Yalnızlık onun sığınağıdır.
O sığınağa ne zaman gireceğine, ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir.
Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz.

"Bir kadın bilgindir aslında"
Neler yapabileceğini erkek aklı hayal bile edemez. Yaratıcılığının sınırı yoktur.
Ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkeğini bekler.
Hoyratça harcamaz yaratıcılığını sadece erkeğine saklar.
Bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok şanslısınız demektir.
Çünkü yaşamınız asla sıradan olmayacaktır.

"Bir kadın hayattır aslında"
Çünkü hayatın içinde olan her şey ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor.
Yemek yemek, su içmek bile.
Bir kadının elinden içtiğiniz suyla kendi kendinize bardağı doldurup
içtiğiniz su arasındaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz?

"Anlıyorsanız ne mutlu size.
Anlamıyorsanız, ne yazık ki yaşamıyorsunuz..."

Mehmet COŞKUNDEN
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 08 Mart 2011, 23:26:07
teşekkürler dolunayım...senin paylaşımının üzerinden...tüm kadınların günü kutlu olsun diyorum....+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 08 Mart 2011, 23:28:13
ben teşekkür ederim elifim bende tekrar kutluyorum...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 08 Mart 2011, 23:34:23
hani bir öncaki paylaşımında süt şişesinin altına mektup bırakan türden hayat arkadaşı diliyorum herkese......teşekkürler dolunaycığım........hergün kadınların zaten.......erkeklere geçmiş olsun.....+1engeldeyim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 08 Mart 2011, 23:35:43
ben teşekkür ederim yorumun süper... 321s
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 08 Mart 2011, 23:38:48
sağol....... 570a 570a sen anlayışlısındır biliyorum.....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Mart 2011, 14:55:41
Kızlarınızı iyi yetiştirin.Kendi kendilerine yetmeyi öğretin.
Namuslu o...lmanın yürekten geçtiğini öğretin. Evden çıkar çıkmaz ilk köşede eteğinin boyunu kısaltmasına gerek olmadığını öğretin.
İstediğini giymeyi öğretin. İnsanın ahlakının sadece kendi beyninde olduğunu öğretin.
Kıskanılmanın sevilmeyle aynı olmadığını öğretin. Kıskanılmanın güzel, saygısızlığın kötü olduğunu öğretin.
Beni çok kıskanır, dışarı çıkarmaz, şunu bunu giydirmez diyen adamla gurur duymamayı bunun aslında kendine hakaret olduğunu öğretin.
Arayıp neredesin ; kiminlesin vs. diyen adama seni tanımadan önce nasıl davranacağımı bilmiyor muydum haddini bil demeyi öğretin.
Eşlerini aldatan erkeklerin yanındaki ikinci kadın olmamayı öğretin.
Oğullarınızı iyi yetiştirin.Karşı cinse saygı duymayı öğretin.
Gece yarısı evine dönen kadının "aranmadığını" öğretin.
Bir kadının omzuna arkadaş olarak da sarılabileceğini öğretin.
Dokunmaktan korkmamasını öğretin.Sevmenin değer verme olduğunu öğretin.
Sahip çıkmayla sahibi olmanın farklı olduğunu öğretin.
Bulunmaz Hint kumaşı olmadıklarını; olsalar bile burun silinen mendillerinde kumaştan yapıldığını; hiç kimseyi küçük görmemeyi öğretin.
Ama bunları önce kendi içinizdeki çocuğa öğretin.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 09 Mart 2011, 15:06:29
SEN NEYMİŞİN BE DOLUNAYCIĞIM......YİNE HARİKA PAYLAŞIM VE MESAJLAR......biliyormusun bunları bazende babalar öğretir......ben çoğunu babamdan öğrendim......birazınıda kendisi sentezlesin insan oğlu........bu eğitim sistemi bunu engelliyor....bizim gibiler dinazor olarak kalacak yakında.....düşünmeyen sürüler......birinin yaptığını diğerleride yaparak geçirecekler ömürlerini..... 520a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Mart 2011, 15:08:11
maalesef....olsun dinazor da olsak hala varızzzzzz
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 09 Mart 2011, 15:57:20
süpersin yine arkadaşım....döktürmüşsün mesajları......teşekkürler....+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Mart 2011, 16:02:08
süpersin yine arkadaşım....döktürmüşsün mesajları......teşekkürler....+1
ben teşekkür ederim elifim.süper olan sensinnnn
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 09 Mart 2011, 16:12:55
ben teşekkür ederim elifim.süper olan sensinnnn
[/quote
 180c
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 09 Mart 2011, 16:56:03
dolunaycığım ne harika bir paylaşım.... içimizdeki çocuk önce evet kesinlikle haklısın....sonrasında kızımız.... benim de kızım var hem üzüyor hem harika bir evlat....

canım benim teşekkürler paylaşımın için  +1....   340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 09 Mart 2011, 16:57:49
Allah kızına tüm çocuklara hayırlı ve güzel ömürler versin...teşekkür ederim yoldaşım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 10 Mart 2011, 10:26:01
Shakespeare Der Ki...
‎* Kendimi her zaman mutlu hissederim. Neden biliyor musunuz? Çünkü kimseden bir... şey ummam. Beklentiler daima yaralar.
* Hayat kısadır. Öyleyse hayatınızı sevin. Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin. Sadece kendiniz için yaşayın ve;
- Konuşmadan önce dinleyin,
- Yazmadan önce düşünün,
- Harcamadan önce kazanın,
- Dua etmeden önce bağışlayın,
- İncitmeden önce hissedin,
- Nefret etmeden önce sevin,
- Vazgeçmeden önce çabalayın,
- Ölmeden önce yaşayın.
*Hayat budur. Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut olun.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 10 Mart 2011, 10:31:27
KISSADAN HİSSE...
Is yasaminda önemli yerlere gelmis bir grup eski mezun ar...kadas grubu
üniversitedeki hocalarindan birini ziyarete gitmis. Cesitli konular
konusulduktan sonra sohbet, isin yarattigi strese ve hayatin zorluklarina
gelmis. Yasli üniversite hocasi ziyaretcilerine kahve ikram etmek üzere
mutfaga gitmis ve degisik boy, renk ve kalitede bir cok fincanin
bulundugu bir tepsiyle geri dönmüs. Kimi porselen, kimi seramik, kimi cam,
kimi plastik olan fincanlari ve kahve termosunu masaya koyup kahvelerini
oradan almalarini söylemis. Tüm eski ögrenciler kahvelerini alip koltuklarina döndügünde hocalari onlara sunu söylemis:"Farkina vardiniz mi bilmem, zarif görünümlü, güzel, pahali fincanlarin
hepsi alindi, masada yalnizca ucuz ve basit görünümlü fincanlar kaldi.
Elbette ki kendiniz için en güzelini istemek ve onu almak çok normal ama
iste bu demin bahsettiginiz problemlerinizin ve stresin nedeni. Hepinizin
istedigi fincan degil, kahve iken, bilinçli olarak herbiriniz birbirinizin
aldigi fincanlari gözleyerek daha iyi olan fincanlari almaya ugrastiniz.
Yasam kahveyse, is, para ve mevki fincandir. Bunlar yalnizca Yasam'i
tutmaya yarayan araçlardir, ama Yasam'in kalitesi bunlara göre degismez.
Bazen yalnizca fincana odaklanarak, içindeki kahvenin zevkini çikarmayi
unutabiliyoruz."
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 10 Mart 2011, 15:13:08
her iki paylaşımda mükemmelllllllllll... harikasın arkadaşım..... teşekkürler +1 engl.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 10 Mart 2011, 17:41:40
teşekkürler dolunayım........kıssadan hisse....... 321s...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 10 Mart 2011, 22:30:25
teşekkür ederim yoldaşım ve elifim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 11 Mart 2011, 20:33:44
Bir Bilgeye Sormuşlar...
HAYAT ne? diye
Demiş bilgin; iki yönlü bir yol
devam eder bilinmeze.
Sen görmemezli...kten gelsen de
vardır bir yoldaş her köşesinde
Bazen çıkarsın zorlukla dar bir yokuştan
bazen de aşarsın dertleri
sanki uçuyormuş gibi inerek buradan.

Peki SEVGİ nedir? demiş biri
Kalbine sığmayacak kadar geniş
Dedikodusunu yapamayacağın kadar temiz
kokusunu alamayacağın kadar uzak
hayal edemeyeceğin kadar yakın...

Ya KORKU nedir? diye atılmış diğeri
Bir yağmur damlasındaki barut kokusu.
Belki de saklanılan bir hayal yontusu
ya bir miniğin haykırırışı
ya da yüreği yaralı bir kuşun feryadı....

Peki ya UMUT nerededir? diye atılmış bir umut avcısı.
Bilinmezde değildir bilirim demiş yerini kaygılı ve tasalı.
Aradın boşuna heryeri ama unuttun en kolay yeri besbelli
bunu derken işaret etti insanın en derinden yaralanan yerini...

Peki DOST kimdir? diye sormuş biri.
Demiş; paylaştın mı sevgini korkunu ümidini ve yenilgini
verdin mi desteğini sordun mu halini
yolladın mı yüreğini ağladın mı onun gibi.
Hissettin mi DOSTLUĞU? demiş diğeri.
Bilgin demiş:
Karşılığı olmadan verilir mi hiç yürekteki sevgi?
Dostluk dediğin; tek bir ruhun iki ayrı bedende dirilmesi...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 11 Mart 2011, 20:35:09
Hep söylüyorum, biz çocukken midemiz bulanınca ekmek yedirirlerdi, grip "Yatınca... geçer"di, başın ağrıyorsa "Çocukların başı ağrımaz" denirdi, uykun kaçıyorsa "Oyuncaklarını düşün, güzel rüyalar görürsün" şeklinde konuhalledilirdi!
Okuma yazmayı öğrenemiyorsan ya, "Tembel"din ya "Yavaştan, sağlam sağlam öğreniyor"dun! Hüzünlü bir çocuksan "Yazar olacak herhalde" derlerdi, yerinde duramıyorsan, etrafa saldırıyorsan bir tane çakarlardı, susup otururdun.
Kanaatimce pedagojinin zirve yaptığı yıllardı o yıllar.

Çünkü sonra sonra, koşup oynadıktan sonra öksüren çocuk 'astım başlangıcı', okuma yazmayı zor söküyorsa 'disleksik', hüzünlüyse 'depresif', aşırı hareketliyse 'hiperaktif' diye nitelendirilmeye başlandı ve o sinameki yetiştirilen tipsizler şimdi büyüdüler!

O kadar ilgi alaka sonrası ola ola ne oldular?
Emo!
Emo ne?
Hani beş-altı yıldır etrafta saçlarını gözlerinin tekini kapatacak şekilde öne öne tarayan, miskin görünüşlü, asık suratlı, beti benzi atmış, sıska, dar pantolonlu, converse'li, siyah ojeli ergenler var ya...

Taksim'de kaldırımlarda filan oturuyorlar.
Aha onlar Emo!
Emo kelimesinin emotional'dan (hissi) geldiği, bu yavruların pek bunalımlı pek güvensiz ve duygusal olduğu, topluma uyum sağlayamadıkları için böyle takıldıkları söyleniyor. Bizim zamanımızda punk vardı ya, onun gibi bir akım, ama bir halta yaramayanı!

HERKESİN KEYFİNİ KAÇIRDIM
Ay kıyamaam!
Zamanında, kendi ergen yıllarımda bu akım daha dünyada yokken 10 gün emo takılmışlığım vardır! Kafam neye bozuktu hatırlamıyorum ama o 10 gün, üstelik de yaz tatilinde, evin o köşesinden bu köşesine oflaya poflaya nemli gözlerle dolaştım.
Saçımı taramadım, denize gitmedim, sohbetlere katılmadım, tebessüm bile etmedim. Akşamları karabasan gibi yemek masasına çöküp herkesin keyfini kaçırdım. Bir akşamüstü, balkonda otururken annem "Ne bu surat her gün, senin derdin ne kızım aaa..." şeklinde pedagojik bir açılım yaptı.

"Sıkılıyorum... Hayat çok anlamsız" cevabımın üzerinden sanırım birkaç saniye geçmişti ki, acı ve can havliyle bir metre havaya sıçradım. Annem, her Türk annesinin uzmanı olduğu 'mıncırma' hamlesini oldukça sert ve uyarısız gerçekleştirmiş ti.

Mıncırma, malumunuz evlat artık poposuna terlikle vurulmayacak kadar büyüdüyse, ancak tekdir ile de uslanmıyor ve hakkı kötekse kullanılan, konu komşu, bitişik ev duyar ihtimaline karşı avaz avaz bağırmak yerine geçen bir terbiye şeklidir. Tercihen bel veya bacak bölgesinden bir alan seçilir, elle kavranır ve et, 180 derece çevrilir!Hemen ardından, daha acım ve şaşkınlığım hüküm sürerken, annem kısık sesle,yüzünü yüzüme yaklaştırarak
"Alırım ayağımın altına" diye başladı ve
"Karnın tok sırtın pek! Aklını başına topla! Sıkılıyorsanda git bakkala evin alışverişini yap, sonra da gel yemek kitabından bir kurabiye pişir, akşam misafir var, hadi yallah..." şeklinde bitirdi!

NE DERDİM KALDI NE DE TASAM

Malumunuz eti mıncırılan ergen olay yerinde fazla kalamaz, mıncırandan tırstığı için kendisine yalakalık yapar, arzu ettiği aktiviteleri gerçekleştirir.
Mıncıran mutlu, mıncırılansa artık efendi bir insandır! Aynen öyle oldu. Mıncırma sonrası ne derdim kaldı ne tasam! Emo'luğum o gün bitti, bu yaşa kadar da hep mutlu mesut, uyumlu, üretken biri olarak yaşadım. Şimdinin sokakta bira içen, gelen geçenden ihtiyacı var diye değil, hayat tarzı sandığı için para dilenen, dünyanın bütün derdi sırtındaymış gibi davranıp, bunalım takılıp bir işin ucundan tutmayan emo'larının başında, bizim zamanımızın anne babaları olacaktı ki. Ohoo...
Muma dönerdi hepsi! Bir kere her şeyden önce bütün o yüzü gözü saçla kaplı eşek herifler ibir eşek tıraşına götürürlerdi, kesin!
Ülkenin gençlerine bak.
Tarikat yurtlarında yetiştirilen çocuklar, polise atsın diye eline taş verilenler, bir de emo'lar!
Gelecekten çok umutluyum çok.

Gülse BİRSEL
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 11 Mart 2011, 20:41:50
hmmm....anamın yöntemi....çok yemişimdir çimdiğini....sağolsun....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 11 Mart 2011, 20:49:20
yaa annem yapmazdı ama yapan ne çok anne vardı çevremde... 380a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 11 Mart 2011, 20:53:31
ÇOK GÜZEL PAYLAŞIMLAR......HEMDE ANLAMLI......+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 11 Mart 2011, 21:03:33
ÇOK GÜZEL PAYLAŞIMLAR......HEMDE ANLAMLI......+1
teşekkür ederimmm
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 11 Mart 2011, 21:39:53
Cümleten Aşk Olsun..!
Tasavvufta şöyle güzel bir adet varmış:
Dervişin biri, yine bir dervişler toplulu...ğu içerisine gelip, selam vererek oturduktan sonra, topluluk gelen dervişe
"Merhaba!!" yerine
"Aşk olsun!!" dermiş...
Derviş de "Aşkınız cemal olsun
Efendim!!" diye mukabele edermiş...
Bu sefer topluluk "Cemaliniz nur olsun!!"
Dediğinde, derviş "Nurunuz ayn olsun!!"
Dermiş ve böylece selamlaşma bitermiş....

Tasavvufta aşk o derece içselleştirilmiş, o derece özümsenmiş ki.... Selamlaşma bile aşk üzerine kurulmuş...
Tasavvufta bütün diyalogların böyle kalbi incelikler içerisinde cereyan, Etmesi ne kadar hoş değil mi?....

Bir de günümüzdeki selamlaşma diyaloglarını düşünün....

" - Nabers lan !!"

" - Selam moruk !!"

Tasavvuftaki aşk anlayışı, elbette "televole aşkı" bir aşk anlayışı değildir...
Günümüzde, bir çok temel kavramda olduğu gibi "aşk" kavramı da
"kavram kargaşası" içerisine sokularak, gerçek anlamından kopartılmış ve çok daha farklı anlamlarda kullanılır olmuştur....
Artık yaşanan bazı edepsizliklerin bile "aşk" olarak nitelendirildiği hepimizin malumudur....

Yine bahse konu yazıda;
Tasavvufta "Aşk nedir" diye sorulsa,
"Aşk, Maşukun rızasıdır" cevabının alınacağı kayıtlıdır...
Maşuk ise, hakiki aşkta elbette ALLAH'tır...

Düşünceler davranışları, davranışlar da düşünceleri etkiliyorsa; ve insan... ki onun ruhi, fikri ve hatta bedeni yapısı böyle bir etkileşim sonucu şekilleniyorsa; Tasavvufun, hayatın her bir anını hiçbir boşluk bırakmadan neden çepeçevre kuşattığını çok daha iyi anlıyorsunuz.... Velev ki, bu bir selamlaşma anı olsa bile.... Boşluğa asla izin yok.... Size atılan "irtibatı koparmayalım" formatı dolayısıyla, siz artık bir pergelsiniz.... Bir ayağınız olması gereken noktada sabit, diğer ayağınız yetmiş iki milleti dolaşmakta.... Ama irtibatı koparmadan... Boşluk bırakmadan ....

Cumleten ask olsun!..

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 11 Mart 2011, 22:17:22
sanada aşkolsun dolunay.......nereden bulur paylaşırsın........ne eli çabuk ,zeki kadınsın....aşkolsun arkadaşım...... 321s 321s 560a 560a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 11 Mart 2011, 22:25:47
teşekkür ederim asuman hocam.internet derya ben gezgin...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 11 Mart 2011, 22:35:17
biliyorumda onları bulup katogorilere ayırıp yerine göre kullanmak..........(burada şapka çıkarmak simgesi olmalıydı)bahsettiğim bu canımın içi...... 450a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 11 Mart 2011, 22:42:45
teşekkür ederim canımıniçi... 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 11 Mart 2011, 23:30:56
 560a 560a 560a...aşkolsun dolunayım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 11 Mart 2011, 23:32:42
560a 560a 560a...aşkolsun dolunayım...
340a  340a 180c
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 11 Mart 2011, 23:44:19
aşkınız cemal olsun arkadaşlarım..............

bu ne harika paylaşımlar dolunaycığım.... oku oku bitmiyor ... sağolasın varolasın arkadaşım bu değerli paylaşımların için..... +1 engelleri aşıp gelince  inşallah....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 11 Mart 2011, 23:47:17
teşekkür ederim yoldaşım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 12 Mart 2011, 13:42:24
dolunaycığıma bu değerli paylaşımları için +1...ler
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 12 Mart 2011, 13:47:11
sağolasın arkadaşım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 12 Mart 2011, 13:47:32
Eflatun

Bir gün Eflatun'a iki soru sormuşlar. Birincisi;
İnsanoğlunun, Sizi en çok şaşı...rtan davranışları nedir?
Bilge cevaplamış;
Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler.
Ne var ki çocukluklarını özlerler...
Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler.
Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler...
Yarından endişe ederken, bugünü unuturlar.
Dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşarlar...
Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler...

Sıra gelmiş ikinci soruya;
Peki, Siz ne önerirsizin?
Bilge cevaplamış;
Kimseye kendinizi "sevdirmeye" kalkmayın!
Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi "sevilmeye" bırakmaktır.
Önemli olan; hayatta "en çok şeye sahip olmak" değil, "en az şeye ihtiyaç duymaktır"
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 12 Mart 2011, 13:53:22
ne kadar güzel söylemiş.... teşekkürler arkadaşım.... +1 engelleri aşınca  sana ulaşacaktır.............
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 12 Mart 2011, 13:54:38
sağolasın yoldaşım...boşver karizmayı...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 12 Mart 2011, 14:00:26
ya ben sana ne diyeceğimi şaşaıdım........EFLATUN a yaraşırmı bilmem.......ama sana yakışacağını umuyorum....+1

(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg853.imageshack.us%2Fimg853%2F7483%2Fduvar4.jpg&hash=40bd876d0ec481455b7270047cd1efc0)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 12 Mart 2011, 14:01:13
o kadar güzeller ki en çiirkine bilem yakışır.teşekkür ederimmmm...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 12 Mart 2011, 14:03:11
harika bir söz...işte budur.........(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg13.imageshack.us%2Fimg13%2F588%2F13151219.jpg&hash=cb85a3d471347920c26eeb343e57c902).......+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 12 Mart 2011, 14:10:32
elifimmmm  340a 340a 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 13 Mart 2011, 12:36:36
GÜNÜN HİKAYESİ.
‎.
ÇAN DÖRTTEN FAZLA ÇALINIRSA KİM ÖLMÜŞTÜR?

ÇOK ESKİ YILLARDA KRALLIKLA İDARE ...EDİLEN BİR ÜLKE VARMIŞ. AMA; BU ÜLKEDE , HUKUK VE HAKİMLER DE VARMIŞ.

TÖRELERE GÖRE, BİR VATANDAŞ ÖLDÜĞÜNDE, ŞEHİR MERKEZİNDEKİ DEV ÇAN BİR DEFA ÇALINIRMIŞ.
UZUN UZUN DA YANKILANIRMIŞ.
EŞRAFTAN BİRİSİ ÖLÜRSE ÇAN İKİ DEFA,
BÜYÜK BİR DEVLET ADAMI ÖLÜRSE ÜÇ DEFA ÇALINIRMIŞ.
YA KRAL ?..
O ÖLDÜĞÜNDE , ÇAN DÖRT DEFA ÇALINIRMIŞ.

GEL ZAMAN GİT ZAMAN…
ŞEHİRDE BİR OLAY OLUR, İŞ MAHKEMEYE İNTİKAL EDER..
DAVANIN SANIĞI OLARAK MAHKEME HUZURUNA ÇIKARILAN KİŞİNİN MASUMİYETİNİ İSE BÜTÜN VATANDAŞLAR BİLMEKTEDİR.
BİR FORMALİTE OLARAK GÖRÜLMESİ VE BERAAT BEKLENEN, DAVADAN SÜRPRİZ BİR KARAR ÇIKAR.
SANIK PARA CEZASINA MAHKÛM OLMUŞTUR.

HAKİM SORAR :
" -BİR DİYECEĞİN VAR MI ?.. ..."
SANIĞIN CEVABI
" - HAYIR !.. ..."
MAHKEME BİTER.
DİNLEYİCİLER DAĞILIR. KAFALARDA BİR KAYGI!..
KISA BİR SÜRE SONRA DEV ÇANIN SESİ DUYULUR..

ACABA KİM ÖLDÜ ?..
ÇAN BİR DEFA DAHA ÇALAR. ACABA EŞRAFTAN KİM ÖLDÜ ?..

ŞEHİR ÇAN SESİ İLE BİR DEFA DAHA İNLER.
HIMMMMM… BÜYÜK BİR DEVLET ADAMI, ACABA KİM ?..
SORUYA CEVAP ALINMADAN ÇAN BİR DEFA DAHA ÇALAR,
YERİ, GÖĞÜ İNLETİR.

HERKESTE BİR FERYAT: EYVAH!.. KRALIMIZ ÖLDÜ!..

ANCAK, TÖREDE GÖRÜLÜP İŞİTİLMEMİŞ BİR ŞEKİLDE ÇAN,
BEŞİNCİ DEFA DA ÇALINIR, YER GÖK İNLER VE SESLER KESİLİR.

HERKES BUNUN NE ANLAMA GELDİĞİNİ ÖĞRENMEK İÇİN. ÇAN GÖREVLİSİNE KOŞAR,
BİR DE BAKARLAR Kİ ÇANI , HAKSIZ YERE MAHKÛM EDİLEN ADAM ÇALMAKTADIR.

SORARLAR :
" -NE DEMEK BEŞ DEFA ÇAN ÇALMAK ?. KRALDAN DAHA BÜYÜK BİRİSİ Mİ ÖLDÜ ?.."

CEVAP ŞAŞIRTICI OLDUĞU KADAR ANLAMLIDIR DA :

" -EVET ! ADALET ÖLDÜ ! ..."

Adaletsizliği önleyecek gücümüzün olmadığı zamanlar olabilir ama ; adaletsizliğe itiraz etmeyi beceremeyeceğimiz bir zaman asla olmamalıdır!..
(Elie Wiesel - Nobel Barış Ödülü Sahibi)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 13 Mart 2011, 14:11:17
evet katılıyorum......acı acı gülmekten ama....... 620a 620a 620a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 14 Mart 2011, 19:46:03
Dolunay hanım..harika paylaşımlar yapmışsınız..+1..lerden 1 tane
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Mart 2011, 07:42:17
teşekkür ederim emin bey...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Mart 2011, 07:42:36
Henryk SIENKIEWICZ diyor ki;
(d.1846; ö.1916, Polonya'lı yazar)


Bildiklerini anla...t,
ama akıl vermeye kalkma...

Anlatılanları iyi dinle,
ama hepsini doğru sanma...

Sessiz kalmak, bir şey bilmediğin anlamına gelmez,
çok konuşmak da çok şey bildiğini göstermez...

Herkesi kendine eşit gör,
her kim olursa olsun bir insanı küçümsemek akılsızlık,
çok büyük görmek de korkaklıktır...

Cesaret akıldan gelirse cesarettir,
bilgisizlikten gelirse cehalettir...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 15 Mart 2011, 11:09:46
Henryk çok güzel demiş..+1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 15 Mart 2011, 20:09:05
+1 dolunayıma...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 16 Mart 2011, 00:13:29
teşekkürler.....polonyalı yazar bile keşfetmiş..... 620a 620a 620a 620a 620a+1canım
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 16 Mart 2011, 06:55:03
teşekkür ederim elifim,asuman hocam ve emin bey...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 16 Mart 2011, 07:03:39
Usta ve Sırrı...
Ustaya başarısının sırrını sormuşlar... İki kelime demiş:
- Doğru kararlar...
Hepi...mizden farklı olarak sürekli doğru kararları nasıl alabildiğini sormuşlar:
Tek kelime demiş:
- Tecrübe.
Bu tecrübe denen şeyin sırrı ne diye sormuşlar.
Usta derin bir iç geçirmiş ve şöyle demiş:
- Yanlış kararlar!
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 16 Mart 2011, 10:58:12
teşekkürler dolunaycığım.... +1 engel sonrasın inşallah...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 16 Mart 2011, 22:23:49
sağolasın yoldaşım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 16 Mart 2011, 22:25:00
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg849.imageshack.us%2Fimg849%2F3259%2Fhayat2.jpg&hash=95618fef94348026690f48862f0a2f73)
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg849.imageshack.us%2Fimg849%2F1899%2Fhayat.jpg&hash=da74241b0f7a1bd5f3bd2f90a4815805)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 16 Mart 2011, 22:27:10
şişelere bayıldım....almıyayım canım......  380a 380a 380a 380a 380aben lingo lingo şişeleri severim..... 380a 380a 380a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 16 Mart 2011, 22:29:36
sakın sen alma zaten özellikle son şişeyi....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: bilgehan özsoy - 16 Mart 2011, 23:22:08
hocam çok güzel
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 17 Mart 2011, 06:44:07
teşekkürler bilgeciğim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 17 Mart 2011, 06:45:49
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg849.imageshack.us%2Fimg849%2F3259%2Fhayat2.jpg&hash=95618fef94348026690f48862f0a2f73)
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg849.imageshack.us%2Fimg849%2F1899%2Fhayat.jpg&hash=da74241b0f7a1bd5f3bd2f90a4815805)


nasılda güzel özetlemişsin dolunaycığım....   340a    çoook teşekkürler paylaşım için ... +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 17 Mart 2011, 06:50:12
teşekkürler yoldaşım.ben özetlemedim ama bulunca internette paylaşmak istedim..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 17 Mart 2011, 07:32:13
Kendine dikkat et. Büyürken, yanlışların yerine doğruları koymak istediğinde şunu anımsa:
Yapılacak ilk devrim, insanin kendi içinde yapacağıdır, evet ilk ve en önemli devrim budur. İnsan kendi hakkında bir düşünceye sahip değilken, bir düşünce uğruna savaşmak, yapılabilecek en tehlikeli şeylerden biridir.
Yolunu yitirdiğini, şaşırdığın...ı hissettiğin zaman ağaçları düşün, onların büyüme biçimini anımsa. Unutma ki yaprağı gür ama kökü zayıf bir ağaç ilk güçlü rüzgarda devrilir.
Oysa kökü güçlü ve az yapraklı ağaçta can suyu bin güçlükle dolaşır. Kökler ve yapraklar aynı ölçüde gelişmelidir,
olayların içinde ve üzerinde olmalısın, ancak böyle gölge ve sığınak sunabilir, ancak doğru mevsimde çiçekler ve meyvelerle donanabilirsin.

Ve sonra, önünde pek çok yol açılıp sen hangisini seçeceğini bilmediğin zaman,
herhangi birine, öylece girme, otur ve bekle. Dünyaya geldiğin gün nasıl güvenli ve derin derin soluk aldıysan, öyle soluk al.
Hiç bir şeyin senin dikkatini dağıtmasına izin verme, bekle ve gene bekle.
Dur, sessizce dur ve yüreğini dinle.
Seninle konuştuğu zaman kalk ve yüreğinin götürdüğü yere git...""


Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 17 Mart 2011, 07:33:50
Televizyon arıza yapmış, tamirci gelip TV nin arkasını açmış ki bir sürü ekmek kırıntısı...Tabi kimin yaptığını hemen anlamışlar.
Evin dört yaşındaki yaramaz kızı. Bu hangi ailemizde gerçekleşirse gerçekleşsin ilk göstereceğimiz tepki genellikle öfkeli bir davranıştır. Tamircinin yanında bağırır, çağırırız.
Fakat anne öyle yapmamış, çocuğuyla konuşmayı denemiş ve ekmek kırıntılarını neden oraya attığını öğrendiklerinden sonra hüngür hüngür ağlamaya başlamış. Çocuk ekranda Afrika daki aç çocukları gördükçe mutfaktan ekmek alıp TV nin açık bulduğu tek yerinden, arkasındaki ızgaralardan açlık çeken kardeşlerine ulaşması için içeri atıyormuş... ''

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 17 Mart 2011, 09:21:04
Dolunay hanım..harika paylaşımlar..(+1 engelleri aşınca geliyor)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 17 Mart 2011, 18:43:30
+1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 17 Mart 2011, 19:16:34
+1....duygulu paylaşımına arkadaşım....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 17 Mart 2011, 21:31:53
teşekkür ederim emin hocam ve elifim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 17 Mart 2011, 22:43:27
TEŞEKKÜRLER DOLUNAY...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 17 Mart 2011, 22:46:06
canımm.ben teşekkür ederim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 17 Mart 2011, 22:47:19
Yüz'de ısrar etme, "Doksan da olur".
İnsan dediğinde, "Noksan da olur"...
Sakın büyüklenme, "El'de neler var".
Bir ben varım deme, "Yoksan da olur".
Hatasız Dost Arayan, Dosttan da olur....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 17 Mart 2011, 23:07:47
babam son cümleyiçok sık kullanırdı...harika paylaşım...teşekkürler.....+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 17 Mart 2011, 23:12:51
baban akıllı bir insanmış.söylemlerinden anlamamak mümkün değil teşekkürler asuman hocam...
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg98.imageshack.us%2Fimg98%2F4413%2Fdostluk0034ae.jpg&hash=2e9062f9a098815dfe7272c98b10a420)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 17 Mart 2011, 23:18:52
Zaman gelir yollarına kar yağar,
etrafını hüzün bulutları sararsa,
ne zaman bir dosta ihtiyaç duyarsan
dost olabildiğim kadar burdayım. 434a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 17 Mart 2011, 23:24:08
biliyorum elifim... 570a

(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg135.imageshack.us%2Fimg135%2F6329%2F1121218692eskidost9aql.jpg&hash=cb01817734d0f5a09966ea759238e048)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 17 Mart 2011, 23:36:39
teşekkürler ikinizede.....silahşörlere yeni elaman alacağım...... 590a 590a 590a
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg153.imageshack.us%2Fimg153%2F5862%2Fr157416.jpg&hash=aefe11a90b32c816f837665cafbd4fb0)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 17 Mart 2011, 23:39:33
aaaaa ne oldu şimdi aşkolsun...NEDEN?
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg153.imageshack.us%2Fimg153%2F7010%2F1121210261bizimmelegimi.jpg&hash=366ed684e67b1d3ae81440f4adb27b8f)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 17 Mart 2011, 23:43:26
tabii   ki     ağlamıyacak.......ben ağlıyorum 380a 380a 380a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 17 Mart 2011, 23:45:04
  710a 620a 620a 620a 
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 17 Mart 2011, 23:54:14
asuman hocam  ,  dolunaycığım,  elifciğim  ...... üç silahşörlerim benim ......

paylaşımlarınız için ayrı ayrı teşekkürler ve ayrı ayrı +1 ler......  340a 340a 340a

dostluk çemberinizde dartanyanınızı unutmayın .....  331s


 
340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Mart 2011, 00:00:49
unuturmuyuz hiç yooldaşım...
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg156.imageshack.us%2Fimg156%2F3879%2F1124049803paylasmak0pk.jpg&hash=32fc63b046b03db1c794440249c2da6a)
teşekkür ederim canımıniçi...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 18 Mart 2011, 00:01:20
sanço panza ayrı bi hikayedeydi demi?? :)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Mart 2011, 00:04:48
o kadar net hatırlamıyorum emin hocam hatırladığım tek isim dartanyandı:)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Mart 2011, 00:16:15


-Daima düşünceliydi.
-Susması konuşmasından uzun sürerdi.
-Lüzumsuz yere konuşmaz; konuştuğunda ne fazla, ne eksik söz kullanırdı.
-Dünya işleri için kızmazdı.
-Kendi şahsı için asla öfkelenmez ve öç almazdı.

-Kötü söz söylemezdi.
-Affediciliği tabii idi. İntikam almazdı.
-Düşmanlarını sadece affetmekle kalmaz, onlara şeref ve değer de verirdi.

-Kendisini üç şeyden alıkoymuştu:
-Kimseyle çekişmezdi. Çok konuşmazdı. Boş şeylerle uğraşmazdı.
-Umanı umutsuzluğa düşürmezdi.
-Hoşlanmadığı birşey hakkında susardı.
-Hiç kimseyi ne yüzüne karşı, ne de arkasından kınar ve ayıplardı.

-Kimsenin kusurunu araştırmazdı.
-Kimseye hakkında hayırlı olmayan sözü söylemezdi.
-Yanında en son konuşanı ilk önce konuşan gibi dikkatle dinlerdi.
-Bir toplulukta bulunduğu zaman bir şeye gülerlerse, o da güler; bir şeye ederlerse, o da onlara uyarak hayret ederdi.
-Gerçeğe aykırı övgüyü kabul etmezdi.

-Her zaman ağırbaşlıydı.
-Konuşurken çevresindekileri adeta kuşatırdı
-Kelimeleri parıldayan inci dizileri gibi tatlı ve berraktı.
-Yürürken beraberindekilerin gerisinde yürürdü; Ayaklarını yerden canlıca kaldırır, iki yanına salınmaz, adımlarını geniş atar, yüksek bir yerden iner gibi öne doğru eğilir,vakar ve sükunetle rahatça yürürdü.

-Kapısına yardım için gelen kimseyi geri çevirmezdi.
-Bir gün kendisinden yaşça küçük bir dostunun omuzlarından tutarak şöyle demişti: "Sen dünyada garip bir kimse yahut bir yolcu gibi ol!"
-Her zaman hüzünlü ve mütebessim bir haletle dururdu.
-Adet üzere sarfedilen hiçbir kötü sözü ağzına almamıştı.

-Sıkıntılı hallerinde kabalaşmaz, bağırmazdı.
-Fakirlerle birlikte yerdi; öyle ki onlardan ayırt edilemezdi.
-Önüne ne konulursa yerdi.

-Sade kıyafetler giyer, gösterişten hoşlanmazdı.
-Konuşurken yüzünü başka tarafa çevirmez, bulunduğu mecliste ayrıcalıklı bir yere oturmazdı.

-Sabahları evinden çıkarken şöyle söylerdi. "İlahî, doğru yoldan sapmaktan ve saptırılmaktan, kanmaktan ve kandırılmaktan, haksızlık etmekten ve haksızlığa uğramaktan, saygısızlık etmekten ve saygısızlık edilmekten sana sığınırım.”
-Sıradan değildi; ama sıradan insanlar gibi yaşardı.


O, HZ. PEYGAMBER’ di. (ALEYHİSSALÂTU VESSELÂM).
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 18 Mart 2011, 00:24:25
dolunaycığım çok sevdiğim bir yazıyı paylaşmışsın... çok çok teşekkürler.... 340a


        340a DOST HATIRLANMAZ..... HATIRLATIR  340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 18 Mart 2011, 00:28:02
Bu güzel paylaşıma +1..borcum..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Mart 2011, 00:34:20
ben teşekkür ederim yoldaşım ve emin bey...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Mart 2011, 00:52:13
4 ucu sivri ham demirden dövülerek yapılmış bir silahtır.Nasıl düşerse düşsün bir sivri ucu yukarıda kalmakta ve buna basan Türk askeri yara almaktadır.Ya kangren olmakta ya da kan kaybına sebep olmaktadır.Bu bir savaş hilesi ve insanlık suçu olmasına rağmen IAN HAMİLTON'un savunması ilginçtir : '' EVET . İNSANLIK SUÇUDUR AMA TÜRKLER İNSAN SAYILABİLİR Mİ ?''

(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg819.imageshack.us%2Fimg819%2F7964%2Fytdk5.jpg&hash=1d98ea91f625382d5b6a97d604ebc81e)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 18 Mart 2011, 00:59:18
teşekkürler arkadaşım ...  +1 
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Mart 2011, 01:08:22
ben teşekkür ederim yoldaşım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 18 Mart 2011, 07:41:21

-Daima düşünceliydi.
-Susması konuşmasından uzun sürerdi.
-Lüzumsuz yere konuşmaz; konuştuğunda ne fazla, ne eksik söz kullanırdı.
-Dünya işleri için kızmazdı.
-Kendi şahsı için asla öfkelenmez ve öç almazdı.

-Kötü söz söylemezdi.
-Affediciliği tabii idi. İntikam almazdı.
-Düşmanlarını sadece affetmekle kalmaz, onlara şeref ve değer de verirdi.

-Kendisini üç şeyden alıkoymuştu:
-Kimseyle çekişmezdi. Çok konuşmazdı. Boş şeylerle uğraşmazdı.
-Umanı umutsuzluğa düşürmezdi.
-Hoşlanmadığı birşey hakkında susardı.
-Hiç kimseyi ne yüzüne karşı, ne de arkasından kınar ve ayıplardı.

-Kimsenin kusurunu araştırmazdı.
-Kimseye hakkında hayırlı olmayan sözü söylemezdi.
-Yanında en son konuşanı ilk önce konuşan gibi dikkatle dinlerdi.
-Bir toplulukta bulunduğu zaman bir şeye gülerlerse, o da güler; bir şeye ederlerse, o da onlara uyarak hayret ederdi.
-Gerçeğe aykırı övgüyü kabul etmezdi.

-Her zaman ağırbaşlıydı.
-Konuşurken çevresindekileri adeta kuşatırdı
-Kelimeleri parıldayan inci dizileri gibi tatlı ve berraktı.
-Yürürken beraberindekilerin gerisinde yürürdü; Ayaklarını yerden canlıca kaldırır, iki yanına salınmaz, adımlarını geniş atar, yüksek bir yerden iner gibi öne doğru eğilir,vakar ve sükunetle rahatça yürürdü.

-Kapısına yardım için gelen kimseyi geri çevirmezdi.
-Bir gün kendisinden yaşça küçük bir dostunun omuzlarından tutarak şöyle demişti: "Sen dünyada garip bir kimse yahut bir yolcu gibi ol!"
-Her zaman hüzünlü ve mütebessim bir haletle dururdu.
-Adet üzere sarfedilen hiçbir kötü sözü ağzına almamıştı.

-Sıkıntılı hallerinde kabalaşmaz, bağırmazdı.
-Fakirlerle birlikte yerdi; öyle ki onlardan ayırt edilemezdi.
-Önüne ne konulursa yerdi.

-Sade kıyafetler giyer, gösterişten hoşlanmazdı.
-Konuşurken yüzünü başka tarafa çevirmez, bulunduğu mecliste ayrıcalıklı bir yere oturmazdı.

-Sabahları evinden çıkarken şöyle söylerdi. "İlahî, doğru yoldan sapmaktan ve saptırılmaktan, kanmaktan ve kandırılmaktan, haksızlık etmekten ve haksızlığa uğramaktan, saygısızlık etmekten ve saygısızlık edilmekten sana sığınırım.”
-Sıradan değildi; ama sıradan insanlar gibi yaşardı.


O, HZ. PEYGAMBER’ di. (ALEYHİSSALÂTU VESSELÂM).


 tekrar teşekkürler dolunaycığım .... bu anlamlı ve güzel paylaşım için.....+1    340a 340a 340a   



Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 18 Mart 2011, 07:54:51
teşekkürler dolunayım....+1
günaydınn   yoldaşım....ve tüm dostlarr........
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Mart 2011, 10:01:48
günaydın elifim...teşekkür ederim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Mart 2011, 10:29:20
Güney Afrika’nın Cape Town şehrindeki bir hastahanede devamlı olarak gizemli ölümler oluyordu. Hemşireler haftalardır üst üste her cuma günü 311 numaralı yoğun bakım odasına yatırılan hastaları ölü bulmaktaydılar. Bu sırlı ölümlere uzun süre açıklama getirilemedi.
Herkes meselenin çözülmesi için seferber oldu:Uzmanlar odanın havasını bakteriyolojik olarak kontrol ettiler. Güney Afrikanın önde gelen bilim adamları ölenlerin aileleriyle üç hafta boyunca görüşmeler yaptılar. Hatta işin içine polis de girdi ve akla gelen her ihtimal tek tek değerlendirildi,ancak onların araştırmaları da sonuçsuz kaldı.
Ve tabii bu arada 311 numaralı odadaki hastalar sebepsiz ölmeye devam ediyordu. Son çare olarak hastaların kaldığı 311 numaralı yoğun bakım odası sürekli gözetim altına alındı ve sonunda odadaki ölümlerin nedeni ortaya çıktı.
Sonuç çok trajikomikti;cuma sabahı saat 6′da odaları temizleyen temizlikçi kadının
hastanın bağlı bulunduğu solunum cihazının fişini çekerek , kendi elektrik süpürgesinin fişini taktığı ve işini bitirdikten sonra solunum cihazının fişini tekrar yerine takıp gittiği görüldü…

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 18 Mart 2011, 14:15:19
Dolunay öğretmenim..+1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 18 Mart 2011, 20:00:02
ayyyy....Aman Allahım.....var mıdır böyle şeyler..........çok korkunç bir durum.... 324s
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Mart 2011, 20:05:21
teşekkür ederim emin bey...
evet elifciğiğm var maalesef.ne demeli.cehalet ne kadar korkulacak bişey görüyoruz işte...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Mart 2011, 20:05:43
Eğer Hasta Olmak İstemiyorsan

‘Duygularını anlat’

Saklanan ve baskılanan heyecanla...r ve duygular gastrit, ülser, bel fıtığı, bel ağrıları gibi hastalıklara yol açar.

Zamanla duyguların bastırılması kansere dönüşür.

Öyleyse sırlarımızı, hatalarımızı birileriyle paylaşmalıyız.

...Diyalog, konuşma, kelime çok güçlü birer ilaç ve mükemmel birer terapidir.


Eğer hasta olmak istemiyorsan

‘Karar vermelisin!

Kararsız kişi güvensiz endişe ve ıstırap içinde olur.

Kararsızlık sorunları, endişeleri ve çatışmaları çoğaltır.

İnsanlık tarihi kararlardan oluşur.

Karar vermek diğerlerinin kazanması için vazgeçmeyi ve avantajları kaybetmeyi kesinlikle bilmektir.

Kararsız kişiler mide rahatsızlığı, sinir hastalıkları ve cilt sorunları kurbanıdır.


Eğer hasta olmak istemiyorsan

‘Olduğundan farklı yaşama’

Gerçeği saklayan, rol yapan her zaman mutlu olduğu görüntüsü veren, mükemmel görünmek isteyen kişi tonlarca ağırlığı biriktirmektedir.

Ayağı kilden bronz bir heykel gibidir.

Aldatıcı görünerek yaşamak kadar sağlık için kötü bir şey yoktur.

Kaderleri, ilaç, hastane ve acıdır.


Eğer hasta olmak istemiyorsan

‘Kabullen’

Reddecilik ve kendine saygı eksikliği, kendimizi kendimize yabancılaştırır.

Kendimizle barışık olmak sağlıklı yaşamın anahtarıdır.

Bunu kabul etmeyenler kıskanç, taklitçi, aşırı rekabetçi ve yıkıcı olurlar.

Eleştirileri kabullen

Bu bilgelik, akıllılık ve terapidir.



Eğer hasta olmak istemiyorsan

‘Çözümler bul’

Olumsuz kişiler çözüm bulamazlar ve sorunları büyütürler.

Üzülmeyi, dedikoduyu ve kötümserliği tercih ederler

Karanlığı kovman için kibrit yakmalı

Arı ufacıktır ama var olan en tatlı şeylerden birisini üretir

Biz ne düşünüyorsak oyuz

Olumsuz düşünce hastalığa dönüşen negatif enerji üretir.





Eğer hasta olmak istemiyorsan

‘Güven’

Güvenmeyen kişi iletişim kuramaz

Açık değildir derin ve sağlam ilişkiler geliştiremez.

Gerçek arkadaşlıkların nasıl kurulabileceğini bilemez

Güven olmadan bir ilişkide olamaz

Güvensizlik sendeki inancın azlığıdır.

Eğer hasta olmak istemiyorsan

‘Hayatı üzgün yaşama’

Mutlu kişi yaşadığı çevresini geliştirir.

İyi mizah bizi doktorun elinden korur

Mutluluk sağlık ve terapidir...

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 18 Mart 2011, 20:07:39
mükemmel .bir paylaşım dolunaycığım.  340a... terapistimiz gibisin... teşekkürler arkadaşım +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Mart 2011, 20:21:21
teşekkür ederim yoldaşım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Mart 2011, 23:49:25
BİR ANNENİN TERBİYESİ
Aşçılığıyla ün yapmış yaşlı bir kadın, akşam yemeğine gelecek olan oğlu ve yeni ...gelini için yine mutfağına kapanmış, yemek yapıyordu. Aynı akşam yemeğe eski bir aile dostu da davetliydi. Beklenen misafirler gelip sofraya oturduklarında çok şaşırtıcı bir du...rumla karşılaştılar. Yaşlı kadının o gece yaptığı yemekler değme oburların bile iştahını kapatacak kadar berbattı. Tatlılar un kokuyordu, patatesler yanmıştı, köfteler ise neredeyse hiç pişmemişti. Oğlu, yeni gelini ve aile dostu, kadıncağıza durumu fark ettirmemek için ellerinden geleni yaptılarsa da, yemek sırasında pek iştahlı göründükleri söylenemezdi. Nihayet yemek bitti ve yeni evli çift annelerinin ellerini öperek evlerine gittiler. Aile dostları ise biraz daha kaldıktan sonra gitmeyi düşünüyordu. Oğlu ve gelini gittikten sonra, yaşlı kadına: "Senin harika bir aşçı olduğunu adım gibi biliyorum. Bana söyler misin, bu geceki yemekler neden o kadar kötüydü? Bence ya hastasın ya da bir sorunun var." dedi. Yaşlı kadın gülümseyerek cevap verdi: "Hayır, hiçbir şeyim yok. Kasten yaptım. Bu yemekten sonra oğlum asla ikide bir annesinin yemeklerini hatırlatıp karısının kalbini kıramayacak."
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 19 Mart 2011, 09:04:36
 380a 380a 380a...her geline böyle bir kaynana lazım...... 219s.....ama maalesef bizde gelin ile kaynanalar birbirleri ile yarışıyorlar.. 440a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 19 Mart 2011, 09:40:50
evet böylesi lazım.ama burası Türkiye :)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 19 Mart 2011, 17:39:45
bence asla vazgeçmez çocukluk tatlarından...ancak zamanla birde bakarsınızki sizin yemeklerinizi başkalarına meth ediyor...zaman......kaynanayada eline sağlık kızım demek düşer....demiyene dedirtirler nasıl olsa.... 380a 380a 380a

(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg98.imageshack.us%2Fimg98%2F2025%2Fjustscriptcom281oh.gif&hash=e13d88e7d142a50a918869cf652784e9)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 19 Mart 2011, 19:50:20
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg143.imageshack.us%2Fimg143%2F5593%2Fkomikresimler541jfrl1.jpg&hash=bc192cd146c97eb51f05eabd646366cc)

(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg856.imageshack.us%2Fimg856%2F8702%2F4d5c12efortaerkekkalbi4.jpg&hash=e21af5ec3fa134852d007379639c9c32)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 19 Mart 2011, 19:59:01
teşekkürler dolunaycığım harika paylaşımların için.. +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 19 Mart 2011, 19:59:18
NÜ MÜ ARIYORSUN İŞTE SANA HARİKA İKİ POZ....
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg145.imageshack.us%2Fimg145%2F9686%2F120533332242ai3ux5.jpg&hash=91d25b96de94c759448b804c7ab1b1e2)

(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg145.imageshack.us%2Fimg145%2F6345%2F120533334143se11sz4.jpg&hash=0e9a1fdffce0a716a49bea678c58de18)

ALINTI: SANAT YELPAZESİ
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 19 Mart 2011, 19:59:40
harikasın asuman hocam... teşekkürler paylaşım için :)   +1+1..............
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 19 Mart 2011, 20:00:13
ÖÖÖÖÖ TAVUKTAN NEFRET EDESİM GELDİ.... 380a 380a 380a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 19 Mart 2011, 20:00:53
asuman hocam +1 engeli aşınca :)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 19 Mart 2011, 20:02:39
TEŞEKKÜRLER YOLDAŞ ÖĞRETMENİM.....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 19 Mart 2011, 20:41:11
http://www.sanatyelpazesi.com/showthread.php?703-Bu-Resmi-Anlayan-Anlatsn
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 19 Mart 2011, 21:32:08
 380a 380a 380a...asuman öğretmenim.....çok mu aradın bu nü leri.....pozlar güzel de...vücut ölçüleri uygun değil... 380a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 19 Mart 2011, 21:32:42
+1 yazmayı unutmuşum....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 19 Mart 2011, 21:53:38
380a 380a 380a...asuman öğretmenim.....çok mu aradın bu nü leri.....pozlar güzel de...vücut ölçüleri uygun değil... 380a
ben nü çok sevmem bazen tadı kaçıyor...çok estetik olmalı.......bunlar yenecek kadar nefis hayatım..... 380a 380a 380a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 20 Mart 2011, 00:34:50
+1 borcum asuman öğretmenim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 20 Mart 2011, 00:36:27
hayatın acı gerçeği.... tsunami....

(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg145.imageshack.us%2Fimg145%2F9469%2Ftsunamijh.jpg&hash=2e50c4cf40ecc8e386781d3892ebd3e4)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 20 Mart 2011, 00:37:04
offf.çok korkunç..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 20 Mart 2011, 01:05:59
http://www.sanatyelpazesi.com/showthread.php?703-Bu-Resmi-Anlayan-Anlatsn
elif ,yoldaş bu resmi anladınızmı...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 20 Mart 2011, 01:06:43
fotoğaf ürkütücü........ALLAH korusun
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 20 Mart 2011, 01:09:57
dediğiniz fotoğrafa baktım öğretmenim...çok ilginç....bir püf noktası vardır elbet...çok inceleyemedim..ama ...birini saçı birinin ayağı kayınca başka bir insan gibi bütün oluşturuyor sanırım..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 20 Mart 2011, 01:11:55
bende çözemedim.... 380a 380a 380ahani bilen varsa kafamı yormıyayım dedim....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 20 Mart 2011, 10:50:38
kalp haritası için asuman hocama,tusunami resmi için yoldaşıma ve güzel yorumları için elifime...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 20 Mart 2011, 11:39:34
Hikayeye göre bir kral sabah gezintisi sırasında bir dilenciye rastlar.
... "Dile benden ne dilersen" diye soran krala dilenci gülerek "sanki
benim her dileğimi gerçekleştirebilecekmiş gibi soruyorsunuz" der. Kral
bu cevaba şaşırır ve sohbet ilerler. "Pek tabii her dediğini yerine
getirebilirim. Sen söyle bakalım ne istiyorsun?" "Söz vermeden önce iki
kez düşünün kralım" der. Dilenci sıradan bir dilenci değildir.

Kral
ısrar eder. "Ne istersen iste sana verebilirim. Ben güçlü bir kralım.
Yerine getiremeyeceğim hiçbir dileğin olamaz" der. Bunun üzerine
dilenci elindeki kâseyi krala uzatır ve "bu kâseyi herhangi bir şeyle
doldurabilir misiniz?" diye sorar. Kral bir kahkaha atar ve vezirine
kâseyi altınla doldurmasını emreder. Kâse dolup taşmakta ama sonrasında
hemen boşalmaktadır. Altınlar buhar olup uçmaktadır sanki. Kral onuru
kırılır.

Bir dilencinin kâsesini dolduramadığı ülkede kulaktan
kulağa yayılır. Giderek pırlantalar elmaslar yakutlar akıtılır kâseye.
Ne var ki kâsenin dibi yoktur sanki. Dolup taşmasına rağmen kâse
sürekli olarak boş kalmaktadır. Kral yenik düşmüştür. Dilenciye yakarır:
"Tamam tamam sen kazandın". "Dileğini yerine getiremedim ama lütfen
bana kâsenin neden yapılmış olduğunu söyle" der. "Çok basit" diye
yanıtlar dilenci. "İnsan dimağından yapılmıştır.

Yani insanın
arzu ve isteklerinden. Doymak bilmez oluşu bundandır. Bu gerçeği bir kez
kavrarsan yaşantın değişir. İstek dediğin nedir ki! İstek ulaşılana
kadar belli bir süre heyecan veren bir duygudur. Örneğin bir iş
istersin... Bir araba... Ev... Eş... Bir başka şey!.. Tek tek her birini
elde ettiğinde her şey anlamını yitirir. Neden? Çünkü beynin aklın
onları dışlar. İş senin araba da garajdadır ve artık istek
uyandırmamaktadır. Heyecan onu elde ettiğinde sönüp gitmiştir.

Gene
boşluğa düşer yeni bir istek yaratmak zorunda kalırsın. İstek
doyumsuzluk uyandırır ve giderek bir ’dilenci’ olursun. Bir istekten bir
diğerine çırpınıp durursun. Amacına ulaşır ulaşmaz bir yenisini
yaratırsın. İsteğin bu yönünü kavradığında yaşamının dönüm noktasındasın
demektir. Bu durum ancak seni mutlu edecek şeyleri dışarıda değil
kendi içinde aradığın zaman gerçekleşir. Ve gerçek tatmine ve mutluluğa
ancak o zaman erişirsin" der. Gelelim hikayenin verdiği derslere: Kral
bile olsanız bir dilenciden bile öğrenebileceğiniz çok önemli yaşam
dersleri olabilir.

Gerçek mutluluk insanın içinde ve kendisinin
elindedir. Mutluluğu ve başarıyı yakalayamayanlar hatayı başka yerde
değil kendi içlerinde aramalıdırlar. Bir şeyi elde etme hırsı değil
elde ettikten sonra da onu istemeğe devam edebilme becerisi yaşamı
anlamlı kılar. Bir kralın dilenciye bir dilencinin de krala dönüşmesi
an meselesidir. Yaşam dilenmek için çok kısa dilenci olmak içinse çok
uzundur...

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: mahmuty - 20 Mart 2011, 12:57:55
   Herşey insanın kendisinde bitiyor.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 20 Mart 2011, 13:04:39
Hikayeye göre bir kral sabah gezintisi sırasında bir dilenciye rastlar.
... "Dile benden ne dilersen" diye soran krala dilenci gülerek "sanki
benim her dileğimi gerçekleştirebilecekmiş gibi soruyorsunuz" der. Kral
bu cevaba şaşırır ve sohbet ilerler. "Pek tabii her dediğini yerine
getirebilirim. Sen söyle bakalım ne istiyorsun?" "Söz vermeden önce iki
kez düşünün kralım" der. Dilenci sıradan bir dilenci değildir.

Kral
ısrar eder. "Ne istersen iste sana verebilirim. Ben güçlü bir kralım.
Yerine getiremeyeceğim hiçbir dileğin olamaz" der. Bunun üzerine
dilenci elindeki kâseyi krala uzatır ve "bu kâseyi herhangi bir şeyle
doldurabilir misiniz?" diye sorar. Kral bir kahkaha atar ve vezirine
kâseyi altınla doldurmasını emreder. Kâse dolup taşmakta ama sonrasında
hemen boşalmaktadır. Altınlar buhar olup uçmaktadır sanki. Kral onuru
kırılır.

Bir dilencinin kâsesini dolduramadığı ülkede kulaktan
kulağa yayılır. Giderek pırlantalar elmaslar yakutlar akıtılır kâseye.
Ne var ki kâsenin dibi yoktur sanki. Dolup taşmasına rağmen kâse
sürekli olarak boş kalmaktadır. Kral yenik düşmüştür. Dilenciye yakarır:
"Tamam tamam sen kazandın". "Dileğini yerine getiremedim ama lütfen
bana kâsenin neden yapılmış olduğunu söyle" der. "Çok basit" diye
yanıtlar dilenci. "İnsan dimağından yapılmıştır.

Yani insanın
arzu ve isteklerinden. Doymak bilmez oluşu bundandır. Bu gerçeği bir kez
kavrarsan yaşantın değişir. İstek dediğin nedir ki! İstek ulaşılana
kadar belli bir süre heyecan veren bir duygudur. Örneğin bir iş
istersin... Bir araba... Ev... Eş... Bir başka şey!.. Tek tek her birini
elde ettiğinde her şey anlamını yitirir. Neden? Çünkü beynin aklın
onları dışlar. İş senin araba da garajdadır ve artık istek
uyandırmamaktadır. Heyecan onu elde ettiğinde sönüp gitmiştir.

Gene
boşluğa düşer yeni bir istek yaratmak zorunda kalırsın. İstek
doyumsuzluk uyandırır ve giderek bir ’dilenci’ olursun. Bir istekten bir
diğerine çırpınıp durursun. Amacına ulaşır ulaşmaz bir yenisini
yaratırsın. İsteğin bu yönünü kavradığında yaşamının dönüm noktasındasın
demektir. Bu durum ancak seni mutlu edecek şeyleri dışarıda değil
kendi içinde aradığın zaman gerçekleşir. Ve gerçek tatmine ve mutluluğa
ancak o zaman erişirsin" der. Gelelim hikayenin verdiği derslere: Kral
bile olsanız bir dilenciden bile öğrenebileceğiniz çok önemli yaşam
dersleri olabilir.

Gerçek mutluluk insanın içinde ve kendisinin
elindedir. Mutluluğu ve başarıyı yakalayamayanlar hatayı başka yerde
değil kendi içlerinde aramalıdırlar. Bir şeyi elde etme hırsı değil
elde ettikten sonra da onu istemeğe devam edebilme becerisi yaşamı
anlamlı kılar. Bir kralın dilenciye bir dilencinin de krala dönüşmesi
an meselesidir. Yaşam dilenmek için çok kısa dilenci olmak içinse çok
uzundur...



çok güzeldi dolunaycığım... teşekkürler paylaşım için +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 20 Mart 2011, 15:33:43
herkese kendi bilinmeyenlerine başarılı seyahatler diliyorum...harikasın...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 20 Mart 2011, 20:48:04
çok güzel bir hikaye dolunayım...teşekkürler arkadaşım...+1...engelden sonra inşallah.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 20 Mart 2011, 20:50:31
teşekkürler arkadaşlar...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 20 Mart 2011, 21:42:46
+1.. :)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 20 Mart 2011, 21:48:19
sağolasın elifim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 21 Mart 2011, 00:28:03
Kendi kendine
Kişinin kendine ettiğini
Edemez kişiye hiçbir fani
Bu kahpe hırsı. ne kıskanç kini, ne şarap
Ne de haşhaş edemez..
Kişinin kendine ettiğini tayfun, boran
Dağ, taş edemez.

Kişinin kendine ettiğini
Edemez Kişiye hiçbir fani
tutmazsa gerçek dost elini
kendi kendiyle baş edemez.
Kişinin kendine ettiğini
Sarhoş edemez, ayyaş edemez
Mezar soyan nebbaş edemez...
 

Mevlana Celaleddin Rumi
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 21 Mart 2011, 00:33:58
yoldaşım harika bir paylaşım.. 321s teşekkürler.. 340a..+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 21 Mart 2011, 00:35:21
1.) Bir insanın su ve yemek olmadan yaşayabildiği en uzun süre 18 gündür. 18 yaşındaki Avustralya'lı bir genç 1 Nisan 1979 da tutuklanmış, hücreye konulmuş ve unutulmuş. 18 Nisan'da bulunduğunda ölmek üzereymiş.

2.) Dünyadaki en büyük hayvan olan mavi balina suyu süzerek beslenir. Sadece çok küçük karidese benzeyen hayvanları yer.

3.) Şimdiye kadar yaşamış olan en ağır kişi ABD, Washington'dan Jon Brower Minnoch'tur. En yüksek ağırlığının 635 kg. civarında olduğu tahmin edilmiştir. Eylül 1983'te ölmüştür.

4.) Çöl çekirgesi dünyadaki en tahrip edici böcektir. Büyük bir çekirge sürüsü bir gün içinde 20000 ton tahıl ve sebzeyi tüketebilir.

5.) En uzun kalp durması 4 saattir. Bir Norveçli Aralık 1987'de denize düşmüştür. Hayatının devam etmesi denizde iken vücudunun ısısının düşüklüğü nedeni ile gerçekleşmiştir.

6.) Ameliyat sırasında bazen büyük miktarda kana ihtiyaç duyulabilir. 1970'de Chicago'da açık kalp ameliyatına giren 50 yaşındaki bir hemofili hastası 1080 litre kana ihtiyaç duymuştur.

7.) Bir insan, vücut ağırlığının kilogramı başına 70 ml kadar kan bulundurur. Bir yetişkin için bu miktar 4 yada 5 litredir.

8.) Bir kadının sahip olmuş olduğu en çok çocuk 69'dur.1707 ve 1782 yılları arasında yaşamış Rusya'lı bir kadın 16 ikiz, 7 üçüz ve 4 dördüzü 1725 ve 1765 yılları arasında doğurmuştur.

9.) Bir doğumda yaşayan en çok çocuk sayısı altıdır. Bu durum üç kez görülmüştür, 1974'te Güney Afrika'da, 1980'de Italya'da ve 1983'te Ingiltere'de.

10.) En çok sayıda yumurta bırakan balık okyanus Güneş balığıdır, bir seferde 30 000 000'a kadar yumurta bırakabilir.

11.) En büyük kuş yumurtası devekuşununkidir, 15-20 cm uzunluğundadır. Aşağı yukarı 1.7 kg ağırlığındadır ve kaynatarak pişirmek 40 dakika sürer.

12.) En ciddi koku duyusu olan hayvan imparator güvesinin erkeğidir. Antenlerini kullanarak, rüzgara karşı 11 km'den bir dişiyi tespit edebilir.

13.) Tartılmış en büyük memeli dili, 1947'de Rus denizciler tarafından yakalanan bir Mavi balinaya aittir. Dilinin ağırlığı 4.3 ton bulunmuştur.

14.) Beynimiz aşağı yukarı 100 000 000 000 nöron( sinir hucresi) içerir. Onsekiz yaşından sonra her gün bu miktarın 1000 kadarını kaybederiz.

15.) Bir sinir impulsu sinir sistemimizin bazı bölümlerinden 288 km/st hızla geçebilir.

16.) Bir kişinin sahip olduğu ve yaşayabildiği en yüksek vücut ısısı 46.5 °C'dir. normal deger 35-37

17.) Insanoğlunun Dünyayı
3 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 000 başka canlı ile paylaştığı hesaplanmıştır.

18.) Bazı bakteri türleri bilinen en sağlam canlı organizmalardır. Bir bakteri türü, iyonize radyasyonun insanlar için öldürücü dozunun 10 000 katı kadarında yaşayabilir. Isının 306 °C olarak kaydedildiği yer olan East Pacific Rise'deki sülfürlü deniz yatağı deliklerinde bir başka bakterinin çoğaldığı bulunmuştur.

19.) Bir atom çevresinde dolanmakta olan bir elektron bir saniyede 80 000 km yol almaktadır.

20.) Bir insanda ortalama 80 000 000 000 000 hücre bulunmaktadır. Eğer bu hücrelerde bulunan kromozomlar hücrelerden çıkarılıp uç uca eklenebilseydi 136 000 000 000 km uzunlukta olurdu. Eğer güneş ile dünya arasındaki mesafenin sadece 150 000 000 km olduğunu düşünürsek bu muazzam uzunluğu düşünmek oldukça zor olsa gerek

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 21 Mart 2011, 00:38:37
dolunaycığım teşekkürler paylaşım için... okudum... bazıları gerçekten şaşırtıcı....

+1 lerrr arkadaşıma...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 21 Mart 2011, 00:47:51
teşekkürler yoldaşım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 21 Mart 2011, 10:05:05
Bir erkek evladın kaleminden ANNE..
Dünyada karşılık beklemeden börek yapan tek insandır .
Karşılıksız sevginin ete k......emiğe bürünmüş halidir !
Ne kadar üzsen de
10 dakka sonra seni affeden zarif bir türdür,
yağlı bile olsa tiksinmeden saçını okşayan,
kucağına yatıran,
öpüp koklayan tek varlıktır,
meleğin süt verebilenidir.
Yarasın diye
muhallebinin içine ciğer katarak
çocuğuna yediren manyaklık derecesinde yaratıcıdır.
Yemek yemeyen çocuğun dikkatini çekmek için
elindeki tencere ve tavalarla maymunluk yapabilen kişidir.
Kafayı çocuklarıyla bozmuş,
göbek bağı kopsa da yürek bağı asla kopmayan,
sevgi dolu fedakar insan dişisidir.
Bulaşık,ütü, vb yaparken bile
otomatik olarak çene çalan,
kendi kendine konuşan,
anne ne diyon dediğinizde
'sen kendi işine bak,
bi de senle uğraşmayayım şeklinde asortik cevaplar verendir,
"Yemek uzmanı, düzen insanı,
bilgili, kültürlü - her şeyi bilen şahsiyettir.
Yavrularını yol tarafından değil,
kaldırım tarafından yürütendir.
Dizi dizi incidir
lakin gerektiğinde laf sokma dalında da birincidir.
Sevgiliden ayrılma haberi verildiğinde,
"amaaan ben sana daha güzelini bulurum"
diyebilen komik bir karakterdir,
''Oğlum/kızım aradım yoktun.
Ben de mesaj atayım dedim sana.
Gelince ara beni emi aslan evladım.
Kara börülcem benim öptüm annen''
şeklinde mesajlar atabilen tedirgin insandır.
ama...ama
dünyanın en güzel kucağına sahip,
en güzel kokan,harikulade bir varlıktır.
Olmadık yerlerde
"iyi ki doğurmuşum ulen seni!" diyen
ve benim hatırıma
benimle freddy mercury dinleyen bir sabır ağacıdır.
Evlatlarını asla ayırmayan,
aynı zamanda birbirinden koruyan güç abidesidir.
Evde biryere uzandığınız an
orada temizlik yapacağı tutan,
temizlik konusunda kayışı kopardığından
temizlikçi gelecek diye evi temizleyen
balans ayarı kaçmış temizlik kaynağıdır,
Mutfakta yaşayan,
evde herkesi idare eden bi tür canlıdır,
İyiliğin,
merhametin,
acaaip bir şefkatin,
sadakatin,
sevginin güçlerini birleştirdiği sonsuz kişidir !!
Oğlunun damat - kızının gelin olduğunu görünce,
çocuğu mezun olunca,
çocuğu gol atınca,
çocuğu hasta olunca,
çocuğu askere gidince,
asmalı kabağı seyredince,
dolar yükselince
velhasıl buna benzer bissürrü şeye ağlayabilen,
bu yazıyı okurken duygulanıp - gözleri dolabilen,
ağlamaya meyilli bir yapısı olan duygu pınarıdır.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 22 Mart 2011, 00:05:58
harika bir paylaşım olmuş dolunaycığım teşekkürler.....  +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 22 Mart 2011, 18:08:42
Alışkanlıkların zinciri duyulmayacak kadar hafif, sonra kırılmayacak kadar da güçlü olurlar" BENJAMIN DIZRAELLİ ...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 22 Mart 2011, 18:10:52
Haksızlığa sapıp bütün insanların seninle beraber olmasını sağlamaktansa, adaletle hareket edip tek başına kalmak daha iyidir. (Mahatma Gandi)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 22 Mart 2011, 18:11:39
Bir insanın akıllı olmasına birşey dediğimiz yok. Yeter ki; aklını başkalarına kabul ettirmeye çalışmasın. (Eflatun)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 22 Mart 2011, 18:12:41

Bekleyebilen için herşey iyi sonuç verir. (Tolstoy)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 22 Mart 2011, 18:14:00
İnsanın, yalnız gerçeğin ne olduğunu bilmesi yeterli değildir; Doğruyu istemesi ve yapması da gereklidir. (Goethe )
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 22 Mart 2011, 18:22:59
Eski Sisam krallarından Ancee adında bir zalim, yeni yaptırdığı bir bağa üzüm kütükleri diktiriyormuş. İşlerin bir an önce bitmesini sağlamak için kölelerini hiç dinlenmeden çalıştırıyormuş. O zavallı kölelerden biri, bir gün pek bitkin düştüğü için dayanamaz ve zalim krala ;

- Niçin bu kadar acele ediyorsunuz efendim? Siz bu bağın üzümlerinden yapılacak şarabı hiç bir zaman içemeyeceksiniz ki! deyivermiş.

Kral biraz kızmışsa da sesini çıkarmamış.

Nihayet gün gelip üzümler yetiştikten sonra, kral küleler de dahil herkesin toplanmasını emretmiş. Bir müddet sonra da o bağın üzümlerinden yapılmış şaraptan bir bardak getirilmesini emretnmiş. Daha önce kehanet gösterisinde bulunan köleyi de huzuruna çağırtmış. Şarap bardağını eline alarak:

- Söyle bakayım, benim bu şaraptan hiç bir zaman içemeyeceğimi tekrar iddia edebilir misin ? diye sormuş.

Köle şöyle cevap vermiş:

- Belli olmaz efendim. İçebileceğinizi söyleyemem. Çünkü dudak ile bardak arasındaki mesafe çok uzundur. O arada başınıza neler gelebileceğini de bilemem!

Köle sözlerini bitirir bitirmez, içeri kralın adamlarından biri girmiş. Bir yaban domuzunun bahçeye girdiğini ve asmaları kırıp döktüğünü söylemiş. Kral elindeki bardaktan bir damla dahi içmeden hemen dışarı fırmalış. Bahçede domuzun bulunduğu yere koşmuş. Kral ve domus arasında öldüresiye bir mücadele başlamış. Sonunda yaban domuzu mızrak gibi dişleriyle, Sisam kralının karını yarıp ölümüne sebep olmu.

Kral bostanda, bardak masada kalmis..

Şu söz olayı güzel bir şekilde ifade ediyor:

"Nasip ise gelir Hint'ten Yemen'den, Nasip degil ise ne gelir elden?"
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 22 Mart 2011, 20:36:45
teşekkürler yoldaş anlamlı paylaşımlar için.....+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 22 Mart 2011, 20:50:08
harika paylaşımlar yoldaşım...sağolasın.....+1  ..engelden sonra.. 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 23 Mart 2011, 07:31:44
teşekkürler yoldaş anlamlı paylaşımlar için.....+1

sağolasın asuman hocam... ben teşekkür ederim
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 23 Mart 2011, 07:32:20
harika paylaşımlar yoldaşım...sağolasın.....+1  ..engelden sonra.. 340a

teşekkür ederim arkadaşım... sağolasın
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 23 Mart 2011, 08:20:35
ne güzel paylaşımlar yapmışsın yoldaşım.teşekkürler...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 23 Mart 2011, 08:22:04
Hata! Köprü başvurusu geçerli değil. 
Efendim olay otistik çocukların eğitildiği bir okulda geçiyor.

Musa öğretmen çocuklara Atatürk´ü anlatırken "O ölmedi içimizde yaşıyor" diyor.

Aradan bir süre geçiyor, küçük çocuğun ailesi öğretmene eskiden çok su içen çocuklarının artık su içmediğinden yakınarak, yardım talep ediyor.

Musa öğretmen çocuğa neden su içmediğini soruyor.

Çocuğun öğretmenine verdiği yanıt yeri göğü inletecek, gözyaşlarını suya - sele çevirecek bir yanıttır.

Küçük çocuk "içinde yaşattığı Atatürk boğulmasın diye su içmemektedir.

Öğrencisini gözyaşlarıyla bağrına basan Musa öğretmen; "İstediğin kadar su içebilirsin, Atatürk çok güzel yüzme biliyordu" deyince Hayat normale dönüyor ve küçük çocuk içinde özenle koruduğu Atatürk´ünün yüzme bildiğini öğrenince yeniden su içmeye başlıyor.

Prof. Dr. Hüdaver COŞKUN


Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 23 Mart 2011, 10:48:51
Mevlana dan 3 Nasihat...

Yıllar önce, çok uzaklarda bir adam varmış. Bu adam çalı...şmak amacı ile çok uzaklara gitmiş ve yıllarca çalışmış. Sonunda memleketine dönme zamanı gelmiş. Bu çalışma sürecinde toplam 3000 akçe biriktirmiş ve evinin yolunu tutmuş. Evine doğru giderken yolu büyük bir şehirden geçmiş.

***Yolda yürürken köşe başında birisi "Bir nasihat bin akçe, bir nasihat bin akçe" diye bağırıyormuş. Adam düşünmüş: 'Nasıl olur, bir nasihati bin akçeye satarlar, ben yıllarca çalıştım ve sadece 3000 akçe biriktirdim' Bu ise pek akli ermemiş ama merak iste. Duramamış ve adama bin akçe vererek o nasihati satın almış.

Nasihat1 " KADERDE NE VAR İSE O ÇIKAR" ve yoluna devam etmiş...

***İlerde yine köse başında başka bir adam bağırıyormuş "bir nasihat bin
akçe" diye. Adam yine dayanamamış bin akçe de o adama vermiş ve ikinci
nasihatı da satın almış.

İkinci nasihat da: GÖNÜL KIMI SEVERSE GÜZEL ODUR"

Son kalan bin akçesi ile de yoluna devam etmiş. Tam şehrin çıkışında yine
***köşe başında bir adam bir nasihati bin akçeye satıyor. Adam bir parasına
bakmış, bir de nasihati satan şahsa, dayanamamış

ve kalan son akçesiyle de o nasihatı satın almış. Son nasihatte:

HİÇ BİR İŞ ACELEYE GELMEZ".

Parasız yoluna devam etmiş. Şehrin çıkışında büyük bir topluluk ile karsılaşmış. Topluluk telaş çindeymiş. Yaklaşmış ve oradakilerden birine neler olduğunu sormuş. Oradan birisi açıklamış, demiş ki : Burada şehrin tüm su ihtiyacını karşılayan bir kuyu var, ama kuyunun içinde de canavar var. Canavar suyu tutmuş, göndermiyor. Aşağıya kim indiyse bir türlü çıkamadı. Şimdi herkes korkuyor aşağı inmeye" Adam düşünmüş ve ilk satın aldığı nasihat aklına gelmiş. "Kaderde ne var ise o çıkar" aşağı inmeye karar vermiş. Aslında bu nasihatleri herkes bilir ama uygulayabilmemiz için belli bir bedel ödememiz gerekiyor.

İnince canavar hemen yakalamış ve yerine götürmüş. Demiş ki: "Buraya gelenlerin hepsine bir soru
sordum ve bilemediler. Eğer sen bilirsen seni serbest bırakırım." Bir dizine sarışın ve dünya güzeli
bir kadın, diğer dizine de kurbağa koymuş ve "söyle bakalım hangisi güzel?" demiş. Adam düşünürken aklına ikinci aldığı nasihat gelmiş ve gönül kimi severse güzel odur" demiş. Bu cevap canavarın çok hoşuna gitmiş. Zira canavar,kurbağanın gözlerine aşıkmış. Adamı salmış ve suyu bırakmış.
Almışlar krala götürmüşler ve ağırlığınca altın vermişler. Adamımız yoluna devam etmiş ve
nihayet evine varmış.

Evinin camından içeri bakmış. Bir de ne görsün; karisi genç biri ile diz dize oturuyor. Hemen kılıcını çekmiş ve tam içeri girerken üçüncü nasihat aklına gelmiş "Hiçbir is aceleye gelmez". Kılıcını kınına koymuş ve içeri girmiş. Hoş beşten sonra karısına o genci sormuş. Kadın da: "bey sen gittiğinde ben hamileydim ve bir oğlumuz oldu. Bu genç senin oğlun" demiş.

KADERİNİZ ve YOLUNUZ AÇIK OLSUN, HAYAT ACELE ETMEYE GELMEZ.

MEVLANA
.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 23 Mart 2011, 19:42:30
teşekkürler dolunaycığım... harika paylaşımlar.... +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 23 Mart 2011, 20:05:18
ben teşekkür ederim yoldaşım ilgine...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 23 Mart 2011, 20:36:37
off...süper....harika paylaşımlar dolunay...teşekkürler..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 23 Mart 2011, 20:40:28
ben teşekkür ederim elifim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 23 Mart 2011, 21:04:25
hem ağlattın 620a...hem düşündürdün 520a....çocuk !!!!!!bundan sonra senin adın   tatlı bilge olsun 321s 321s 321s
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 23 Mart 2011, 21:06:45
 460a bilgelik kim ben kim...teşekkür ederimmm 340a 340a 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 23 Mart 2011, 21:11:03
eee onlar da yaşamdan çıkarımlar ve araştırmalarla bilge  olmuşlar.....sende araştırıp; ferasetle yoğurup paylaşıyorsun alıntıda olsa......ne diyeyim çalışkan diyeyim peki...... 380a 380a 380a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 23 Mart 2011, 21:18:33
sen ne istersen de canımın içi...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 25 Mart 2011, 03:31:56
 




(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg696.imageshack.us%2Fimg696%2F7520%2Fnormalkopyaselale1.jpg&hash=b24297947fd839871095a8e609c78b75)







Ah Nijad!
Hasret beni cayır cayır yakarken
Bedenimde buzdan bir el yürüyor.
Hayaline çılgın çılgın bakarken
Kapanası gözümü kan bürüyor.

Dağda kırda rasgetirsem bir dere
Gözyaşlarım akıtarak çağlarım.
Yollardaki ufak ufak izlere
Senin sanıp bakar bakar ağlarım.

Güneş güler, kuşlar uçar havada,
Uyanırlar nazlı nazlı çiçekler..
Yalnız mısın o karanlık yuvada?
Yok mu seni bir kayırır, bir bekler?

Can isterken hasret odiyle yansın,
Varlık beni alil alil sürüyor.
Bu kaygıya yürek nasıl dayansın?
Bedenciğin topraklarda çürüyor!

Bu ayrılık bana yaman geldi pek,
Ruhum hasta, kırık kolum kanadım.
Ya gel bana, ya oraya beni çek,
Gözüm nuru oğulcuğum, Nijad'ım!
 

Recaizade Mahmud Ekrem



Recaizade Mahmut Ekrem' İn ölen oğlu nijad için yazdığı şiirdir.......



Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 25 Mart 2011, 06:59:01
yoldaşım muhteşem bir şiir.teşekkürler...+1 340a 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 25 Mart 2011, 07:59:36
yoldaşım muhteşem bir şiir.teşekkürler...+1 340a 340a

teşekkür ederim ... sağolasın arkadaşım
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 25 Mart 2011, 08:13:07
Osmanlı İmparatorluğu’nun duraklama dönemiydi. Padişah IV. Murat
sadrazamını halkın sorunlarıyla ilgilenmesi için Anadolu’ya gönderdi.
Sadrazam günlerce yol kat etti ve birçok köy gezdi. Sonra da Konya’ya vardı. Konya’da
birkaç köy gezdi. Bu köylerdeki halkın sorunlarıyla yakından ilgilendi. Kimi köyler kasabaya
ulaşmak için yol istiyor, kimi köyler su istiyor, kimi köyler de dağlardaki kurtların çokluğundan
yakınıyordu. Sadrazam bu köylerdeki sorunların çözüleceğine dair söz verdi. Sadrazam
Konya’dan ayrılırken kendi köyü olan Ağaçsız Köyü’ne de uğradı. Fakat köye girdiğinde
ortalarda kimsecikler yoktu. Sadrazam köyün neden bu kadar sessiz olduğunu merak ediyordu.
Çünkü şimdiye kadar gittiği tüm köylerde, sadrazam köye girmeden halk köyün girişine diziliyor
ve sadrazamı görebilmek için adeta yırtınıyordu. Fakat kendi köyünde kimse kendisini
karşılamaya çıkmamıştı. Sadrazam adamlarına dönerek bu durumun hemen araştırılmasını
istedi. Bunun üzerine bir grup asker bir eve doğru gitti. Az sonra bu askerler omuzlarında
taşıdıkları beş kadar cesetle geri döndüler. Cesetlerin hiçbirinde bir yara izi yoktu. Sadrazamın
içine bir korku düştü. Bunun üzerine birkaç asker grubuna köydeki evlerin hepsinin
araştırılmasını emretti. Birkaç saatlik bir araştırmadan sonra askerler köydeki herkesin öldüğünü
sadrazama bildirdiler. Fakat ilk evdeki cesetler gibi hiçbir cesedin üzerinde yara izi yoktu.
Sadrazam köydeki insanların zehirlenerek ölmüş olabileceğini düşündü. Bu konu üzerinde biraz
düşündü ve sonra askerlerine dönerek köyün çevresindeki bütün kayaların ve ağaç
kovuklarının, kısacası eşkıyaların barınabileceği her yerin araştırılmasını emretti. Askerler
çevrede gün boyunca arama çalışmalarını sürdürdüler. Fakat hiçbir ize rastlamadılar. Bunun
üzerine sadrazam araştırma çalışmalarının ertesi gün devam ettirilmesi için o gece köyde
kalınmasını emretti. Ancak gece sadrazamın emrindeki askerlerden birbölümü ölmüştü. Bunun
üzerine askerler daha çok korkmaya başladılar. Hatta İstanbul’a geri dönmek isteyenler bile
oldu. Ancak sadrazam köydeki bu ölümlerin sırrı çözülmeden İstanbul’a dönmek istemiyordu.
Üstelik gece ölen askerlerin hepsi de zehirlenerek ölmüştü. Çünkü yarasız cesetler bunu
gösteriyordu. Cinayetlerin sırrının çözülmesine bu kadar yaklaşılmışken İstanbul’a dönmek
olmazdı. Sadrazam kısa bir araştırmadan sonra askerlerin geçen akşam yedikleri yemeklerden
zehirlenmiş olabileceklerini düşündü. Askerlerine dün akşam görev başındaki askerlere verilen
ekmek ve sudan bir miktar getirmelerini emretti. Askerler hemen sadrazamın istediklerini
getirdiler. Sadrazam bu yiyecekleri yanında bulunan bir ata yedirtti. At bir saat sonra çırpınarak
öldü. Bunun üzerine sadrazam askerlerine dönerek yiyeceklerin dün akşam nerede
saklandığını sordu. Askerler de kuyunun yakınındaki geniş ambarda saklandığını söylediler.
Sonra aklına bir fikir geldi. Eğer eşkıyalar, gecen gece, askerleri zehirlemek için ambardaki
yiyeceklerle öldürme yolunu seçmişlerse, sonraki gece de gelebilirlerdi. Sadrazam o gece
ambarın kapısına yakın bir yerde askerlerini pusuya yatırdı. Birkaç saat sonra üç kişi ellerindeki
şişelerle koşar adımlarla ambara girdiler. Askerler hemen ambara hü***** ettiler ve bu üç katili
kıskıvrak yakaladılar. Daha sonra hemen sadrazamın karşısına çıkardılar. Sadrazam bu üç
kişiye, neden köylüyü ve askerlerini öldürdüklerini sordu. Eşkıyalardan biri köylünün sürekli
olarak kendilerini askerlere haber verdiklerini, bu yüzden köylüyü öldürdüklerini söyledi. Köy
halkını öldürmek için, köyün içinde bulunan ve herkesin suyunu içmek için kullandığı kuyuya
zehir atmağa karar verdiklerini söyledi. Sadrazamın askerlerini de, kendilerini tutuklamaya gelen
askerler olduklarını düşündüklerini ve onları da bu yüzden öldürdüklerini söylediler. Ertesi gün
sadrazam adamlarına eşkıyaların derhal kuyunun başındaki tek ağaca asılmasını ve cesetlerinin
kuyuya atılmasını emretti. Askerler sadrazamın emrini yerine getirdiler. Böylece Ağaçsız köyü ve
civar köyler başlarını ağrıtan bu eşkıyalardan kurtulmuş oluyorlardı. Sonra sadrazam kuyunun
yanına yaklaştı ve bir fidan dikti. Askerlerine dönerek herkesin birer fidan dikmesini emretti. Kısa
bir süre sonra bu fidanlar büyüdü ve bu köy yörenin tek ormanlık alanı oldu. Zamanla bu köye,
çevredeki köylerden yerleşenler oldu ve Ağaçsız Köyü’nün adı değiştirildi. Köyün yeni adı
AĞAÇLI KÖYÜ oldu. Ağaçlı Köyü yeniden o eski güzel günlerine kavuştu.


12.10 2001
Vahit
Aras ŞEN


Not: Bu hikaye; ağaç, kuyu ve ölüm sözcükleri üzerine kurulu bir hikaye yazılması
ödevi için, bir lise I öğrencisi tarafından yazılmış, kurgu bir hikayedir.


Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 26 Mart 2011, 18:36:24
Sevginin Gül Rengi
Ne zaman “bayram” dense
Gizli bir körük yelpazelenir yaram üstünde
Tozu gözümü yakar, közü yüreğimi
Bir yerde sevgiler ağlar benimle

Küçücük bir çocuktum o zamanlar. Yedi veya sekiz yaşlarında. Kokusuna
doyamadığım, sıcaklığını doyasıya içime sindiremediğim annemi kaybetmiştim. Saçımı
okşayacak bir anam yoktu artık. Ne de sırtımı örtecek şefkatli bir el. Amansız bir hastalık dediler
adına, çocuk aklım ermedi. Çocuk aklım ermedi anayı yavrusundan ayıran, eti tırnağından
söken, sevgileri linç eden, adına “ölüm” denen bu “göç” ü. Geceler benimle ağladı sessiz
sessiz... Günler benimle... Sabahlar benimle...
Bulutlarda yüzü şekilleniyordu
sanki anamın gökyüzünde, her özlediğimde baktığım. Yağmur yağmur iniyordu elleri yüzümü
okşarcasına. Yağmurun elleri anam kadar sıcaktı... Bir okadar soğuktum ben, bir okadar ürkek,
bir okadar masum ve korunmaya muhtaç. Hani yaprağı titrer ya bir çiçeğin; Bilmez niye... Titrer
ya içi bir çocuğun, hüzün iner gözlerine ... Üzülür, üşür ve koynuna sokar ellerini ısınmak için.
Bir avuç bulamadığından kendine...

Bulutlar ve ben hep aynı
yerdeyiz hala. Özlemlerin vuslatında. Kimsesizliğin ayazında...
Bulutlarda bir
resim.
Elimden tutuşunu hatırlıyorum bir gün babamın,”Hadi gel” deyişini.”Köye
gidiyoruz, ninenler bizi bekliyor, seni oraya bırakacağım” Küçücük yüreğimden taşan acılarımla
son bir kez daha bakıp odama selamlıyorum bulutları.
Yeşilin her tonu, göz
alabildiğince, sözleşmişçesine, burada toplanmıştı sanki. Adını bilmediğim dünya kadar böcek
ve kuş. Gökkuşaği bir halı gibi serilmişti çiçek çiçek... Toprağın sesi yükseliyordu çıplak
ayaklarımın altında. Mutluydum...

Bulutlar ve ben hep aynı yerdeyiz
hala...
Yaşamımı renklendiren analı kuzuyu orda tanıdım işte, adını Berfin
koyduğum. Küçücüktü. Simsiyah gözleri, ağzı ve kulaklarıyla bir sevgi yumağıydı sanki.
İçimdeki boşluğu dolduruvermişti bir anda. Hissetmiş miydi ne öksüzlüğümü? Ne zaman dalıp
gitsem dünlere, bitiveriyordu yanı başımda türlü türlü oyunlarla. “Al bu kuzu senin olsun, istediğin
gibi bak ona” dediler. Dünyalar benim olmuştu sanki. Bir kuzum vardı artık. Yalnız değildim.
Ben, kuzum ve de anası...
Sonradan Serfin’ de katıldı aramıza. Serfin: evimizin
haşarı bir o kadar da sevimli köpeği.
Artık, Serfin ve Berfin’in bakımları bana aitti.
Bu sorumluluk altında her sabah erkenden kalkıyor ellerimle onları doyuruyordum. Ne güzeldi
Berfin’in annesinin peşinden koşması! Annesiyle oyunlar oynaması ne güzeldi! Ama, ne yazık
ki uzun sürmedi bu “analı kuzu” mutluluğu. Bir eve bir öksüz yetmezmiş gibi acı bir haber
dağlayıverdi yeni baştan çocuk yüreğimi. Kuzucuğumun anası yediği bir ottan zehirlenerek
ölmüştü.

Ölüm bir kez daha çöreklenmişti kapımıza.

Kuzucuğum öksüz kalmıştı. Daha bir sıkı sarıldım sanki bu olaydan sonra Berfin’e. Ona
yalnızlığını unutturmam lazımdı. Öksüzlüğünü... Serfin olayların farkında gibiydi. Ya da bana öyle
geliyordu. Ne zaman melemeye başlasa Berfin, hemen onun yanıbaşında bitiverip, bir şeyler
yaparak onu neşelendiriyordu.
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Biz
üçümüz üç dost, üç kardeş, üç sırdaş gibiydik. Biraz geç uyansam ikisi birden kapımda
bitiveriyordu.

Yemyeşil kırlar bizimdi uçsuz bucaksız.
Bir
de bulutlar vardı
Mavi bulutlar
Beyaz bulutlar

Bulutlarda şekiller vardı
Bulutlarda iki resim
Yağmur daha çok
yağıyordu sanki
Bulutlar ve ben aynı yerdeyiz hala
Bulutlar kuzum
köpeğim ve ben

Bir tatlı koşuşturmaca başladı günlerden bir gün evin
içinde. Bir telaş. Çarşı pazar alışverişleri. “Hadi sana bayramlık alalım” dedi ninem. Hep beraber
şehire gidip bir şeyler aldık. Çizgili beyaz gömleğim, mavi pantolonum ve yeni Trabzon derbey
lastiklerim çok güzeldi. Gül rengi kırmızı kravat ve kurdele de isterim diye tutturdum. Berfin’e,
Serfin’e ve bana. Kırmadılar. Aldılar. “Birazda kına alalım” dedi ninem. “Ellerimize yakarız. Berfin’i
de kınalarız” Sevindim.
hayvan pazarı dedikleri yer çok kalabalıktı. Hiç bu kadar
insanı bir arada görmemiştim. Meydanlar koyun, kuzu ve danalarla doluydu. Kınalanmıştı kimisi,
kimisi renk renk boyanmıştı. Bir anlam veremedim. Çocuk yüreğimin coşkusuyla yarının
heyecanı sarıvermişti içimi. Yarın bayramdı... Kurban bayramı...

Ne zaman
“bayram” dense
Gizli bir körük yelpazelenir yaram üstünde
Tozu
gözümü yakar, közü yüreğimi.
Bir yumruk tıkanır genzime, kelimeler titrer

Titrer yüreğim
Bir yerde sevgiler ağlar benimle.
Bulutlar
ağlar

Kınalar yakıldı ellerime. Berfin’in başına kınalar yakıldı o gece.
Anlayamadığım bir fısıltı vardı evin içinde. Sanki duymamı istemiyorlarmış gibi gizli gizli
konuşmalar. Berfin ve Serfin çoktan uyumuştu. Ben de uyumalıyım. Yarının heyecanı daha
şimdiden sarmıştı içimi. Ayakkabılarımı sildim, ninemin kınalı ellerimi bağladığı bezlerle, parlattım.
Bir daha sildim. Şimdi daha parlak olmuştu. Elbisemi kapının arkasına astım. Gözümün önünde
dursun diye. Uyandıkça bakarım. Kırmızı kravatım, iki tane de kırmızı kurdele duruyordu
başucumda. Biri benim için, biri kuzucuğum, diğerini de köpeğimin boynuna bağlayacağım.

Kınalı ellerimin kokusu karıştı bahar kokulu odama. Gece bir başka güzeldi
sanki. Perdemi araladım, bulutlar yıldızlara bırakmıştı gökyüzünü. Göz kırptı biri, diğeri yer
değiştirdi... Kaydı gitti... Tutamadım..

Boğuk bir ulumayla
uyandım. Köpeğim, kapımın önünde havlıyordu. Önce ellerimin bağını çözdüm kurumuş kınaları
topladım. Kapıyı açar açmaz yatağıma atladı Serfin. Paçamı tutup bir yerlere götürmek
istercesine gözlerimin içine baktı. Acı çektiği her halinden belliydi. Daha yataktan kalkmamıştım
ki kuzucuğumun acı meleyişini duydum. Birden bahçeye attım kendimi. Kınalı kuzumun gözleri
bağlıydı ve sürüklenircesine bir ağacın altına yatırılıyordu. Kocaman bir çukur açılmıştı yanı
başında.
Hani titrer içi bir çocuğun, korkar, üşür, üzülür, ağlar ve koynuna sokar ya
ellerini, tutacak el, sığınacak kucak bulamadığından kendine... Oradayım işte!

Ninemin sesi duyuldu. “Berfin’i kurban ediyoruz. Sana başka bir kuzu daha alırız
sonra. Bugün kurban bayramı”
Toprak kaydı ayaklarımın altından

Bulutlar kaydı ayaklarımın altına
Sesler çığlıklara karıştı
Kızıla
döndü yeşil
Ellerimdeki kına sızladı
Kapının arkasındaki gül rengi
kravatım
Çaresizliğim büyüdü kocaman çocuk gözlerimde
Hiç bir
şey yapamamanın acizliğiyle yandım
Gök yere indi gürültüsüyle

Şimşek şimşek
Yanağımdaki damla utandı
ışıldadı ıslak gözlerim,
ve...

Başımı sokup yorganın altına
Yitip giden sevgilere
ağladım...

Ne zaman “bayram” dense
Gizli bir körük
yelpazelenir yaram üstünde
Tozu gözümü yakar, közü yüreğimi.

Bir yerde sevgiler ağlar benimle.
Bulutlar ağlar

Bulutlar ve
ben hep ayni yerdeyiz hala
Bulutlarda üç resim
Haykırabilseydim
nefreti
Haykırabilseydim sevgiyi
Anlatabilseydim dostluğu

Yapamadım.

Kara bir bulut gibi çöreklendi o bayram sabahı
küçücük yüreğime.
Kimse anlamadı.
Kimseye anlatamadım .
Bayramları neden sevmediğimi...

Nuri CAN
Resim desen yazı deneme öykü masal şiir atölyeleri
www.nuricann.com

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 26 Mart 2011, 19:12:42
teşekkürler yoldaş...+1

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 26 Mart 2011, 19:12:58
teşekkürler dolunay...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 26 Mart 2011, 19:18:40
ben teşekkür ederim ilgine asuman hocam..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: mahmuty - 28 Mart 2011, 07:14:17
   Gençler,çok güzel öyküler yazmışlar.İçim cız etti...
   
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 28 Mart 2011, 11:17:58
teşekkürler dolunaycığım.. harikasın... +1 engel sonrası inşallah
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 29 Mart 2011, 06:58:01
teşekkürler mahmut bey ve yoldaşım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 29 Mart 2011, 06:58:46
Bak dostum!

Cahil ile dost olma: İlim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez; üzülürsün....

Saygısızla dost olma: Usul bilmez, adap bilmez, sınır bilmez; üzülürsün.

Aç gözlü ile dost olma: İkram bilmez, kural bilmez, doymak bilmez; üzülürsün,

Görgüsüzle dost olma: Yol bilmez, yordam bilmez, kural bilmez; üzülürsün.

Kibirliyle dost olma: Hal bilmez, ahval bilmez, gönül bilmez; üzülürsün.

Ukalayla dost olma: Çok konuşur, boş konuşur, kem konuşur; üzülürsün.

Namertle dost olma: Mertlik bilmez, yürek bilmez, dost bilmez; üzülürsün.

— İlim bil, irfan bil, söz bil.
— İkram bil, kural bil, doyum bil.
— Usul bil, adap bil, sınır bil.
— Yol bil, yordam bil.
— Hal bil, ahval bil, gönül bil.
— Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma.
— Mert ol, yürekli ol.
— Kimsenin umudunu kırma.

Sen seni bil; ömrünce bu yeter sana.

[ Şeyh Edebali ]

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 31 Mart 2011, 20:07:51
teşekkürler dolunaycığım harika paylaşımın için +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 31 Mart 2011, 21:06:20
teşekkürler dolunayım.....1460 bende 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 02 Nisan 2011, 01:21:37
ben teşekkür ederim ilginize...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: mahmuty - 04 Nisan 2011, 06:24:56
  +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 04 Nisan 2011, 06:40:35
teşekkürler mahmut bey...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 04 Nisan 2011, 07:33:37
"Dostlarınızla öyle yaşayın ki,düşman olduğunuzda,
söyleyecek şeyleri olmasın.
Düşmanlarınızla öyle yaşayın ki, dost olduğunuzda, yüzü
kızarmasın."



Bir gün evinizden çıkıp bir gül bahçesine girin, dokunun
ellerinizle bir güle. Ama koparmayın sakın, yalnızca dokunun ve okşayın . Sevin, sadece sevin
ve sevgisini tutup koyun gönlünüze.
Dalında duran bir gülün nasıl buram buram hasret,
aşk en önemlisi de dostluk koktuğunu göreceksiniz.

Güllerin üzerindeki çiy
damlalarına bakın! sevinç ve hasret gözyaşlarıdır onlar, dostluk gözyaşlarıdır. Sevdiği için
dökülmüştür, dostu için. Sevgiyle okşadığınızda bakın nasıl özlemle yanar elleriniz, yüreğiniz
nasıl da aşkla çarpar, sevgiyle tutuşur. Onu koparmaya varmaz eliniz. Kalbiniz titrer.
Dokunun bir güle, koparmayın; sadece dokunun. Ne kadar katı olursanız olun, katı
yüreğinizin nasıl yumuşadığını göreceksiniz. Sevginin, dostluğun sıcaklığı kalbinize nasıl
dolduğunu hissedeceksiniz.

Ve o an başınızı kaldırıp uçsuz, bucaksız
gökyüzüne bakın, göğün mavisindeki ferahlığa. O an belki, sevdalı bir kuş gelip konacak
saçlarınıza, ürpererek ve ürkerek gözlerinize bakacak. Avuçlarınızın içine alıp kalp atışlarını
dinleyin. Salın sonra gökyüzündeki özgürlüğe ve derin bir nefes alın. Havada özgürce kanat
çırpınışının güzelliğini doldurun içinize. Dostluğun, vefanın, sevginin, özgürlüğün eşsiz güzelliğini
yaşayın.

“Gül verenin elinde gül kokusu kalır” der bir Çin atasözü. Bende gül
koklayanın yüreğinde gül kokusu kalır diyorum. Bir gül ancak bir dostun elinden verilince, iç
bayıltıcı güzelliğini algılar ve anlarız. Buram buram kokladığımızda dostluğun ağırlığını
hissederiz.

Vefalı bir dostumuzu kaybettiğimizde yada ondan ayrıldığımızda
nasıl da sancır yüreğimiz, gecelerce uykusuz kalır gözyaşı dökeriz. Sevgimizin, dostluğumuzun
ölçüsünü ancak o zaman anlarız, ama ne yazık ki, bazen iş işten geçmiş olur. Çünkü geç
kalmışızdır.

Bilir misiniz? nice köklü dostluklar, ayrılık tokatını beklermiş,
anlaşılmak için?. İnsan bazen dostluğun önemini, değerini ve bir dostunu ne kadar çok
sevdiğini ancak iş işten geçince anlar.
Balıklar engin denizde suyun kıymetini ancak
ondan uzak kalınca farkına varır ab-ı hayatın ne olduğunun.

Dostluklar
öylesine güzel, öylesine derin, anlamlı, incelikli, içtenlikli ki; bir güneş kadar sıcak, toprak gibi
vefalı, su gibi temizdir.

Vefanın, dilin, duygunun, yüreğin el ele, yüz yüze, iç içe
girdiği, gönül gönüle birleştiği, bir gül bahçesinin güneşlenmesidir dostluk. Fırtınalarda, boranda
yüreğimizin ısınmasıdır. İşte o nedenle, her şeye rağmen sizinde bir dostluk gülünüz olsun
yüreğinizde...

Her şeye rağmen, yaşamak şey güzel yine de. Önemli olan
kimseyi düşürmeden, düşmeden, tutunabilmemiz hayatın bir yerlerine. İnsanların biribirini seviyor
olması, dostluk kurması ne güzel. Ne güzel karların yağması, karların erimesi, uçuşması
kelebeklerin, açması çiçeklerin her bahar ne güzel. Yüreğimizin çarpması sevgiyle, dostlukla,
annelerin sevgisi, çocukların gülmesi ne güzel...

Siz de bir güle dokunun ve
sadece koklayın göreceksiniz ki, dostluklar, sevgiler ne kadar önemli ve değerlidir.

Dostluk öyle bir şey ki, hep tazelenmek ister. Hatırlanmak ister. Dost olun sizde, şu üç beş
günlük ömrünüzde kimseye kötülük etmeyi düşünmeyin. Size kötülük etseler bile. Vicdanı
rahat, yüreği temiz olun. Dostluğun aydınlığını, sıcaklığını ve lezzetini tadın. İliklerinize dek
hissederek yaşayın.

Yeri geldiğinde sararıp solun, düşen bir kuru yaprak olun,
ama asla soldurmayın, sarartmayın dostluk gülünüzü...

Unutmayın, hayata
hiçbir şeyiniz olmasa dahi, yüreğinizi ısıtacak hep bir dostluk gülünüz olsun...


....................................

Bu günü sadece kendinız için yaşayın
lütfen.

Bu günlük zihninizdeki bütün kinleri, düşmanlıkları, fesatlıkları,
kıskançlıkları bir kenara atın.
Sadece sevgiyi, dostluğu, umudu mutluluğu, doğruluğu,
iyiliği, güzelliği düşünün ve tutun içinizde.....

Unutun bütün acıları, elemleri,
üzüntülleri, bir gün için de olsa mutlu, huzurlu, kendinizle, çevrenizle barışık ve dost olun
kendinizle. Herkesle dostça yaşayın.

Sabah kalktığınızda ilk kendinize
gülümseyin, sonra çevrenizdeki canlı, cansız her şeye. Zengin- fakir, çirkin–üzel, büyük- küçük,
din, meshep, ırk ayırımı gözetmeden, herkesi kucaklayın sevin ve herkesi sevgiyle, saygıyla
selamlayın....

Dost olun bütün insanlarla. bütün düşmanlıkları silin hafızanızdan.
Dostluğa, sevgiye, yardıma ihtiyacı olanlara uzatın dostluk elinizi. Mutsuz, umutsuz uçurum
kenarında bir canı düşünün. Bir insanı uçurum kenarından çekip almak, onu yeniden hayata
bağlamak az şey mi?.. Var olan tüm güzelliklerden daha güzel değil mi?.. Dahası tutunacak dal
olmanız az şey midir?..

Bir günlüğüne de olsa haramdan, riyadan uzak durun,
aldatmayın kimseyi, dürüst çalışın, dürüst kazanın, helal yeyin. elinizdekiyle yetinip şükredin ve
şükran dolu yaşayın.

Bir günlüğüne de olsa kızmayın, öfkelenmeyin, kötü söz
söylemeyin, küfür etmeyin,kırmayın, incitmeyin, hor görmeyin, hiç kimseyi hiç bir canlıyı
aşağılamayın... Dostça, insanca, yaşamın ve dostluğun çiçekleriyle donatın hayat
yolunuzu...

Binlerce teşekkür size ... İnsan olmanın, dost olmanın duyarlılığını,
yürekliliğini ve bu dileğimi okuma zahmetini gösterdiğiniz için..

Yeni yılda
umutları, tomurcukları bol daha nice yeni yılllar, yeni baharları yaşamak, sevgiyi, umudu ve
dostluğu her zaman yaşatabilmek dileğiyle beraber, uğurunuz açık, yolunuz yüreğiniz kadar
aydınlık. Sevinçleriniz, sevgileriniz, sevenleriniz, dostlarınız, mutluluğunuz ve şansınız bol
olsun...

Yüreğin Üşüdüğü Gün

Yüreğin üşüdüğü
gün
sıcacık bir günü düşün
sıcacık bir bahar gününü
umudun
büyüklüğünü
ve sonsuz maviliğini göğün

yüreğin üşüdüğü gün
bir çocuğun gülüşünü düşün
bir çocuğun beyaz düşünü
göveren dal
uçlarını
çatlayan tomurcuğu
ve çiçeklenen yerini her öpüşün

yüreğin üşüdüğü gün
bir ormanın gümbürtüsünü düşün
bir ırmağın
türküsünü
bulutların beyazlığını
güneşin kızıllığını
ve ısıtan yanını
özğürlüğün

Nuri CAN
www.nuricann.com

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 04 Nisan 2011, 22:42:21
 321s 560a 340a 

çoook teşekkürler arkadaşım paylaşımların harika..... +1lerrr   331s
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 04 Nisan 2011, 23:03:39
teşekkürler dolunay...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 05 Nisan 2011, 06:49:24
rica ederim arkadaşlar.ben teşekkür ederim ilginize...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 05 Nisan 2011, 06:50:44
Yaşlı bir adama sokakta yürürken bisikletli çarpmış ve hafif yaralanmış.
Etraftak...iler hastaneye götürmüşler.
Hemşireler, röntgen çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini söylemişler.

Yaşlı adam huzursuzlanmış; "acelesi olduğunu, röntgen istemediğini" söylemiş.
Hemşireler merakla acelesinin nedenini sormuşlar.

"Eşim huzur evinde kalıyor. Her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim, gecikmek istemiyorum" demiş.
Hemşire "Eşinize haber iletir gecikeceğinizi söyleriz" diyince;

Yaşlı adam üzgün bir ifade ile:
"Ne yazık ki karım Alzheimer hastası hiç bir şey anlamıyor,hatta benim kim olduğumu dahi bilmiyor" demiş.

Hemşireler hayretle:
"Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden hergün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?" diye sormuşlar.

Adam cevaplamış:
"Ama ben onun kim olduğunu biliyorum" .
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 05 Nisan 2011, 20:27:58
Kadın sabah kalkmış, aynaya bakmış ve kafasında yalnız üç tel saç görmüş.

" Hım,......... demiş galiba bugün saçımı örgü yapacağım. "

Öyle de yapmış, günü de harika geçmiş.
...


Ertesi gün kalkmış, aynaya bakmış, kafasında iki tel saç kalmış.

" Hım. " demiş, " bugün saçımı ikiye ayıracağım."

Dediğini de yapmış, harika bir gün geçirmiş.



Bir ertesi gün yine kalkmış, aynaya bakmış, kafasında tek tel saç var.

" Tamam, tamam. “ demiş. “ artık bugün atkuyruğu yaparım."

Öyle de yapmış ve çok çok güzel bir gün geçirmiş.



Daha bir ertesi gün aynaya baktığında, kafasında bir tek tel bile kalmamış.

" Wow! " diye bağırmış. " Bugün saç derdim yok. "



Bakış açısı her şeydir. Gerektiğinden kibar ol. Tanıdığın herkes kendi savaşını yaşamakta zaten.

Basit yaşa: Cömertçe sev, yürekten düşün sevdiklerini.



Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 06 Nisan 2011, 23:48:20
Zihninizi güçlendirmek için uyulması gereken kurallar
Aklımı nasıl başıma getirebilirim diyorsanız bu hafta bunları yapın…
•İnsan beyni...nin ayaktayken yaklaşık %10 daha fazla çalıştığı düşünülmektedir. Önemli kararlarınızı alırken kapalı alandaysanız volta atmayı deneyin.
•İnsan beyni açık havada, kapalı alana göre çok daha yüksek performansla çalışır. + beyin açık havada ve ayaktayken daha iyi çalışır
•Yürürken kolları sallamak beynin daha iyi çalışmasını sağlıyor.
•Yabancı dil öğrenmek beyni güçlendiriyor. En azından her gün yeni bir kelime öğrenerek kullanabilirsiniz. Alışveriş ve telefon numaralarını ezberlemeyi deneyebilirsiniz.
•Zihinsel jimnastik yapın. Bunun için başta sudoku olmak üzere diğer akıl oyunları oynayın Ör: Satranç.
•Zihinsel rutinlerinizi kırın yani bir gün evinize uzun yoldan gidin yada cep telefonunuzu sağ değil de sol elinizle kullanın bu bir televizyon kumandası da olabilir.
•Beyninizi kaliteli cümlelerle besleyin ör: özdeyişler
•Her gün güzel bir resme bakmayı deneyin. Beyninizi “güzel” görüntüler ile besleyin.
•Günde aklımızdan 60 bin ile 80 bin arasında düşünce geçer.Bu düşünceler ne hakkındaysa hayatımızda ona göre şekil alır. Bu yüzden olumlu düşünün.
•Bir konu hakkında düşünürken, nasıl düşündüğünüzde gözlemleyin. Bu beyninizin kalitesini artırır.
•İyi bir uyku kaliteli bir beyin için şarttır. Einstein’ın günde 10 saatten fazla uyduğu biliniyor.
•Bol ve temiz oksijen beyin için çok yararlıdır. Şimdi pencerenizin camını açık ve kendinize temiz oksijen ısmarlayın.
•Farklı düşünce tarzı olan insanlar ile konusun. Ör : çocuklarla vakit geçirin.Sizden farklı
düşünen insanlar ile konuşun.
•Kullanılmayan Organ körelir. Sürekli televizyon izleyerek beyninizi düşük viteste kullanmayın.
•Beynin en tehlikeli yanı ters tepki etkisidir yani bir şeyden ne kadar korkarsanız o şey başınıza gelir. O yüzden korkunuza değil konunuza odaklanın.
•“Beyninize çöp girerse beyninizden çöp çıkar” Beyninize gereksiz şeyleri almayın.
Beyin diyeti yapın.
•Beyninizi yoran en önemli şey monotonluktur. Hayatınızı ne kadar çok renklendirirseniz, beyninizi o kadar neşelendirirsiniz.
•Ders çalışırken kısa aralar vererek çalışın.
•Beyninize sizi başarıya ulaştıracak sorular sorun Ör: Hayatta gelebileceğim en iyi yerde miyim? gibi..
•Beyin tıkandığında varsayımlarla akıl yürütür. Kararsız kaldığınız anlarda " Örnek aldığınız insanın" benim yerimde olsaydı ne yapardı?” diye düşünebilirsiniz.
•Dr.Davit Schwartz‘a göre: “Bir şeyin imkansız olduğuna inanırsanız aklınız bunun neden imkansız olduğunu arama başlar. Ama bir şeyin yapılabileceğine inandığınızda, aklınız onu yapmak üzere çözüm bulmanıza yardım etmek için çalışmaya başlar“
•Kitap okumak güçlü bir beyin jimnastiğidir.
•Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Bu yüzden spor yapın, fazla kilolarınızı atmaya çalışın ve SU İÇİN. Unutmayın beynin %78′i sudur.



Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: NilsuBaran - 07 Nisan 2011, 15:57:11
Benim de beynime biraz jimnastik yaptırmam gerek :)
Güzel paylaşımlar yapmışsınız hocam, teşekkürler 340a
+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 07 Nisan 2011, 22:31:39
çoook teşekkürler değerli paylaşımların için dolunaycığım....  321s 560a  340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: eğitici - 07 Nisan 2011, 22:37:35
Teşekkürler Dolunay öğretmenim.+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 07 Nisan 2011, 23:36:00
teşekkürler yoldaşım,nilsu ve duru öğretmenim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 08 Nisan 2011, 00:00:48
dolunay yine döktürmüşün canım...harikasın...
+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 08 Nisan 2011, 00:13:03
+1... dolunaycığım....  340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 08 Nisan 2011, 00:30:47
teşekkürler canlarım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 08 Nisan 2011, 10:39:04
Sevgi sabırlı ve sevecendir; Sevgi kıskanç kibirli yada gururlu değildir; Sevgi ...hasta yapılı; Egoist yada rahatsız edici değildir; Sevgi; yanlışların hesabını tutmaz; Sevgi şeytanla mutlu değil, gerçekle mutludur. Sevgi asla vazgeçmez; inancı, umudu ve sabrı asla başarısızlığa düşmez. Sevgi; başı ve sonu olmayan bir şeydir... İnanç, umut ve sevgi. İşte bu üçü önemlidir. Ama en büyükleri sevgidir.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 08 Nisan 2011, 10:40:32
GençLik bir kuştur, uçar gider tutamazsın.. İhtiyarLık bir cekettir, giyer çıkartamazsın..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 08 Nisan 2011, 10:46:35
Adam Olmak

çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse
sen aklı başında kalabilir...sen değer
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
hem kendine güvenebilirsen eğer
bekleyebilirsen usanmadan
yalanla karşılık vermezsen yalana
kendini evliya sanmadan
kin tutmayabilirsen kin tutana

düşlere kapılmadan düş kurabilir
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer
ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir
ikisini de vermeyebilirsen eğer
söylediğin gerçeği büken düzenbaz
kandırabilir diye safları dert edinmezsen
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz
koyulabilirsen işe yeniden
döküp ortaya varını yoğunu
bir yazı turada yitirsen bile
yitirdiklerini dolamaksızın dile
baştan tutabilirsen yolunu
yüreğine sinirine dayan diyecek
direncinden başka şeyin kalmasa da herkesin
bırakıp gittiği noktaya
sen dayanabilirsen tek

herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen
unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken
dost da düşman da incitemezse seni
ne küçümser ne de büyültürsen çevreni
her saatin her dakikasına
emeğini katarsan hakçasına
her şeyiyle dünya önüne serilir
üstelik oğlum Adam Oldun demektir.


Rudyard Kipling
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 09 Nisan 2011, 21:10:28
çok güzel paylaşım arkadaşım... +1 ve engel sonrasında inşallah
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 10 Nisan 2011, 02:40:17
teşekkürler yoldaşım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 10 Nisan 2011, 23:12:34
+1 .... borcum dolunaycığım  ...   340a 340a 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 10 Nisan 2011, 23:23:06
teşekkürler yoldaşım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 10 Nisan 2011, 23:23:52
Annenin Fedakarlığı
Çocuk, babasından aldığı harçlığı vaktinden önce bitirmiş ve günlerdir istediği top için yeterli parayı biriktirememişti. Birkaç hafta sonra yaz tatiline girecek olması, onu bu konuda endişelendirip yeni kaynaklar aramaya sevkediyordu. Evlerine gelen son aylık dergide "Her hizmetin bir ücret karşılığında olduğu"nu okuyunca, sevinçle havaya sıçradı. Buna göre, ailesine yaptığı yardımların da bir karşılığı olmalıydı.
Çocuk bu fikirle harekete geçip gördüğü işlerin listesini çıkardı ve bunların yanına da ücretlerini yazdı. Fırından ekmek almak için 200, çöp dökmek için 100, annesiyle pazara gitmek için 500 lira hiç de fazla sayılmazdı.
Aylık toplamı 25 bin lira tutan listeyi imzalayıp annesinin çantasına koyduğunda, bu akıllıca keşfinden dolayı gözleri parlıyordu.
Çocuk, ertesi gün yatağının başucunda 25 bin lira ile birlikte küçük bir kağıt parçası buldu. Kendi hazırladığı listeye benzeyen ve annesinin imzasını taşıyan kağıtta:
"Seni hayatım pahasına dünyaya getirmenin, yıllarca bezlerini yıkamamın; binbir güçlükle besleyip büyütmenin karşılığı, sadece sevgindir ve yanağından aldığım bir öpücüktür" yazıyordu. "Kazandığın parayı güle güle harca yavrum."
Cüneyt SUAVİ
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 11 Nisan 2011, 18:50:48
daha önce okuduğum ve beğendiğim muhteşem bir yazı..... teşekkürler bizleri bu güzel ve anlamlı yazılarla buluşturduğun için arkadaşım...+1 engel sonrasında inşallah    340a 340a 340a 340a 340a

340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 11 Nisan 2011, 23:09:31
teşekkürler yoldaşım..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 12 Nisan 2011, 19:07:51
Ne zaman hayatınızda bazı şeyler taşınamaz hale gelirse,
ne zaman 24 Saat kısa gelmeye başlarsa, o zaman mayonez kavanozu ve

2 Fincan Kahveyi hatırlayın!

Birgün bir felsefe profesörü, elinde bir kaç kutu olduğu halde derse gelir. Ders başladığı zaman hiç bir şey söylemeden, önüne büyük bir mayonez kavanozunu alır ve içini ağzına kadar tenis toplarıyla doldurur. Ve öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar;

Öğrencilerin hepsi hemfikir olarak kavanozun dolduğunu söylerler, Bu sefer profesör önündeki kutulardan bir tanesinden çıkardığı çakıl taşlarını, çalkalayarak kavanoza döker, böylece çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurur ve profesör öğrencilere tekrar kavanozun dolup dolmadığını sorar,

onlar da 'evet' doldu diye cevap verirler, profesör bu defa Masanın üstündeki diğer kutuyu eline alarak içindeki kumu yavaşça kavanoza boşaltır. Tabii ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldururlar. Ve tekrar öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar, Öğrenciler de koro halinde 'evet' derler.

Bu sefer profesör masanın altında hazır bekleyen 2 fincan kahveyi alır ve kavanoza boşaltır, Kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur. Öğrenciler gülerler!

Profesör öğrencilerin gülüşünü destekleyerek 'eveet' Diyerek;

Ben 'Bu kavanozun bizlerin hayatını simgelediğini ifade etmeye çalıştım' der.

Şöyle ki; Bu tenis topları hayatınızdaki önemli şeylerdir; aileniz, çocuklarınız, sıhhatiniz, arkadaşlarınız ve sizin için önemli olan şeylerdir.

Diğer şeyleri kaybetseniz de, bu önemli şeyler kalır ve hayatınızı doldurur.

O çakıl taşları ise daha az önemli olan diğer şeylerdir; işiniz, eviniz, arabanız vs.

Kum ise diğer ufak tefek şeylerdir.

'Şayet Kavanoza önce kum doldurursanız' diye, anlatmaya devam eder, 'çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına (yeterli) yer kalmaz.

Aynı şey hayatımız için de geçerlidir.

Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz, önemli şeyler için vakit kalmayacaktır. . .

Dikkatinizi mutluluğunuz için önemli olan şeylere çevirin. Çocuklarınız ile oynayın. Sağlığınıza dikkat edin. Eşinizle, dostunuzla yemeğe çıkın. Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın. Öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin. Öncelikleri, sıralamayı iyi bilin.

Gerisi hep kumdur.

Bu Ara Bir öğrenci sorar; 'Peki, O iki fincan kahve nedir?'

Profesör tebessümle: 'Hayatımız ne Kadar dolu olursa olsun, her zaman dostlarımız ve sevdiklerimizle bir fincan Kahve içecek kadar yer vardır!!!'
Her zaman ve her yerde sevgiyle kalın
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 12 Nisan 2011, 19:08:32
Dünyanın meşhur "think-tank"ları bir araya gelirler. Araştırma
konuları önümüzdeki asırda dünyanın hakimi kim olacaktır. Dünya kime
kalacaktır. Bilgisayara bütün ülkelerin nüfus yapısından, ekonomiye,
eğitimden sağlığa ve siyasetten askeriyeye kadar bütün bilgiler
yüklenir. Uzmanlar "Dünya kime kalacak" diye sorularını yazarlar ve
"enter"e basarlar. 1 dakika sonra ekranda büyük harflerle cevap
görünür:

"Dünya Türklere kalacak."

Uzmanlar şoktadır. En nihayet birisi şaşkınlıktan kurtulup, "neden"
diye yazar ve "enter" e basar. Bilgisayardan hemen cevap gelir:

"Bütün milletler uzaya gidecek, böylece dünya Türklere kalacak."
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 12 Nisan 2011, 22:33:33
harikasın dolunaycığım.......+1    340a 340a 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 13 Nisan 2011, 01:53:49
teşekkürler yoldaşım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Nisan 2011, 22:44:20
Türk Usulü Pedagoji"

Çocuk dediğin, uslu oturur.
Çocuk dediğin, her lafa karışma...z.
Çocuk dediğin, yeni icatlar çıkarmaz.
Çocuk dediğin, büyükleri üzmez.
Çocuk dediğin, sofrada adam gibi oturur.
Çocuk dediğin, saygı suygu bilir.Çocuk dediğin, insanın kafasını şişirmez.
Çocuk dediğin, büyüklerin sözünü dinler.Çocuk dediğin, yapma deyince yapmaz.
Çocuk dediğin, ders çalışır.
Çocuk dediğin, çok soru sormaz.
Çocuk dediğin, paylanınca önüne bakar.
Çocuk dediğin, verilen öğütlerin dışına çıkmaz.
Çocuk dediğin, söylenen işten kaçmaz.
Çocuk dediğin, ıslak yerlere de basmaz.
Çocuk dediğin, insanın tepesine binmez.
Çocuk dediğin, dersini bilir.

Büyüklere gelince… Onlar büyüktür. Her şeyi yapabilirler.“Ve çocuklar yaşlanıp ölünceye dek, her şeyi büyüklerin yapabileceklerine inanarak yaşarlar.”
Çetin Altan
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Nisan 2011, 22:46:24
Bir kadın tanımak...

Bütün gel-gitleri, kaprisleri, küçük şımarıklıkları, korkul...arı, şaşkınlıkları, hercailikleri, hayal kırıklıkları, aşkları, terk edilişleri, başarıları, başarısızlıkları, kurnazlıkları, saflıkları, çocuk ağızları, şirinlikleri, küçük yalanları, büyük itirafları..., kocaman yürekleri ile kendi olmaya çalışan kadınla...rı tanımak...

Bir kadını sevmekle baslar her şey ama, bir kadını tanımakla varılır hayatın sırrına. Bir kadını tanımaya soyunmak zor ama keyifli bir yolculuğa çıkmaktır. Dört mevsimi bir yürekte buluşturur, bu yüzden de sürekli şaşırtırlar. Sürprizlerin ardı arkası kesilmez. Zordur anlamak onları. Benzemek gerekir anlayabilmek için belki de! Kendi zekasını hatırlatanları sever, sevgisini göstermekten ürkmeyenleri, sürprizlere hazırlıklı olanları bir de. Muson yağmurları gibi yağarken, Sahra' da çöl fırtınası koparıp ardından güneş olup ısıtabilirler. Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen...

Bir kadını sevmekle başlar her şey ama, bir kadını tanımakla anlaşılır, hayatın
sırrına ancak aşkla varılacağına. Sevgi arsızıdır kadın. Verdiğinden daha
fazlasını isteme bencilliğini gösterecek kadar sevgi arsızı... Bu yanını doyurunca şımaracağından korkanlar, birlikte çoğalacaklarını bilmeyenlerdir. Bir kadını sevmekle başlar her şey ama, bir kadını tanımakla kanat çırpılır özgürlüğün bütün maviliklerine. Kendine inananlara, aşka inananlara koşar. Hem yaman bir aşk avcısı, hem de
engebeli yollarda koşmaktan bitap aşk yorgunudur kadın. Bir kadını sevmekle baslar her şey ama bir kadını tanımakla çıkılır keyifli serüvenlere. Hayatla dalga geçmesini bilir kadın, tıpkı kendiyle dalga geçmesini bildiği gibi. Ağız dolusu gülüşlere teslim olur. Bir kadını sevmekle başlar her şey ama bir kadını tanımakla tanık olunur
tutkuların gücüne. Göze alandır kadın. Çekip gitmeyi, sahip olduklarından
vazgeçmeyi, karşılık beklememeyi...

Mücadele eder, kızar, bağırır ama hep sever. Dedim ya bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen... Yüreğini sevgiye açan ve sevmekten korkmayan bütün kadınlar gibi... Şimdi bir düşünün, kaç kadını değil bir kadını tanıyabildiniz mi bugüne değin? ? ?

Tanrı, kadınlara geçmişi ve geleceği, erkeklere ise yaşadığı günü armağan etti, kadınlar geniş bir zamana yayıldıkları için huzursuz, erkekler daracık bir zamana sıkıştıkları için anlayışsız olurlar.

Ahmet Altan
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Nisan 2011, 22:50:12
Neden böyle olduk ?
Benim çocukluğumda annelerimiz çalışmazdı.
Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anah...tarla kapıyı hiç açmadım.
Hatta babanım bile anahtarı yoktu. Annem evimizin bir parçası gibiydi,hep evdeydi.
Her yere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu ki
En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı.
Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani.
Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık.
Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya, zıplaya yürüyerek gelirdik.
Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız eskirdi.
Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile dalardık.
Annelerimiz bu durumu bildiklerinden,
kardeşlerimizle bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi.
Mahallemizdeki teyzeler annemiz gibiydi. Susayınca girer evlerine su içerdik.
Ya da pencereden bir sürahi bir bardak uzatır, hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik.
Kısacacı evine girip gelen (ki sadece çişi gelen giderdi evine) elinde mutlaka yiyecekle dönerdi.
Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi.
Bu bazen bir kurabiye bazen bir meyve olurdu.
Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri alırdık.
Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi.
Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştılırdık. Polisler gelmezdi
kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı.
Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz,
onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi,
en fazla saçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık.
Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık.
Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık.
Azar işitip, acillere taşınmazdık.
Düşerdik ekmek çiğner basarlardı alnımıza, oyuna devam ederdik.
Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik.
Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim.
Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki.
Komşumu tanımıyorum ama evinin camında temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin der konuşurum.
Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem.
Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece; bilmem kaç kuruş
hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri.
Evlerimiz var içinde yaşayan yok.
Parklarımız var içinde oynayan çocuk yok.
Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar…
Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz..
Tahta iskemlelerimiz de oturan yaşlılarımız, onlara dede, nene diye hatırını soran çocuklarımız yok oldu.
Ben kapılarında ” vale ” lerin, ” bady ” lerin beklediği yerlerden hep korkmuş çekinmişimdir.
Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp, taksidini bitiremediği arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek ters gelir bana.
Benim değildir bu kültür.
Ne ruhuma, ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap eder.
Nedir bunlar?
Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş insanlar olduk.
Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk.
İyi de neden böyle olduk ?
Biz mi istemiştik?

Yoksa hak mı ettik?

Ya sizce ?
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 18 Nisan 2011, 22:57:04
Üç Şeyi Doğru Seç
Eğer ilerde bir gün arkanı dönüp keşke demek istemiyorsan. Üç şeyi doğru seç.

1- ...Eşini doğru seç.

Doğru eş, her zaman uzun zaman flört ettiğin kişi değildir. Önemli olan kısa zamanda da olsa fikirlerinin uyuştuğu, yaşam tarzlarının benzediği, espri anlayışının yakın olduğu, zor zamanların da hep yanında olacağını bildiğin, dertlerini, sevinçlerini paylaşabileceğin, fikirlerine, olaylara bakış açısına güvendiğin, senin fikirlerine saygı duyan, konuşmaktan sıkılmayacağın, hayata küstüğün zaman seni kabuğundan çıkartıp eğlendirebilen, gözlerine baktığında ne söylemek istediğini anladığın, aynı zamanda iyi bir arkadaş… Fiziksel görünüşün dışında da seni sen olduğun için sevebilecek ve bunu kaldırabilecek birini eş olarak seçmelisin.

Dünya da böyle biri var mı? diye sorabilirsiniz şimdi. Emin ol var. Tabii ki sayıları fazla değil. Hatta hayatta insanın karşısına, ya bir ya da iki kere çıkar; belki de hiç çıkmaz. Önemli olan onu fark edebilmek.

Eğer bu satırları okunduğunda, aklından bu özellikleri barındıran bir isim geçirmişsen çok şanlısın. Ne olursa olsun onunla birlikte olmak için elinden geleni yap. Çünkü bir daha onun gibisini bulma şansın çok az, emin ol. Bütün aptal aşıklar gibi ilk hareketi ondan beklersen çok geç kalırsın. Eğer bu satırlar sana böyle birini çağrıştırmıyorsa, onu fark edebilmek için sadece etrafına bakman yeterli olacaktır. Çünkü o da sana bakıyor olacak.

2- İşini doğru seç.

Doğru iş rahat iş değildir, çok kazandıran iş de değildir. Kariyer de değildir. Klimalı büro ortamı da değildir. Doğru iş, olmaktan zevk aldığın yerdir. Sabahleyin kalktığında gitmekte üşenmediğin, bıkmadığın yerdir. Tabii yanında rahatlık, para, kariyer varsa ne ala...

3- Arkadaşlarını doğru seç.

Çok sayıda arkadaşın olması "iyi arkadaşın" olduğunun ispatı değildir. Güzel günlerdeki arkadaşlıklar geçicidir. Mutluluklarının yanında, acılarını da paylaşabileceğin, fikirlerine ihtiyaç duyabileceğin, her zaman yanında olmasını isteyeceğin, senin madden değil manen zengin eden… Bir tek arkadaş sana çok şeyler katacaktır.

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 21 Nisan 2011, 00:08:23
YOL PARASI... (Her okuyuşta gözlerimin dolduğu bir öykü)
Hastane tıklım tıklımdır. Yaşlı kadın içeri girer, doktor hanım teyzeyi muayene ...eder; fakat hastalığından emin olamaz. Kadına dönüp:
-"Teyze şu şu tahlilleri yaptır gel, der."
Yaşlı kadın başını öne eğer. Doktor, yaşlı kadının duymadığını düşünerek tekrar söyler. Yaşl...ı kadın başını yerden kaldırarak, ağlamaya hazır gözlerle:
-"Kızım, benim köye dönecek param yok, tahlilleri nasıl yaptırayım?" der.
Doktorun yapacak bir sürü işi olmasına rağmen, bırakır işini, tutar teyzenin elinden koridor koridor dolaştırıp tahlilleri yaptırır. Tahlillerin sonucunda doktor hastalığı belirler, gerekli ilaçları da alıp teyzeye verir. Yaşlı kadın tam odadan çıkacakken, doktor hanımın aklına "YOL PARASI" gelir ve teyzeye köye gitmesine hayli hayli yetecek para uzatır. Yaşlı kadın önce almak istemese de daha sonra 'mecburiyetten' parayı alır. Sonra:
-"Allah senden razı olsun kızım. Köye nasıl döneceğim diye kara kara düşünüyordum, çok sağol" diyerek odadan çıkar.
Aradan bir saat kadar bir süre geçer. Doktor bakar ki yaşlı teyze kan ter içinde, kalabalığı yarmış, oflaya puflaya geliyor. Doktor şaşırmış bir halde "herhalde giderken bir şey unuttu" diye düşünür ve:
-"Ne oldu teyze" diye sorar.
Teyzenin yüzünde kocaman bir gülümseme vardır bu sefer:
-"Kızım ben anayola çıkınca bir köylüme rastladım. Meğer o, minibüsle zaten köye dönüyormuş. Beni köye o götürecek; sen al paranı!..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 21 Nisan 2011, 00:10:37
Genc bir cift, yeni bir mahalledeki yeni... evlerine tasinmislar. Sabah kahvalti ya...parlarken, komsu da camasirlari asiyormus. Kadin kocasina ' Bak, camasirlari yeterince temiz degil, camasir yikamayi bilmiyor, belki de dogru sabunu kullanmiyor.' demis. Kocasi ona bakmis, hicbir sey soylememis, kahvaltisina devam etmis.

Kadin, komsusunun camasir astigini gordugu her sabah ayni yorumu yapmaya devam etmis.

Bir ay kadar sonra, bir sabah, komsusunun camasirlarinin tertemiz oldugunu goren kadin cok sasirmis 'Bak' demis kocasina ' Camasir yikamayi ogrendi sonunda, merak ediyorum, kim ogretti acaba ?'

'Ben bu sabah biraz erken kalkip penceremizi sildim' diye cevap vermis kocasi.

Hayatta da boyle degil midir ?

Baskalarini izlerken gorduklerimiz, baktigimiz pencerenin ne kadar temiz olduguna baglidir. Birini elestirmeden ve hemen yargilamadan once zihin durumumuza bakmak ve 'iyi' olani gormeye hazir olup olmadigimizi farketmek guzel bir fikir olabilir ...

Pencerelerimizi temiz tutabilmek dileğiyle....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 22 Nisan 2011, 10:20:05
Ruhunu Soyan Kadın
(Hikâye)

Faruk KORKMAZ
17.08.2006


--------------------------------------------------------------------------------

Uzak çok uzak bir yoldan geliyorum, hemen yan şehirden, yan sokaktan, belki de yandaki daireden, ama en çok hemen yanındaki insandan. Tırmanacak ne çok dal vardır kim bilir, yapraklarını soyunup dökmek için bekleyen nice ağaç? Güneş eğilerek dalların altından bakarken, yukarı bakıyorum. Bir yaprak, ışığın üzerinden kayarak düşüyor. Gözlerim, bir an var olan, bir an eriyip giden yaprağın peşinde. Birden düştüğünü görüyorum, içim dökülüyor, ağlayasım var. Nemli betonun üzerinde nasıl da kıvrılıp uyuyuverdi. İçimi yaprağa döküyorum. Ben bir âmâyım, aklı evvelde kalmış bir kör insan. Sadece seni görüyorum. Şu an dünya dev bir patates, ben çatal, sen kereviz.

Dürttüm kadını, yolumdan çekilmesi için, hatta ittim. Oralı olmadı bile. Yere düşmüş yaprağın içindeki su damlacığı kadar aklı yoktur herhalde. Yoktur da, kadın o su damlacığı kadar saf güzellikte. Bir parıltı, alnının tam üzerinde, beri beri parlıyor.

Belki dedim kendi kendime, bu yaşlı kaldırımlardan yürümeyeli ne çok olmuştur, belki de hemen beş sokak öteden buraya yürümek bir ömür kadar uzak gelmiştir bana. Ama yıllar var bu sokağa sapmıyorum. Gerçi sapacak daha ne çok yol varken neyle uğraşıyorum, onu da sormak lazım. Şu egzoz dumanları dalga dalga göğe yükselirken, ben niye koşturuyorum, hepimiz ölücez. Yürüyelim bakalım. Nereye? Varsa eğer, hiçbir yere… Orasını millet kapalı yıllar olmuş İhsan, sen neyin, hangi zamanın adamısın kardeşim? Kardeşim… Kardeşim de gitti sahi. Ne için kalıyorum ki ben? Yoksa şu baktıkları yaprak için mi? Sere serpe uzanmış, kuyruğunun yarısı toprakta, başı betonda, küçük kedi. Neden, kedi diyince kadın diyesim var benim? Neden acaba? Sahiden, ölü yapraklar, artık insanın üzüleceği son şey midir?

Balkabağıma ne alsam acaba? Kırmızı bir kazak, en sevdiği marka havyar, yok en iyisi güzel bir şort, mevsimi değil ama. Kuçu kuçu bir şey, şu parkta dolaştırır, şuradaki ağacın dibine hacetini yaptırırım. Aa a, kıyamam, bu kadar güzel yaprak olur mu hiç? Bir yaprak, müzikten gelme ahenkle yatar mı böyle, böyle kulakları okşayan bir la sesi kadar şaşkın bırakır mı insanı? Keşke nonoşum da yanımda olsaydı. Gülümsemese de, köpek fikrini düşünürken bir an olsun o da bakardı yaprağa. Yaprak, yaprak demeye kırk şahit lazım.

Bilyelerimin gömüldüğü yere yaprak düşmüş be! Yapma, yarpa bea! Ha ha ha. Şu komik amca kadar, komik. Renge bak, tıpkı bok. Halamın da bu renk bir kazağı var. Ne kötü. Şu mevsimlerden en kötüsü bu herhalde, baksana ağaçlar resmen başımıza ediyor. Nerede bu kuduruk Hasan, ya Mehmet? Annesi salmadı herhalde. Neyse canım. Şu yaprağı alsam yeşile boyayıp okula götürsem, ne şaşırır çocuklar ama.

Rüyanım ben senin. En yakının, sevgili yaprağım. Ne sen kerevizsin, ne de ben ruhunu delecek çatal. İkimiz de karanlık nehirde buraya kadar sürüklendik. Tam bu noktada, sararmış, kahverengine çalmış vücudun çırılçıplak uzanıyor ya, işte ben de ruhumu soyunup tam yanına uzanacağım, tıpkı sen gibi. Hayata çırılçıplak bakacağım. Senin ruhundan beraberce içeceğiz. Çürüyüp gideceğiz. İnsanların arasında çürümektense, senin yanı başında ruhumun ölüsüyle beraber çürürüm daha iyi.

Kör olası çöpçülerrr, yine çöpümü süpürmüşler, ehaha hi. Ha! Ne o, neye bakıyor bunnar? Ya kardeşim dağılın, ne toplandız gine? Yoksa ölü sıçan mı var, du bakim. Yapraaak. E şimdi gidip şefe bunu mu şikâyet edeceksiz? Çöpçü, bir tek, sade bir tene yaprağı süpürmemiş mi diyeceksiz? Haaa, ahanda süpürüverdim. Oldu mu? Memnun musuz şindi? Ne, neye öle baktınız siz?

 

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 22 Nisan 2011, 21:36:14
Bir gün, güzellik ve çirkinlik bir deniz kıyısında karşılaştılar ve dediler, 'ha...ydi denize girelim.' Giysilerini çıkartıp suda yüzdüler. Bir süre sonra, çirkinlik kıyıya dönüp, güzelliğin giysilerine büründü ve yoluna gitti. Güzellik de denizden çıktı, kendi giysilerini bulamadı; ama çıplak olmak utandırıyordu onu, çaresiz çirkinliğin... giysilerine büründü ve yoluna devam etti güzellik. O gün bugündür, erkekler ve kadınlar onları birbirine karıştırır. Ancak içlerinden güzelliğin yüzünü önceden görmüş kimileri vardır ki, giysilerine bakmaksızın tanırlar onu. Ve yine çirkinliğin yüzünü bilen kimileri vardır ki, gözlerinden tanırlar çirkinliği.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 23 Nisan 2011, 00:09:15
teşekkürler dolunaycığım.... harika paylaşımlardı yine..... :)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 23 Nisan 2011, 20:12:15
teşekkürler yoldaşım ilgine... 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 27 Nisan 2011, 10:34:45
Yaşama Dair Öneriler
En önemli vazifemiz; kulaklarımızı, söylediklerimizi duymaya alıştırmamızdır.

- ...Testinin içinde ne varsa dışına da o sızar.

- Pencereden bakan dışarısını görür. Pencereye bakan ise camın kirini.

- Meyvesi çamura düşüyor diye ağaca mı lanet edilir?

- Devler gibi eser vermek için karıncalar gibi çalışmak gerekir.

- Erişmek istedikleri bir hedefi olmayanlar, çalışmaktan da zevk almazlar.

- Başkalarını avutmakla kendi acılarını unutursun.

- Bir kadının yüzünde taşıdığı ifade, sırtına giydiği elbiseden daha önemlidir.

- Kendilerine yardım etmeyen insanlara yardım etmeğe çalışmak faydasızdır.

- Birisine seni seviyorum deme fırsatını asla kaçırma

- Yılda en az bir kez güneşin doğuşunu seyret

- Sıkı tokalaş

- İnsanların gözlerinin içine bak

- İlk önce sen merhaba de

- Sana nasıl davranılmasını istiyorsan sen de öyle davran...:)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 05 Mayıs 2011, 08:15:28
Bugün tam benim istediğim gibi bir gün...
gazeteci 102 yaşında olan bir adamla ropörtaj yapmaya gitmiş.
Haliyle ona bu yaşı...na kadar nasıl geldiğini, ne tür bir beslenme uyguladığını ve spor yapıp yapmadığını sormuş, uzun ve sağlıklı bir yaşam için ip uçları vermesini istemiş.

Yaşlı ve dinç adam gazeteciye, ben herhangi bir beslenme programı uygulamam ya da çok özel bir egzersiz programım falan yok demiş.

Gazeteci çok şaşırmış, yaşlı adam sözlerine devam etmiş, “Sadece kendimi bildim bileli tek bir şey yaptımtım ve asla yapmaktan vazgeçmedim.

Her sabah çok erken kalkarım, odamın perdelerini sonuna kadar açar ve o gün ister çok yağmurlu, çamurlu, gökgürültülü olsun, ister karlı, ister güneşli ya da sisli, kasvetli bir gün olsun…

Gökyüzüne uzun uzun bakar ve ‘Bugün tam benim istediğim gibi bir gün…Bu gün benim için muhteşem geçecek,’ derim.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 05 Mayıs 2011, 09:03:10
Harika paylaşımlar..bu köşeyi seviyorum..Dolunay öğretmenim teşekkürler..

+1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 06 Mayıs 2011, 21:37:42
teşekkür ederim emin bey... 570a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 06 Mayıs 2011, 21:38:01

Önyargılı olmak ve sonucu !!
Uzaklarda Bir Köyde, Kocası, Çocuğu Dogmadan Ölmüş, Tek Başına Yaşayan Hamile Bi......r Kadın Kendisine Arkadaş Olması Açısından Dağda Yaralı Olarak Bulduğu Bir Gelinciği Evinde Beslemeye Baslar.
Gelincik Kadının Yanından Bir An Bile Ayrılmaz. Her Ne Kadar Evcil Bir Hayvan Olmasa Da, Oldukça Uysallaşır. Bir Kaç Ay Sonra Kadının Çocuğu Doğar. Tek Başına Tüm Zorluklara Göğüs Germek Ve Yavrusuna Bakmak Zorundadır.
Günler Geçer Ve Kadın Bir Gün Birkaç Dakikalığına Da Olsa Evden Ayrılmak Ve Yavrusunu Evde Bırakmak Zorunda Kalır. Gelincikle Bebek Evde Yalnız Kalmışlardır. Aradan Biraz Zaman Geçer Ve Anne Eve Gelir. Gelinciği Ve Kanlı Ağzını Görür. Anne Çıldırmışçasına Gelinciğe Saldırır Ve Oracıkta Öldürür Hayvanı. Tam O Sırada İçerdeki Odadan Bir Bebek Sesi Duyulur.Anne Odaya Yönelir Ve Odada Beslediği Beşiğin İçindeki Bebeği Ve Bebeğin Yanında Duran Parçalanmış Bir Yılanı Görür.

Einstein’ İn Bir Sözü Vardır; “ İnsanlardaki Önyargıyı Parçalamak Benim Atomu Parçalamamdan Çok Daha Zor.” [Anonim]
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 06 Mayıs 2011, 21:41:44
PEKİ YA İNSAN ?( ÇOK GÜZEL BİR YAZI MUTLAKA OKUYUN)
PROF. Üstün DÖKMEN "Yere düsen ekmegin üstüne basan insan görmedim ama yere düse...n insani tekmeleyen çok kisi gördüm" diyor... Saygili olmaktaki kusurlarimizi söyle anlatiyor:

- Birbirimize saygili olma konusunda 3 tip temel hatamiz var...

Avrupa'da yasayan vatandasimiz, orada yerlere çöp atmiyor ama Kapikule'den girer girmez yerlere tükürmeye, çöp atmaya basliyor. Niye burada böyle yapiyorsun diye soruldugunda, herkes böyle yapiyor diyor. Kendi fikri olmayan insanin duruma göre hareket etmesidir bu.

Ikinci hatamiz, adama göre davranmamiz. Karsimizdaki adam iri yariysa, 'Buyur Abi', diyoruz, ufak tefekse, 'Ne var lan!' diyoruz. Oysa ki, insanlarin onuru birbirine esittir.

Üçüncü hata, keyfimize göre davranmak. Keyfimiz yerindeyse eve girerken 'Merhaba millet' diyoruz, degilse surat asiyoruz. Oysa keyfimiz yerinde olsun olmasin insanlara saygili davranmak zorundayiz.

Diyorum ki, yerdeki ekmege saygili olma konusunda ülkemde mutabakat var, kimse basamaz, ayagiyla dürtüklemez ya da öper, koyar bir kenara.

Ekmek nimettir kabul, peki insan nimet degil mi
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 06 Mayıs 2011, 21:48:02
Acaba anne olunca insanın hayatınızda neler değişiyor?
Şüphesiz ki cevabınız ”çok şey” olacaktır. İşte, bu ”çokları” maddelendirildi ve...ee o uzun liste ;)

1) Artık çiçek koklamamaya başlarsınız. Bunun yerine bebeğinizi koklamaya başlarsınız,
2) Hiçbir şeyden korkmadığınızı düşündüğünüz anda yepyeni korkuların sahibi olmaya başlarsınız,
3) Nihayet kendi vücudunuza saygı göstermeye başlarsınız,
4) Anne-babanıza daha fazla saygı göstermeye başlarsınız,
5) Bebeğinizin ağrılarının, sizin kendi ağrılarınızdan daha yaralayıcı olduğunu hissedersiniz,
6) Kalbinizin daha kolay kırıldığını görmeye başlarsınız,
7) Hayatınızın yeni anlamını günde ”bir milyon kez” düşündüğünüz olur,
8 ) Her yeni günün size yeni bir sürpriz getirebileceğini görürsünüz,
9) Aynaya bakarken kendinize değil de, kucağınızdaki mucizeye baktığınızı farkedersiniz,
10) Sabahın erken saatleri olduğunu da keşfedersiniz(!),
11) İşlere nasıl yetiştiğinize kendiniz dahi şaşırıp kalırsınız,
12) Cumartesi akşamı saat 21.00′de de uykuya dalınabileceğini öğrenirsiniz,
13) İşlerinizi saate göre değil, bebeğinizin programına göre ayarlamaya başlarsınız,
14) İşe geç kalacağınızı bilseniz de küçücük bir öpücük için zaman harcarsınız,
15) Dünyayı değiştirme istekliliğinizdeki güce, inanamazsınız,
16) Göğüslerinizin asıl anlamının ne olduğunu en sonunda anlarsınız,
17) Çocuğunuza baktıkça ”ne büyük iş başarıyorum, Allahım” diye haykırmak istersiniz,
18) Bebeğinize daha iyi bakmak için kendinize daha iyi baktığınızı görürsünüz (Emziren annelerin kocaman bir helva tabakasını mideye bir seferde indirmeleri gibi!)
19) Sorumluluklarınızın artışına şaşırırsınız,
20) Günlerce uykusuz da yaşayabildiğinizi öğrenirsiniz,
21) Her şeye bir de çocukların gözüyle bakmaya başlarsınız, örneğin balonların ne kadar eğlenceli olabileceğini yeniden anlarsınız,
22) Çocuğunuz, göğsünüzde uyuyunca çift değil, tek bir yürek sesi duyarsınız,
23) İçgüdünün ne olduğunu anlarsınız,
24) Sevginin aslında sınırı olmadığını öğrenirsiniz
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: mahmuty - 07 Mayıs 2011, 08:40:57
Önyargılı olmak ve sonucu !!
Uzaklarda Bir Köyde, Kocası, Çocuğu Dogmadan Ölmüş, Tek Başına Yaşayan Hamile Bi......r Kadın Kendisine Arkadaş Olması Açısından Dağda Yaralı Olarak Bulduğu Bir Gelinciği Evinde Beslemeye Baslar.
Gelincik Kadının Yanından Bir An Bile Ayrılmaz. Her Ne Kadar Evcil Bir Hayvan Olmasa Da, Oldukça Uysallaşır. Bir Kaç Ay Sonra Kadının Çocuğu Doğar. Tek Başına Tüm Zorluklara Göğüs Germek Ve Yavrusuna Bakmak Zorundadır.
Günler Geçer Ve Kadın Bir Gün Birkaç Dakikalığına Da Olsa Evden Ayrılmak Ve Yavrusunu Evde Bırakmak Zorunda Kalır. Gelincikle Bebek Evde Yalnız Kalmışlardır. Aradan Biraz Zaman Geçer Ve Anne Eve Gelir. Gelinciği Ve Kanlı Ağzını Görür. Anne Çıldırmışçasına Gelinciğe Saldırır Ve Oracıkta Öldürür Hayvanı. Tam O Sırada İçerdeki Odadan Bir Bebek Sesi Duyulur.Anne Odaya Yönelir Ve Odada Beslediği Beşiğin İçindeki Bebeği Ve Bebeğin Yanında Duran Parçalanmış Bir Yılanı Görür.

Einstein’ İn Bir Sözü Vardır; “ İnsanlardaki Önyargıyı Parçalamak Benim Atomu Parçalamamdan Çok Daha Zor.” [Anonim]

     Önyargıyı anlatan ne güzel bir hikaye.İnsanlarda önyargıyı yıkmak gerçekten de güç.Tanımadan bir şeyler deme hakkını görüyor insan,kendinde.Einstein,ne güzel söylemiş.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: mahmuty - 07 Mayıs 2011, 08:45:37
   Prof.Dr. Üstün Dökmen'den yaptığınız alıntılara katılmamak elde değil.

   Şirin,sevimli,tatlı(daha çok şeyler eklenebilir çocuklar için) her bebek için yapmamak mümkün değil,ister anne olsun ister baba olsun.Tabii,annelerin fedakarlığı her zaman daha fazla olmuştur......
   
   +1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 07 Mayıs 2011, 13:19:53
harika paylaşımlar dolunayım...teşekkür ederim....+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 07 Mayıs 2011, 15:00:39
teşekkürler duygulu ve özel arkadaşım....yüreğine sağlık....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 07 Mayıs 2011, 23:57:49
teşekkürler dolunaycığım güzel paylaşımlarına.....+1... 340a 340a 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 09 Mayıs 2011, 11:10:01
Dolunay Hanım Harika paylaşımlar yapmışsınız yine...çok teşekkürler..+1..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 10 Mayıs 2011, 08:55:59
teşekkür ederim mahmut bey,elifim,asuman hocam ,yoldaşım ve emin bey...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 10 Mayıs 2011, 08:57:16
Gözyaşı
Küçük bir erkek çocuk annesine sordu:
"Niçin ağlıyorsun?".
"Çünkü ben kadınım" diye cevapladı annesi.
"Anlamadım!" dedi çocuk.
Annesi çocuğu kucaklayıp
"Ve hiç bir zaman anlayamayacaksın!" dedi.
Babasına "Baba, annem niçin ağlıyor?" diye sordu.
Babanın cevabı
"Bütün kadınlar sebebsiz ağlayabilen yapıdadır"
diye cevapladı.
Küçük oğlan büyüdü, yetişkin adam oldu,
hala kadınların niçin ağladıklarını keşfedemedi.
Nihayet öldükten sonra cennete gittiğinde
Allah'a sordu. "Allahım!" dedi.
"Kadınlar niçin bu kadar kolay ağlayabiliyorlar?"
Allah dedi ki...
"Ben kadınları özel yarattım!...
Tüm yaşamın ağırlığını taşıyabilecek
kuvvette olmasına rağmen
başkalarına teselli verecek kadar
yumuşak omuzlar,
Doğumun acısına olduğu kadar
doğurdukları evlatlarının nankörlüğüne
dayanabilecek iç kuvvetini verdim.
Başkalarının kuvvetinin kalmadığında
devam edecek azmi, ailesinin
hastalığında yorgunluğa
pabuç bıraktırmayacak kudreti verdim.
Her türlü şart altında,
ve hatta annelerini çok kötü incitseler de,
çocuklarını sevmek duygusallığını verdim.
Bu duygusallık her yaştaki
çocuklarının yaralarını sarmalarına,
sorunlarını dinleyip paylaşmalarına
yardım ediyor.
Kocalarını tüm kusurlarıyla sevmek
kuvvetini verdim.
Erkeğin kaburgasından onları erkeğin
kalbini korumaları için yarattım.
Onlara iyi bir kocanın eşini asla
incitmeyeceğini fakat bazen destek
ve kuvvetini deneyecek davranışlarda
bulunacağını anlayacak duyarlı bir zeka verdim.
Tek zayıflık olarak kadınlara
birer gözyaşı verdim.
Tamamen kendilerinin sahip oldukları,
ihtiyaçları olduğunda kullanmak üzere...
İnsanlık için bir gözyaşı..." diye cevapladı.
"Kadını güzel yapan şey ne saçı,
ne vücudu, ne kendini ne şekilde taşıdığıdır.
Kadını esas güzel yapan sevgisini paylaşabilmesi,
fedakarlığı, sorumluluğu, anlayışı,
sadece bilgiye değil
aynı zamanda kalbe de yönelik aklıdır."



Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: NilsuBaran - 11 Mayıs 2011, 10:23:11
Güzel paylaşımlarınız için teşekkürler dolunay hocam 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 12 Mayıs 2011, 07:12:47
teşekkürler nilsu...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 12 Mayıs 2011, 07:22:25
anlamlı ve güzel paylaşımın için teşekkürler arkadaşım..... +1   340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 14 Mayıs 2011, 00:41:20
sağolasın yoldaşım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 14 Mayıs 2011, 22:57:02
> * Aynı anda kendi çantasını, çocuğunun çantasını, çocuğunun oyuncak kutusunu,... market torbasını, çocuğunun ayakkabısını ve hatta çocuğunu taşıyan; bir yandan da ev anahtarını bulmaya çalışan kişiye ANNE; bilgisayar çantasını karısına vererek sadece oğlunu kucaklayana da BABA denir.

> * 5 dakikada duş alıp 10 dakika içinde hem kendisini hem de çocuğunu hazırlayana ANNE; o 15 dakika boyunca gömleğine uygun kazak aramakla uğraştıktan sonra kapının önünde çantasını toparlayan karısına 'daha hazırlanmadın mı?' diye sorana BABA denir.


> * Uykusuzluktan süründüğü halde uyumamakta direnen çocuğuna söylenen kişiye ANNE; 'uykusu yok belli, olsa gider yatar zaten' diyene de BABA denir.


> * 1 saatte üç çeşit yemek, üstüne de salata hazırlayıp bir yandan da çocuğunu yedirene ANNE; iki tane amerikan servis koyarak 'sofrayı hazırladım' diyene de BABA denir.

> * Gecede beş kere kalktığı halde şikayet etmeye hakkı olmayana ANNE; 'dün gece uykum bölündü oğlanın ağlamalarından' diye şikayet edene de BABA denir.


> * Çocuğu hastalandığında sabaha kadar başında bekleyene ANNE; işten evi arayarak karısına 'ilaçlarını verdin mi?' diye sorana BABA denir.


> * Pazar sabahı havanın güzel olduğunu görüp çocuklarını parka götürmeyi planlayana ANNE; 'bu havada spor yapmalı, siz parka gidin ben koşacağım' diyerek kendini sokağa atana BABA denir.


> Tüm bunları açık açık yazana ANNE; 'hiç de değil, market torbalarını sana taşıtmıyorum' diyerek duruma son noktayı koyana da BABA denir.
.............veee

> Bu diyalogların sonunda birbirine hala gülümseyenlere da AŞIK denir.:)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: mahmuty - 15 Mayıs 2011, 09:07:14
   O kurumun içerisinde değilim ama bu kadar da değildir diye düşünüyorum.Çok zalimce olmamış mı?Gerçi sonunu çok güzel bağlamışsınız ama yine de ama......
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Mayıs 2011, 23:19:49
biraz latife biraz gerçek mahmut bey...lütfen alınmayın...ben babaların azizliğini ve kıymetini babamdan gördüm.yazı anne kısmıyla özellikle hoşuma gitti paylaştım..teşekkür ederim...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 17 Mayıs 2011, 21:42:17
Marc Levy
‎''Hafıza tuhaf bir sanatçıdır, hayatın renklerini yeni baştan çizer, yalnızca e...n güzel çizgileri, heyecan verici eğrileri korumak için vasat olanı siler.''
Marc Levy
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 19 Mayıs 2011, 19:07:21
DOĞUM TARİHİNİZE GÖRE HANGİ HAYVANSINIZ...:)
Ocak 1 - 9 ~ Kopek
Ocak 10 - 24 ~ Fare
Ocak 25 - 31 ~ Aslan
Şubat 1 - 5 ~ Kedi
...$ubat 6 - 14 ~ Kugu
$ubat 5 - 21 ~ Kaplumbaga
$ubat 22 - 28 ~ Panter
Mart 1 - 12 ~ Maymun
Mart 13 - 15 ~ Aslan
Mart 16 - 23 ~ Fare
Mart 24 - 31 ~ Kedi
Nisan 1 - 3 ~ Kopek
Nisan 4 - 14 ~Panter
Nisan 15 - 26 ~Fare
Nisan 27 - 30 ~Kaplumbaga
Mayıs 1 - 13 ~ Maymun
Mayıs 14 - 21 ~ Kugu
Mayıs 22 - 31 ~Aslan
Haziran 1 - 3 ~ Fare
Haziran 4 - 14 ~ Kaplumbaga
Haziran 15 - 20 ~ Kopek
Haziran 21 -24 ~ Maymun
Haziran 25 - 30 ~ Kedi
Temmuz 1 - 9 ~ Fare
Temmuz 10 - 15 ~ Kopek
Temmuz 16 - 26 ~ Kugu
Temmuz 27 - 31 ~ Kedi
Agustos 1 - 15 ~ Maymun
Agustos 16 - 25 ~ Fare
Agustos 26 - 31 ~ Kaplumbaga
Eylul 1 - 14 ~ Kugu
Eylul 15 - 27~ Kedi
Eylul 28 - 30~ Kopek
Ekim 1 - 15 ~ Maymun
Ekim 16 - 27 ~ Kaplumbaga
Ekim 28 - 31 ~Panter
Kasim 1 - 16 ~ Aslan
Kasim 17 -30 ~ Kedi
Aralik 1 - 16 ~ Kopek
Aralik 17 - 25 ~ Maymun
Aralik 26 - 31 ~ Kugu

Kopek
Cekici ve populersiniz.. Kolayca arkadaş
edinebiliyorsunuz.. Kendinden emin tavirlarinizla grup
icinde liderlige yaki$iyorsunuz.

Kedi
Utangac ve sevimlisiniz. Tanimadiginiz insanlarla
konu$mayi sevmez ama arkada$larinizla herşeyi
payla$abilirsiniz. Arkadaş seciminde oldukca
dikkatlisiniz. Sevilen birisiniz.

Maymun
Yerinde duramayan birisiniz.Cok arkadaşiniz var ve
sosyal ya$aminiz cok renkli. Dedikoduyu biraz
seviyorsunuz. Sizi taniyan sizin gibi biri daha
olmadigini du$unuyor. Dikkat cekmeyi cok seviyorsunuz.

Panter
Esrarengiz birisiniz. Ne zaman nasil
davranacaginiz pek belli olmuyor. Cogu $eyden ilk
sizin haberiniz oluyor bu yuzden cok ilgi
goruyorsunuz.

Fare
Sessiz sakin ama cok zekisiniz. Dost canlisi,
sevilmeyi bekleyen tavirlariniz ilgi cekiyor. Kucuk
bir arkadaş grubu size yetiyor. Fazla populer
olmasaniz da yakinlarinin el ustunde tuttugu birisiniz

Aslan
Siz lider olmak icin dogmuşsunuz. Sozunu dinleten,
dedigini yaptiran birisiniz. Kararli tavirlariniz
cevrenizdekileri etkiliyor. Insanlarin arkadaş olmak
isteyebilicegi birisiniz.

Kaplumbaga
Uyumlu, sicakkanli birisiniz. Size nasil
davranilmasini istiyorsaniz siz de herkese oyle
davraniyorsunuz. Sadik ve durustsunuz, yapmacik
insanlara ve dedikoduya kar$isiniz.

Kugu
Cok hassas ve narinsiniz. Kolay aşik oluyorsunuz.
Ne cok utangac ne cok giri$kensiniz. Arkadaş
grubunuzda kirilmamasi icin kollanan birisiniz.":))

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 19 Mayıs 2011, 19:29:59
Öğretmenlerin Branşlarına göre Tehdit Çeşitleri :))
Hangi öğretmen nasıl tehdit eder?

Matematik: Oğlum,senin o kafanı 5′e böler, y=3x...+4 bağlantısına göre vücudunu eklemlere ayırırım..

Biyoloji: Çocuğum senin DNA yapını bozar, hücrelerindeki mitokondrileri yok ederek enerjisiz bırakırım, terliksi hayvana dönersin ona göre..

Tarih: Bana bakın Deli İbrahim`in torunları! Sizi Ankara Savaşı’ndan çıkmış Beyazıt’a çeviririm. Hüdavendigar sizi kurtaramaz, bilmiş olasınız..

Resim: Çenesi fazla düşeni tahtaya kaldırır, modellik yaptırırım..

Coğrafya: Oğlum, yörüngeden çıkma! Yoksa seni enlem ve boylamlarına ayırır, 26-45 doğu meridyenine sürer ve akabinde 6,5 şiddetinde bir şamar patlatırım. Kafanda oluşacak fay hattından sen sorumlusun..

Edebiyat: Hiç mübalağa etmiyorum. Seni edebi bir parça olarak parçalar, bir güzel gazelini okurum..

Kimya: Bakın, kafamı bozmayın! Sizi atomlarınıza ayırır, oksijen yerine sözlüde İyot yuttururum. Hasan 2 Salak Osman 4′e dönersiniz..

Beden Eğitimi: Bak nasıl konuşuyor hâla?! Bakın şimdi size kulağı amuda kalkmış öğrenci göstereceğim..

Müzik: Biraz daha konuşmaya devam ederseniz, saz sapıyla hepinizin ensurumantal olarak notalarını çıkarır, solfejik beraber ve solo vuruşlarnızı da lük olarak yaparım haa! Bakın o zaman nasıl miskin kuzulara dönüyorsunuz!

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 21 Mayıs 2011, 12:39:50

İki şey insanı 'Nitelikli İnsan' yapar:
1- İradeye hakim Olmak
2- Uyumlu Olmak


İki şey 'Ekstra Değer' katar:
1- Hitabet ve diksiyon eğitimi almak
2- Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek

İki şey geri bırakır:
1- Kararsızlık
2- Cesaretsizlik


İki şey kaşif yapar:
1- Nitelikli çevre
2- Biraz delilik

İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar:
1- Baskın yeteneği bulmak
2- Sevdiğin işi yapmak


İki şey başarının sırrıdır:
1- Ustalardan ustalığı öğrenmek
2- Kendini güncellemek


İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:
1- Niyetin saf olması
2- Ruhsal farkındalık


İki şey milyonlarca insandan ayırır:
1- Sorunun değil, çözümün parçası olmak
2- Hayata ve her şeye yeni (özgün, orijinal, farklı) bakış açısıyla yaklaşabilmek


İki şey gelişmeyi engeller:
1- Aşırılık (mübalağa, abartı)
2- Felakete odaklanmış olmak


İki şey 'Kalitesiz İnsan'ın özelliğidir:
1- Şikayetçilik
2- Dedikodu
İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer:
1- Bakış açısını değiştirmek
2- Karşındakinin yerine kendini koyabilmek
İki şey yanlış yapmanı engeller:
1- Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgeçinden geçirmek
2- Hak yememek
İki şey kişiyi gözden düşürür :
1- Demagoji (Laf kalabalığı)
2- Kendini ağıra satmak (övmek, vazgeçilmez göstermek)
İki şey çözüm getirir:
1- Tebessüm
2- Sükut

İki şeyin değeri kaybedilince anlaşılır:
1- Anne
2- Baba

İki şey geri alınmaz:
1- Geçen zaman
2- Söylenen söz

İki şey ulaşmaya değerdir:
1- Sevgi
2- Bilgi

İki şey "hayatta önemli olan her şey" içindir:
1- Nefes alabilmek
2- Nefes verebilme



Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 30 Mayıs 2011, 09:28:48
DUNYANIN EN SANSLI INSANI KIZi OLAN BABALARDIR
Babalar aslında en çok kızlarını severler
Ama inanmaz kimse buna
“Yalan” derler“im...kansız” derler.
Her nedense kimse çıkıp da “neden?” demez.
...Nedendir bilir misiniz?
Çünkü kız babası olmak,
Farklıdır, özeldir bambaşka bir duygusallık verir babalara
Hayatında hiç ağlamayan babalar bile kızlarını ellerine aldıklarında
Tutamazlar göz yaşlarını…
Ama bir taraftan da zordur kız babası olmak.
Bir kız iki evlat demektir.
İki canı birden sırtına yüklenmek demektir.
Çünkü biri iki yapan da kadındır, ikiyi üç yapan da…

Bunu bildiklerinden babalar,
Onların üzerlerine daha da titrerler.
Onlara her baktıklarında annelerini,
Bazen kırdıkları ama her şeye rağmen onları yetiştiren
Annelerini anımsarlar…


Ama bir yandan da koruma iç güdülerine yenilirler
Kızlarına hiçbir şey olmasın
Onlar hiç üzülmesin,
Gözlerinden bir damla yaş gelmesin isterler
O bir damla yaş için koca dünyayı yıkacak olurlar…


Ama bu sevgilerini,
bu bağlılıklarını,
Asla gösteremezler, utanırlar.
Çünkü baba demek; güçlü, çatık kaşlı olmak olarak öğretilmiştir
Onlara…

Gülümsemek isterler o güzel kızlarına gülümsemek…
Ama rolünün dışına çıktıklarını düşünüp
Dönerler eski çatık kaşlı, gergin suratlarına…
Bazen ağlamak isterler
Ama “Erkekler ağlamaz” denmiştir onlara
Yapamazlar bu yüzden saklarlar gözyaşlarını…

İşte böylece her şeyi içlerine atarlar
Kız babaları
Yansıtmazlar asla duygularını…

Ama dayanamazlar gece yarılarına
Ve giderler o güzel kızlarının tatlı şirin odalarına
Uzun uzun bakarlar yüzlerine
Ve bir kez daha hayran olurlar
O muhteşem güzelliklerine
Gündüzleri dokunamadıkları gözlerine, ellerine
Hiç bırakmayacakmış gibi dokunurlar
İçlerindeki duygunun gözyaşlarını boşaltırlar
Ve yavaşça güzel kızlarını öpüp
“İyi geceler” derler
Derinden derinden…

Eğer siz de bir sabah uyandığınızda yanağınızda
Bir damla gözyaşı hissederseniz
Bilin ki babanız o gece de sizi izlemiş
Ve en sonun da “iyi geceler” deyip gitmiştir…

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 30 Mayıs 2011, 09:37:33
HAYAT NE GARİP...
“Bugünlerde hayat ne garip;

Mallarımız arttı,
keyfimiz azaldı.
...
...Daha büyük evlerde kalıyoruz ama
daha küçük ailelerde yaşıyoruz.

Konforumuz arttı ama
zamanımız daraldı.

Uzmanlıklar arttı ama
sorunlar çoğaldı.

İlaçlar çoğaldı
hastalıklar arttı.

Az kitap okuyor
çok televizyon seyrediyoruz.

Para kazanmayı öğrendik ama
yuva kurmayı beceremedik.

Hayata yıllar ekledik,
yıllara hayat katamadık.

Ay’a kadar gidip dönmeyi biliyoruz ama
komşumuza geçmek için karşıya geçmiyoruz.

Uzaya ulaştık ama
ruhun derinliklerine inemiyoruz.

Havayı temizledik ama
ruhları kirlettik.

Atomu parçaladık,
önyargılarımızı yıkamadık.

Acele etmeyi öğrendik ama
sabırlı olmayı asla.

Tanıdıklar çoğaldı,
dostlar eksildi.

Çabalar arttı ama
mutluluklar azaldı.”
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 05 Haziran 2011, 22:19:53
Duvar Fotoğrafları
Kitap okurum :
içinde sen varsın,
şarkı dinlerim :
... içinde sen.
Oturdum ekmeğimi yerim :
karşımda sen oturursun,
çalışırım :
karşımda sen.
Sen ki, her yerde «hâzırı nâzır»ımsın,
konuşamayız seninle,
duyamayız sesini birbirimizin :
sen benim sekiz yıldır dul karımsın...

Nazım Hikmet Ran
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Haziran 2011, 21:23:17

Vicdanla birlikte.. "şeref" ararım ben sevdiklerimde;
Her zaman doğru değildir ...elbet seçimlerim..
Zaman gelir "şerefsizleri" de severim..

Her yerde gözüm kulağım vardır benim.
"Eksik söylemek yalan söylemek değildir !" mantığındaki
Beni değil kendini kandırır yalnızca...
Bilmezden gelişlerim aptala yatışlarım
Kaybetme korkumdan değil, karşımdakilerin yalan söyleme potansiyellerine olan merakımdandır..."inkar" olmaz benim hayatımda..
Yaşananı "yaşanmamış" saymam
Sayanları da saymam...
Kelimelere sığmaz sayfalar sürer beni anlatmak
Ama ne kadar anlatılırsa anlatılsın;
Yaşayan bilir beni..
Yaşamayan anlamaz...

"Ağırdır sevmelerim, Her yürek taşıyamaz..
Büyüktür umutlarım, Her omuz kaldıramaz.."


nazım hikmet/Ran
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 15 Haziran 2011, 22:05:02
harikasın dolunayım..teşekkürler...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 15 Haziran 2011, 22:41:25
kızım azıcık sırayla yolla..ben hepsini okuyup nasıl anlıyayaım 309s ...müdüriyet..arkadaş beni bilgi  manyağı yapıyor 110b 110b 110b ...okadar  bilgi alamam ben..alsam belli olurdu.... 330s hem bilgi ve kendini geliştirme ne işe yarıyorki...... 620a 620a 620a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Haziran 2011, 22:47:35
neye yarıyor biliyor musun? mutsuz etmeye. 380a  asom zaman oldukça oku .bi yerlerde bişeyler bulunca hemen paylaşıyorum kendime engel olamıyorum ne yapayımmm 570a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 15 Haziran 2011, 23:08:26
seninde rehabilite yolun bu olsa gerek...ben bıraktım 330s ..cahil olabilirmiyim diye......belki olur ve etrafımdakileri çözerim. 520a 520a ...aahhhhhhhh......sen oku cakım...bende senden öğreneyim... 380a 380a 380a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 16 Haziran 2011, 09:49:23
bu şekilde çözülebilse...çözülebilir mi? 520a  hadi bakalım  330s
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: mahmuty - 20 Haziran 2011, 07:30:30
  dbhi,paylaşımınız için teşekkür ederim.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 21 Haziran 2011, 17:04:16
bende ilginize... :)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 24 Haziran 2011, 13:31:37
Eski zamanların birinde bir adam hayatın anlamının ne olduğuna takmış kafayı ....

Bulduğu hiçbir cevap ona yeterli gelmemiş ve başkalarına sormaya karar vermiş....

Ama aldığı cevaplarda ona yetmemiş. Fakat mutlaka bir cevabı olmalı diyormuş....

Ve dolaşıp herkese bunu sormaya karar vermiş....

Köy,kasaba,ülke dolaşmış, bu arada zaman da durmuyor tabii ki ....

Tam umudunu yitirmişken bir köyde konustuğu insanlar ona

"Şu karşı ki dağları görüyor musun? orada yaşlı bir bilge yaşar, istersen ona git,

belki o sana aradığın cevabı verebilir. " demişler.

Çok zorlu bir yolculuk sonunda bilgenin yaşadığı eve ulaşmış adam.

Kapıdan içeri girmiş ve bilgeye hayatın anlamının ne olduğunu sormuş ....

Bilge :

" sana bunun cevabını söylerim, ama önce bir sınavdan geçmen gerekiyor demiş ....

Adam kabul etmiş....Bilge bir çay kaşığı vermiş adamın eline ve içine de silme bir şekilde zeytinyağ doldurmuş.

 

" Şimdi çık ve bahçede bir tur at tekrar buraya gel . Yalnız dikkat et kaşıktaki zeytinyağı eksilmesin,

eğer bir damla eksilirse kaybedersin...."

 

Adam gözü çay kaşığında bahçeyi turlayıp gelmiş ....Bilge bakmış:

 

"Evet demiş kaşıkta yağ eksilmemiş, peki bahçe nasıldı?"

 

Adam şaşkın....

 

"Ama,"demiş" ben kaşıktan başka bir yere bakmadım ki ....

 

"Şimdi tekrar bahçeyi dolaşıyorsun, kaşık yine elinde olacak ama bahçeyi inceleyip gel "

demiş bilge...

Adam tekrar bahçeye çıkmış gördüğü güzellikler büyülemiş muhteşem bir bahçedeymiş çünkü....

Geri geldiğinde bilge, adama:

"Bahçe nasıldı?" diye sormuş ....

Adam gördüğü güzellikler karşısında büyülendiğini anlatmış....

Bilge gülümsemiş ,

"Ama kaşıkta hiç yağ kalmamış." demiş ve eklemiş

"Hayat senin bakışınla anlam kazanır ; ya sadece bir noktayı görürsün,

hayatın akıp gider, sen farkına varmazsın .... Ya da görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında

hayatı yaşarsın akıp giden zamanın anlam kazanır. ...

 

"Hayatının anlamı sizin bakışlarınızda gizli"

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 29 Haziran 2011, 20:23:43
fatoşum ne güzeldi.teşekkürler....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 04 Temmuz 2011, 13:00:25
Bu nasıl bir aşktır.."
Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan on yedisine bastığında, iki kişi onunla evlenmek ister.
Mihrimah, yani Mihrü Mah, Farsca’da “Güneş ve Ay” anlamına gelir. Kızla evlenmek isteyenlerin biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeriyse Mimar Sinan’dır.
Padişah kızını Rüstem Paşa’ya verir.
Koca Sinan evlidir, ellisindedir ve de Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır!
Gerçi sevdiğine kavuşamamıştır ama, aşkını, olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır.
Üsküdar’a, Saray’ın isteğiyle elbet, 1540 yılında Mihrimah Sultan Camii’nin temelini atar ve 1548’de bitirir.
Camiyi yaparken, eserine sanki “etekleri yerleri süpüren bir kadının” dış çizgilerini verir.
Derken, ilk kez padişah fermanı olmaksızın, Edirnekapı’da, pek kimselerin uğramadığı ıssız ama İstanbul’un en yüksek tepelerinden birine, ikinci bir eser yapmaya koyulur Mihrimah Sultan’a.
Cami küçücüktür.
Minaresi otuz sekiz metredir, bir adet incecik kubbesi üzerindeyse yüz 61 pencere, camiin iç güzeliğini aydınlatır.
İçerdeki sarkıtlar ve minare kenarlarındaki işlemeler Mihrimah Sultan’ın topuklarını döven saçlarını anımsatır insana.
İşte, aşka adanmış iki eser.
Şimdi, gidin Edirnekapı ve Üsküdar’daki camileri aynı anda görebileceğiniz bi yer seçin ve 21 Mart’ta, yani geceyle gündüzün eşit olduğu günde seyreyleyin.
Unutmadan, 21 Mart Mihrimah Sultan’ın doğum günüdür.
Göreceğiniz manzaraysa şudur;
Edirnekapı camiinin tek minaresi ardından tepsi gibi kıpkırmızı güneş batarken, Üsküdar’daki camiinin ardından ay doğar!
Mihrü Mah eşittir Güneş ve Ay.
Bu nasıl akıllara ziyan bir hesaplamadır; nasıl bir güzellik anlayışıdır..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 05 Temmuz 2011, 10:00:20
harikaydı...   321s daha önceden bildiğim bir bilgiydi ancak tekrar okumak yinede güzel...

teşekkürler dolunaycığım paylaşım için...  +1....   340a 340a 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: beruf - 05 Temmuz 2011, 11:58:04
Yaşlı bir bey, sabah erken evinden çıkmış, yolda
ilerlerken, bir bisikletlinin kendisine çarpması ile yere
yuvarlanmış ve hafif yaralanmış.
Sokaktan geçenler yaşlı beyi hemen en yakın
sağlık birimine ulaştırmışlar.
Hemşireler, adamcağızın yarasına pansuman
yapmışlar, ama 'biraz Beklemesini ve röntgen çekerek her hangi bir
kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini' söylemişler.
Yaşlı bey huzursuzlanmış, 'acelesi olduğunu istemediğini' söylemiş.
Hemşireler merakla acelesinin sebebini sormuş.
Adamcağız da 'karım huzur evinde kalıyor her sabah onunla kahvaltı etmeye
giderim, geç kalmak istemiyorum' demiş.
'Karınızın, siz gecikince merak edeceğini düşünüyorsunuz herhalde'
Demiş hemşire.
Adam üzgün bir ifade ile 'ne yazık ki karım Alzheimer hastası ve benim kim olduğumu bilmiyor' demiş.
Hemşireler hayretle 'madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden hergün onunla
kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz' demişler.
Adam buruk bir sesle 'ama ben onun kim olduğunu biliyorum'
demiş.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: mahmuty - 10 Temmuz 2011, 11:22:04
Bu nasıl bir aşktır.."
Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan on yedisine bastığında, iki kişi onunla evlenmek ister.
Mihrimah, yani Mihrü Mah, Farsca’da “Güneş ve Ay” anlamına gelir. Kızla evlenmek isteyenlerin biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeriyse Mimar Sinan’dır.
Padişah kızını Rüstem Paşa’ya verir.
Koca Sinan evlidir, ellisindedir ve de Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır!
Gerçi sevdiğine kavuşamamıştır ama, aşkını, olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır.
Üsküdar’a, Saray’ın isteğiyle elbet, 1540 yılında Mihrimah Sultan Camii’nin temelini atar ve 1548’de bitirir.
Camiyi yaparken, eserine sanki “etekleri yerleri süpüren bir kadının” dış çizgilerini verir.
Derken, ilk kez padişah fermanı olmaksızın, Edirnekapı’da, pek kimselerin uğramadığı ıssız ama İstanbul’un en yüksek tepelerinden birine, ikinci bir eser yapmaya koyulur Mihrimah Sultan’a.
Cami küçücüktür.
Minaresi otuz sekiz metredir, bir adet incecik kubbesi üzerindeyse yüz 61 pencere, camiin iç güzeliğini aydınlatır.
İçerdeki sarkıtlar ve minare kenarlarındaki işlemeler Mihrimah Sultan’ın topuklarını döven saçlarını anımsatır insana.
İşte, aşka adanmış iki eser.
Şimdi, gidin Edirnekapı ve Üsküdar’daki camileri aynı anda görebileceğiniz bi yer seçin ve 21 Mart’ta, yani geceyle gündüzün eşit olduğu günde seyreyleyin.
Unutmadan, 21 Mart Mihrimah Sultan’ın doğum günüdür.
Göreceğiniz manzaraysa şudur;
Edirnekapı camiinin tek minaresi ardından tepsi gibi kıpkırmızı güneş batarken, Üsküdar’daki camiinin ardından ay doğar!
Mihrü Mah eşittir Güneş ve Ay.
Bu nasıl akıllara ziyan bir hesaplamadır; nasıl bir güzellik anlayışıdır..

   Çok güzel bir alıntı,elinize sağlık.
+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: mahmuty - 10 Temmuz 2011, 11:23:18
Yaşlı bir bey, sabah erken evinden çıkmış, yolda
ilerlerken, bir bisikletlinin kendisine çarpması ile yere
yuvarlanmış ve hafif yaralanmış.
Sokaktan geçenler yaşlı beyi hemen en yakın
sağlık birimine ulaştırmışlar.
Hemşireler, adamcağızın yarasına pansuman
yapmışlar, ama 'biraz Beklemesini ve röntgen çekerek her hangi bir
kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini' söylemişler.
Yaşlı bey huzursuzlanmış, 'acelesi olduğunu istemediğini' söylemiş.
Hemşireler merakla acelesinin sebebini sormuş.
Adamcağız da 'karım huzur evinde kalıyor her sabah onunla kahvaltı etmeye
giderim, geç kalmak istemiyorum' demiş.
'Karınızın, siz gecikince merak edeceğini düşünüyorsunuz herhalde'
Demiş hemşire.
Adam üzgün bir ifade ile 'ne yazık ki karım Alzheimer hastası ve benim kim olduğumu bilmiyor' demiş.
Hemşireler hayretle 'madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden hergün onunla
kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz' demişler.
Adam buruk bir sesle 'ama ben onun kim olduğunu biliyorum'
demiş.

   Duygulandım.İnsanı taa içerilerden bir yerlerden çok fena vuruyor.
+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ömür banu - 10 Temmuz 2011, 16:22:13
Yaşlı bir bey, sabah erken evinden çıkmış, yolda
ilerlerken, bir bisikletlinin kendisine çarpması ile yere
yuvarlanmış ve hafif yaralanmış.
Sokaktan geçenler yaşlı beyi hemen en yakın
sağlık birimine ulaştırmışlar.
Hemşireler, adamcağızın yarasına pansuman
yapmışlar, ama 'biraz Beklemesini ve röntgen çekerek her hangi bir
kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini' söylemişler.
Yaşlı bey huzursuzlanmış, 'acelesi olduğunu istemediğini' söylemiş.
Hemşireler merakla acelesinin sebebini sormuş.
Adamcağız da 'karım huzur evinde kalıyor her sabah onunla kahvaltı etmeye
giderim, geç kalmak istemiyorum' demiş.
'Karınızın, siz gecikince merak edeceğini düşünüyorsunuz herhalde'
Demiş hemşire.
Adam üzgün bir ifade ile 'ne yazık ki karım Alzheimer hastası ve benim kim olduğumu bilmiyor' demiş.
Hemşireler hayretle 'madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden hergün onunla
kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz' demişler.
Adam buruk bir sesle 'ama ben onun kim olduğunu biliyorum'
demiş.
bu hikaye bitirdi beni......teşekkürler
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 11 Temmuz 2011, 20:36:39
teşekkür ederim mahmut bey ve ömürüm...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 29 Temmuz 2011, 12:06:27
LÜTFEN KENDİ İŞİNİZE BAKIN..
İnsan
her zaman aynı insanları görürse,
bunları yaşamının bir parçası saymaya başl...ar.
İyi, ama bu kişiler de bu nedenle,
yaşamımızı değiştirmeye kalkışırlar.
Bizi görmek istedikleri gibi değilsek
hoşnut olmazlar,
canları sıkılır.
Çünkü, efendim, herkes
bizim nasıl yaşamamız gerektiğini
elifi elifine bildiğine inanır.
Ne var ki, hiç kimse kendisinin
kendi hayatını nasıl yaşaması gerektiğini
kesinlikle bilmez..."

Simyacı - Paulo Coelho
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 29 Temmuz 2011, 15:45:15
aynen katılıyorum....bilmek yeterlimi peki..........+1 teşekkürler....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 29 Temmuz 2011, 15:49:36
Yaşlı bir bey, sabah erken evinden çıkmış, yolda
ilerlerken, bir bisikletlinin kendisine çarpması ile yere
yuvarlanmış ve hafif yaralanmış.
Sokaktan geçenler yaşlı beyi hemen en yakın
sağlık birimine ulaştırmışlar.
Hemşireler, adamcağızın yarasına pansuman
yapmışlar, ama 'biraz Beklemesini ve röntgen çekerek her hangi bir
kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini' söylemişler.
Yaşlı bey huzursuzlanmış, 'acelesi olduğunu istemediğini' söylemiş.
Hemşireler merakla acelesinin sebebini sormuş.
Adamcağız da 'karım huzur evinde kalıyor her sabah onunla kahvaltı etmeye
giderim, geç kalmak istemiyorum' demiş.
'Karınızın, siz gecikince merak edeceğini düşünüyorsunuz herhalde'
Demiş hemşire.
Adam üzgün bir ifade ile 'ne yazık ki karım Alzheimer hastası ve benim kim olduğumu bilmiyor' demiş.
Hemşireler hayretle 'madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden hergün onunla
kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz' demişler.
Adam buruk bir sesle 'ama ben onun kim olduğunu biliyorum'
demiş.
teşekkürler......+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: mahmuty - 29 Temmuz 2011, 18:32:18
LÜTFEN KENDİ İŞİNİZE BAKIN..
İnsan
her zaman aynı insanları görürse,
bunları yaşamının bir parçası saymaya başl...ar.
İyi, ama bu kişiler de bu nedenle,
yaşamımızı değiştirmeye kalkışırlar.
Bizi görmek istedikleri gibi değilsek
hoşnut olmazlar,
canları sıkılır.
Çünkü, efendim, herkes
bizim nasıl yaşamamız gerektiğini
elifi elifine bildiğine inanır.
Ne var ki, hiç kimse kendisinin
kendi hayatını nasıl yaşaması gerektiğini
kesinlikle bilmez..."

Simyacı - Paulo Coelho


    Evet,asumanvedat'a katılıyorum;bilmek yeter mi?Hayır.
    Yaşamak istediğin hayatı biliyorsun ama yaşayamıyorsun,ne kötü ya.Bunu herkes yaşıyor.
    Kendi adıma şunu diyebilirim;hayat içerisinde,istediklerim nedir,biliyorum ve bunları istiyorum.Sonrası ise ben de olanaklarım ölçüsünde istediklerimi yaşamak için çaba gösteriyorum.Herşeyde etrafınızdaki insanların sözleri ve bakışları pek değerli olmamalı,dikkate alınmamalı,kişinin kendisi herşeyin başlangıcında olmalı,daha sonra başkaları gelmeli.
     Herkesin istediği gibi yaşadığı bir dünya diliyorum.
     Mutlu olun;mutlu insanları gördükçe mutluluğum artıyor.Güzel yaşayın;güzelliğin etrafa saçıldığını hissediyorum bu insanlar sayesinde.Kin tutmayın;O insanı kendine bırakın,ilginizi kesin.Negatif insanlar;uzak duralım,görüşmemizi azaltalım.Pozitif olalım;Güzel düşüncelerimiz eninde sonunda bizi bulacaktır diye düşünenlerdenim.v.s.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 22 Ağustos 2011, 23:51:51
ne güzel dilekler mahmut bey...kabul olmasını diliyorum..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 06 Eylül 2011, 21:40:41
Hata yapan kişi, cezalandırılmayı değil, sevgi dolu bir düzeltmeyi hak eder.
Hayat bir okuldur ve hepimiz bu okulun öğrencileriyiz. Okulda hata yapmak, cezalandırılması gereken değil, düzeltilmesi gereken bir şeydir. Oluş gerçeğini hatırla..Sen Sevgisin.. Sevgilerin en temizi, en safı ;başka bir şey değil.. Hepimiz, yanılgı içinde olmanın istisnadan çok bir norma bağlı olduğunu öğrenmekle mükellefiz.
Çektiğin acıları ceza olarak görmen, aksiyon ve reaksiyonlardan kendini sorumlu tutman, en büyük yanılgıdır.
Refakatçin korku da olsa ,uyandığında güleceksin.
Çile ceza değildir; birinci ödevi kendine gelmeni sağlamaktır.

((Erhard F. Freıtag))
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 10 Eylül 2011, 11:30:27
Anladım ki: İnsanlar;
Susanı korkak.
Görmezden geleni aptal.
Affetmeyi bileni ça...ntada keklik sanıyorlar.
Oysa ki; biz istediğimiz kadar hayatımızdalar.
Göz yumduğumuz kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlar..!
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 15 Eylül 2011, 23:20:48
vaaooov son post süper fatoşum.teşekkürler...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 16 Eylül 2011, 09:52:23
dolunay'a katılıyorum fatoşcuğum... teşekkürler paylaşım için... +1...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 16 Eylül 2011, 12:48:57
rica ederim canlarım sizler sagolunsevgıler
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 21 Eylül 2011, 22:15:10
Suçtur kadın olmak....çünkü herkesin sahip olmak istediği bir bedenin vardır. Korumak zorunda olduğun bir namusun ve sevmeye yasaklı törelerin.

Adam gibi adam derler de, kadın gibi kadın demezler mesela Taş gibi derler. Soğuk olmak zorundadır, hissetmemesi gerekir, iyi gözükmelidir ama öyle çok iddialı da olmaması gerekir. Erkeğin yanında yerini bilmelidir.

Kadın olmak suçtur bu hayatta. Seversin deli derler, sevmezsin kötü derler. Elde ederler basit olursun, elde edemediklerinde konuşmalara meze olursun. Susarsın bir şey bilmiyor derler, susmazsın dili uzun derler
...
Erkek olmak doğuştan bir güçtür, kadın olmak eksikliktir, güçsüzlüktür. Eksik etektir kadın Aklı ermez, gözü açılmamalı, sırtından sopa karnından sıpa eksik olmamalıdır. Kadın, şeytana açılan kapıdır çünkü. O kapıyı, kadına açtırtmamalı.

Oysa erkektir kadını eksik hale getiren, namusunu alıp etek altına iten, inançlarını yok eden. Erkektir bir melekten şeytan yaratmasını bilen.

Kadın olmak eteğini uzun tutmaktır, başkalarının günahlarının bedelini kendisinin ödemesidir. Kadın yüzeyseldir görünürde ve karmaşıktır erkekten istediği şeylerde Oysa kadın derindir ve derine dalmasını bilen vurgun yeme ihtimalini de göze alabilmelidir. Cesurdur kadın, erkek gibi tartıp biçmez. Seviyorsa bodoslama atlar, sevdiği için tüm engelleri aşar. Oysa erkek korkaktır. Ne kadının ilgisini kaybetmek ister ne de ona bir gelecek vaat eder Yedekte tutar. Daha iyisini bulamazsa, elinin altındaki ile idare eder.

Kadın karmaşık gibi gözükür ama istediği üç şey; sevgi, sadakat, dürüstlüktür (alıntı)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 30 Eylül 2011, 23:13:57
internette buldum 380a 380a 380a 380a 380a

GÜZEL FİKİR, MUTLAKA OKUYUN :) )

Konumuz California'daki Pacific Palisades adlı okul..
Burada okuyan çocukların velileri, bütün okulu ve öğretmenleri dava ediyor, çünkü bütün dönem boyunca 15 ile 30 gün arasında devamsızlık yaptıkları halde çocuklarının derslerden kalmalarını kabul etmiyorlar.. Velilerin neredeyse tehdide varan itirazlarıyla baş edemeyen okul yönetimi, en sonunda telesekreter mesajını aşağıdaki şekilde değiştiriyor ve "YILIN TELESEKRETER MESAJI" ödülünü kazanıyor.
"Merhaba! Pacific Palisades'e hoş geldiniz. Bu bir otomatik mesajdır. Lütfen seçenekleri tek tek dinleyerek istediğiniz departmanla ilgili tuşa basınız.
Çocuğunuzun neden devamsızlık yaptığı konusunda yalan söylemek için 1'e,
Çocuğunuzun neden ödevlerini yapmadığı konusunda yalan söylemek için 2'ye
Bizim hangi konularda işe yaramadığımızı belirtmek için 3'e
Evinize gönderilen ve alıcı imzanız üzerinde olduğu halde almadığınızı iddia ettiğiniz uyarı mektupları için 4'e
Müdür ve diğer yetkililere küfür etmek için 5'e
Çocuğunuzu her sabah en az 10 dakika bekleyen okul otobüsü hakkındaki şikâyetleriniz için 6'ya
Süper kabiliyetli mükemmel çocuğunuzun beceriksiz öğretmeninden yakınmak için 7'ye
Bıraksanız bütün okulu yiyecek çocuğunuzun yetersiz bulduğu okul menüsünden şikâyet etmek için 8'e basınız
Çocuğunuzun gerçek bir dünyada yasadığının farkındaysanız ve sorumluluk almayı öğrenmesini istiyorsanız, bunun için de ona verilen ödevleri zamanında ve tam olarak yapmasının çok önemli olduğuna inanıyorsanız, ayrıca eğitimin ilk önce ailede başladığının bilincindeyseniz, artık telefonu kapatabilirsiniz..
İyi günler dileğiyle..
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 30 Eylül 2011, 23:16:26
Fatoşum son mesajın KADIN olmakla ilgili ne varsa söylemiş...feminist damarım kabardı okuyunca :) teşekkürler canım benim.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 30 Eylül 2011, 23:39:40
değerli paylaşımlarınız için :

teşekkürler dolunaycığım..... +1   340a

teşekkürler fatoşcuğum..... +1 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 02 Ekim 2011, 22:10:21
sen sagol bırtanem :)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 02 Ekim 2011, 22:16:04
 380a ..dolunayım, harika bir mesajdı gerçekten.....paylaştığın için teşekkürler........+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 06 Ekim 2011, 20:53:52
benimde çok hoşuma gitti elifim   110b  sayın müdürümüze okudum bizde uygulayalım dedim ama çok kibardır müdürümüz.  570a  aman hocanım  ... 380a 380a 380a 380a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 08 Ekim 2011, 21:05:09
‎''HARİKA BİR YAZI''
Sizlerle de paylaşmak istedim..
Selamlar..

Renklerin ustası olarak anılan büyük bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta öğrencisini uğurlarken, yaptığı resmi şehrin en kalabalık meydanına koymasını ve yanına da kırmızı bir kalem bırakmasını,halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmesini istemiş.
...
Öğrenci birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde resmin çarpılar içindeolduğunu görmüş.

Üzüntüyle ustasına gitmiş. Usta ressam üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş. Öğrenci resmi yeniden yapmış. Usta yine, resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemişfakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını ve yanına da insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı ile bırakmasını önermiş.

Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş.

Usta ressam şöyle demiş:

"İlkinde insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün.Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. İkincisinde onlardan yapıcı olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir.
Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi. Emeğinin karşılığını, ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın.Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma.".....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: mahmuty - 09 Ekim 2011, 08:07:05
‎''HARİKA BİR YAZI''
Sizlerle de paylaşmak istedim..
Selamlar..

Renklerin ustası olarak anılan büyük bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta öğrencisini uğurlarken, yaptığı resmi şehrin en kalabalık meydanına koymasını ve yanına da kırmızı bir kalem bırakmasını,halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmesini istemiş.
...
Öğrenci birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde resmin çarpılar içindeolduğunu görmüş.

Üzüntüyle ustasına gitmiş. Usta ressam üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş. Öğrenci resmi yeniden yapmış. Usta yine, resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemişfakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını ve yanına da insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı ile bırakmasını önermiş.

Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş.

Usta ressam şöyle demiş:

"İlkinde insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün.Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. İkincisinde onlardan yapıcı olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir.
Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi. Emeğinin karşılığını, ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın.Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma.".....
     
      Fatoş Hanım,paylaştığınız yazı çok hoşuma gitti.
''Emeğinin karşılığını, ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın.Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma.".....''Bu kısmını twitter'de paylaştım ama kimin yazısı olduğunu belirtmediğinizden bir (??) ile geçiştirdim.Yazı kimin,yazarsanız sevinirim....
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: mahmuty - 09 Ekim 2011, 08:07:38
  +1 de unutmayalım...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 09 Ekim 2011, 11:12:46
mahmut hocam bende facemden aldım ınanın ki yazmıyordu kımın yzdıgı yoksa alıntılarda belırtırım genellde yıne baktım ama kendım bıulursam eklerım...sevgıler
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: necipcemil - 09 Ekim 2011, 12:32:21
 :S
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 09 Ekim 2011, 13:38:06
hayırdır necıp bey :)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 10 Ekim 2011, 15:58:04
Bir gün, bir çiftçinin eşeği kuyuya düşer.
Adam ne yapacağını düşünürken, hayvan saatlerce anırır.
En sonunda çiftçi, hayvanın yaşlı olduğunu ve kuyunun da zaten kapanması gerektiğini düşünür ve eşeği çıkartmaya değmeyeceğine kararverir. Bütün komşularını yardıma çağırır. Her biri birer kürek alarak kuyuya toprak atmaya başlarlar.... Eşek neolduğunu fark edince, önce daha beter bağırmaya başlar. S...onra, herkesin şaşkınlığına, sesini keser.Birkaç kürek toprak daha attıktan sonra, çiftçi kuyuya bakar. Gözlerine inanamaz. Eşek, sırtına düşen her kürek toprakla müthiş bir şey yapmakta, toprağı aşağıya silke leyerek yukarı çıkmasına basamak hazırlamaktadır.Bir süre sonra, komşular toprak atmaya devam edince, herkesin şaşkınlığı altında eşek, kuyunun kenarından dışarı biradım atıp, koşarak uzaklaşır!
Hayat üzerinize hep toprak atacaktır; her türlü pislik ile.Kuyudan çıkmanın sırrı, bu pisliği silkeleyip bir adım yükselmektir.
Sıkıntılarımızın her biri bir adımdır. En derin kuyulardan bile yılmayarak, usanmayarak çıkabiliriz.Silkelenin ve biraz daha yukarı çıkın.
(alıntı ama yıne yazılmamıs kımın oldugu mahmut bey ) :)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 11 Ekim 2011, 15:47:57
Eğer bir çocuk sürekli eleştiriliyorsa,Kınama ve ayıplamayı öğrenir.

Eğer bir çocuk kin ortamında büyüyorsa,Kavga etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanıyorsa,Sıkılıp utanmayı öğrenir.
...
Eğer bir çocuk devamlı utanç duygusuyla eğitiliyorsa,Kendini suçlamayı öğrenir.

Eğer bir çocuk hoşgörü ile yetiştiriliyorsa,Sabırlı olmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk desteklenip yüreklendiriliyorsa,Kendine güven duymayı öğrenir.

Eğer bir çocuk övülüyor ve beğeniliyorsa,Takdir etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülüyorsa,Adil olmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görüyorsa,Bu dünyada mutlu olmayı öğrenir...
Doğan CÜCELOĞLU
***
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 27 Ekim 2011, 23:18:39
Bir bilge kişi, çölde öğrencileriyle otururken demiş ki;

Gece ile gündüzü nasıl ayırt edersiniz?

Tam olarak ne zaman karanlık başlar, ne zaman ortalık aydınlanır? Öğrencilerden biri;
...
Uzaktaki sürüye bakarım, demiş, koyunu keçiden ayıramadığım zaman akşam olmuş demektir.

Başka bir öğrenci söz almış ve Hocam demiş,

İncir ağacını, zeytin ağacından ayırdığım zaman, anlarım ki sabah başlamıştır.

Bilge kişi, uzun süre susmuş. Öğrenciler meraklanmışlar ve Siz ne düşünüyorsunuz hocam? Diye sormuşlar. Bilge kişi şöyle demiş;

Yürürken karşıma bir kadın çıktığında, güzel mi çirkin mi, siyah mı beyaz mı diye ayırmadan ona bacım diyebildiğimde ve yine yürürken önüme çıkan erkeği, zengin mi yoksul mu diye bakmadan, milletine, ırkına, dinine aldırmadan, kardeşim sayabildiğimde anlarım ki; sabah olmuştur, AYDINLIK başlamıştır.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 08 Kasım 2011, 17:24:55
fatoşum ne güzel paylaşımlar yapmışsın!harika...+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: dbhi - 08 Kasım 2011, 17:44:06
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg507.imageshack.us%2Fimg507%2F6839%2F39079128638936139475826.jpg&hash=398bf61149624c0f72acd855ddc55400) (http://img507.imageshack.us/i/39079128638936139475826.jpg/)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 09 Kasım 2011, 16:46:23
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fimg507.imageshack.us%2Fimg507%2F6839%2F39079128638936139475826.jpg&hash=398bf61149624c0f72acd855ddc55400) (http://img507.imageshack.us/i/39079128638936139475826.jpg/)
yaşasın türkiye........... 380a 380a 380a 380a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 13 Ocak 2012, 18:20:52
Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz ...bozulmazdı hiç!
Dışarıda kar...
Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki.
Kuzinenin üzerinde demir maşa...
Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri.
Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu...
Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli.
Ekmek her zaman ekmek gibi...
Bir kez olsun kümesten yumurta almamış,
bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış ve fakat alışveriş
merkezlerinin restoran katlarında boğucu bir gürültü ve havasızlık
içinde hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler için ben ne kadar yaşlıyım...
Dışarıda kar...
İçeride kanaat...
İçeride huzur...
Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!
Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer,
kokusuna râm olurduk.
Kestane közlemek büsbütün bir gecenin akıllara seza mutluluğuydu.
Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar...
Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma
dizilerin ve filmlerin açtığı hasarlar yerine,
geniş ve besleyici bir masal dünyası...
Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret
kalacağımız kimin aklına gelirdi?
Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi,
sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı.
Çay da kokardı... Domates de...
Bütün bu nefasete, küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği yetiyordu.
Dışarıda kar...
İçeride huzur...
Zam endişesi, doğal gazın kesilme korkusu,
yolda kalma telaşı, rejim tehlikesi...
Kimin umurunda...
Ne güzel cahildik.
Mutluluğun resmini çiziyorduk...
Hey gidi günler diyen kaç kişiyiz?? ALINTI
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: asumanvedat - 27 Şubat 2012, 20:38:15
(https://www.gorselsanatlar.org/proxy.php?request=http%3A%2F%2Fmedia-cdn.pinterest.com%2Fupload%2F20899585740696736_s8Qcux7e_f.jpg&hash=8f6548d7979994214d3b571a2181e697)




buradan yapımını görebilirsiniz...ben çok ilginç buldum


http://rhondas3boys.blogspot.com.au/2010/06/watermelon-turtle.html (http://rhondas3boys.blogspot.com.au/2010/06/watermelon-turtle.html)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 27 Şubat 2012, 21:19:19
asuman hocam,dolunaycığım, ve sevgili fatoş değerli paylaşımlarınız için teşekkürler... +1+1+1
340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: mahmuty - 10 Mart 2012, 16:52:32
  Sevdiğim şair Nazım Hikmet'in ''İstanbul'dan Mektup'' isimli uzun şiirinden arkadaşlığı çok güzel anlatan kısa bir kısmını sizlerle paylaşmak istedim;

...
...
Adviye'den mektup aldım,
beni çok göresi gelmiş,
beni hiç unutamıyormuş...
Şaştım da kaldım.
Yıllardır,sen memleketten kaçıp gittin gideli,
ne kapımı çaldı,
                ne bir haber yolladı hatta,
hatta sokakta karşılaştık,
bir bayram sabahı,
başını çevirip geçti.
En yakın arkadaştık.
Ama,arkadaşlık ağaca benzer
kurudu mu
         yeşermez artık.
Ben cevap yazmadım.
Neye yarar?
Evime bile gelse şimdi,
söyleyecek lakırdım yok.
Düşmanlığım da yok elbet.
...
...
                      (Nazım Hikmet)


              Yukarıda ki mısraların içinden de yine beni can evimden vuran kısmı; 
''..arkadaşlık ağaca benzer
kurudu mu
yeşermez artık.''
olmuştur.Bu mısraların gerçekliğini kanıtlayan geçmişte ya da şu an yaşadığımız arkadaşlıklar olmuştur.Üzülmüşüzdür.Evet,maalesef 5,10,15 sene hatta daha fazla olsun tekrar ilk başta ki gibi bir arkadaşlık söz konusu olmuyor.Olmayacağı anlaşıldıktan sonra da kopuş başlıyor....


Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 11 Mart 2012, 21:57:19
BEN SANA TEŞEKKÜR EDERİM

Ben sana teşekkür ederim, beni sen öptün,
Ben uyurken benim alnımdan beni sen öptün;
Serinlik vurdu korulara, canlandı serçelerim;
Sen mavi bir tilkiydin, binmiştin mavi ata,
Ben belki dün ölmüştüm, belki de geçen hafta.

Sen bana çok güzeldin, senin ayakların da.
Ülkü TAMER


Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 11 Mart 2012, 21:59:08
Bırakıp gitmeli seni, en derin sulara gömmeli..
Acıtan sancıtan ne varsa satmalı ihanetin'le yüzleşip.
Bir bahar olmalı insan, güneş'le gelen bir bahar..
Seher yeli olup esmeli kimi zaman..
Unutmalı seni, unutmalı, hiç yaşanmamış gibi..
CY
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 14 Mart 2012, 20:57:36
İnsanlık kaç yüzlü usta?
Kaç insan bir yüz eder?
Kaç yüz insana bedel?
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 09 Nisan 2012, 10:42:59
Hz.Süleyman bir karıncaya bir yıllık yiyeceğinin miktarını sorar. Karınca da, bir buğday tanesi yerim diye cevap verir. Cevabın doğruluğunu kontrol etmek isteyen Hz. Süleyman (a.s) karıncayı bir şişeye koyar. Yanına da bir buğday tanesi koyar ve hava alacak şekilde şişeyi kapatır.

Sonra da bir yıl bekler. Müddeti dolunca şişeyi açtığında bir de bakar ki karınca buğday tanesinin yarısını yemiş, yarısını da bırakmıştır. Hz.Süleyman (a.s) karıncaya buğday tanesini tamamen neden yemediğini sorar. Karınca da, “Daha önce benim yiyeceğimi yüce Allah (c.c) verirdi. Ben de O’na güvenerek bir buğday tanesini yerdim. Çünkü O beni asla unutmaz ve ihmal etmezdi.

Fakat bu işi sen üzerine alınca doğrusu nihayet bu aciz bir insandır diye sana pek güvenemedim. Belki beni unutup yiyeceğimi ihmal edebilirsin. O yüzden yarısını bıraktım der.”

Rızkı veren Allah’tır…

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: NECİP - 09 Nisan 2012, 11:18:13
ve en büyük rızık 'sevgi'dir....buğday toprağını, anne çocuğunu,elektron protonu,kays leylayı,güneş dünyayı ...sevmeseydi hayat olur muydu??
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: yoldaş - 09 Nisan 2012, 12:18:48
dolunaycığım, sevgili fatoş, necip bey, mahmut bey.... değerli paylaşımlarınız için teşekkürler....
+1...............ler..... 340a
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 09 Nisan 2012, 16:20:03
ve en büyük rızık 'sevgi'dir....buğday toprağını, anne çocuğunu,elektron protonu,kays leylayı,güneş dünyayı ...sevmeseydi hayat olur muydu??


olmaz dı :)
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 12 Nisan 2012, 17:40:25
Uzaklarda bir köyde, kocası, çocuğu dogmadan öl...müş,
tek başına yaşayan hamile bir kadın kendisine arkadaş
olması açısından dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği
evinde beslemeye baslar.
Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmaz. Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukça uysallaşır.Bir kaç ay sonra kadının çocuğu doğar.
Tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak
zorundadır.
Günler geçer ve kadın bir gün birkaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak zorunda kalır. Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır. Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir. Gelinciği ve kanlı ağzını görür. Anne çıldırmışçasına gelinciğe saldırır ve oracıkta öldürür hayvanı. Tam o sırada içerdeki odadan bir bebek sesi duyulur.
Anne odaya yönelir... Ve odada beslediği beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış bir yılanı görür.

 :(

Einstein’ in bir sözü vardır; “ İnsanlardaki önyargıyı parçalamak benim atomu parçalamamdan çok daha zor.”

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 12 Nisan 2012, 17:41:01
Dedim : "Çok yalnızım." Dedi: "Ben sana çok yakınım." (Bakara: 186)
Dedim : "Bun...ca günahım var, hangisinin tövbesini yapayım..?"
Dedi__: "Allah bütün günahları bağışlayandır.” (Zümer: 53)
Dedim : "Yine bağışlar mısın..?"
Dedi__: "Allah'tan başka günahları bağışlayacak olan yoktur." (Âli İmran: 135)
Dedim : "Rabbim benim Senden başka kimim var..?"
Dedi__: "Allah kuluna kâfi değil mi..?" (Zümer36)..Süresi
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 12 Nisan 2012, 17:42:46
‎'' İmtihan?

- O, seni olgunlaştırmak için, Allah’ın lûtfettiği bir ikramdır.
B...azen rahatlık, şenlik, bolluk kisvesiyle; bazen de can sıkıntısı, zorluk, fakirlik kılığıyla geliverir.
Kimi zaman dostlarla, kimi zaman düşmanlarla imtihan edilirsin.
Bazen, kimsecikler olmaz da, kendi nefsinle boğuşursun.
Zannetme ki imtihan olmak, hep boğuşmaktır.
Hayır, bazen çok sever, sevdiklerinle imtihan edilirsin.''
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 12 Nisan 2012, 17:55:18
Sabretmek, öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.

~~Şems-i Tebrizi~~
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: davgana - 12 Nisan 2012, 20:56:01
herkesin kelimesi farklı farklıydı en az yankısı kadar,korkuyu yenmek üstüne gitmekle çözümlenir diye üstüne üstüne gittim,kelime verdim cümleler koydu avuçlarıma,cümle verdim şiir oldu yağdı saçlarıma...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: davgana - 12 Nisan 2012, 22:55:38
yağmur ıslatırken saçlarımı ağlardım anlamazdın karışır giderdi yağmura bakışlarım. susardım. ne de çok susmuşuz heyhat kaç yıl oldu
kaç yıl oldu dünyalı olalı,kaç yıl oldu faniliğe adım atalı ...?

Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: davgana - 12 Nisan 2012, 23:00:57
geçiyor bir bir kervanlar,dostlar gidiyor bir bir,sonra bir fidan dikiyorum sustuğum topraklara,fidanlarım boy verir mi acep?diyorum.
derken
suskunluğum susuzluğa dönüşüyor,,,,
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: davgana - 12 Nisan 2012, 23:02:35
susuyorum...
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 17 Nisan 2012, 18:07:49
Bu akşam eve geldiğimde Eşim Akşam yemeğini servis ediyordu. Elini tuttum ve ona söyliyeceğim şeyler olduğunu söyledim. Masaya oturdu ve sessizce yemeği yemeye başladı. Ve yine Gözlerinde o korkuyu gördüm.

Bir an da kasıldım ağzımı acamıyordum ama düşüncelerimi söylemem lazımdı. Ben boşanmak istiyorum. Sinirlenmedi Sözlerime karşılık vermedi, sadece sebebini sordu.

Bir cevap veremedim ve buna çok sinirlendi elinde ki Çatal Bıcakları fırlattı. Bana bağırdı ve Adam olmadığımı söyledi. Bu akşam tek kelime konuşmadık. Eşim bütün Gece ağladı. Farkındaydım Evliliğimiz ne olacağını merak ediyordu, ama onu tatmin edecek birşey söyliyemiyecektim. Ben jane'e aşık oldum, eşimi sevmiyorum artık.

Bu vicdan azabıyla bir Evlilik sözleşmesi hazırladım, Evi, Arabayı ve Şirkettin 30% ona vercektim. Sözleşmeye kısa bir süre baktı ve yırttı. 10 yıl hayatımı paylaştığım bu Kadın bana yabancı olmuştu. Onun harcadığı zamana ve enerjiye üzülüyordum, ama geri dönemezdim, Jane'e çok aşık olmuştum. Sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı, bu benim beklediğim bir tepkiydi. onun ağlaması benim hafiflememe sebep olmuştu. Bir süredir aklımdan geçiriyordum boşanmayı, bu fikir bende saplantı haline gelmişti ve şimdi bu duyguyu daha da güclü hissediyordum ve doğru karardı.

Bir sonra ki akşam eve geç gelmiştim ve Eşimi Masada yazı yazarken gördüm. Çok uykum vardı ve Akşam yemeğini yemeden uyumaya gittim. Jane ile geçirdiğim o kadar saat beni yormuştu. Bir ara uyandım ve onu hala yazı yazarken gördüm Masa da. Ama bu benim Umrumda değildi ve başımı cevirip uyumaya devam ettim. .

Ertesi sabah bana Şartlarını yazı halinde sundu. Benden hiç birşey istemiyordu, sadece boşanmamızı ilan etmek için 1 ay müsade istedi ve bu zamanda normal bir Aile gibi davranmamızı istedi. Bunun sebebi Oğlumuzun 1 ay sonra Sınavların olması ve bu dönemde ona bu yükü bindirmemekti. Bu kabul edilebilinir. Birşey daha vardı, benden onu Evlilik Gecesinde onu kapıdan içeriye nasıl taşıdığımı hatırlamaktı, ve 1 ay boyunca her sabah onu Yatak odasında Kapıya kadar taşımamı istedi. Kafayı yediğini düşündüm, ama son günlerimizin iyi gecmesi acısından, kabul ettim.

Sonra bu şartlardan Jane bahsettim, yüksek ses ile gülüp bunun çok sacma olduğunu ve eninde sonunda Boşanmayı kabul etmek zorunda kalacağını söyledi.

Eşimle boşanma konusunu açtığımdan beri Fiziksel temasda bulunmadık. Bu sebepten ilk gün onu kucağıma alıp kapıya götürdüğümde tuaf bir duygu yaşadım. Oğlumuz arkamızda duruyordu ve alkış yapmaya başladı 'Babam Annemi kucağında taşıyor' bu onu çok sevindirmişti, Sözleri canımı acıtmıştı... Yatak odasından Evin Kapısına kadar 10 metre taşıdım. Eşim gözlerini kapatı ve kulağıma'Oğlumuza boşanmamızdan bahsettme' diye fisildadı. Bende başımı öne eğerek tamam dedim, ve içime bir üzüntü çöktü. kapı önünde onu bıraktım Eşim Otobüs durağına gitti ve onu İşe götürecek olan Otobüsü bekledi. Bende tek başıma Ofise gittim.

2. gün bu oyunu oynamak bize daha kolay gelmişti. eşim başını Göğüsüme yasladı, ve onun kokusunu duydum. Birden Eşime uzun süredir bakmadığımı anladım. Ve onun Evlendiğim zama ki kadar Genc olmadığını farkettim. Yüzünde hafif cizgiler oluşmuş saclarına ak düşmüştü. Gecen yıllar öylesine yanından geçmemişt, O an kendime ona bununla neler yaptığımı sordum.

4. Gün onu kucağıma aldığımda bir güven duygusu yaşadım. Bu bana Hayatının 10 yılını Hediye eden Kadın.

5. gün bu güven duygusu daha da büyümüştü. bundan Jane bahsettmedim. Günler geçtikce onu taşımak daha da kolaylaşmıştı, belki de bu sayede yaptığım antreman dan dolayı dı bu.

Bir Sabah onu ne giyeceğini düşünürken izledim. İsyan ederk her gün kıyafetlerin biraz daha bol geliğini söyledi. Birden onun ne kadar süzüldüğünü ve kilo verdiğini farkettim. Demek ki onu her sabah daha kolay taşıyabilmemin sebebi buydu. Birden yüzüme yumruk gibi vurdu. Bu kadar Acıyı ve Üzüntüyü Kalbinde taşıyordu. farkında olmadan başını okşadım. O an Oğlumuz da geldi ve ' Baba Annemi taşıman lazım ' dedi. Bu hayatımzın bir parcası olmuştu, Babasının Annesini odadan Kapıya taşıması. Eşim Oğlumuzu yanına çağırdı ve ona sıkı sıkı sarıldı. Ben başımı cevirdim, son anda kararımdan vazgecmek istemiyordum. Onu kucağıma aldım ve Yatak odasından Kapıya kadar taşıdım. Elini enseme koymuştu ve ben onu sıkı sıkı tutmuştum. Tıpkı Evlendiğimiz gün gibi.

Artık Huzursuzlanmıştım bu kadar kilo vermesinden. Son Gün onu kuçağım da taşıdığımda hareket etmedim. Oğlumuz okuldaydı ve Eşime Hayatımızda ki yakınlığın ne kadar eksildiğini söyledim. Ofise gittim arabadan fırladım kapıyı kilitlemeden bunun için zaman yoktu. Her anın kararımı değiştirmesinden korkuyordum ve Merdiven den yukarı koştum, yukarı varınca Jane kapıyı actı. Ona Karımdan boşanmayacağimi söyledim.

Şaşkın bir ifadeyle elini anlıma koydu ve ' Senin ateşin mi var' diye sordu. Üzgünüm Jane ama ben artık boşanmak istemiyorum dedim. Evliliğimizin renksiz kalması sevgi eksikliğinden değil, birbirimizin değerini unuttuğumuzdan dı. Şimdi aklıma geldi ki, ona Evlendiğimiz Gün kapıdan içeri taşıyınca ömrümün sonuna kadar Sadakat yemini verdiğimi........ Jane olayı anlayınca yüzüme bir tokat attı ve kapıyı kapatarak ağlamaya başladı. Hemen aşağa koşup ilk Çicekciye gidip Eşime bir Buket çicek aldım, üzerinde ki Karta da'''Seni her Sabah hayatımın sonuna kadar taşıyacağim'''' .

Eve vardığımda yüzümü bir gülümseme kapladı, elimde Çiceklerle yatak odasına gittim ve Eşimi yatağın üstünde Ölü buldum. Eşim aylardır Kanser ile savaşıyordu ve ben Jane ile ilgilenmekten bunu farketmemiştim. Fazla yaşamayacağını bildiği için, beni Oğlumun bana negativ tutumundan korumaya çalışmıştı . En azından Oğlumun gözünde iyi bir Eş olarak kalmamı istemişti.

İlişkide ki küçük şeylerdir önemli olan. Villalar, arabalar çok paralar değil . bunlar hayatı kolaylaştırır ama asla Mutluluğun temeli olamazlar.

İlişkine zaman ayır ve ilişkinin güven ve huzur anlamına gelecek şeylere meşgul ol.

Mutlu bir beraberlik yaşa
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: e.t. - 17 Nisan 2012, 21:55:21
 560a ...harika bir anekdot.......sağolasın fatoşcuğum....+1
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: ...fatoş... - 19 Nisan 2012, 20:05:00
EY İNSAN!
Aklını başına al. Hiç mümkün müdür ki: Bütün enva-ı mahlukatı sana müt...eveccihen muavenet (yardım) ellerini uzattıran ve senin hacetlerine “Lebbeyk!” dedirten Zat-ı Zülcelal, seni bilmesin, tanımasın görmesin?… Madem seni biliyor, rahmetiyle bildiğini bildiriyor; sen de Onu bil, hürmetle bildiğini bildir. Ve kat’iyyen anla ki: Senin gibi zaif-i mutlak, aciz-i mutlak, fakir-i mutlak, fani, küçük bir mahluka bu koca kainatı musahhar etmek ve onun imdadına göndermek; elbette hikmet ve inayet ve ilim ve kudreti tazammun eden hakikat-ı rahmettir...

Bediüzzaman Said Nursi Hz.
Başlık: Ynt: dbhi...hayatın içinden...(ben,siz ve dünya)
Gönderen: emin - 20 Nisan 2012, 09:15:59
Fatoş hanım... Sanırım yukarıda yazan: Allah vardır. bilmeliyiz, O, bizi bilir ve herşeyi bizler için yaratmıştır.teşekkür et..    yazıyor..
paylaşım için teşekkürler..+1..