Görsel Sanatlar Platformu - GorselSanatlar.org
GENEL KATEGORİ => Sohbet ve Duyurular => Konuyu başlatan: sungurhan - 02 Mayıs 2008, 20:35:56
-
Yavuz Sultan Selim Han zamanında, İran Şahı kıymetli mücevherlerle süslü bir sandık hediye gönderiyor. Sandık açiliyor. İçinden çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkıyor. Fakat bir de pis bir koku yayılıyor. Dehşet bir koku, herkes burnunu tıkıyor. Neyse en alttaki bohçadan insan pisliği çıkıyor.. Yani Osmanlıya acayip bir hakaret!
Cihan padişahı emir veriyor, herkes düşünsün, buna ince bir şekilde cevap vermemiz gerekir. Ve cihan padişahı yine çözümü kendisi buluyor. Aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatıyor. İçine o zamanın Osmanlı İstanbul'unda imal edilen gül kokulu en nadide lokumlardan bir kutu hazırlatıyor, en altına da küçük bir pusula ve bir satır yazı gönderiyor. Şah sandığı açıyor. Açtıkça güzel bir koku ve en altta bir kutu lokum. Anlam veremiyorlar tabii. Bizim elçi yiyor önce, sonra oradakilere ikram ediyor. Kutunun içindeki pusulayı Şah okuyor:
Herkes yediğinden ikram eder.
-
Padişahların işleri güçleri yok da insan pisliğiyle mi uğraşmışlar. Bu Yavuz Selimin zerafeti bu kadar çokdu da kendi insanlarına niye o kadar zulmetmiş acaba.
-
güzel ve düşündürücü bir anı teşekkürler paylaşım için...insanın olduğu her yerde zerafetin olduğu kadar zulmünde yeri olmuştur ve oluyorda...
-
osmanlı her zaman zarifmiş.
-
süper. teşekkürler paylaşım için. +1