İnsan vücuduna isabet eden elektromanyetik dalgalar, bu arada radyo dalgaları, yolları üzerindeki elektronları ve iyonları salındırır. Salınan yükler elektromanyetik dalga yayar. Bunlar da vücut içerisinde yollarına devam ederek, benzeri olaylar zincirine yol açarlar. Sonuç olarak, gelen dalga kısmen yansımakta, kısmen de yoluna devam etmektedir. Radyo dalgaları, x veya gama ışınları gibi yüksek enerjili fotonlardan oluşmadıklarından, atom ya da molekülleri iyonlaştıramaz, canlı hücrelerin molekül yapılarına doğrudan zarar veremezler. Bu yüzden, ‘iyonlaştırmayıcı ışınım’ olarak nitelendirilirler. Ancak, gelen dalganın taşıdığı enerjinin bir kısmı, salındırdığı iyon ve elektronların diğer yüklerle çarışması sonucunda, bu yükleri barındıran atom ya da moleküllerin kinetik enerjisine, yani ısıya dönüşür. Dolayısıyla, vücut bir miktar da ısınmaktadır. Eğer gelen dalganın birim zamanda aktardığı enerji miktarı yüksekse, soğurulan enerji vücuda zarar verebilir. Örneğin, vücudun santimetrekaresi başına 10 ile 100 miliWatt arasında ışıma gücü, yeterince uzun süre devam ettiği takdirde, gözün kornea katmanını pişirerek matlaştırabilir. Tıpkı mikrodalga fırındaki etin pişmesinde olduğu gibi. Ancak, bu tür ışınım için uluslararası kabul görmüş olan güvenlik kuralları, radyo dalgalarının günlük yaşam ortamlarında karşılaşılabilecek olan şiddetine sınırlamalar getirmiştir. Sözkonusu sınırlamalar, insan vücudunun ‘özgün soğurma hızı’nın, kilogram kütlesi başına 1 Watt’ı geçmemesi ilkesine dayalıdır. Çünkü, kilogram başına bu kadar ısı gücü, vücudun en basit olağan fiziksel hareketleri sırasında dahi üretilmektedir.