Eski zamanlarda bir kış, gece soğukları başlamış. bu gece soğuğundan bütün hayvanlar etkilenmişler, büyük kayıplar vermişler ama en çok kayıp verenler kirpilermiş; bildiğiniz gibi onların pek çok hayvan gibi kalın kürkleri yok bunların yerine kendilerini sıcak tutması zor olan dikenleri var. bu durumdan en az zararla kurtulmak için kirpiler meclisi toplanmış çözüm aramaya başlamışlar, tartışa tartışa en sonunda büyüklerinden birinin gece olunca tüm kirpilerin bir araya toplanmasına, birbirlerine yakın durarak geceyi geçirmeye karar verilmiş. böylece kirpiler birbirlerinin vücut sıcaklığından yararlanacak, aralarındaki hava sirkülasyonunu da önleyerek donmaktan kurtulacaklarmış.
Ve ilk geceki deneyimlerinde bunun işe yaradığını farketmişler ama başka bir sorun varmış, o da üşüyen kirpilerin birbirlerine fazla yaklaşmalarından dolayı birbirlerine dikenlerini batırmalarıyla yaralanmalar gerçekleşmiş, daha sonraki gece uzaklığı fazla tutmuşlar yaralanma korkusundan. bu yüzden de bazı donma olaylarının önüne geçememişler ancak her gece buna devam ederek deneye yanıla, deneye yanıla birbirleinin vücut sıcaklığından yararlanacak kadar yakın, ancak birbirlerini incitmeyecek kadar uzak durmayı öğrenmişler.
NE DERSİNİZ BİRGÜN BİZ DE BU DENGEYİ YAKALAYABİLİR MİYİZ?
KİRPİ MİYİZ BİZ?
Kirpi gibiyiz işte, kabul etsek de, etmesek de kirpi gibiyiz. Uzun uzun dikenlerimiz var, hayata karşı filtrelerimiz. Kimseleri yaklaştırmıyoruz yanımıza, filtrelerimizden elenmeden kimseler giremiyor, steril dünyalarımıza. Biri dokunmak isterse bize, hemen dikenlerimizle savunmaya geçiyoruz.
Tanımadığımız biriyle, bir dakikayı paylaşacağız diye ölüyoruz korkumuzdan, ya da dostlarımız sırlarımızı görmesin diye, dikenlerimizin arkasına saklıyoruz tüm özelimizi. En çok değer verdiklerimizin sevgisini bile, dikenlerimizin başladığı yerde bitiriyoruz. Hiç savaş yaşamadığımız dünyada, kendi yarattığımız sosyal bir savaşımızın içinde dikenlerimizle saldırıyor, dikenlerimizle savunuyoruz.
Kirpi gibiyiz, herkese her şeye mesafeli, her olaya her insana temkinli. Kirpi gibi korkak, kirpi gibi çekingeniz. Ve dünyanın en yalnız mahluku olan kirpi gibi ozumuzde bizler de yalnızız...
Kendi ellerimizle kiramaz miyiz bu dikenlerimizi? Asamaz miyiz baska dikenleri sevgimizle?
Yoksa her şeyi boş verip de dikenlere ragmen uzatamaz miyiz ellerimizi, belki biraz torpulemek ugruna?
Cok mu acir canimiz kanayan parmak uçlarımizla ve bize kalan kronik yalnızlığımızla? Hayat mi katilastiriyor bizleri acaba?
Ya da olgunluk denilen sey bu mu? Farkindalik ve olgunlugun getirecegi sonuc bu sipsivri uclarsa, ben, yeni dogmus henuz dikenleri sertlesmemis kirpi olarak kalmayi hala ve daima tercih ediyorum oyleyse...
Alıntı