Ben bir öğretmenim. Yıllar yavaş yavaş gözlerimin aydınlığını karartır, isterim ki ışıklarım öğrencilerimin gözlerinde yıldız gibi parlasın. Kelimelerim öpücükler kadar yumuşak bir biçimde sarsın öğrencilerimi. Kelimelerim yıldız olsun göklerine, kandil kandil aydınlatsın karanlıkları. Ve iz bırakmak bugünden yarına, vücudun dar ve sevimsiz geometrisinden kurtulup yok olmak bir ideal uğruna. Hayatın ne kadar kısa, ne kadar oyun ve oyalanmadan ibaret olduğunu düşünerek, yeni ufuklar belirlemek ve ebedileşmek ebedi değerler uğruna. Sonra boyut kazanmak, çoğalmak, müthiş bir seziş gayretiyle düzinelerce insan olmak bir bedende. Bir anıta, bir kitaba, bir kitabeye dönüşmek ve ruhlarıyla güven ve sevgi kaynağı olmak, toprak kadar mümbit, toprak gibi ebedileşmek ardından. Kutsal bir emanet olarak görmek öğrencileri ve kutsal bir metin aktarır gibi ihtimam göstermek her kelimeye. Bir de infaz saatlerini bilen ölüme mahkum suçlular gibi dolu dolu yaşamak zamanın her anını. Küçük vazifelerden kurtulmak için, büyük hayallerin mahzeninde ilerlemenin yanlışlığına düşmeden yerine getirmek kendine düşeni.
-alıntı-