Gönderen Konu: Minyatür Resminden, Tuval Resmine Geçiş ve İlk Yağlıboya Ressamları  (Okunma sayısı 6505 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı B૯ηбüL

  • Yönetim K.Ü
  • Uzman
  • *
  • İleti: 4.432
  • Karizma Puanı: 1631
    • seyfullah sünbül



MİNYATÜR RESMİNDEN, TUVAL RESMİNE GEÇİŞ VE İLK YAĞLIBOYA RESSAMLARI





Türk resminin Avrupa sanat estetiğine ve tekniğine yönelişi, Lâle Devri (1703- 1730)nde Batılılaşma süreci ile birlikte olmuştur. Avrupa kültürünü ve sanatını, Fransız örneğinde tanıyan Osmanlı Devleti, bu kültüre duyduğu ilgiyi XVIII. yüzyılda Fransa’nın yanısıra, çeşitli Avrupa ülkeleriyle kurduğu kültürel ilişkiler sonucu geliştirmiştir. Batılılaşma düşüncesinin resim sanatına yansımasında ise, XVIII. yüzyıl ilk çeyreğinde, yabancı ülke elçileriyle İstanbul’a gelen ressamların, doğal ve tarihî zenginlikleri, saray çevresini ve güncel yaşantıyı konu alan gravür ve yağlıboya resimlerinin etkisi olmuştur.

XVIII. yüzyılda, minyatürde Levnî ve Abdullah Buhari’nin yenilik arayışları, yüzyıl ortalarında Batı etkisiyle egemen duruma gelen manzara konusu, minyatür resmin yerini alan duvar resimlerinde de görülmüş, Türk resminde yağlıboya resim geleneğini başlatması açısından, bu yüzyılın son çeyreğinde önemli bir gelişme sağlamıştır.



Diğer yandan Batı uygarlığının bilgi ve tekniğinden yararlanma düşüncesi, tuval resminin gelişmesinde ilk girişimleri, III. Selim ve II. Mahmut ile; önce, Mühendishane-i Berri-i Hümayûn (1795)da teknik resim ve sonra da, Askerî Tıbbiye (1827) ve Harp Okulu (1834)nda serbest resim derslerinin programa alınmasıyla başlamıştır. II. Mahmut’un portresini yaptırıp, Batılı bir hükümdar gibi, resmî ve sivil kurumlara astırmış olması ve bir grup askeri okul öğrencisini Fransa ve İngiltere’ye göndermesi, resim sanatının gelişmesi yönünde atılmış ciddi bir adımdır.

Tanzimat’ın ilânından (1839) sonra, Batılılaşma bilinçli bir devlet politikası hâline gelmiş, kültürel değişme yönündeki çabalara yeni bir ivme kazandırılmıştır. Sanat eğitimi alanında gerçekleştirilen yeni düzenlemeler Türk eğitim sisteminin temelini oluşturduğu gibi, düşünsel gelişmeyi de sağlamıştır. Mimarlık Okuluna dönüştürülen Mühendishane-i Berri-i Hümayun (1847)da, ”Ressam Sınıfı” olarak, 1851-1852 öğretim yılında, altı yıl süreli bir programla resim öğretmeni ve asker ressamların yetiştirilmesine olanak sağlanmış ve bir meslek okulu olarak Osmanlı eğitim sisteminde yerini almıştır.



Diğer yandan, kendisi de resim yapan ve sanat eğitiminde geleceğe yönelik önemli bir kararı; askerî okul mezunu Ahmet Ali (1843-1907) ve Süleyman Seyyit (1843- 1913)’i Paris’teki Mekteb-i Osmanîye (1861), Güzel Sanatlar Akademisi (GSA)ndeki resim uzmanlık eğitimleri için göndererek almış olan Sultan Abdülaziz, Chelebowski’ye savaş resimlerini; Ayvazovski’ye de portresini yaptırmış, bunu bazı Türk sanatçılarının yaptığı portreleri izlemiştir. Avrupa’nın ünlü sanatçılarının tablolarını, saray koleksiyonu için satın alması, Abdülaziz’in, sanata verdiği önemi ve sevgisini gösterir. Onun döneminde Menşe-i Muallimin açılmış (1864), askerî ortaokul ve Galatasaray Mekteb-i Sultanisi ders programlarına resim dersleri konmuştur (1869). Bu yıllarda oryantalist sanatçı Guillement’in İstanbul Pera’da açtığı özel akademisi (1874) resim eğitiminin yaygınlaşmasında olumlu etkiler yapmış, 1876’daki sergileri sanata ilgiyi artırmıştır. Dönemin diğer sergi etkinlikleri Şeker Ahmet Paşanın düzenlediği grup sergileri (1873,1875), Elifba Kulübü, Sanatçılar Lokali üyeleri ve GSA öğrencilerinin yıl sonu sergileri olarak görülüyor. Ayrıca gazetelerde, düşünce yazıları yanında yer alan peyzaj konulu resimler, resim sanatının toplum yaşamına girmeye başladığını kanıtlamaktadır.

Darüşşafakalı (1873) bir grup öğrencinin fotoğraflardan yararlanarak yaptıkları tabloları, saray ve köşk görünümleri ile bahçelerin tenha köşelerine ait, perspektif acemilikleri içeren kompozisyonlardan oluşmaktaydı (1891). Türk resminde ”Primitif” olarak adlandırılan bu sanatçılar; Şefik, Eyüplü Cemal, Vidinli Osman, Gedikpaşalı Cemal, Osman Nuri, Salih Molla Aşkî, Ahmet Ragıp olup, deniz ressamı olarak da Fahri Kaptan ve Emin’dir. Böylece Batı anlayışındaki yağlıboya tuval resmindeki teknik aşama, bu kuşak sanatçılarının gelişme düzey ve şartlarına uygun, belli bir teknik yeterlilikle sağlanabilmiştir.

alıntıdır..

Çevrimdışı yoldaş

  • Yönetim K.Ü
  • Üstad
  • *
  • İleti: 14.457
  • Karizma Puanı: 4092
  • görsel tasarım uzmanı
teşekkürler paylaşım için. +1