Gönderen Konu: Klasik sanatlardaki derinlik  (Okunma sayısı 3049 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı renklerintanrıçası

  • (renklerintanrıçası)
  • Uzman
  • *****
  • İleti: 1.438
  • Karizma Puanı: 372
  • Resim Yarışmalarına Kesinlikle Katılmayacağım....
Klasik sanatlardaki derinlik
« : 13 Kasım 2007, 17:53:33 »

Klasik sanatlardaki derinlik...

TARİHİ ve kültürel varlıklarımızın görsel sanatlar bakımından yorumlanması, sanat bilincinin niteliği ile ilgilidir. Bu varlıkları sadece yerel el sanatları anlamında değil, evrensel olarak yorumlamak daha önemlidir. El sanatlarımızı müzelere taşıyarak, geçmişten koparıp sürekliliklerini yok etmek milli varlığımızın köklerini kesmektir. Sanat bilincini, ticaret bilincinin emrine vermek sanat objesi ile sanayi ve ticaret objesini birbirine karıştırmak demektir.
Sanat bilinci, sanatın ilke ve kuralları ile sanat dilini öğrenmeden geçer. Sanat bilinci bu yönüyle, sanatın kurallarını zihinde, bellekte dikkatlice yoğurmaktır. Çocukluktan itibaren sanat alanına ait duyarlılık kazanmak, sanat bilincinin kurallarını bilinçte somutlaştırmayı gerektirir. Bu olmadığı taktirde estetik zevkten söz edilemez.
Sanatsala karakterin oluşması
SANAT ürünleri ile iç içe hemhal olarak yaşamak, bu ürünlere karşı hayranlığın oluşmasını sağlar. Çünkü bu ürünleri, ürün yapan kurallar, bilinci biçimlendirmede önemli bir işleve sahiptirler. Bu biçimlenmiş bilinç, sanatsal karakterin de oluşmasını sağlar. Sanatla ve sanatın ayrıntılarıyla beslenen bireyler vatanına, milletine daha da bağlı olur. Ayrıca, çocuğu ile birlikte her türlü kültür etkinliklerine gerçekleştiren anne ve babalar çocuğuna vatan sevgisi ile birlikte sanat eserlerini koruma gerektiği bilinci ve duyarlılığını kazandırırlar. Böyle yetişen bireyler ileride hangi meslek dalını seçerlerse seçsinler, mesleklerindeki incelikleri kazandıkları sanatsal zevk ve bilince bağlamakta güçlük çekmezler.
Evrensel sanatla bütünleşme
GÜNÜMÜZDE klasik sanatlarımızın (tezhip, hat, minyatür, cilt, ebru, kat’ı vb) canlanmasına karşılık, bu sanatların ticari obje olarak kullanılmaları sanatsal zevkin yüceliğine olan inancı da tehdit edebilir. Bu piyasadaki arz talep dengesi sanat değeri düşük ürünlerin yüksek ürünlere zarar verme olasılığını arttırabilir. Başka kültürlerin taklidi de aynı şekilde zararlı sonuçlara yol açabilir. Türk sanatının yalın zevkinin oluşturulmasında klasik sanatlarımızın evrenselliğe taşınmasındaki aracı rolü düşünüldüğünde, sanatın ilke, kural ve diline uygun çalışmaların önemi gözden uzak tutulmamalıdır. Yerel sanatların evrensel sanatla bütünleşmesi ve bu sanatların sanat dilinin evrensel zevkle ilişkilendirilmesi için gerekli olan çalışmalar yapılmalıdır. Sanat alanında, sanat ürünleri arasındaki aynı, benzer ve farklı biçimlerin zihinlerde tasarlanan görüntülerinde kötü örneklere yer verilmemelidir.


Dünya üzerinde en güçlü silah, ateşlenmiş insan ruhudur.