Gönderen Konu: Ernst Ludwig Kirchner (1880-1938)  (Okunma sayısı 4906 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı aslîgibi

  • aslî
  • Yönetim K.Ü
  • Uzman
  • *
  • İleti: 2.304
  • Karizma Puanı: 993
    • asligibi
Ernst Ludwig Kirchner (1880-1938)
« : 14 Haziran 2008, 09:55:18 »


Ressam, grafiker ve heykeltraş Kirchner, kurucuları arasında bulunduğu ve tarihçiliğini üstlendiği Brücke’nin (Köprü) başlıca temsilcisi sayılmaktadır. Bu sanatçı topluluğu dağıldıktan sonra, Kirchner Berlin metropoltindeki yaşamı sergileyen sahneleriyle ortaya çıktı.

Aschaffenburg’da kimyager bir babanın çocuğu olarak doğan Kirchner, babasının iş tayinleri nedeniyle Frankfurt ve Perlen (İsviçre) üzerinden ailesiyle birlikte Chemnitz’e geldi.

1901’den Sonra: Ekspresyonizme Giden Yol Kirchner liseyi bitirdikten sonra Dresden Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesine yazıldı. Henüz birinci sömestrede, kendisi gibi resme düşkün olan Fritz Bleyl ile tanıştı. Lisans diplomasını aldıktan sonra Münih’e giderek Hermann Obrist ve Wilhelm von Debschitz’in yönettiği Serbest ve Uygulamalı Sanat Eğitim ve Deney Atölyesinde bir sömestre (1903/04) ders gördü.

Dresden’e döndükten sonra Bleyl ile Kirchner’in çalışma ortaklığına Erich Heckel katıldı. Moritzburg gölleri bölgesinde doğanın ortasında nü resimler yaptılar. Arkadaşlar 1905 Haziranında Karl Schmidt-Rotluff ile birlikte Brücke adını verdikleri sanatçı topluluğunu kurdular. Kirchner bu topluluğun programcısıydı. Bu grup kökten bir biçimde toplumsal ve sanatsal gelenekleri kırdı. Kompozisyon, çizgi ve renk Kirchner’in kapsamlı yeni bir başlangıç için önkoşul olarak gördüğü, kesin yaşama özgürlüğünün ifadesi haline geldi. Kirchner 1906’da hayat arkadaşı Dodo’nun (Doris Grosse) ilk portrelerini gerçekleştirdi. Brücke’nin (Köprü) yaşama ve çalışma alışkanlıkları, 1908’den sonra biçimi basitleştirmeyi amaçlayan bir grup stilinin gelişmesine yolaçtı. Büyük bir alana sürülen saf renklerle kuvvetli kontür çizgileri ifadeyi güçlendirmekte yardımcı oluyordu. Kirchner izleyen yıllarda varyetede ve sirkte, kendisini oyalayacak yeni konular buldu.

1911’den Sonra: Metropolün Simgesi Olarak Kokot 1911 yılının Ekim ayında Berlin’e taşınan Kirchner, burada Max Pechstein ile birlikte MUIM Enstitüsünü (Modern Resim Dersleri) kurdu. Aynı yıl içinde tanıştığı Erna Schilling, sonradan hayat arkadaşı oldu. Kirchner’in kaleme aldığı Chronik der Brücke (Küprü’nün Kroniği) adlı yazı 1913’te önce kavga etmelerine, ardından da topluluğun dağılmasına yol açtı.

Metropol yaşam Berlin’de Kirchner’in belli başlı konusu haline geldi. Bir taraftan kent manzaralarına yer verirken, diğer taraftan tümüyle insanları göstermeye yoğunlaşarak çevre mimarisini dikkate almaksızın sokak sahneleri çiziyordu. (Örn. Berliner Strassenszene (Berlin Sokak Sahnesi, 1913; Frauen aufder der Strasse (Sokakta Kadınlar, 1915 gibi).



İnsan tiplerini karakterize etmek, Kirchner için merkezi bir önem taşıyordu. Metropolün sembolü olarak gördüğü kokot, tablolarının başkişisi oldu. Dengesiz ve aşırı heyecanlı bir yapıya sahip olan sanatçının stilinden sakin, kontür çizgili boya alanları yok oldu. Bunun yerine hummalı, parçalanmış fırça taramaları geçti. Fransız fovistlerinin ve primitif sanatın etkileri yapıtlarında son derece belirgindir.

1918: İsviçre’ye Taşınması Savaş patlayınca Kirchner seyyar topçu birliğiyle Halle’ye gönderildi. Bir yıl sonra bedensel ve ruhsal çöküntüye uğrayınca, çürüğe çıkarıldı. Der Trinke (Ayyaş) ve tükenmiş yaratıcılığının sembolü olarak kanlı, kesik sağ kolunu yukarı kaldırdığı Selbstbildnis als Soldat (Askerin Otoportresi) (her ikisi 1915) adlı yapıtlarında acılarını ifade etti.



Yeniden askere alınmaktan duyduğu panik ölçüsündeki korku yüzünden kendini alkole ve aşırı morfin tüketimine verdi ve bu nedenle zaman zaman sanatoryuma yatması gerekti.

Kirchner 1918’de İsviçre’de Davos yakınlarındaki Frauenkirch’e taşındı. Büyük kent ressamı artık Alp dağlarının ressamıydı. Dekoratif renkli tahta oymalar ve sakin resimler yaptı. Aynı zamanda eski tablolarını yeniden gözden geçirdi ve Brücke sanatçıları arasındaki liderlik pozisyonunu garantiye alabilmek için, bu yapıtlarının tarihlerini öne aldı. Louis de Marsalle takma adıyla kendi yapıtlarının en ateşli eleştirmeni oldu. Kendini yorumlarken “görünen dünyanın içindeki yapıyı yeniden açığa vurduğu hiyerogliflerin” biçimlendirilmesini sanatının amacı olarak görüyordu.

1928’den Sonra: Lirik Soyutlama Kirchner 20’li yılların sonuna doğru soyut sanata yöneldi. Optik algılamaları şifrelere indirgediği, geniş yüzeyli resim kompozisyonları gerçekleştirdi.



1933’de Bern’de ilk retrospektif Kirchner sergisi düzenlendi. Almanya’da Nasyonal Sosyalistler eserlerine el koyup onları Yozlaşmış Sanat sergilerinde teşhir ettiler. Bu karalamalar karşısında dehşete düşen, esasında ruhsal durumu çok iyi olmayan sanatçı, kendi sanatının değerinden kuşkuya düşerek hırpalandı. 1938 yılında 57 yaşına gelmiş olan sanatçı, intiharı son çare olarak görerek kendini Frauenkjrch’deki evinde vurdu.

Yüzyılın 100 Ressamı
alıntı:www.felsefeekibi.com