Gönderen Konu: İZLENİMCİLER İZLEMESEYDİ  (Okunma sayısı 7057 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı **aslı**

  • KENDİSİ
  • Yönetim K.Ü
  • Uzman
  • *
  • İleti: 4.373
  • Karizma Puanı: 1342
  • ...SENLE BEN, BATI-DOĞU; AMA DÜNYA YUVARLAK...
İZLENİMCİLER İZLEMESEYDİ
« : 02 Eylül 2007, 10:44:14 »

Teknik açıdan bakıldığında empresyonist ressalar, biçim ve rengi olamsı gerektiği gibi değil ; ışığın çarpıcı etkileri altında ,gerçekten gördükleri gibi resmettiler.Bu ,onları sanatın bir çok geleneksel ilkesini terketmeye yöneltti.Nesnelere biçimlerini veren ve hacim etkisi uyandıran kesin çizgiler bundan böyle bırakılarak ,yerine birbirinden ayrı ,tek tek fırça dokunuşalrından yararlanıldı.Geometrik kurallar üzerine kurulmuş perspektif artık kullanılmıyordu; ama onun yerine ,boşluğu ve hacmi belirlemek için önplandan başlayarak geride ufuklara kadar uzanan dereceli tonlar  ve renk çeşitlerinden yararlanılıyordu:Burada renk çeşitleri deyimini ,bir rengin gerçek niteliği anlamında kullanıyoruz,zümrüt yeşili -koyu yeşil-krom yeşili vb.Öte yandan ton sözcüğü ,en açıktan koyuya doğru değişien renk yoğunluklarını belirtmektedir.Empresyonist ressamlar ,güçlü ve şiddetli kontrastlarıyla ışık gölge alanalrı kullanmakatan vazgeçtiler.Siyahlar ,griler ,saf beyaz ,çeşitli kahverengiler ve aşı boyası,koyukoyu kahverengi, kırmızımsı kahverengi gibi toprak renkleri paletlerden çıkarıldı.Sadece prizmatik renkler ; maviler ,yeşiller ,sarılar,portakal rengi ,kırmızı ve menekşe rengi kullanılmaya başlandı.Nesnelerin daha önce bildikleri gibi değil, nasıl görüyorlarsa öyle resmini yaptılar.Sözgelimi toprağın rengi o an gözlerine nasıl göründüyse mesela pembe ve ya turuncu öyle resmedebiliyorlardı.Sık sık renklerin optik olarak kaynaşmaları  tekniğini kullandılar.(boyaları palette karıştırmak yerine iki saf rengi tual üzerinde yanyana koydular.)Ressamın arzu ettiği renk karışımını seyircinin gözünde oluşturması gerekiyordu.Örneğin fırça darbeleri aracılığıyla yan yana konulan kırmızı ve mavi arasında oluşan titreşimler sayesinde seyreden rengi mor görecekti.Bu durum Chevreul gibi fizikçileri kuramlarına uyuyordu.

İnsanın evrimi açısından bakıldığında ,tonun ve rengin en karmaşık bileşimlerini yakalayıp sunma yetenekleriyle empresyonistlerin gözü en fazla gelişmiş olandır.
Sanat kendini yarattığı an illa ki yenilikçi ve öncekini yıkıcıdır..Onu katılaştırıp - yosun tutmasına sebep olan sonrakilerdir hep.İzlenimciler de dönemlerinin keskin renk haykırışlarıona sadelik damgasını vurmuş asilerdi aslında.
maurice serullaz


smarst-x

  • Ziyaretçi
Ynt: İZLENİMCİLER İZLEMESEYDİ
« Yanıtla #1 : 03 Eylül 2007, 15:28:53 »
tşklr...

nilowski

  • Ziyaretçi
Ynt: İZLENİMCİLER İZLEMESEYDİ
« Yanıtla #2 : 22 Eylül 2007, 19:02:49 »
eline sağlık hocam...

Çevrimdışı julie

  • Üye
  • *
  • İleti: 45
  • Karizma Puanı: 3
Ynt: İZLENİMCİLER İZLEMESEYDİ
« Yanıtla #3 : 22 Eylül 2007, 20:54:53 »

Cézanne Aix-en-Provence'da doğdu ve orada okula gitti. 1859-1861 arasında hukuk okurken resim dersleri aldı.

1861 yılında resim sanatını öğrenmek için Paris'e, çocukluk arkadaşı Emile Zola'nın yanına gitti. İsviçre Akademisı'nde ve Louvre'da çalıştı. Renoir, Pissaro, Sisley, Guillaumin gibi sanatçılarla tanıştı. Delacroix, Courbet, Manet'ye karşı hayranlık duydu. Güzel Sanatlar Akademisı'nin giriş sınavlarında başarılı olamayınca Aix'e geri döndü. Bütün zamanını resme ayırdı ve Salon'a gönderdiği bütün tabloların geri çevrilmesine karşın resim çalışmalarını sürdürdü. Eski İtalyan ustalarının yapıtlarını kopya ederek, portreler, natürmortlar ve bazen de manzara resimleri yaptı. Paris Salon jürisi Cézanne'in eserlerini gösterime sunmayı 1864'den 1869'a kadar her sene reddetmiştir. Bu nedenle Cézanne tablolarını ilk kez, Paris Salon tarafından reddedilmiş eserlerin gösterime sunulduğu Salon des Refusés'de 1863 yılında gösterime sunmuştur. Yaşamı boyunca eserleri nadiren gösterime sunmuş, sakin bir hayat yaşamış, belli başlı birkaç konuda resim yapmayı yeğlemiştir.

 
Ressamın babasıBu dönemde yaptığı çalışmalar arasında Ressamın Babası, Zenci Scipio (1865, Sao Paulo Müzesi), Louis-Auguste Cezanne'in l'Evenement'i Okurken Portresi (1866), Pamuk Takkeli Adam (1865-67), Ressam Achille Emperaire'ın Portresi (1866), Zola'yı Okuyan Paul Alexiş (1869), Hasır Şapkalı Boyer'ın Portresi (1869-70) ve Magdalen ya da Elem (1866-68) adlı resimleri, Siyah Mermer Saat (1869-70, özel kol., Amerika) ve Teneke Çaydanlıklı Natürmort (1869-70) adlı natürmortları ve Estaque'da Eriyen Karlar (1870) ve Şarap Pazarı (1872) adli manzaraları sayılabilir. Bu eserlerde kalın renk katları ve siyah gölgeler dikkati çeker. Siyah, kahverengi, gri ve Prusya mavisinin ağır bastığı köyü ve kasvetli renklere ek olarak alışılmadık bir beyaz renk kullandığı görülür.

Cezanne'in Empresyonistlerle ve özellikle İsviçre Akademisi'nde tanıştığı Pissarro ile olan dostluğu önün dönük renkleri bırakarak Empresyonistlerin parlak, açık tonlu renklerini kullanmasını sağlamıştır. Kalın renk katmanları tekniğinden vazgeçip hafif fırça vuruşlarıyla noktalama yöntemine yönelmiş, pıhtılaşmış gibi görünen yüzeyler kullanmıştır. 1872-82 yılları arasındaki bu dönem Cezanne'in Empresyonist dönemidir. Modern Bir Olympia (1873), Asılmış Adamın Evi (1873, Louvre Müzesi, Paris), Yidizciçekleri (1875), Kırmızı Koltuklu Madame Cezanne (1877, özel kol., Amerika), Victor Chocquet'nın Portresi (1876-77), L'Estaque (1878-79, Louvre), Pontoişe'da Cote dü Jalais (1879-82) Kavaklar (1879-82) ve Maincy Köprüsü (1879, Louvre) gibi birçok ünlü eseri bu döneme aittir.

 
Modern Bir Olympia (1873)Cezanne'in izlenimciliğin kurallarından ayrılan sanatı hızla, daha yalıncı ama daha çok işlenmiş ve yapıya daha çok önem veren bir tutuma doğru gelişti. Tarzını düş gücünden ve gözlemlerinden kaynaklanan ögelerle zenginleştirdi. Desen güclülügü ile renklerin anlatım duyarlılığını birleştirdi. Klasik perspektif kurallarına pek uymayan Cezanne'in tutumu sonradan büyük ölcüde etkilediği Kübistlere öncü oldu.

Bu arada 1886 yılında Emile Zola ile L'Oeuvre isimli romanı yüzünden araları açıldı. Hortense Fiquet ile evlendi. Karısının Portreleri, Mavi Vazo ve Sepetli Natürmort (Louvre) Kırmızı Yelekli Çocuk (18900-95), Cezveli Kadın (1890-95, Louvre) ve Kağıt Oynayanlar (1890 yıllarında çeşitli versiyonları), Gustave Geffroy'un Portresi (1895) ve Bir Soytarı adlı tablolarıyla sanatı dengeye ve yetkinliğe ulaşti.

 
Kağıt OynayanlarÇalışmalarında derinliği kaldıran sanatçı katlama bir perspektif uyguladı. Peppermint Lisesi, Elmalar ve Portakallar (1895-1900, Louvre) gibi natürmortları bu yönelisi vurgulayan başlıca yapıtlardır.

Sanatçının son on yıllık dönemi lirik dönemi olarak bilinir. Bu dönemde belli bir lirizme ve daha özgür fırça vuruşlarına yönelerek gösterişli ve cüretkar yapıtlar verdi. Aynı zamanda daha hızlı bir yöntem olan suluboya tekniğini de kullanıyordu. Eserlerinde henüz başlamakta olan kübizme özgü kesin akılcı yaklaşımın belirtileri seçilir. Aynı zamanda renkleri ve biçimleri lirik bir anlayışla kullanan Fovist akımın özellikleri de göze çarpar. Sainte-Victoire Dağı, Annecy Gölü (1896), Bibemuş'daki Kayalar ve Dallar (1904) ve Kara Sato (1904-06) adlı tabloları bu tarz çalışmalardır. Yaşamının son yıllarında gerçekleştirdiği Les Grandeş Baigneuses-Yıkanan Kadınlar (1902-06) adlı tablosuyla Cezanne'in sanatı doruk noktasına ulaşti. Bu tablo, ritmik kompozisyonu, kesin hatlarla üst üşte konulmuş düzlemleri ve resmin bütününün taşıdığı uyumla görkemli bir eserdir ve Picasso'nun hemen hemen aynı zamanlarda yaptığı Avignon'lü Genç Kızlar adlı tablosunu anımsatır.

 
Yıkanan Kadınlar(1906)
Sainte-Victoire Dağı(1904)Cezanne'in yapıtları, özellikle 1907'de Paris'te açılan Salon d'Automne'dan sonra XX. yy. resminin en önemli kaynakları arasında sayıldı. Cezanne, sonradan modern resmin doğmasına yol açacak olan fovlar, kübistler ve soyut sanatçılar gibi yeni kuşağı büyük ölçüde etkiledi.

Cézanne, 1906'da fırtına esnasında dışarıda resim yaparken rahatsızlanmış, bir hafta sonra, 22 Ekim'de zatürreden vefat etmiştir. 20. yüzyıl modernistlerine göre Cézanne modern resimin babasıdır

Çevrimdışı fulya

  • Üye
  • *
  • İleti: 40
  • Karizma Puanı: 2
Ynt: İZLENİMCİLER İZLEMESEYDİ
« Yanıtla #4 : 25 Eylül 2007, 12:42:18 »
İYİ Kİ İZLEMİŞLER

Çevrimdışı erdl

  • Üye
  • *
  • İleti: 50
  • Karizma Puanı: 5
İZLENİMCİLER İZLEMESEYDİ
« Yanıtla #5 : 03 Mart 2008, 12:30:40 »
 560a hocam harikra olmuş teşekkürler.
erdal

Çevrimdışı yoldaş

  • Yönetim K.Ü
  • Üstad
  • *
  • İleti: 14.457
  • Karizma Puanı: 4092
  • görsel tasarım uzmanı
Ynt: İZLENİMCİLER İZLEMESEYDİ
« Yanıtla #6 : 08 Haziran 2010, 12:54:36 »
nsanın evrimi açısından bakıldığında ,tonun ve rengin en karmaşık bileşimlerini yakalayıp sunma yetenekleriyle empresyonistlerin gözü en fazla gelişmiş olandır.
Sanat kendini yarattığı an illa ki yenilikçi ve öncekini yıkıcıdır..Onu katılaştırıp - yosun tutmasına sebep olan sonrakilerdir hep.İzlenimciler de dönemlerinin keskin renk haykırışlarıona sadelik damgasını vurmuş asilerdi aslında.
maurice serullaz

doğru yaklaşım
paylaşım için teşekkürler

Çevrimdışı ÕźℓЭМ¥ℓÐź

  • Tecrübeli
  • ***
  • İleti: 305
  • Karizma Puanı: 108
  • ÕźℓЭМ¥ℓÐź
Ynt: İZLENİMCİLER İZLEMESEYDİ
« Yanıtla #7 : 21 Şubat 2011, 00:44:13 »
+1
♥♥♥♥♥♥
 ♥♥♥♥♥
   ♥♥♥
     ♥

Çevrimdışı asumanvedat

  • asuman
  • Yönetim K.Ü
  • Sanat Kurdu
  • *
  • İleti: 5.334
  • Karizma Puanı: 1069
Ynt: İZLENİMCİLER İZLEMESEYDİ
« Yanıtla #8 : 21 Şubat 2011, 00:47:27 »
paylaşım için geçde olsa teşekkürler........+1